Yerel seçimlerin ardından

Yerel seçimlerin ardından

31 Mart 2024; bu halk, AKP’yi nasıl ki iktidara getirdiyse iktidardan da yine alabileceğinin not düşüldüğü tarihtir. AKP’nin artık siyasi tarihten silinmeye başladığı tarihtir. Erken seçim talebinin daha da yüksek sesle dile getirileceğinin başlangıç tarihidir. İmamoğlu ve Yavaş’a, başrolde olmaları için ruhsat verildiği tarihtir.

Sıcağı sıcağına sonuçlanan yerel seçimlerin; iktidar, muhalefet ve yurttaşlara bakan farklı yönleri oldu.

İktidar açısından bakıldığında; 21 yıldır tüm seçimleri kazanan AKP, aslında geçen seneki genel seçimlere girerken de sayısız endişe ve tereddütlerle girmişti. Özellikle son 10 yıldaki icraatlarında, birçok uluslararası istatistiğin de ortaya koyduğu üzere çok büyük irtifalar kaybetmişti. Mesela; Karşılaştırmalı Enflasyon Oranı, Asgari Ücretler Endeksi, En İyi Emeklilik Şartları Endeksi, Demokrasi Endeksi, Hukukun Üstünlüğü Endeksi, Hapishanelerin Doluluk Oranı, Kişi Başına Düşen Tutuklu/Hükümlü Sayısı, İfade ve Basın Özgürlüğü Endeksi, Mutluluk Endeksi, Mülteci Bulundurma Sayısı, Sefalet Endeksi, İslamilik Endeksi, Devlette Suç Örgütlerinin Yuvalanma Endeksi, Yolsuzluk Algı Endeksi, PİSA Raporları vs bu istatistiklere örnek verilebilir.

İktidar; nev’i şahsına münhasır bir nas ekonomisi, modern yönetim ilkelerinden tamamen uzak olan bir yönetim anlayışıyla ülkeyi daha da yoksullaştırdı ve demokrasiden uzaklaştırdı. Aslında AKP, yerel seçimlere artık yurttaşa vaat edecek hiçbir şeyi kalmadan girmişti. 

AKP, YEREL SEÇİMLERE VAAT EDECEK HİÇBİR ŞEYİ KALMADAN GİRMİŞTİ

İktidar; bilimi, uluslararası standartları ve uzmanları dinlemeyip; nev’i şahsına münhasır bir nas ekonomisi, modern yönetim ilkelerinden tamamen uzak olan bir yönetim anlayışıyla ülkeyi daha da yoksullaştırdı ve demokrasiden uzaklaştırdı.

Aslında AKP, tek adam rejimiyle genel seçimleri kazanmış olsa da yerel seçimlere artık yurttaşa vaat edecek hiçbir şeyi kalmadan girmişti.

Sonuç itibariyle; tek adam rejiminin, tekelleşmenin, ekonomik bozukluğun, “ben yaptım oldu” şeklindeki hukuk anlayışının, cumhuriyetin temel ilkelerinden uzaklaşmanın vb faturasını halk bu seçimde AKP’ye ağır bir şekilde kesmiş oldu. 21 yıllık efsane sona erdi.

CHP ise, kaybettiği genel seçimlerin arkasından genel başkan değişimi yaşadı. Üyelerinin ve kendilerini destekleyen Millet İttifakı’nın moral bozukluğuyla bu seçimlere hazırlandı. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birkaç büyük şehir belediyesini yönetse de uzun yıllardır birinci parti olamıyor, yine uzun yıllardır % 25 bandını da aşamıyordu.

Bu seçimle birlikte; CHP 1977’den beri ilk kez 1. Parti oldu. Rahmetli Ecevit’ten bu yana bu bir ilk.  Bu yazıyı hazırlarken kesin sonuçlar belli olmamakla birlikte CHP’nin oyu % 37 civarındaydı. Bu, CHP’nin oyunu yaklaşık olarak 12 puan arttırdığını ortaya koyuyor. Ayrıca, mevcut büyük şehir belediyelerini korumakla birlikte birçok il ve ilçe belediyelerini de AKP’den almayı başardı.

Burada CHP’yi 12 puan yükselten ve destek verenlerin sadece CHP’liler olmadığını, Kemal Kılıçdarroğlu’nun temellerini attığı Millet İttifakı’nın tüm kesimlerinden CHP’ye destek verildiğinin anlaşıldığının da altını çizmek gerekiyor. Dolayısıyla bu değişimin mimarlarının bir kısmının da; Kemal Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı ve AKP’den kurtulmak isteyen yurttaşlar olduğunu akıldan çıkarmamak gerekir. Bunu özellikle CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve partililer iyi okumalıdır. Bu, aynı zamanda CHP’nin bundan sonraki tüm icraatlarını tıpkı Kemal Kılıçdaroğlu’nun attığı adımlar gibi istisnasız tüm yurttaşları kucaklayacak ve kapsayacak şekilde gerçekleştirmesi adına önemli bir mesajdır.

Ayrıca İstanbul’u geçen seçimlerde AKP’den alan ve bu seçimlerde de iddiaya göre 17 bakanın bizzat devlet teamül ve kurallarına aykırı bir şekilde kendisine karşı İstanbul’da mücadele ettiği Ekrem İmamoğlu’nun hakkını da hatırlatmakta fayda var. İmamoğlu’nun gittikçe yükselen kariyerinin yanı başında bakanlara karşı sarf ettiği ; “Siz hepiniz, ben tek!” sloganı, uzun seneler konuşulacak bir slogan olacaktır.  Ayrıca 17 bakanın bir araya gelip İmamoğlu’nu devirememeleri de AKP’nin kendi içerisinde farklı çatlaklık ve çalkantıların da başlangıcı olacaktır. 

Bu seçimin asıl galibi ise zannedildiği gibi CHP değil halktır! Halk, genel seçimlerde değiştirmek için zorladığı iktidara bu sefer esaslı ve çok önemli bir ayar vermiştir.

BU SEÇİMİN ASIL GALİBİ HALKTIR

Bu seçimin asıl galibi ise zannedildiği gibi CHP değil halktır! Halk, genel seçimlerde değiştirmek için zorladığı iktidara bu sefer esaslı ve çok önemli bir ayar vermiştir. Bu ayarın sebebini sadece ekonomiye, tencere ve tavaya vs sıkıştırmanın çok sağlıklı olmadığını yazımın ilk bölümünde paylaştığım uluslararası istatistik başlıklarında belirtmiştim. Bu yazıda ele alamayacağımız kadar uzun sürebilecek o istatistikler tek tek araştırılıp incelendiğinde seçmenlerin rahatsızlığının sadece ekonomik kriz değil komple bir ülkeyi yönetememe sorunu olduğu ortaya çıkacaktır.

Bu seçimde; asgari ücret ve emekli maaşları açlık ve yoksulluk sınırının altında olan emekliler ve asgari ücretliler, mezun olduktan sonra iş bulmaktan umudunu yitiren ve gözlerini yut dışına diken gençler, gittikçe artan haksızlık ve hukuksuzluklara maruz kalan adalet mağdurları, farklı düşünce ve tercihlerinden dolayı ötekileştirilen, terörist, bölücü, hain ilan edilenler, kamplaştırılan ve kutuplaştırılan kitleler vb kendi iradelerini daha güçlü bir şekilde ortaya koydular. Kendilerini yönetenlerin dev aynasına değil boy aynasına bakmaları gerektiğini gür bir sesle belirttiler. Laik, demokratik, sosyal, hukuk devletine olan arzularını pekiştirdiler. Cumhuriyetin temel ilkeleri konusundaki hassasiyetlerini tüm parti ve yöneticilere bir kez daha duyurdular. Yoksullaştırılma, cahil bırakılma, dini ve milli sömürülere ve hukuksuzluklara terk edilme karşısında insanın devlet için değil; devletin insan için olması gerektiğini ifade etmiş oldular!

Yükselen siyasal dincilik karşısında, laikliğin bir emniyet sibobu olduğunu bir kez daha dile getirmiş oldular. Dolayısıyla, iktidarların; tarikatları, imam hatipleri, ilahiyat fakültelerini, diyanet işlerini vs bir oy devşirme alanları olarak görmemesi gerektiğini hatırlatmış oldular.

Medyanın tekelleştirilmesine, sabah akşam uygulanan propaganda tekniklerine rağmen özgür medyaya ihtiyaç duyduklarını, haber alma kaynaklarının kısıtlanmaması gerektiğini yaptıkları tercihle anlatmış oldular.

Hukukun siyasallaştırılmaması gerektiğini, bazı siyasilerin ifade ettiği “Yargı siyasetin köpeğidir!” zihniyetinin onur kırıcı ve insanlık dışı olduğunu, AİHM başta olmak üzere temel/ evrensel hukuk ilkelerinin ivedi olarak uygulanması gerektiğini söylediler.

Evet, 31 Mart 2024; bu halk, AKP’yi nasıl ki iktidara getirdiyse iktidardan da yine alabileceğinin not düşüldüğü tarihtir. AKP’nin artık yönetimsel fonksiyonunu sürdüremediğinin ve siyasi tarihten silinmeye başladığı tarihtir. Erken seçim talebinin her geçen gün daha da yüksek sesle dile getirileceğinin başlangıç tarihidir. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a, bir sonraki cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerde başrolde olmaları için ruhsat verildiği tarihtir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir