İliklerimize kadar cezasızlık

İliklerimize kadar cezasızlık

İliklerimize kadar hissettiğimiz cezasızlık, suç işleyen kamu görevlilerinin sistem tarafından korunması ve bu kadar tesadüfün bir araya gelemeyeceği bilinciyle gözümüze baka baka yapılanlar, artık yetmedi mi? Tahir Elçi için gerçekleşmeyen adalet, hiç kimse için gerçekleşmeyecek.

28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbakır ortasında, Balıkçılarbaşı mevkiinde, Dört Ayaklı Minare’nin önünde Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi öldürüldü. Kameralar önünde işlenen bu cinayeti, hani şiirdeki gibi, “Kör bir kayıkçı gördü, ben gördüm, kulaklarım gördü”…

Cinayet anında kayıtta olması gereken hiçbir kamera çalışmadı. Konu çatışmalarla zarar gören bir kültür varlığı olarak Dört Ayaklı Minarenin korunması olduğu için, açıklama sırasında önlem alması gereken güvenlik güçleri kameralarının tam da cinayeti kapsayan 13 saniyelik bölümde kayıttan çıktığı, öncesi ve sonrasını tamamıyla kaydeden yolun karşısındaki PTT’nin kamerasının tam da olay anını kapsayan 17 dakikalık bölümünün silindiği, Dört Ayaklı Minare ile aynı sokakta bulunan ve olay yerini tam cepheden gören Mardin Kebapevi’nin dört kamerasından dükkanın içini çeken üç tanesinin gayet güzel kayıt yaptığı, ancak dışarıyı gösteren 4 no’lu kameranın görüntü kaydı yapmadığı soruşturma evresinde tespit edildi. Galiba bu kadar tesadüfün bir araya gelemeyeceğini bilebilecek kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı tecrübesi hepimizde vardır.

En son, Elçi ailesinin avukatlarının girişimiyle Londra merkezli Forensic Institute” adlı bağımsız bir adli tıp kuruluşundan rapor alındı. Sonuç olarak, olay Elçiyi vuran kurşunun örgüt militanından değil, olay sırasında silah ateşleyen üç polisten birinin silahından çıkan kurşununa kadar indirgendi. Raporu hala Youtubeda bulabilirsiniz.

FORENSIC INSTITUTE RAPORU İLE KANITLANDI

Savcılığın iddianameyi yazıp dava açması, dört yıldan fazla sürdü. En son, Elçi ailesinin avukatlarının girişimiyle Londra merkezli “Forensic Institute” adlı bağımsız bir adli tıp kuruluşundan rapor alındı. Olaya ilişkin sesli ve videolu canlandırmanın yapıldığı raporda, olay sırasında yapılan atışların ses analizleriyle birlikte Tahir Elçi’nin son göründüğü kare ile yerde yatarken göründüğü kare arasındaki zaman dilimiyle, her biri parmak izine benzeyen ayrı bir iz yaratan silah sesleri eşleştirildi.

Sonuç olarak, olay Elçi’yi vuran kurşunun örgüt militanından değil, olay sırasında silah ateşleyen üç polisten birinin silahından çıkan kurşununa kadar indirgendi. Raporu hala Youtube’da bulabilirsiniz. Savcılık, aksi iddia edilemeyen böyle bir bağımsız tespitten sonra ancak, üç polis ve iki militan hakkında dava açmak zorunda kaldı. Yargılama aşamasında militanlardan birinin bir başka zaman diliminde öldüğü, diğerinin kaçak olduğu anlaşıldı. O iki militan da, Elçi’nin vurulmasından hemen önce iki polis memurunu öldürdükleri için, olayın tümüne ilişkin açılan davada üç polis ile birlikte sanık olarak bulunuyorlar.

Yapılan yargılamada ayrıca, iki militanın iki yıldan fazla bir süredir elektronik takip altında oldukları, olay günü de bindikleri taksinin 13 kilometre boyunca istihbarat tarafından takip edildiği ancak hiçbir aşamada durdurulmadığı, Balıkçılarbaşı mevkiine geldiklerinde taksiden inerek polisleri öldürüp Tahir Elçi’nin basın açıklaması yaptığı sokağa girerek koştukları ortaya çıktı. Mahkeme ne takip eden istihbaratçı polisleri ne polis amirlerini ne Diyarbakır Emniyet Müdürünü ne de olayda sorumluluğu bulunabilecek diğer kamu görevlilerinden hiçbirisini dinlemedi, avukatların bu yöndeki taleplerini istikrarlı şekilde reddetti.

Avukatların taleplerinin reddi bunlarla da sınırlı kalmadı; 4 yıldır süren kovuşturma evresinde bugüne kadar duruşmalarda dile getirilen soruşturmanın genişletilmesi, delil toplanması, bilirkişi incelemesi yaptırılması, mahkeme tarafından olay yerinde keşif yapılması dahil hemen hiçbir talep de kabul görmedi.

Dün Diyarbakır’da yapılan duruşmada beklenen savcılığın esas hakkındaki mütalaası da açıklanmadı. Belli ki seçim atmosferi, oluşabilecek her türlü menfi olasılığın ertelenmesini gerektiriyordu. Avukatların adalet taleplerini tekrar tekrar dinleyen mahkeme heyeti, hepsini bir çırpıda tekrar reddetti ve 12 Haziran’a karar duruşması için gün verdi.

Olayın ertesi gününden, yani 29 Kasım 2015 tarihinden başlayarak, Elçi ailesinin avukatları ile Diyarbakır Barosu avukatları, hem gerçeğin ortaya çıkması için hem de adaletin biraz olsun sağlanabilmesi için çırpınıyorlar. Aradan sekiz yıldan fazla zaman geçmiş, bir arpa boyu yol alınabilmiş değil. Kameraların çektiği cinayette durum bu…

Senelerce cezasızlık konusunda mücadele etmiş, köyü yakılan köylülerin, işkence görenlerin, hakkı ihlal edilenlerin avukatlığını yapmış, ömrünü insan haklarını savunmaya vakfetmiş bir hukukçunun öldürülmesinin ardından, Tahir Elçinin mücadele ettiği cezasızlığın dönüp dolaşıp yine Elçiyi bulması, ancak Türkiyede olabilir.

ANCAK TÜRKİYEDE OLABİLİR

Senelerce cezasızlık konusunda mücadele etmiş, köyü yakılan köylülerin, işkence görenlerin, hakkı ihlal edilenlerin avukatlığını yapmış, ömrünü insan haklarını savunmaya vakfetmiş, bunu yaparken de binlerce insanın yaşamına dokunmuş bir hukukçunun öldürülmesinin ardından, Tahir Elçi’nin mücadele ettiği cezasızlığın dönüp dolaşıp yine Elçi’yi bulması, ancak Türkiye’de olabilir.

Türkiyeli insan hakları savunucularının duygusu, sürekli bir kayayı dağın tepesine çıkarmaya mahkûm edilen, ancak tam tepeye varmışken kayıp tekrar aşağı yuvarlanan kayayı tekrar tekrar yukarı çıkarmaya çalışan Sisifos ile aynı. Hep bir boşa çıkmışlık, hep bir başa dönmüşlük, hep yeniden başlama, hep bir sıfıra sıfır, elde var sıfır duygusu…

İliklerimize kadar hissettiğimiz cezasızlık, suç işleyen kamu görevlilerinin sistem tarafından korunması ve bu kadar tesadüfün bir araya gelemeyeceği bilinciyle gözümüze baka baka yapılanlar, artık yetmedi mi? Hukukun kuvvetinin azaldığı yerde, kuvvetlinin hukukunun egemen olmasından rahatsızlık duymazsak, hiç kimse için güvenli bir alan olmayacak. Tahir Elçi için gerçekleşmeyen adalet, hiç kimse için gerçekleşmeyecek.

Günal Kurşun
Latest posts by Günal Kurşun (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir