AİHM’in İsviçre kararı: İklim krizi, insan hakları sorunu olarak tescillendi

AİHM’in İsviçre kararı: İklim krizi, insan hakları sorunu olarak tescillendi

AİHM, iklim kriziyle ilgili tarihi bir karara imza atarak, iklim krizinin insan yaşamı üzerindeki etkisiyle ilgili olarak görülen ilk yargı sürecinde önemli bir tavır sergiledi. AİHM’in karara bağladığı üç vakanın gerekçeleri farklılıklar gösterse de hepsi hükümetlerin iklim değişikliği konusunda eylemsizliğinin temel insan haklarını ihlal edip etmediği sorusuna bağlıydı.

Dünyanın dört bir yanında insanlar, temel hakları arasında yer alan daha yaşanabilir bir iklimi herkes için mümkün kılmaya yönelik yasal mücadelelerini giderek artırıyor.

Bu kapsamda, dünya çapında hükümetlere karşı resel yüksek profilli açılan iklim davaları gündem yaratırken, mahkemelerden gelen kararlar da iklim adaleti açısından önemli sonuçlar içeriyor.

Geçtiğimiz hafta bu yönde çok kritik bir gelişme yaşandı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), üç ayrı davada farklı kararlar aldı.

AİHM, iklim kriziyle ilgili tarihi bir karara imza atarak, iklim krizinin insan yaşamı üzerindeki etkisiyle ilgili olarak görülen ilk yargı sürecinde önemli bir tavır sergiledi.

Karar, aynı zamanda iklim kriziyle ilgili daha hızlı, sistematik ve sıkı tedbirler alınması yönünde iklim aktivistlerinin AİHM nezdinde yaptıkları başvurunun da başarılı olması anlamına geliyor.

AİHM’in karara bağladığı üç vakanın gerekçeleri farklılıklar gösterse de, hepsi hükümetlerin iklim değişikliği konusunda eylemsizliğinin temel insan haklarını ihlal edip etmediği sorusuna bağlıydı.

Hükümetlerden bazıları davaların kabul edilmemesi gerektiğini, iklim politikasının uluslararası mahkemeler yerine ulusal hükümetlerin konusu olması gerektiğini savundu.

İsviçre’nin iklim koruma konusundaki eksikliğinin, davacıların insan haklarını ihlal ettiğine karar verildi. Fransa’nın Strasbourg kentindeki mahkemeye başvuran çok sayıda İsviçreli kadın, iklim değişikliğinin neden olduğu sıcak hava dalgalarının sağlıkları üzerindeki olumsuz etkilerini dava konusu yapmıştı.

İSVİÇRELİ KADIN, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİLERİNİ DAVA KONUSU YAPMIŞTI

İsviçre’nin iklim koruma konusundaki eksikliğinin, davacıların insan haklarını ihlal ettiğine karar verildi. Yargıçlar, İsviçreli yetkililerin iklim koruma konusunda zamanında harekete geçmediklerini ve iklim değişikliği ile bu değişikliğin sonuçlarını yeterince ele almadıklarını belirterek, özellikle karbon salım miktarına ilişkin net bir gösterge oluşturmadıklarını kaydetti.

Fransa’nın Strasbourg kentindeki mahkemeye başvuran çok sayıda İsviçreli kadın, iklim değişikliğinin neden olduğu sıcak hava dalgalarının sağlıkları üzerindeki olumsuz etkilerini dava konusu yapmıştı.

Süreç nasıl işlemişti hatırlayalım…

Bir grup İsviçreli yaşlı kadın tarafından kurulan Senior Women for Climate ProtectionSwitzerland (KlimaSeniorinnen) adlı dernek, İsviçre Hükümetine karşı dava açtı.

Mayıs 2017de İsviçre Federal İdare Mahkemesinde açılan iklim davasında, ilgili idareler nezdinde yapılan başvurunun reddedilmesinin hukuka aykırılığı dile getirilmişti.

Davanın özünü, federal idare yasasına dayanılarak, İsviçrenin küresel ısınmayı güvenli bir seviyede tutmak için gerekli ve yeterli bir iklim değişikliğiyle mücadele hedefi koymamasının ve gerekli önlemleri almamasının yarattığı hukuka, bir diğer deyişle anayasaya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırılığın giderilmesi oluşturuyordu.

Davayı özgün kılan, davalarının kabul edilmesini sağlamak için İsviçre hukuku uyarınca menfaatşartını karşılamak arzusunda olan davacı yaşlı kadınların, iklim değişikliğinin özellikle kendi sağlıkları üzerinde neden olduğu olumsuz etkiler üzerinden davalarını kurgulamalarıydı.

Deliller sunulmasına rağmen, federal idare mahkemesi, 75 yaş üstü kadınların iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden özel olarak etkilendiğinin söylenemeyeceği, bu durumun herkesi eşit şekilde etkilediği gerekçesiyle davayı reddetti.

Kadınlar, federal idare mahkemesinin verdiği hükmü İsviçre Federal Yüksek Mahkemesine taşıdı. Mahkeme, temyiz kararını reddettikten sonra İsviçrede tüm yasal yollar tüketildiği için, kadınlar davayı AİHMe götürdü. Mahkeme, ileri yaştaki binlerce kadın davacının özel ve aile yaşamı hakları ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine de hükmetti. Başvuran kadınların yaşları nedeniyle dava “İklim yaşlıları davası” olarak adlandırılıyor.

‘İKLİM YAŞLILARI DAVASI’

Kadınlar, federal idare mahkemesinin verdiği hükmü 21 Ocak 2019da İsviçre Federal Yüksek Mahkemesine taşıdı. Mahkeme, temyiz kararını reddettikten sonra İsviçrede tüm yasal yollar tüketildiği için, kadınlar davayı AİHMe götürdü.

Mahkeme, ileri yaştaki binlerce kadın davacının özel ve aile yaşamı hakları ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine de hükmetti. Başvuran kadınların yaşlarının ileri olması nedeniyle dava “İklim yaşlıları davası” olarak adlandırılıyor.

Kadınlar, yaşlıların kendilerini iklim değişikliğine karşı yeterince koruyamadıklarını, özellikle aşırı sıcak hava dalgalarının onları savunmasız hale getirdiğini savunuyor.

AİHM tarafından görülen ilk iklim davasından çıkan bu karar, başta salt İsviçre’yi bağlasa da uluslararası düzeydeki davaların sonuçlarına da etki edebilecek. Çünkü, Avrupa Konseyi’nin bir parçası olan AİHM, aynı zamanda İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyulmasını sağlamaktan da sorumlu. Bu nedenle karar, sadece AİHM nezdinde değil, sayısız ulusal mahkeme nezdinde yapılacak iklim şikayetleri için de emsal teşkil edebilecek.

Mahkeme kararıyla artık iklimi korumanın bir insan hakkı olduğunun tespit edildiğini de söylemek lazım. Karar, Avrupa için iklim değişikliği konusunda en önemli yasal gelişme olarak nitelendiriliyor.

Bu madalyonun bir yüzü, diğer yüzünde ise başka bir durum söz konusu.

Mahkeme aynı gün iklim korumaya ilişkin iki davada daha kararını açıkladı.

İklim davalarını farklı bir düzeye taşıyan bir diğer dava da, şüphesiz yaşları 8 ile 21 arasında değişen 6 Portekizli çocuk ve gencin aralarında Türkiyenin de bulunduğu 32 ülkeye karşı AİHM’de açtığı dava. AİHM, çocuk ve gençlerin geçen eylül ayında açtığı davanın öncelikli olarak görülmesine karar vermişti. AİHM, geçen hafta henüz Portekiz’de iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle bu davayı geri çevirdi.

6 PORTEKİZLİ ÇOCUK VE GENCİN DAVASI

İklim davalarını farklı bir düzeye taşıyan bir diğer dava da, şüphesiz yaşları 8 ile 21 arasında değişen 6 Portekizli çocuk ve gencin aralarında Türkiyenin de bulunduğu 32 ülkeye karşı AİHM’de açtığı dava.

AİHM, çocuk ve gençlerin geçen eylül ayında açtığı davanın öncelikli olarak görülmesine karar vermişti.

Gençler ülkeleri iklim değişikliği konusunda “yeterli adım atmamakla” ve Paris Anlaşması’nın küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlama hedefine ulaşmak için sera gazı emisyonlarını “yeterince azaltmamakla” suçluyordu.

Portekiz’de 2017’den bu yana her yıl meydana gelen orman yangınlarının küresel ısınmanın doğrudan bir sonucu olduğunu savunan yaşları 11 ile 24 arasında değişen altı davacı, yaşam hakkı, mahremiyet, aile hayatı ve ayrımcılığa uğramama gibi temel insan haklarının, hükümetlerin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki “isteksizliği” nedeniyle ihlal edildiğini iddia ediyordu.

Mahkeme, konunun önemi ve yanıtlanması gereken soruların aciliyeti nedeniyle davaya öncelik tanındığını ve şikayet edilen ülkelerin, önümüzdeki şubat ayına dek savunmalarını mahkemeye sunmaları gerektiğini kaydetmişti.

AİHM, geçen hafta henüz Portekiz’de iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle bu davayı geri çevirdi.

AİHM’in geri çevirdiği davalardan biri de Fransa’ya dair.

Fransaya karşı açılan davada davacı Fransanın kuzeyindeki Grande-Synthenin eski Belediye Başkanı Damien Careme. Careme, merkezi hükümetin iklim değişikliğini önlemek için yetersiz adımlar atarak yaşamı koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğini iddia ediyor.

Fransız Yeşiller Partisi’nin Avrupa Parlamentosu üyesi Careme, belediye başkanı olduğu dönemde, iklim değişikliğinin evinin sular altında kalma riskini arttırdığını söyleyerek, hem kasabası adına hem de kendi adına Fransız yargısına başvurmuştu.

Fransanın en yüksek idari mahkemesi 2021 yılında merkezi hükümete karşı kasabanın lehine karar verdi, ancak Caremein açtığı bireysel davayı reddetti ve bunun üzerine Careme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu.

Careme, davayı sele karşı savunmasız bir sahil kasabası olan Grand-Synthe’nin belediye başkanı iken açmıştı. Mahkeme, Careme’in artık orada yaşamaması nedeniyle davayı kabul etmedi.

Bundan sonra bu tür davalara ilişkin gelişmelere daha çok tanıklık edeceğiz.

Türkiye, her ne kadar kendisini bağlayan AİHM kararlarını uygulamamakta, hatta çok önemli siyasi davalarla ilgili alınan kararlara yönelik, AİHM kararını tanımıyoruz” demekle ünlü bir ülke olsa da, iklim adaletinden, çevreden, daha yaşanabilir bir dünyadan yana olanlar bu davaları yakından takip edecek ve iklim lehine alınan kararların uygulanması için elinden geleni yapmaya çalışacak…

Pelin Cengiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir