Türkiye’de istihdam ve işsizlik problemi

Türkiye’de istihdam ve işsizlik problemi

Türkiyede işsizlik problemi ile başa çıkmak için uygulanan ekonomik politikaların bir bütün olarak gözden geçirmesi gerekmektedir. Tüm alanlarda; başta eğitim olmak üzere; yapısal reformların yapılması gerekmektedir. Özellikle istihdam politikaları diğer ekonomik ve sosyal sorunlardan bağımsız değildir.

21. yüzyılın ekonomik dinamikleri farklı olduğu hâlde, 19. yüzyılın ekonomik politikalarıyla 21. yüzyılın ekonomik sorunlarını çözmeye çalışmak nafiledir.

Özellikle 21. yüzyıla damgasını vuran endüstri 4.0 Sanayi Devrimi olarak bilinen yeni üretim tarzına geçişte, ihtiyaç duyulan teknik gelişmelere ayak uyduramayan bir emek havuzuna sahip olan ülkelerin ciddi bir işsizlik problemi ile karşılaşmaları kaçınılmazdır. Bu nedenle ne ortodoks ne de heteredoks ekonomi politikalarının 21. yüzyılda gelişmekte olan ülkelerdeki işsizlik problemini çözmede başarılı olmaları beklenemez.

Türkiye özelinde işsizlik probleminin çözümüne yönelik aktif istihdam politikalarına ihtiyaç vardır. Emek piyasasının uzun vadeli planlanması ve eğitim sisteminin ona göre kurgulanması gerekmektedir. Geleceğe yönelik toplum ihtiyaçlarının öngörülerek, geleceğin mesleklerine yönelik nitelikler bireylere kazandırılmalıdır.

Türkiye’de aktif istihdam politikalarını uygulamak üzere Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) görevlendirilmiştir. İŞKUR’un uyguladığı temel istihdam politikası; mesleki eğitimlerin verilmesi ve işsizlik başvurusunda bulunanlar ile işverenler arasında köprü görevi görmesine yöneliktir. Bu bağlamda, aktif istihdam politikalarının kısmi uygulandığı görülmektedir. Daha çok, pasif istihdam politikalarının öne çıktığı gözlenmektedir.

İŞKUR uygulamasının yetersiz kaldığı son 40 yıllık süreçte anlaşılmıştır. İŞKUR’un yeniden yapılandırılarak emek piyasasının envanterini çıkarması ve emek piyasasındaki aksaklıkların aktif olarak izlenmesi ve raporlanmasıyla görevlendirilmelidir. Bu süreçte bireyin doğuşundan ölümüne kadar, yeteneklerinin gelişimi ve gerektiği aşamada desteklenmesi ve erken yaşlarda yönlendirilmesi mümkün olacaktır.

İşsizlik, enflasyon, cari işlemler açığı, tasarruf açığı ve bütçe açığı gibi makro ekonomik problemlerin bir bütün olarak çözümüne yönelik politikalar geliştirilmelidir. Türkiyedeki tüm ekonomik problemlerin ortak kaynağı üretkenliğe ve verimliliğe dayalı bir ekonomik yapının eksikliğidir.

TÜRKİYE’NİN İŞSİZLİK PROBLEMİNİN PROAKTİF ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK ÖNERİLER

  • İşsizlik probleminin gerçek boyutunu anlamak için anket yöntemi terk edilmeli, teknolojinin imkanlarından yararlanarak, e-devlet üzerinden tüm bireyler kayıt altına alınarak; ülkenin iş gücü potansiyeli tüm yetenekleri ile istihdam edilen ve edilmeyen şeklinde gerçek veriler ile ortaya konulmalıdır. Mutlak rakamlar üzerinden, işsizler yeteneklerine, niteliklerine ve aldıkları eğitimlere göre sınıflandırılmalıdır.
  • Türkiye’de üniversitelerde ihtiyaç duyulan tıp, yazılım mühendisliği, lojistik, gibi bölümlerin kontenjanları arttırılmalı, öğretmenlik, İktisadi ve idari bilimler fakülteleri, hukuk fakülteleri gibi mezun sayıları ciddi düzeye ulaşmış bölümlerin kontenjanlarının azaltılması gerekmektedir.
  • Girişimcilik ruhunun gelişmesi için eğitim programları oluşturulmalıdır. Sürekli eğitim programlarıyla eğitim alan her bireyi potansiyel bir girişimci olarak donatmak gerekir.
  • Girişimciliğin uygulamaya geçebilmesi için vergi mevzuatı sadeleştirilmeli, yeni kurulan şirketlerin kayıt dışı uygulamalara kaymaması için belli bir süre vergiden muaf tutulmalı veya vergi oranları makul düzeylere çekilmelidir.
  • İş gücü stokunun nitelikleri incelenerek çağın gerektirdiği ve gelecekte ihtiyaç duyulacak nitelikler dikkate alınarak uyumsuzluk görülen durumlarda gerekli eğitim programları ile desteklenmeli ve yaşam boyu eğitim merkezleri etkinleştirilmelidir.
  • Sağlıklı işleyen piyasa ekonomileri sisteminde, kısa vadede ekonomik sorunlar ortaya çıksa bile; bu sorunlar uzun vadede ortadan kalkacaklardır. Ancak sağlıklı işlemeyen piyasa ekonomilerinde kronikleşen ekonomik sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu durumda, kamunun görev üstlenmesi gerekmektedir. Nitekim, birçok alanda ara eleman sorunu ve nitelikli personel ihtiyacı varken; işsizlik stokunda üniversiteli işsizler her geçen gün artmaktadır.
  • Türkiye’deki işsizlik sorununun kronik bir sorun olduğu dikkate alınırsa; hükümetlerin düzenleyici ve denetleyici olma rollerinin yanında piyasa başarısızlığında devreye girerek; yarı devlet yarı özel girişimcilik modeli ile piyasanın ihtiyaç duyduğu ve emek piyasası ile uyumlu yatırımlar yapılarak istihdam alanlarının genişletilmesi gerekmektedir.
  • İşsizlik havuzuna girişleri azaltmaya yönelik alınabilecek en önemli önlem, geleceğe yönelik projeksiyonlar yapılması ve insanlığın nereye doğru gittiğinin tartışılması ve önümüzdeki yüzyılın temel trendlerinin neler olabileceğine yönelik gerekli tespitlerin mutlaka yapılması gerekmekte ve bu çerçevede bireyler yetiştirilmelidir.

Özetlemek gerekirse, Türkiye’de işsizlik problemi ile başa çıkmak için uygulanan ekonomik politikaların bir bütün olarak gözden geçirmesi gerekmektedir. Tüm alanlarda; başta eğitim olmak üzere; yapısal reformların yapılması gerekmektedir. Özellikle istihdam politikaları diğer ekonomik ve sosyal sorunlardan bağımsız değildir.

Bu bağlamda işsizlik, enflasyon, cari işlemler açığı, tasarruf açığı ve bütçe açığı gibi makro ekonomik problemlerin bir bütün olarak çözümüne yönelik politikalar geliştirilmelidir. Türkiye’deki tüm ekonomik problemlerin ortak kaynağı üretkenliğe ve verimliliğe dayalı bir ekonomik yapının eksikliğidir.

Erdem Bağcı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir