Asrın felaketi 6 Şubat Depremi

Asrın felaketi 6 Şubat Depremi

Eğer, zemin etütleri doğru yapılmaz ve tarım arazileri yapılaşmaya açılırsa, deprem dirençli konut inşa edilemez. Bu durumda, kamunun imar planlarını hazırlama sürecinde, belediye meclislerindeki parmak sayısı ile değil; üniversitelerdeki değerli bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda hareket edilmelidir.

Türkiye’de 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde, Elbistan ilçesinde saat 13.24’te 7,6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Bu depremler 11 ili etkiledi ve resmi rakamlara göre 53 bin 537 canımızı kaybettik. Allahtan rahmet diliyorum, geride kalanlara sabırlar diliyorum. Benim de memleketim olan Adıyaman’da akrabalarımı kaybettim. Bu nedenle, deprem konusunu duygulardan arı bir şekilde değerlendirmek mümkün değildir.

Deprem felaketleri tarih boyunca, belli döngülerde gerçekleştiği ve yaşanan depremlerin yeni fay hatlarının oluşumuna da neden olduğu yer bilimcilerce yazılıp çizilmektedir.

Peki biz, “Ne yapıyoruz?” ya da “Ne yapabiliriz?” sorularını soruyor muyuz?

11 ili etkileyen depremlerden sonra, toplumun genel kanısı uzun süre, deprem yaşanan illerde artık deprem olmayacağı düşüncesi hâkim oldu. Bu düşüncenin gerçekliğinden öte, düşüncenin kendisi hiçbir şey yapmamak için önemli bir gerekçeye dönüşeceği dikkate alınırsa, çok tehlikelidir.

Depremlere karşı önlem almak istiyorsak, her an deprem olabilecekmiş gibi düşünmemiz gerekmektedir. Türkiye’nin yapı stokunu yenilemesi, depreme karşı dirençli konut inşa edildiği anlamına gelmemektedir. Nitekim, deprem bölgesinde 2-3 yaşındaki binalar da yıkıldı.

HER AN DEPREM OLACAKMIŞ GİBİ DÜŞÜNMELİYİZ

Eğer, depremlere karşı önlem almak istiyorsak, her an deprem olabilecekmiş gibi düşünmemiz gerekmektedir.

Türkiye’nin yapı stokunu yenilemesi, depreme karşı dirençli konut inşa edildiği anlamına gelmemektedir. Nitekim, deprem bölgesinde 2-3 yaşındaki binalar da yıkıldı, yakılmayanlar ise oturulamayacak duruma geldiği için yıktırılmak zorunda kalındı. Bu durum, binaların yenilenmesinin çözüm olmadığını göstermektedir.

Asıl cevap aranması gereken soru; ‘Depreme dirençli konut nasıl inşa edilir?’ sorusudur.

Eğer, zemin etütleri doğru yapılmaz ve tarım arazileri yapılaşmaya açılırsa, deprem dirençli konut inşa edilemez. Bu durumda, kamunun imar planlarını hazırlama sürecinde, belediye meclislerindeki parmak sayısı ile değil; üniversitelerdeki değerli bilim insanlarının görüşleri doğrultusunda hareket edilmelidir.

Eğer, özel sektörün ürettiği beton sınıfı (agregası, kimyasal katkısı, çimento oranı) yeterli kalitede değil ise; üretim sürecinde yer alan ustaların eğitimleri yetersiz veya yeterli sayıda kalifiyeli işçi yok ise; deprem dirençli konut inşa etme sürecinde, piyasa başarısızlığı vardır, kamunun fiili olarak sürece dahil olması gerekir.

Eğer, eğitim sistemi gözden geçirilmez ve fiili olarak usta öğretici programlarla demir bağlama, kalıp çakma, vb. ustalar, bilinçli bir şekilde yetiştirilmez ise; deprem dayanıklı konut inşa edilemez.

Nitekim, deprem bölgesinde, inşaat ustaları konusunda ciddi sorun yaşandığı için, usta olmayanlar ustaların yapması gereken işleri yapmaktadırlar.

Peki inşa edilen konutlar depreme dayanıklı olacak mı?

Deprem bölgesinde, devletin aldığı doğru karar ile orta hasarlı konutlara da yerinde dönüşüm için destek verilmektedir. Ancak verilen destekler m2 dikkate alınarak verilmemektedir. 90 m2 konut için de 750 bin TL hibe; 750 bin TL kredi verilmekte; 200 m2 konut için de aynı tutar verilmektedir. İnşaat m2 maliyetleri 20 bin TL’ye ulaştığı dikkate alınırsa; mevcut desteğin yerinde dönüşüme yetmediği için hiçbir firma sabit maliyet ile yerinde dönüşüm projesi yapmak istememektedir.

Firmalar, maliyet üzerinden %8 ile %10 arası kar payı ile çalışmayı teklif etmektedirler. Bu durumda, malikler inşaat sürecinde ne kadar maliyete katlanacaklarını bilemedikleri için; firmaların maliyet şişirerek karlarını katlayacaklarını düşünerek, yerinde dönüşüm süreci yavaş yürümektedir.  Bu durum, piyasa başarısızlığına yerinde bir örnektir.

Piyasa başarısızlığında, kamu otoritesine önemli bir görev düşmektedir, tüm inşaat malzemelerini toplu olarak kamu temin edebilir ve firmalara bu malzemeleri sunabilir. Bu durum doğal olarak maliyetleri kontrol altına alacaktır.

Deprem bölgesinde kiracı durumunda olanların, ev sahibi olabilmesi için, kredi olanakları sunulmalıdır. Aksi takdirde, deprem bölgesinde yeterli konut stokuna kısa sürede ulaşmak mümkün olmayacaktır.

KİRACILARA KREDİ OLANAKLARI SUNULMALI

Bir diğer önemli ve çözülmesi gereken sorun ise, kiracıların durumudur. Çünkü yerinde dönüşüm ve TOKİ konutlarından hak sahipliği sadece malikleri kapsamaktadır.

‘Peki deprem bölgesindeki kiracıların durumu ne olacak?’ sorusuna cevap aranmalıdır.
Deprem bölgesinde kiracı durumunda olanların, ev sahibi olabilmesi için, kredi olanakları sunulmalıdır. Aksi takdirde, deprem bölgesinde yeterli konut stokuna kısa sürede ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Sonuç olarak, kamu otoritesinin 1 yıldır, deprem bölgesinde vermiş olduğu destekler ve çabalar önemlidir, ancak bazı eksiklikleri gündeme getirmek ve çözüm üretmek gerekmektedir. Bu bağlamda, 11 ili etkileyen depremin etkilerini göz önüne alınarak; Marmara bölgesinde yaşanacak depremin hem sosyal hem de ekonomik bakımından etkilerinin projeksiyonu yapılmalı; Özellikle Marmara bölgesine kümelenmiş üretim tesislerinin Anadolu’ya kaydırılması için gerekli alt yapının sağlanması acil bir şekilde gereklidir.

Bu dosyada, 11 ildeki yıkım hepimizi derinden yaralarken “bir daha olmasın” diyenleri, “seslerini duyuramayanları” ve “hesap vermeyenleri” tekrar hatırlıyoruz. Dosyamızdaki yazıları okumak için buraya tıklayınız.

Erdem Bağcı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir