Neden Süper Kupa Suudi Arabistan’da oynanmalıdır ya da oynanmamalıdır?

Neden Süper Kupa Suudi Arabistan’da oynanmalıdır ya da oynanmamalıdır?

TFF Süper Kupa nedir? Oynanması şart mı? Suudi Arabistan’da oynama fikri nereden çıktı? Neden bir siyasi tartışmaya dönüştü? Dünyada bunun bir örneği daha var mıdır? Galatasaray ve Fenerbahçe yöneticilerinin gönlünden geçen nedir, dillerinden dökülen nedir? Kronolojisiyle beraber Süper Kupa tartışmasının geniş özeti…

Bilindiği üzere Süper Kupa, her sezon sonu Süper Lig şampiyonu ile Türkiye Kupası şampiyonu arasında, tarafsız bir sahada, tek maçlık usulle oynanmakta… Süper Lig 1959’da başlamıştı. Türkiye Kupası 1962’den beri düzenleniyor. Süper Kupa ise ilk kez 1966’da oynanmıştı. Tabii, o yıllardaki adı Cumhurbaşkanlığı Kupası’ydı. 12 Eylül döneminde, 1981’de ve 1982’de, iki kez “Devlet Başkanlığı Kupası” adıyla verildi. Son kez 1998’de verildikten sonra kaldırıldı…

2006’da “TFF Süper Kupa” adıyla geri döndü. O yıl ilk kez yurtdışında, 30 Temmuz’da Frankfurt’taki Commerzbank Arena’da oynanan maçın yeri ve zamanı, kupanın finalistlerini de (Fenerbahçe ve Beşiktaş) rahatsız etmişti ve “Süper Kupa neden Almanya’da” tartışması başlamıştı. Sonraki yıllarda Köln’de ve Duisburg’da verilen kupa, 2009’da Türkiye’ye “geri döndü”. Bu kupanın yurt dışında oynanmasına dair, “gurbetçileri takımlarıyla buluşturmak”, “güvenlik açısından elverişli koşullar” vb. çeşitli görüşler öne çıkıyordu.

2009’da ve 2010’da İstanbul’daki Atatürk Olimpiyat Stadyumu’nda verilen Süper Kupa, 2011’de “Şike Davası” nedeniyle sahibini bulamadı. 2012’den itibaren ülke içinde farklı şehirleri ve stadyumları dolaştı. Erzurum, Kayseri, Antalya, Ankara, Konya ve Samsun’da oynandı. 2021’de pandemi nedeniyle sezon ortasına alındı. 2022’de tekrar yurt dışına çıktı ve Katar’a gitti. İlginçtir Katar’daki o maç, bugünküne benzer bir tepki doğurmamıştı. Gerçi Çarşı başta olmak üzere kimi taraftar grupları “#KatarOlayıYatar” hashtagiyle TFF’nin kararını protesto ettiler ama söz konusu tepkiler çok cılızdı…

Buraya kadarlık kısımda özetle, Süper Kupa’nın Süper Lig ve Türkiye Kupası kadar köklü olmadığını, 1966’dan bugünlere kesintisiz gelmediğini, yer ve zaman tayininde tartışmalara sebebiyet verdiğini anladık sanıyorum…

1998’e kadar mayıs-haziran aylarında düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kupası, Süper Kupa’ya dönüştükten sonra, ertesi sezonun başına, hatta duruma göre ortasına sarkıtılmış.

Örneğin 1968’de hem lig hem de kupa şampiyonluğunu kazanan Fenerbahçe; statü gereği otomatikman Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı kazanan ekip olurken; 1973’te iki kupanın da sahibi olan Galatasaray, Başbakanlık Kupası’nı kazanan Fenerbahçe’yle karşılaşmak zorunda bırakılmış. Süper Kupa 1998-2006 arasında 7 sezon hiç oynanmamıştı. Ülke futbolunun “Şike Davası”yla sarsıldığı 2011’de de oynanmadı. Bu sezon da oynanmayabilir, bu da bir çözüm olabilir…

Avrupa kupalarındaki eleme maçları nedeniyle sezonu erken açan iki takımdan Galatasaray 27 Haziran’da, Fenerbahçe 2 Temmuz’da top başı yapmıştı. Fakat temmuz ayının ortalarına gelinmesine rağmen, Türkiye Futbol Federasyonu Süper Kupa’nın tarihini açıklamamıştı. Galatasaray’ın 25 Temmuz’da Litvanya ekibi Zalgris’le, Fenerbahçe’nin ise 26 Temmuz’da Moldova ekibi Zimbru ile oynayacağı maçlar da yaklaşmaktaydı…

TFF ÖNCE AĞIRDAN ALIYOR, SONRA FİNALİ “MECBUREN” ERTELİYOR…

Gelelim Suudi Arabistan mevzusunun başına… Galatasaray 30 Mayıs’ta ligi, Fenerbahçe 11 Haziran’da kupayı kazanınca, Süper Kupa’nın adı konmuştu: Galatasaray-Fenerbahçe!

Avrupa kupalarındaki eleme maçları nedeniyle sezonu erken açan iki takımdan Galatasaray 27 Haziran’da, Fenerbahçe 2 Temmuz’da top başı yapmıştı. Fakat temmuz ayının ortalarına gelinmesine rağmen, Türkiye Futbol Federasyonu Süper Kupa’nın tarihini açıklamamıştı. Galatasaray’ın 25 Temmuz’da Litvanya ekibi Zalgris’le, Fenerbahçe’nin ise 26 Temmuz’da Moldova ekibi Zimbru ile oynayacağı maçlar da yaklaşmaktaydı…

13 Temmuz’da Galatasaray’a yakın yayın yapan “Haber Sarı Kırmızı” adlı bir internet sitesi, kupanın ocak ayına erteleneceğini ve talebin Fenerbahçe başkanı Ali Koç’tan geldiğini iddia etti.

Habere göre, ülke puanının Türk futbolu adına kritik olduğunu belirten Ali Koç, Süper Kupa finalinin ocak ayında yapılacak olmasının hem Fenerbahçe hem de Galatasaray adına daha faydalı olacağını belirtmişti. Site, bir dayanak göstermeden yazdığı haberde, Fenerbahçe’nin yeni transferleri sebebiyle hazır olmadığını ve Galatasaray’ın oturmuş kadroya sahip olmasından çekinen Ali Koç’un “derbiyi erteletmek” istediğini öne sürüyordu.

20 Temmuz’da Galatasaray başkanı Dursun Özbek, Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) henüz Fenerbahçe ile oynayacakları Süper Kupa finali için bir takvim belirlemediğinin altını çizdi. Federasyonun kararlarını kestiremediğini söyleyen Özbek, “TFF’nin neyi, nasıl düşündüğü konusunda fikir beyan etmek çok zor. Onların da kafalarında bir şey vardır, bir bildikleri vardır ki o çerçevede bunu ertelemişlerdir sene sonuna. Kendi kararları, bu soruyu TFF’ye sorun”, dedi. Henüz bir erteleme kararı verilmemişti ama beklenen buydu ve ilk tepkiyi gösteren de Galatasaray cephesi oluyordu…

22 Temmuz’da Fenerbahçe taraftarları Twitter’da “#SüperKupaNeredeTFF” hashtagiyle tepkilerini gösterdiler. Fenerbahçe’nin taraftar grubu Fenersol, konu hakkında TFF’ye şu eleştiriyi yöneltti: “Süper Kupa için Icardi-Wanda Nara ikilisinin keyfini bekleyen, yerli ve milli TFF’nin içine düşürüldüğü durum içler acısıdır. En ufak ciddiyet belirtisi yok. Oyuncunun zaten tek talibinin 6saray olduğu transfer için ülkede kupa bekletiliyor. Artık nasıl bir göbek bağı ve ilişkiler varsa!” Yani Fenerbahçelilere göre gecikmenin sebebi Galatasaray tarafıydı. Fakat Fenerbahçe yönetiminden konuşan kimse yoktu henüz…

Nihayet 24 Temmuz’da TFF’den bir açıklama geldi. Federasyon, Süper Kupa’nın devre arasında oynatılacağını, stadyum ve tarih netleştiğinde kamuoyu ile paylaşılacağını duyurdu:

“Galatasaray kulübümüzün maçlarını salı/çarşamba günü, Fenerbahçe kulübümüzün ise maçlarını perşembe günü oynayacak olmasından dolayı, TFF Süper Kupa müsabakasının sezon öncesinde oynatılması, uygun dinlenme günü sağlanamamasından dolayı mümkün olamamaktadır. Tüm bu nedenler dikkate alınarak, TFF Süper Kupa müsabakasının devre arasında oynatılmasına karar verilmiştir.”

Bu kısımda TFF’nin tarihin açıklanmasını önce geciktirdiğini, sonra da ertelediğini anladık sanıyorum… Hâlbuki Galatasaray Avusturya kampından 8 Temmuz’da, Fenerbahçe de Rusya kampından 16 Temmuz’da hazırlık maçlarını da tamamlayarak dönmüşlerdi. Süper Kupa finali sezon ortasına erteleneceğine, Avrupa’da ön eleme maçlarının henüz başlamadığı 16-25 Temmuz tarihleri arasında oynanamaz mıydı?

Kısa sürede tartışmaya futbol dünyasının dışından Fatih Altaylı, Cüneyt Özdemir, Yılmaz Özdil ve Metin Uca gibi isimler de dâhil oldu. CHP konuyu meclis gündemine getirdi. İlginçtir; Suudi Arabistan fikrine karşı çıkanlar arasında iktidara yakınlığıyla bilinen Rıdvan Dilmen de vardı. Denebilir ki, bu fikri açıktan savunan kimse yok zaten…

AZERİLERDE PARA YOK; HMM, SUUDİLER NEDEN OLMASIN?

Böylece maçın erteleneceği kesinleşmişti, fakat yurtdışında oynanacağı söylenmemişti.

8 Eylül’de A Milli Takım’ın Ermenistan maçı öncesi düzenlenen basın toplantısında Süper Kupa’nın “depremzedelere moral vermek” amacıyla Hatay’da oynatılıp oynatılamayacağı yönündeki soru üzerine TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, nihayet ağzındaki baklayı çıkardı ve Suudi Arabistan Futbol Federasyonu Başkanı’yla Sydney’de ilk görüşmeyi yaptığını açıkladı:

“Bu maçı Hatay’da oynatma konusu gündemimizde yok. Hatayspor bile şu anda maçlarını Mersin’de oynuyor. Neredeyse her hafta bir ilin valisi veya milletvekili beni arayıp, Süper Kupa’yı kentlerinde oynatmamızı istiyor. Onlara da söylüyorum, böyle bir niyetimiz yok. Biz şu anda Süper Kupa maçını yurt dışında oynatmak istiyoruz ve Suudi Arabistan ile görüşüyoruz. Katar, Abu Dabi, belki İngiltere… Görüşmelerimiz devam ediyor.”

Fakat asıl tartışma Büyükekşi’nin 26 Eylül’de katıldığı bir TV programında söyledikleriyle başladı. Anlaşıldığı kadarıyla Büyükekşi’nin niyeti ciddiydi. İngiltere, Almanya ya da Dursun Özbek’in önerdiği Azerbaycan seçenekler arasında yoktu. Süper Kupa ya Suudi Arabistan’da ya da Katar’da oynanacaktı. Üstelik tarihi de belliydi artık: 30 Aralık…

Ertesi gün konu siyasetin gündemine düştü… CHP Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, Twitter hesabından TFF’ye tepki gösterdi. Karasu, “Sayın Mehmet Büyükekşi’ye çağrı yapıyorum; Cumhuriyetimizin 100. yılında, Milli Mücadelemize 108 gün boyunca başkentlik yapmış olan Sivas, bu maçın oynanacağı tek yerdir,” dedi. Bu çıkış muhalif mecralarda haber oldu…

Aynı gün 1-0 kazandıkları İstanbulspor maçı sonrası kameraların karşısında geçen Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, kendisine sorulan soruyu cevaplarken o tarihte Suudi Arabistan’a gitmeye sıcak bakmadığını açıkladı:

Devre arası tatil yapmak istiyorduk. İnanılmaz bir yoğun dönem geçireceğiz. O tarihlerde bir maç oynanacağını hiç düşünmüyordum. Oyuncuların da sıcak bakacağı bir şey değil.”

Fakat aynı soru Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal’a sorulduğunda yorum yapmaktan kaçındı: “Bir teknik adam olarak çok fazla bu konulara girmek istemiyorum. Gerekenleri başkanımız ve yöneticilerimiz söyleyecektir.”

Kısa sürede tartışmaya futbol dünyasının dışından Fatih Altaylı, Cüneyt Özdemir, Yılmaz Özdil ve Metin Uca gibi isimler de dahil oldu. CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, konuyu meclis gündemine getirdi. İlginçtir; Suudi Arabistan fikrine karşı çıkanlar arasında iktidara yakınlığıyla bilinen Rıdvan Dilmen de vardı. Denebilir ki bu fikri açıktan savunan kimse yoktu zaten:

Evet, kulüpler biraz daha fazla kazanabilir. Biliyorum, sözlü de olsa Fenerbahçe ve Galatasaray kulüpleri TFF’ye tamam demiş. Ancak bu yıl ekonomik düşünülecek bir yıl değil. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında tarihi bir hikâyeyi kaçırmayalım. Tribünleri yarı yarıya dolduralım. Gelirini de deprem bölgesine bağışlayalım.

Kamuoyunda yükselen tepkilere rağmen TFF Başkanı, 20 Ekim’de Süper Kupa’nın Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki Al-Awwal Park’ta oynanacağını duyurdu.

Bu kısımda Suudi Arabistan’la anlaştığını açıklamaya hazırlanan Mehmet Büyükekşi’nin kamuoyundaki itirazlara imkân vermemek için elini çabuk tuttuğunu anladık sanıyorum… Zira 10 Ekim’de, “İstişarelerimiz sürüyor, kulüplerimizin fikrini alacağız,” diyen Büyükekşi’nin sadece 10 gün sonra kesin kararını ilan etmesi hayli manidar…

Ancak zaten bundan bir hafta önce, 14 Ekim’de, Süper Kupa maçının Arabistan’da oynanma ihtimaliyle ilgili, “Almanya’da yapmak istedik, güvenlik gerekçesiyle izin verilmedi. İngiltere de aynı. Azerbaycan’da da para yok!” demişti.

Muhalif kamuoyunda yarattığı heyecana rağmen, bunların birer yönetim kurulu kararı olmadığını hatırlatalım. Nitekim divan kurullarında Süper Kupa finalinin Türkiye’de oynanması yönünde verilen önergeleri kabul eden Fenerbahçe ve Galatasaray, değişiklik için şu ana dek TFF’ye herhangi bir resmi talepte bulunmadı.

KULÜPLERDEN SERT TEPKİ: “İSTEMEM; YAN CEBİME KOY!”

Bu karara ilk ciddi tepki, 27 Ekim’de Galatasaray Kulübü’nün ikinci başkanı Metin Öztürk’ten geldi. Ancak Öztürk, yönetim kurulu adına değil, kendi adına konuştuğunu vurguluyordu:

“Taraftarlarımızdan çok yoğun telefonlar alıyorum. Biz geçen sene yola çıkarken ‘Cumhuriyetin yüzü Galatasaray’ dedik. Kesinlikle Süper Kupa’nın bu yıl Türkiye dışında oynanmasını bir taraftar olarak istemiyorum. Federasyon bu yanlıştan hemen dönsün. Başkanımız, federasyon başkanıyla görüşecek. Onun görüşünü bilmiyorum. Ama yönetim kurulundan üç-dört arkadaşımla görüştüm. Biz konuya Suudi Arabistan, Londra diye bakmıyoruz. Cumhuriyetin 100’üncü yılı. Seneye nerede yapmak istiyorlarsa varız.

5 Kasım’da Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu’nda, Süper Kupa Finali’nin Türkiye’de oynanması için bir önerge verildi. Bu önergede, “Cumhuriyet’in 100. yılında Süper Kupa Finali’nin, Atatürk ilke ve devrimlerine karşı bir ülkede oynanması, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu Fenerbahçe’nin tarihine, şan ve şerefine bağdaşmayacağından, finalin Atatürk Olimpiyat Stadı’nda ya da Samsun 19 Mayıs Stadı’nda oynanmasının kabulünün Yüksek Divan Kurulu’nun oylarına sunulmasını teklif ederiz.” ifadeleri kullanıldı. Teklif oy birliğiyle kabul edildi.

Bir gün sonra Galatasaray Divan Kurulu’nda da benzer bir önerge verildi. Süper Kupa’nın Cumhuriyet’in 100. yılında Türkiye’de oynanmasını talep ediyordu. Bu talep de aynı şekilde, oy birliği ile kabul edildi.

Fakat muhalif kamuoyunda yarattığı heyecana rağmen, bunların birer yönetim kurulu kararı olmadığını hatırlatalım. Nitekim Fenerbahçe’ye yakın gazetecilerden Yağız Sabuncuoğlu, divan kurullarında Süper Kupa finalinin Türkiye’de oynanması yönünde verilen önergeleri kabul eden Fenerbahçe ve Galatasaray’ın değişiklik için şu ana dek TFF’ye herhangi bir resmi talepte bulunmadığını söylüyor.

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un konuyla ilgili son beyanı da Sabuncuoğlu’nu doğrular nitelikte: “Bizim divan kurulumuz da, Galatasaray’ın divan kurulu da benzer bir irade gösterdi. Ama federasyonun çabası, 100. yıl hassasiyetini bir tarafa koyarsanız, doğru bir çaba”.

Bu kısımda kararın Federasyon’un “oldu bitti”sinden ibaret olmadığını, iki kulübün de öyle veya böyle Arabistan’a gitmeye razı olduğunu anladık sanıyorum…

Keza Galatasaray’a yakın yorumcular da farklı fikirde değiller.

Mesela Osman Şenher: “Bu kararı TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi vermiyor. Fenerbahçe ve Galatasaray kulübü başkanları veriyor. Hiç kimse yanılgıya düşmesin. Evet ben de Türkiye’de oynanmasını isterim. Ama düşünün 80 bin kişinin güvenliğini sağlamak için ülkedeki tüm polislerin olimpiyat stadına gitmesi lazım. Bu riski kim göze alabilir?”

Mesela Kadir Çetinçalı: “TFF’ye bu fikri getiren Fenerbahçe yöneticisi Selahattin Baki. Sonra TFF, kulüplere çağrıda bulunuyor. İlk başta Galatasaray da Fenerbahçe de kabul ediyor. İşin ucunda biraz gelir de var. Ve kabul edelim ki Galatasaray’ın da Fenerbahçe’nin de çok ciddi paraya ihtiyacı var. Bu gerçekleri saklamayalım. Öyle yalandan divan kurullarında önerge verdik de bilmem ne… Suudi Arabistan gibi bir yerde oynanmasını istemiyoruz falan… Ama işin aslı başka!” (25:32-26:06)

Fenerbahçe geçen sezon Süper Lig ikincisi olarak TFF’den 26.5 milyon TL alabilmişti. Türkiye Kupası’ndan ise 20 milyon TL civarında bir ödül topladı. Yani Fenerbahçe Süper Kupa’yı kazanamasa bile Suudi Arabistan’a giderek geçen sezon TFF’den kazandığının fazlasını alacak.

SENİN BİR SEZONDA KAZANDIĞINI ADAMLAR BİR MAÇTA VERİYORLAR…

Gelelim Galatasaray ve Fenerbahçe yöneticilerine cazip gelen ama itiraf edemedikleri teklifin boyutuna…

İki kulübe 2.2 milyon Euro katılım payı verilecek. Kupayı kazanana 600 bin Euro daha başarı ödülü verilecek. Şampiyon 84 milyon TL, 66 milyon TL kazanacak.

Hali hazırda TFF’nin Süper Lig şampiyonuna verebildiği ödülün 39.8 milyon TL olduğunu düşünürsek, kupayı kazanması halinde Galatasaray’ın tek maçtan kazanacağı para, koca bir sezonu şampiyon tamamlayarak kasasına koyduğu paranın iki katından fazla!

Bilindiği gibi Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde kazandığı her maç için UEFA’dan 2.8 milyon Euro para ödülü alıyor. Suudilerin Süper Kupa için verecekleri para da aşağı yukarı o kadar diyebiliriz…

Fenerbahçe geçen sezon Süper Lig ikincisi olarak TFF’den 26.5 milyon TL alabilmişti. Türkiye Kupası’ndan ise 20 milyon TL civarında bir ödül topladı. Yani Fenerbahçe Süper Kupa’yı kazanamasa bile Suudi Arabistan’a giderek geçen sezon TFF’den kazandığının fazlasını alacak.

Tabii bu hesaba Federasyon’un kulüplere ligde aldıkları galibiyetlere ve beraberliklere karşılık maç başına verdiği ödüller ve bilet hasılatları dâhil değil, onu belirtelim.

Bu kısımda kulüplerimizin Suudilerden kazanacağı paranın astronomik düzeyde olmasa da gayet tatmin edici olduğunu anladık sanıyorum.

DÜNYADA BÖYLE BİR ŞEY GÖRÜLMÜŞ MÜ? GÖRÜLMÜŞ TABİ…

Peki Süper Kupa maçlarını Suudi Arabistan’da oynayan başka bir futbol federasyonu var mı? Cevap: Evet.

İtalya 2018’den, İspanya ise 2019’dan beri Süper Kupa maçlarını Suudi Arabistan’da oynuyorlar. Ama bu ülkelerde de Türkiye’de gibi çeşitli tartışmalar yaşanıyor…

İspanya Futbol Federasyonu’nun (RFEF) Suudi Arabistan’la yaptığı anlaşmada, Barcelonalı İspanyol futbolcu Gerard Pique’nin sahibi olduğu bir spor şirketinin aracı olarak komisyon aldığı ortaya çıktı. İspanya Futbol Antrenörleri Derneği, Pique ve Rubiales hakkında yolsuzluk, çıkar sağlama ve rüşvet iddialarıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu.

İspanyollar, Suudilerin isteği üzerine Süper Kupa’nın formatını dahi değiştirip “dörtlü final”e dönüştürdüler. İmzalanan sözleşmenin İspanyol futboluna 400 milyon avroluk bir gelir sağladığı, bunun yüzde 50’sinin 4’lü turnuvaya katılan kulüplere, geri kalanının da La Liga’daki diğer kulüplere dağıtıldığı vurgulanıyor. Bu sebepten, Suudilerin RFEF’e verdiği para TFF’ye önerilenden fazla olsa da, İspanya Süper Kupası’nın galibine düşen pay, TFF Süper Kupa’nın galibinin cebine girecek miktardan az…

Bu arada RFEF Başkanı Luis Rubiales de TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’yle benzer bir yalana sarılarak, “İspanyol futboluna daha fazla tanınmışlık sağlamak” amacının altını çizdi. Ne var ki, tanıtıma ihtiyaç duymayan La Liga devleri dahi Suudi Arabistan’da bilet satamadılar.

(Daha fazlasını okumak isteyenler için bkz. Athletic Bilbao’lu Raul Garcia’nın eleştirisi ve bkz. Barcelona Teknik Direktörü Ernesto Valverde’nin eleştirisi)

İtalya’da ise Suudi devletinin insan hakları sicili tartışmaların odağındaydı.

İtalyan devlet kanalı RAI1’de maçtan önce yapılan “Süper Kupa’nın ötesinde” başlıklı özel yayında, Suudi Arabistan, bilgiye erişim özgürlüğüne getirdiği kısıtlamalar, Kaşıkçı meselesini aydınlatmaması, kadın hakları savunucularına yönelik tutumu ve Yemen savaşındaki rolü dolayısıyla eleştirildi. Suudi Arabistan yönetiminin, prestijli spor müsabakalarıyla kendisini aklamaya çalıştığı yönünde yorumlar yapıldı.

Uluslararası Af Örgütü ve İtalyan Gazeteciler Sendikası, Serie A yönetimini eleştirdi. O dönem muhalefetteki Fratelli d’İtalia partisinin başkanı Giorgia Meloni, “İtalyan bir kadın tek başına ya da diğer kadın arkadaşlarıyla maçı izlemek isterse, bilet alamayacak. Ne iğrenç değil mi? Yüzyıllardır inandığımız Avrupa medeniyeti ve kadın hakları mücadelesi, Suudi parasına satılmak için miydi? Federasyon hemen bu utanç verici şeyi engelleyip, Süper Kupa’yı kadınlarımıza ve değerlerimize ayrımcılık yapmayan bir millete götürsün!” ifadelerini kullanmıştı. Meloni bugün İtalya başbakanı ve İtalya Süper Kupası hala Suudi Arabistan’da oynanıyor…

Türkiye’ye getirdikleri teklif, Erdoğan’la dostluk ilişkilerinden ziyade, kötü siyasi sicillerini sporla aklamak için uyguladıkları daha geniş bir planın parçası… Dilin kemiği yok, mevzu sizin o daracık açınızdan gördüğünüz gibi değil… O kadar basit değil…

KARACOĞLAN DER Kİ…

İki kulübün de maddi nedenlerle Riyad’a gitmeye razı olduğu ortada… Fakat kamuoyu baskısı nedeniyle geri adım atmaya da müsait görünüyorlar. Divan kurullarının kararları, biraz da “Arapseviciliğin”/“paraseviciliğin” yükünü TFF başkanı Büyükekşi’nin omzuna yıkmak içindi. Önümüzde milli maç arası var ve Büyükekşi’nin bu vesileyle kameralarının karşısına geçmesi muhtemel… Bir sonraki demecinde meselenin nereye gideceğini hep birlikte göreceğiz… Ancak kararından geri dönmesi pek de mümkün değil gibi…

Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, maçın tarihine tepki göstermekte haksız değil. Nitekim Nihat Özdemir başkanlığındaki dönemin TFF yönetimi, 2021-22 sezonunda Beşiktaş’a tatil yapma hakkı vermemişti. Beşiktaş, 30 Aralık’ta Ziraat Türkiye Kupası maçı oynadı. 5 Ocak’ta Dubai’de Süper Kupa finali oynayıp, 9 Ocak’ta da dönüp lig maçına çıktı. Ve Rize deplasmanında 2 puan bıraktılar…

Kesin olarak söylenebilecek tek şey, normalde Christmas tatiline çıkacak olan yabancı futbolcuların TFF’nin emriyle maç yapmaya zorlanmasının yanlışlığıdır. Zaten 24 Aralık’ta karşılaşacak iki takımın 5 gün sonra tekrar karşılaşması tartışmaya açıktır. En azından burasından tutarak TFF’ye itiraz etmek mümkündür. Bu maç 29 Aralık’ta Türkiye dışında oynanmamalıdır.

Fakat ileri bir tarihte Suudi Arabistan’da oynanıp oynanmayacağına dair tavrınız, sizin dünya görüşünüze, futbola ideolojik bir gözle bakıp bakmadığınıza, endüstriyel futbolun ulaştığı boyutları dert edip etmediğinize göre değişir. Futbolu göz ucuyla izleyen biriyseniz, kulüplerin Suudilerin teklifini reddederek mahrum kalacağı meblağ umurunuzda olmayabilir…

En azından “soldan bakarken” bilmeniz gereken bir şey var: Suudi Arabistan 2034 Dünya Kupası’na ev sahibi olmak için FIFA’ya başvurdu. Avustralya’nın adaylıktan çekilmesiyle turnuva için tek aday konumunda kaldılar. Suudiler (yüzde 99 ihtimalle) düzenleyecekleri dev organizasyon için hiçbir masraftan kaçınmıyorlar ve Arap Yarımadası’nı bir futbol diyarına dönüştürmek için kesenin ağzını açıyorlar. İtalya ve İspanya’dan sonra Türkiye’ye getirdikleri teklif, Erdoğan’la dostluk ilişkilerinden ziyade, kötü siyasi sicillerini sporla aklamak, olumsuz imajlarını düzeltmek için uyguladıkları daha geniş bir planın parçası… Dilin kemiği yok, mevzu sizin o daracık açınızdan bakıp da gördüğünüz gibi olmayabilir yani… O kadar basit değil…

Alper Budka

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir