CHP kitleselleşmeyi yönetebilecek mi?

CHP kitleselleşmeyi yönetebilecek mi?

Belediye tecrübesi CHP’nin merkez siyasetine yansıdığı oranda partide oluşan çeşitliliği yönetmek kolaylaşacaktır. Belediyeler ideolojik modellerin uygulandığı, memleketin kurtarıldığı yerler değil her kesimden halka ‘hizmet üreten’ siyasal yapılardır. Muhatabı partililer değil, tüm halktır; farklı kimlikleri, öncelikleri, dertleriyle halk.

Yerel seçimlerde aldığı %38 oyla 1977’den bu yana en yüksek oy oranına ulaşan CHP tek başına ‘iktidar alternatifi’ bir parti konumunda artık. Bu tablo, CHP’nin geleneksel sınırlarını aşarak toplumun her kesiminden oy alabilen bir ‘kitle partisi’ne dönüşme potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Seçim sonrası analizler de CHP’nin sadece stratejik oy kullanan DEM Parti ve İYİP’den değil AKP ve hatta MHP’den de destek bulduğuna işaret ediyor.

Öyle anlaşılıyor ki, geleneksel olarak seçmeni olmayan kesimler için CHP artık bir ‘tehdit’ değil. İktidar partisinin CHP’yi tek parti dönemi üzerinden ‘ceberrut devlet’le ve 28 Şubat sürecinden miras laik-dindar çatışmasıyla özdeşleştirme girişimleri toplumda pek karşılık bulmuyor. Ekonomik sorunların her kesimi kapsayan olumsuz sonuçları tarihsel/kültürel kimlik referanslarını kısmen de olsa etkisizleştiriyor. Ayrıca, sonucu itibariyle çokça eleştirilse de Kılıçdaroğlu’nun ittifak ve ‘sağa açılma’ politikasının CHP’yi kimi iktidar bloku seçmeninin gözünde ‘oy verilebilir’ bir parti haline getirdiğini söylemek mümkün. 

Tek kimlikli homojen bir toplumsal grubun kültürel sembolizmine takılıp kalan ve ‘toplumsal’ı veri almak yerine onu dönüştürmeyi iş edinen bir yaklaşım CHP’yi uzun süre siyasetin dışında bırakmıştı. Şimdilerde, toplumu dönüştürmek yerine onu dinleyen bir siyaset anlayışı CHP’yi kitleselleşiyor.

TOPLUMU DİNLEYEN BİR SİYASET ANLAYIŞI CHP’Yİ KİTLESELLEŞTİRİYOR

Son yıllarında başlayan söylemsel değişim, partinin doğal tabanı olmayan kesimlerle kurulan temas ve yönetimindeki belediyelerin kimlik siyaseti ile değil hizmetleriyle öne çıkmaları CHP’nin kendi kendini hapsettiği kimlik ve kültür temsili alanından uzaklaşmasını ve siyasetle buluşmasını sağladı. Tek kimlikli homojen bir toplumsal grubun kültürel sembolizmine takılıp kalan ve ‘toplumsal’ı veri almak yerine onu dönüştürmeyi iş edinen bir yaklaşım CHP’yi uzun süre siyasetin dışında bırakmıştı. Şimdilerde, toplumu dönüştürmek yerine onu dinleyen bir siyaset anlayışı CHP’yi kitleselleşiyor.

Toplumsal mühendisliğe kalkışanlar dirençle karşılaşırlar. Kafanızdaki toplum ve kültür modeline uymayan kesimlere ‘sizi dönüştüreceğim’ diyerek onların desteğini alamazsınız. Aksine, onlarla aranıza duvarlar örersiniz. Ne kimliklerimiz ne kültürümüz kolay kalay değişir, ama siyasal tercihlerimizi değiştirebiliriz. Yaşam biçiminin yanlış olduğuna herhangi bir kişiyi ikna edemezsiniz, ama ekonominin kötü yönetildiğine ve bundan zarar gördüğüne ikna edebilirsiniz.

Kimlik siyasetinden özgürleşmek CHP’nin büyümesinin kapılarını açan temel bir dönüşüm. Ancak böyle bir noktadan sonra toplumun yoksullaşmasını, eşitsizliği, adaletsizliği duyabilirsiniz. Ancak kimlik duvarlarını aştıktan sonra başka mahallelerin acılarını, çığlıklarını duyabilirsiniz ve onlar tarafından duyulur sesiniz.

Yerelde iktidarın büyükçe bir kısmını alması ve merkezde iktidara artık alternatif bir parti haline gelmesi CHP’nin kendi mahallesinden çıkarak artık dar bir kimlik, ideoloji ve kadro partisi olmadığını göstermesiyle alakalı. Yerel seçim başarısı, bu ‘yeni CHP’ye, geniş toplumsal kesimlerin en azından kısmen ve şimdilik ikna oldukları anlamına geliyor.

GENİŞ TOPLUMAL KESİM ‘YENİ CHP’YE ŞİMDİLİK İKNA OLDU

Yerelde iktidarın büyükçe bir kısmını alması ve merkezde iktidara artık alternatif bir parti haline gelmesi CHP’nin kendi mahallesinden çıkarak artık dar bir kimlik, ideoloji ve kadro partisi olmadığını göstermesiyle alakalı. Yerel seçim başarısı, bu ‘yeni CHP’ye, geniş toplumsal kesimlerin en azından kısmen ve şimdilik ikna oldukları anlamına geliyor. Sonuçta, yerel seçimlerde kazandığı metropol, il ve ilçe belediyeleri ve %38 oyuyla CHP giderek daha faza ‘kitle partisi’ özellikleri gösteriyor.

Kitle partileri büyük koalisyonlardır; ne türdeş bir ideolojiye sahiptirler ne de tekil bir toplumsal zemini dayanırlar. Temel özelliklerinden birisi, paydaşlarına iktidar vadetmeleridir. Destek verdiği partide herkesin kendisine ait bir şeyler bulduğu, beğenmediklerini de iktidara ulaşmak adına görmezden geldiği yapılardır.

Kitleselleşen CHP artık Türkan Elçi’nin de partisi Tanju Özcan’ın da. İzmirliyi de temsil ediyor Adıyamanlıyı da. Sekülerlerin de oyunu alıyor dindarların da. CHP tabanı 1970’lerden bu yana hiç bu kadar farklı kesimlerden oluşmadı. Sorun şu; CHP böyle çoğul bir yapıyı taşıyabilecek mi? Bu çeşitliliği yönetebilecek mi? Partiye oy veren farklı kesimleri, onların tercihlerini, değerlerini, taleplerini hepsini bir arada tutarak temsil edebilecek mi?

Kimlik ve ideolojiye dayalı türdeş grupları bir araya getiren partileri yukarıdan aşağıya yönetmek görece kolaydır. Çok kimlikli kitle partilerinde farlı gruplar arasında çıkarlar, öncelikler, politikalar çatışır. Parti bağlılığı da lider kültü de zayıftır. Dolayısıyla, kitle partilerini yönetmek zordur. Partinin her katmanında kültürel, toplumsal ve siyasal çeşitlilik artar. Bir de partinin iktidara yürüdüğü algısı yerleşirse bu çeşitlilik, parti içi rekabet ve hatta çatışma daha da büyür. CHP kitleselleşirken bütün bunlara hazır mı?

Bunun kolay olmayacağını söylemek gerek. CHP’nin yönetici kadrolarının da bu yöndeki tecrübeleri muhtemelen oldukça sınırlı. Farklılıkları yönetme ve partiyi ideolojik bir yöne veya tek kimlikli bir temsil biçimine geri çekmek eğilimine karşı CHP’nin avantajı, yönettiği belediyeler ve belediyelerde son yıllarda oluşan siyaset ve yönetim tecrübesi. Belediye tecrübesi CHP’nin merkez siyasetine yansıdığı oranda partide oluşan çeşitliliği yönetmek kolaylaşacaktır. Belediyeler ideolojik modellerin uygulandığı, memleketin kurtarıldığı yerler değil her kesimden halka ‘hizmet üreten’ siyasal yapılardır. Muhatabı partililer değil, tüm halktır; farklı kimlikleri, öncelikleri, dertleriyle halk. Siyasetçiden kimliksel ve ideolojik nutuk değil somut hizmet beklerler. Böyle bir siyasal evrenden devşirilen tecrübe önümüzdeki dönem parti içindeki ve tabanındaki çeşitlilikleri anlamada ve yönetmede CHP’nin işine yarayabilir.

 

İhsan Dağı, Prof. Dr., ODTÜ Öğretim Üyesi

İhsan Dağı
Latest posts by İhsan Dağı (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir