Yerel seçimler ve siyasetin değişen dengeleri

Yerel seçimler ve siyasetin değişen dengeleri

Seçime katılım ne kadar yüksek olursa, bu Türkiye’de yok olma sürecinde olan “denge ve denetleme sistemi”nin güçlenmesi olasılığını da arttıracaktır. Seçim sonrası Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İktidarın merkezi olarak güçlü, muhalefetin de Kentli Türkiye içinde yerel, bölgesel olarak etkili olduğu bir nitelik gösterebilir.

Bugün 31 Mart 2024.

Seçim yorgunu olan Türkiye, son seçimini yapıyor.

Erken seçim olmazsa dört yıl seçim yok.

1 Nisan’dan itibaren ülke sorunlarına odaklanacağız ve ciddi sorunların çözümü için tartışacağız.

Fakat bugün de çok önemli bir gün.

Türkiye’de seçimler her zaman çok önemli olmuştur.

Oy kutsaldır. Seçmen oyunu önemser.  Oyuyla sadece tercihini değil, siyasi mesajını da verir.

Farklılıkları içinde halkımız her seçimde sandığa gider, tercihini yapar

Sivil toplumun gelişmekte ama çok etkili olmadığı ülkemizde, seçimler sadece tercihlere bağlı oy verme ve yöneticileri seçme işlevini görmez, aynı zamanda her seçimde seçmen çok önemli ve doğru mesajı verir.

Her seçim önemli bir mesajın verildiği bir seçim de olmuştur.

Son dönemde Rusya’da yapılan seçimlere baktığımız zaman, Türkiye’nin, tüm demokrasi sorunlarına ve İktidarın kazanmak için seçimleri adil olmayan ve aşırı partizan bir sürece dönüştürmesine rağmen, bir Rusya, bir Belarus, bir Suriye olmadığını görürüz.

Dahası, 31 Mart seçimleri yerel seçimler olmakla birlikte, artık 72% oranında kentli olan Türkiye’de yerelin ötesinde bir öneme sahiptir. Kentlerin Türkiye’sinde değil, Kentli Türkiye’de yaşıyoruz. Türkiye’nin ilk 18 kentinde, ülke nüfusunun 70%’den fazlası yaşamakta ve ekonomiye aynı oranda katkı verilmektedir.

TÜRKİYE’DE SEÇİMLER HER ZAMAN ÖNEMLİDİR

Ve halk/seçmen seçimleri her zaman ciddiye alır.

31 Mart Yerel seçimleri de böyle olacaktır.

Seçmen sadece yöneticilerini seçmeyecek, aynı zamanda, Türkiye’nin yönetimiyle ilgili çok önemli bir mesajı da verecektir.

Dahası, 31 Mart seçimleri yerel seçimler olmakla birlikte, artık 72% oranında kentli olan Türkiye’de yerelin ötesinde bir öneme sahiptir.

Kentlerin Türkiye’sinde değil, Kentli Türkiye’de yaşıyoruz.

Kentli Türkiye’nin özellikle başta İstanbul olmak üzere kilit, bölge, metropol kentlerini kimin ve nasıl yöneteceği, başta ekonomi ve toplumsal birlik, ülke sorunlarının çözümünde kritik rol oynamaktadır.

Türkiye’nin ilk 18 kentinde, ülke nüfusunun 70%’den fazlası yaşamakta ve ekonomiye aynı oranda katkı verilmektedir.

Tek başına İstanbul bile, bu bağlamda, Türkiye kadar önemli bir kentimizdir.

Bu nedenle, 31 Mart seçimlerinde sandığa gideceğiz, oyumuzu verecek ve tercihimizi yapacağız, İktidara da önemli mesajımızı vereceğiz.

Şeçime katılımın, oyumuzun önemini ve dönüştürücü gücünü görelim, ve sandığa gidelim.

Her oyun önemli olduğu bir seçimi bugün yaşıyoruz.

Bu seçimin sonuçları etkileyecek üç kilit partisi var: YRP, DEM, İYİ Parti. 

AK Parti’den ayılıp kurulan DEVA ve Gelecek Partisinin, hatta Saadet Partisinin seçim sonuçlarını etkileyecek bir etkisinin olmayacağını, hatta bu partilerin seçim sonrasında mecliste milletvekili olan partiler olarak belli bir süre daha siyasette olacaklarını var sayabiliriz.

KİLİT PARTİLER

Bu seçimin sonuçları etkileyecek üç kilit partisi var: YRP, DEM, İYİ Parti.

AK Parti’den ayılıp kurulan DEVA ve Gelecek Partisinin, hatta Saadet Partisinin seçim sonuçlarını etkileyecek bir etkisinin olmayacağını, hatta bu partilerin seçim sonrasında mecliste milletvekili olan partiler olarak belli bir süre daha siyasette olacaklarını var sayabiliriz.

Büyük umutlarla kurulan ve Türkiye’nin bugünü ve geleceği için önemli olarak gördüğüm DEVA’nın çok hızlı etkisini ve değerini kaybetmesi üzücü.

Muhafazakâr kesimde 2023 seçimlerde başarılı olan, bu başarısını seçim sonrası dönemde de sürdüren, en önemlisi bu seçimlere hem stratejik hem de aday seçimleri içinde çok iyi hazırlanan YRP’nin seçim performansı seçim sonuçları açısından kilit önem de olacaktır.

Özellikle, Türkiye geneli kadar, hatta ondan daha önemde görülen İstanbul’da hangi adayın kazanacağında ve AK Parti’nin oy oranında, YRP’nin alacağı oylar belirleyici işlev görecektir.

Bu seçimin birinci önemde kilit partisinin YRP olacağını düşünüyorum.

YRP’nin bu seçimdeki performansı, İktidarın ve AK Parti’nin asıl rakibinin, hem siyasi, hem kimlik ve sosyolojik olarak YRP olduğunu netleştirecek gözüküyor.

İstanbul ve diğer kentlerde YRP’nin gücünün, Murat Güvenç’in çok önemli olan “seçim sonuçları haritası” çalışmasının gösterdiği gibi, Cumhur İttifakının kazandığı yerlerde olduğunu unutmayalım.

Bu seçimde YRP, istediği performansı gösterirse, bu sadece siyasi düzeyde değil, muhafazakar kimlik ve modernite içinde önemli bir tartışmayı da başlatacaktır.

Çok seyredilen Kızıl Goncalar dizisi gibi, YRP başarısı, muhafazakar kimlikten tarikatlara ve tarikat liderliğine, siyasal, kültürel kimlik ve sosyolojik düzeyleri de içeren akademik ve kamusal tartışmayı başlatacağını düşünüyorum.

YRP kadar önemde olan ikinci parti DEM olacaktır.

DEM’in ve adaylarının Güney Doğu ve Doğu’da güçlü olduğu illerde seçimleri kazanması ve İstanbul ve İzmir’de alacağı oy oranları, başta İstanbul olmak üzere seçimleri hangi adayın ve partinin kazanacağının belirlenmesinde belirleyici unsurlardan biri olacaktır.

Yeni Arayış’da geçen Pazar yazımda vurguladığım gibi, seçim sonrası Türkiye’de Kürt sorunun önemli bir tartışma konusu olacağını göreceğiz. Bu bağlamda da, kritik Kürt aktörlerden önemli açıklamalar ve çağrılar yapıldığını da gördük.

MHP ve lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hamle yapmasını engelleyen ya da sınırlarını belirleyecek olan açıklamalarda da bulundular.

DEM, kuvvetli olduğu yerlerde kazanırsa, bu tartışma, bu kentlerde İktidar tarafından seçim sonrasında anti-demokratik nitelikteki kayyım atanmasının yapılıp yapılmayacağı sorusu temelinde gelişecektir.

İstanbul’da DEM’in ne kadar oy alacağı, seçmeninin sandığa gidip gitmeme kararı, sonuçları etkileyecektir.

DEM’in, 2023 genel seçimlerinde İstanbul’da aldığı oyundaki düşen oranının Ekrem İmamoğlu’na yarayacağını var sayabiliriz.

Üçüncü kilit parti İYİ Parti olacaktır.

İYİ Parti, 2023 seçimlerinden sonra gösterdiği çok kötü performansla, hızla erime ve siyasi etkisini kaybetme sürecine girdi.

Böyle devam ederse, İYİ Parti’nin ANAP, DYP, DSP örneklerinde gördüğümüz gibi siyasi alanda yok olma riskini taşıdığını da söyleyebiliriz.

2024 seçimleri İYİ Parti’nin sadece oy oranını değil, geleceğini de belirleyecektir.

Bu partinin oy oranlarındaki erimenin hangi derecede olacağı, başta İstanbul, seçim sonuçlarında ve hangi adayın kazanacağında önemli bir rol oynayacaktır.

Erimenin derecesi arttıkça, Ekrem İmamoğlu’nun seçim kazanma şansı da artacaktır.

İYİ Partinin kilit konumunun bu seçimle birlikte bitebileceğini ve seçim sonrası dönemde bu partinin geleceği tartışmasının başlayacağını görebiliriz.

İstanbul’da, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, var olan Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi içinde partili olmayan tüm bakanların tam tersini yaparak Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum için çalışmaları, bu seçimlerin çok üzücü olarak siyasi tarihimize “adil olmayan ve aşırı partizan seçimler” olarak geçmesine neden oldu.

DENGE VE DENETLEME

En az bu partiler kadar kilit önemde olan bir unsurun da, tekrarlayalım, seçime katılım oranı olduğunu vurgulayalım.

Seçime katılım ne kadar yüksek olursa, bu sadece muhalefet için önemli olmayacaktır; daha da önemlisi, Türkiye’de yok olma sürecinde olan “denge ve denetleme sistemi”nin güçlenmesi olasılığını da arttıracaktır.

Seçim sonrası Türkiye, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İktidarın merkezi olarak güçlü, muhalefetin de Kentli Türkiye içinde yerel, bölgesel olarak etkili olduğu bir nitelik gösterebilir.

Demokrasinin ön koşullarında denge ve denetleme sisteminin güçlenmesi, Türkiye’nin yararınadır.

İstanbul’da, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, var olan Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi içinde partili olmayan tüm bakanların tam tersini yaparak Cumhur İttifakı adayı Murat Kurum için çalışmaları, bu seçimlerin çok üzücü olarak siyasi tarihimize “adil olmayan ve aşırı partizan seçimler” olarak geçmesine neden oldu.

Tüm bu değerlendirme içinde, seçime gidelim, oyumuzu ve mesajımızı verelim çağrısını yaparak bu yazıyı bitirmek istiyorum.

Bu seçimlerin de, her seçimin olduğu gibi, ülkemiz ve geleceği için hayırlı olacağına da inanıyorum.

İyi pazarlar.

Fuat Keyman

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir