Bir toplumsal gelişim aracı: Seyahat

Bir toplumsal gelişim aracı: Seyahat

Yaşları 18 ile 30 arasında değişen gençler… Amerikalı, Kanadalı, Alman, İngiliz, Avustralyalı, İsviçreli… Yedi düvelin ecnebisi birleşmiş gönüllerince geziyorlar. Bu gençlerin hiçbirisi zengin çocukları değil. Sadece önceliklerini iyi belirlemişler. Ev, araba, arsa, borsa yatırımlarından önce kendilerine yatırım yapma kararı vermişler. Para harcayarak zenginleşecekleri en iyi aktivitenin seyahat olduğunun farkına varmışlar.

Beş aşamadan oluşan dünya turumun üçüncü kısmını tamamladım. ‘‘Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat’’ diyorsanız ilk anlatacağım şey gelişmiş ülkelerin gençleri doyasıya dünyayı geziyor. Seyahatlerim boyunca onlarca, yüzlerce yabancı gençle tanıştım. Yaşları 18 ile 30 arasında değişen gençler… Amerikalı, Kanadalı, Alman, İngiliz, Avustralyalı, İsviçreli… Say say bitmez. Yedi düvelin ecnebisi birleşmiş gönüllerince geziyorlar. Bu gençlerin hiçbirisi zengin çocukları değil. Sadece önceliklerini iyi belirlemişler. Ev, araba, arsa, borsa yatırımlarından önce kendilerine yatırım yapma kararı vermişler. Para harcayarak zenginleşecekleri en iyi aktivitenin seyahat etmek olduğunun farkına varmışlar.

Gezilerim esnasında maalesef Türkiye’den çok az gençle karşılaştım. Bu sonucu sadece ekonomik durumla açıklamak doğru olmaz. Bu hayata bakış açımızla ilgili bir mesele. Bu bir kültür ve alışkanlık meselesi. Sosyal öğrenme teorisi’’ bu alışkanlığımızın altında yatan nedenleri anlamak için bize ışık tutabilir. Toplumdaki yaygın kültür, bireyden istenen davranışların belirlenmesinde etkili oluyor. Bizler de başkalarının takdir gören bu davranışlarını gözlem ve taklit yoluyla öğreniyoruz ve kendi sosyal davranışlarımızı bu şekilde belirliyoruz. Örneğin; iyi bir işe girer girmez kredi çekip araba almak, ev almak, erken yaşlarda evlenip çocuk sahibi olmak… Sonra o çocuğa miras bırakabilmek için aynı döngüye girmek… Bunları yapanlar toplumumuzda ‘‘doğru yapan’’ kişiler olarak kabul ve saygı gördüğünden bizim davranışlarımız (ve hatta isteklerimiz) bu yönde şekilleniyor.

Sonuç olarak, kişisel gelişimi ve başarıyı sadece ekonomik gelişime indirgediğimizde, artık bu amaca hizmet etmeyen diğer yatırımları değersiz ve gereksiz görme yanılgısına düşüyoruz. Buna yanılgı diyorum çünkü toplumsal gelişmenin sağlıklı bir şekilde ortaya çıkabilmesi için ekonomik kazanç ve büyüme tek başına yeterli değil.

KİŞİSEL GELİŞİM VE BAŞARIYA DAİR YANILGILAR

Sonuç olarak, kişisel gelişimi ve başarıyı sadece ekonomik gelişime indirgediğimizde, artık bu amaca hizmet etmeyen diğer yatırımları değersiz ve gereksiz görme yanılgısına düşüyoruz. Buna yanılgı diyorum çünkü toplumsal gelişmenin sağlıklı bir şekilde ortaya çıkabilmesi için ekonomik kazançve büyüme tek başına yeterli değil. Bir ülkede toplumun mutlu olması için tek başına maaşların, yolların, köprülerin, binaların yükselmesi yetmez. Son yıllarda ülkemizde bu yanılgıya fazlasıyla düştük. Gerçek toplumsal gelişim için; entelektüel, sosyal ve kültürel birtakım gelişmelerin de eş zamanlı gerçekleşmesi gerekir.

Tam da bu noktada seyahat kültürünün ülkemizde, özellikle gençler arasında, yaygınlaşması toplum sağlığı ve gelişiminiolumlu yönde etkileyecektir diye düşünüyorum. Bu bakımdan bu konuyu çok önemsiyor ve gençlerimiz arasında seyahatkültürünün erken yaşlarda gelişmesi için elimden geldiğince gayret gösteriyorum.

20 senedir düzenli seyahat eden deneyimli bir seyyah olarak seyahat etme kültürünün toplumsal gelişimimize katkı sunabileceği alanları şu şekilde özetleyebilirim.

Öncelikle seyahat eden gençler, farklı kültürleri tanır ve yeni deneyimler edinir. Yabancı bir ülkeyi ziyaret etmek veya ülke içerisinde farklı bölgeleri gezmek, insanın bakış açısını genişletir, bilgisini ve genel kültürünü geliştirir, hoşgörüsüartırır. Kendisine anlatılan her hikâyenin doğru olmadığını birinci elden kendi deneyimlemiş olur. Bir siyasetçi veya dini lider kendisine ‘‘palavralar’’ sıkmaya başladığında, ‘‘bir dakika, o öyle değil, ben kendim gittim, gördüm’’ diyebilme yetisine kavuşur. Bu bağlamda seyahat etmek, dogmaların, stereotiplerin ve önyargıların yıkılması için en etkili araçtır.Seyahat eden toplum kolayca kandırılamaz.

Seyahat etmek ruhumuzu besleyen en önemli gıdalardan biridir. Seyahat eden gençler günlük yaşamın getirdiği stres ve baskılardan uzaklaşırlar. Ruh hali dengeli bir gençlik, ruh hali iyi bir toplumun altyapısıdır.

SEYAHAT RUHUMUZU BESLEYEN EN ÖNEMLİ GIDALARDAN

Seyahat etmek ruhumuzu besleyen en önemli gıdalardan biridir. Seyahat eden gençler günlük yaşamın getirdiği stres ve baskılardan uzaklaşırlar. Bu da gençlerimizin zihinsel ve duygusal rahatlamasını sağlar. Ruh hali dengeli bir gençlik, ruh hali iyi bir toplumun altyapıdır. Gezmeyen, eğlenmeyen, gençliğini doyasıya yaşamayan, ömrünü dini, örfi, siyasibaskılarla geçiren gençler yetişkin olduklarında ülkenin neşesini kaçırırlar…

Seyahat etmek yaratıcılığı arttırır. Farklı kültürlerin, manzaraların ve insanların etkileşimi gençlerin zihnini açar. Yeni deneyimler ve görsel uyaranlar, insanın hayal gücünü geliştirir ve yeni perspektifler kazanmasına yardımcı olur.Özellikle tarih, sanat, doğa bilimleri gibi alanlarda sınıf dışı öğrenme fırsatları ve dünya deneyimleri akademik verimliliği ve başarıyı tetikler.

Seyahat etmek gençlerin özgüvenin arttırır. Yeni yerler keşfetmek, farklı dilleri öğrenmek ve farklı kültürlerle etkileşimde bulunmak özgüvenli bir nesil yetiştirmeye yardımcı olur. Ayrıca, yolculuklar sırasında karşılaşılan zorluklarla başa çıkmak, kişinin kendine olan güvenini yerine getirir. Seyahat eden kişinin sorun yaşamama ihtimali yoktur. Önemli olan o sorun esnasında tüm becerilerinizi kullanarak çözüm üretmenizdir ki konfor alanınızdan uzakta, tek başınıza kaldığınız bir coğrafyada bulacağınız çözümler bazen sizi bile şaşırtır. Emin olun yaşayacağınız her sorun yıllar sonra gülümseyerek anlatacağınız hoş hatıralara dönüşecektir.Zorlukları başarabilme özgüveni sonraki yıllarda iş yaşamınıza direkt ve olumlu etkiler yapar. Üniversite yıllarında benimle ilk yurtdışı seyahatine çıktığında İngilizce adres sormaya bile utanan bir arkadaşımın, yıllar sonra (ve onlarca solo seyahatten sonra) yurtdışında bir şirkette iş bulupgenel müdürlük seviyesine kadar yükseldiğini biliyorum.

Gençlerin seyahat esnasında kendi sınırlarını zorlaması, yeni beceriler öğrenmesi ve kendilerini keşfetmesi, onların büyümesini ve olgunlaşmasını sağlar. Bu bakımdan seyahat etmek aslında en etkili kişisel gelişim yöntemidir. Bana ‘‘en iyi kişisel gelişim kitabı nedir?’’ diye soran arkadaşlarıma ‘‘seyahat ederken okuyacağınız kitaptır’’ diyorum.

Seyahat etmek insan ilişkilerini ve iletişim becerilerini geliştirir. Yeni insanlarla tanışmak medeni cesaretinizi ve sosyalliğinizi arttıracaktır. Hostellerde, gezi noktalarında karşılaştığınız insanlarla kurduğunuz ilişkiler, yeni arkadaşlıkların ve bağların oluşmasına olanak tanır. Bu durum ister istemez empati yeteneğinizi geliştirir. Empati yeteneği yüksek gençler başkalarının duygularını daha iyi anlar ve bu toplumdaki birçok suni sorunun, günlük yaşantıda kavgayla sonuçlanan meselelerin aslında çok önceden ve kolayca çözümünü mümkün kılar. ‘‘Türk milleti söylemez, söylenir’’diye bir söz vardır. Seyahat ettikçe itiraz etmeniz gereken yerde konuşmayı, yaşanan eksiklikleri, isteklerinizi, arzularınızı çekinmeden dile getirmeyi öğrenirsiniz. Çünkü bunu yapmazsanız yolda kalacağınızı iyi bilirsiniz.

İnsan ilişkileri demişken; seyahat etmek, modern insanın yaşadığı yalnızlık ve izolasyon sorununun giderilmesinde de etkili bir araçtır. Kalabalık şehirlerin yalnız insanları olmamak için seyahat önemli bir arkadaştır. Aynı zamanda seyahat etmek kişinin kendisiyle olan ilişkisini de geliştirir.

SEYAHAT ETMEK KİŞİNİN KENDİSİYLE İLİŞKİSİNİ DE GELİŞTİRİR

İnsan ilişkileri demişken; seyahat etmek, modern insanın yaşadığı yalnızlık ve izolasyon sorununun giderilmesinde de etkili bir araçtır. Kalabalık şehirlerin yalnız insanları olmamak için seyahat önemli bir arkadaştır. Aynı zamanda seyahat etmek kişinin kendisiyle olan ilişkisini de geliştirir. Kişinin kendi değerlerini, tutkularını, isteklerini ve hedeflerini daha iyi anlamasına yardımcı olabilir. Bu da kişinin kendine ve hayallerine olan bağını güçlendirebilir, yalnızlık ve umutsuzluk duygusunu azalr. Örneğin, 11 gün boyunca yürüdüğüm ‘‘Camino de Santiago’’ yolunda hayattan ne istediğime karar vermiştim ve o günden beri o yönde yaşamaya gayret ediyorum.

Yerel halkla etkileşimde bulunmak ve yerel dili kullanmak, dil becerilerinin gelişmesine ve yeni bir dil öğrenmeye teşvik eder. Bu durum insan ilişkilerinden, iş ilişkilerinize kadar olumlu yansımalara sebep olur. Örneğin, ben İngilizce dışında ikinci, hatta üçüncü bir dil öğrenme arzusunu ve gerekliliğini seyahatlerim sırasında anladım.

Seyahat etmek, sosyal adalet, eşitlik ve çevre bilincinin yaygınlaşmasına hizmet eder. Seyahat eden insan, farklı sosyal ve ekonomik koşullarla karşılaşır. Bu da toplumsal adalet, eşitlik ve insan hakları gibi konular hakkında daha duyarlı olmalarına yardımcı olabilir. Örneğin, Brezilya seyahatlerim sırasında Amazon Ormanları’nın yarısının2050’ye kadar yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını öğrenmiştim. Bu alanda mücadele eden derneklere kendimce katkı sundum, eylemlerine katıldım. Bolivya’da yok olma tehlikesi yaşayan yerel dilleri öğreten bir derneğe maddi yardımda bulundum. Evimden dışarı çıkmasaydım bu konulardan haberim bile olmayacaktı. Benzer şekilde Ege’de,Kaz Dağları’ndaki ormanlarda kamp kurar, akarsularından elinizle su içer, patikalarında yürüyüş yaparsanız, oraların neden madencilik adı altında yok olmaması gerektiğini birinci elden anlar ve korunması için çaba sarf edersiniz. Bu bağlamda seyahat deneyimleri, toplumsal eşitsizliklere ve çevresel tehditlere karşı mücadele etme isteğini artırabilir.

Tüm bu faydaların toplumsal gelişime katkı sunması için seyahat etmenin genç yaşlardan itibaren ülkemizde yaygın bir kültür haline gelmesi gerekir. Toplumsal gelişimi tetikleyecek sosyal sermayeyi biriktirmemiz için en kolay ve etkili yöntemlerden biri de seyahat etmektir.

Tabii ki tam bu noktada seyahat etmek ile neyi kastettiğimizi iyi belirlemek gerekir. Örneğin, bayram tatilinde Bodrum’a kaçmayı, her şey dahil hotellerde kalmayı, alışveriş için Paris’e, Roma’ya uçmayı toplumsal gelişime katkı sunacak seyahat kültürünün bir parçası olarak değerlendirmek doğru olmaz. Turist olmakla gezgin olmak arasında farklar vardır. Benzer ama farklı kavramların açıklamasını gelecek haftaki yazımıza bırakalım. Şimdilik mutlu bayramlar, iyi tatiller Türkiye…

 

Gökhan Bozkurt
Latest posts by Gökhan Bozkurt (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir