CHP’nin restorasyonu

CHP’nin restorasyonu

Kurultayda ortaya konan iradenin siyasi hayatta ne ölçüde kalıcı değişiklikler yaratacağını zaman içerisinde hep birlikte gözlemleyeceğiz. Şu aşamada ise ideolojik ve stratejik hamlelerle güçlendirilmesi koşuluyla partinin kendini restore edebilme potansiyeline sahip olduğunu söyleyebiliriz.

İmamoğlu-Özel ittifakı Kılıçdaroğlu’nu yerinden etti. Genel başkan aday olmasına rağmen delegeler muhalif adayı destekledi. Böylelikle özel olarak CHP, genel olarak ise muhalif siyasetin tarihinde bir kırılma yaşandı. Simgesel değeri yüksek bir olayla karşı karşıyayız. Kurultaya damgasını vuran şey ise kuşkusuz ki seçimlerdi. Mayıs seçimlerinin ağır bir yenilgi olduğu ve bu sonuçtan öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun sorumlu tutulması gerektiğine yönelik tez, kurultay çoğunluğu tarafından da kabul gördü. Kurultayda ortaya konan iradenin siyasi hayatta ne ölçüde kalıcı değişiklikler yaratacağını zaman içerisinde hep birlikte gözlemleyeceğiz. Şu aşamada ise ideolojik ve stratejik hamlelerle güçlendirilmesi koşuluyla partinin kendini restore edebilme potansiyeline sahip olduğunu söyleyebiliriz.

4-5 Kasım Kurultay’ı, faturayı Kılıçdaroğlu ve yakın kurmay heyetine keserek eski yönetimi tasfiye etti. Böylelikle CHP tekrardan oy verilebilir bir parti haline geldi. Kızgın ve küskün seçmen Özgür Özel liderliğine kredi açacak ve seçmenin yaşadığı travma bir ölçüde iyileşecektir. Ancak Kurultay, seçimlerin bir alternatifi değil. CHP liderliğindeki muhalefet bloğu Cumhur İttifakı karşısında ağır bir yenilgi aldı. Cumhurbaşkanlığı ve Meclis çoğunluğu kaybedildi. İktidar cephesinde kendilerinden kaynaklanan anormal bir değişiklik yaşanmadığı müddetçe ülkeyi 5 yıl daha İslamcı-milliyetçi kadrolar yönetecek. Yeni CHP yönetiminin bu konuda yapabileceği hiçbir şey yok.

Riskler ve fırsatların birbirini dengelediği güncel koşullarda üç büyük sınavla karşı karşıya kalacağını öngörebiliriz Özgür Özel liderliğinin. Öncelikle bu Kurultay’ı kazanan ekibe ve Kurultay sonucunda ortaya çıkan havaya dikkat çekmek gerekli. Kazanan ekip bakımından İstanbul’da İmamoğlu, Ankara’da Özel var. Parti ikili bir liderlik süreciyle karşı karşıya. Henüz her şey yeni başladığı için İmamoğlu ile Özel arasındaki bu siyasi ittifakın sorunsuzca işlememesi için hiçbir neden yok. Ama siyaset bu. Her ittifak geçici ve her ikilik tek bir seçeneğe doğru kendini yok etme eğilimde. Dahası kurultayı kaybeden ekibin de parti içinde ciddi bir ağırlığı var. Çok ağır bir yenilginin ardından bile Oğuz Kaan Salıcı liderliğinde alternatif bir PM listesi oluştu. Bu listeden bazı siyasetçiler Özel’in listesini delip PM’ye girdiler. Tabii bu durum da şaşırtıcı bir şey yok. Dün parti içi muhalefeti temsil eden İmamoğlu ve Özel bugün partinin iktidarı. Muhalefet ise iktidarla birlikte doğdu şimdiden. Özel-İmamoğlu ikilisi başta Salıcı olmak üzere pek çok eski Kılıçdaroğlu’nun sıkı muhalefetiyle yol yürümek zorunda. Bu durum da gösteriyor ki Kılıçdaroğlu’dan kalan mirasının büyüklüğü partiyi hizipleşme sürecine sokabilir tekrar.

İkinci mesele Millet İttifakı enkazı içinde yeni işbirliği olanaklarıyla ilgili olacak. Partinin sağa kaymasından şikâyet eden, küçük sağ partilere 39 milletvekili verilmesini sorumsuz ve haksız bir davranış olarak gören bir zihniyet parti liderliğine hâkim. Ayrıca gittikçe gerginleşen İyi Parti-CHP ilişkilerinin nasıl tamir edileceği sorusunun makul bir yanıtı yok kimsenin elinde. Akşener suçlayıp köprüleri attı. Pek çok CHP’li Akşener’in yürüttüğü siyasetin muhalefetin toplam yararına aykırı olduğunu ve İyi Partinin AKP’nin işini kolaylaştıran bir siyasi rotayı benimsediğini düşünüyor. Ama İyi Parti desteği olmadan 2019’da devralınan belediyeleri tekrar kazanmak mümkün mü? Özel’in bir an önce hangi ittifak siyasetiyle yola devam edeceğine karar vermesi gerek.

Üzerinde durulması gereken son mesele yerel seçimler. Kılıçdaroğlu genel seçimleri kaybettiği, yerinde kalırsa yerel seçimler de tehlikeye gireceği için gönderildi. Muhalefetin elindeki kazanımları koruması ve yeni bir başlangıç yapması için yerel seçimlerde varlık göstermesi gerek. Ama AKP, İstanbul ve Ankara’dan en azından birini, tercihen ikisini almak istiyor. Yerel seçim tartışmasını CHP açısından ilginç kılan bir diğer husus mevcut belediye başkanlarının durumu. İmamoğlu dışındaki tüm il belediye başkanları ve pek çok bilinen büyükşehir ilçesinin başkanı Kılıçdaroğlu’dan yana tavır koydu. Özel iktidarını sağlamlaştırmak istiyorsa bu kişileri değiştirmeli. Ama böyle bir şeye girişmesi parti içindeki türbülansı daha da derinleştirecektir.

Bu yazı CHP’nin Gelecek Seçimi Dosyası‘nda yayımlanmıştır.
Dosyanın diğer yazıları için buraya tıklayınız.

Armağan Öztürk
Latest posts by Armağan Öztürk (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir