Kestane balının diyarı Portekiz’den selamlar!

Kestane balının diyarı Portekiz’den selamlar!

Elemelerde 10’da 10 yapan Portekiz’in şansın yardımıyla Euro 2024’e katıldığını söyleyebilir miyiz? Ayıptır söylemesi; kurada ayrı ballı, fikstürde ayrı ballı, grubunda oynanan diğer maçların sonuçlarına göre ayrı ballı olan Portekiz’i yakından tanıyalım… Arşivden notlar, Portekiz medyasından görüşler ve Portekiz futbolu uzmanı Gökhan Bozkurt’la kısa bir söyleşi…

Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Portekiz, Çekya ve muhtemelen Yunanistan’la aynı gruba düşen Türkiye’nin en iddialı rakibi Portekiz…

Kura çekiminden sonra Portekiz medyasında yapılan yorumlara bakılırsa, Portekizliler henüz teknik direktörü belli olmayan Çekleri pek de ciddiye almıyorlar. Türkiye’yi ciddiye alsalar da bir tehdit olarak görmüyorlar.

Örneğin Diario de Nolicias, milli takımımız için, “Türkiye, grup aşamasında kırılması en zor ceviz olabilir. Çeklerden daha teknik bir kadroya ve sahada geleneksel bir kararlılığa sahip olan Türkler…” demiş.

Publico, “Türkiye evinden uzakta ama evinde oynuyor” başlığıyla paylaştığı analizinde, “Almanya’da ve komşu ülkelerde Türkiye’nin yedi milyon civarında diasporası var. Yani Dortmund’daki Türkiye-Portekiz karşılaşmasında stadın çoğu onları tutacaktır. Türk seyircisinin yorulmak bilmemesi onlar için önemli bir avantaj olacak.” yorumunu yapmış.

Öte yandan Sicnoticias ve Desporto gazeteleri ise, iki takım arasında oynanan resmi maçların tümünü Portekiz’in kazandığını hatırlatmış. Tabii Türkiye’nin kazandığı iki özel maç istatistiğe eklendiğinde durum 14’e 2 oluyor.

Portekiz en son İzlanda’ya karşı kazandığı zaferle Euro 2024 elemelerinde oynadığı 10 maçın tamamını kazandı. Bu, Portekizlilerin ne Avrupa şampiyonlarında ne de dünya kupalarında asla başaramadığı bir şeydi.

Ayrıca Portekiz’in kaptanı 38 yaşındaki Cristiano Ronaldo, o maçta 200. milli maçına çıkan ilk futbolcu oldu.

İspanyol Roberto Martínez’in yönettiği yeşil-kırmızılılar, Lüksemburg’u 9-0 yenerek tarihlerindeki en farklı galibiyetlerini aldılar.

Bu açıdan “tarih yazan” Portekizlilerin, Türkleri ve Çekleri hiç de öyle kafaya takacak halleri yok. Yunanlar, belki biraz canlarını sıkabilir. Zira Euro 2004’ün finalinde Yunanistan’a kaybetmişlerdi, Yunanlar onlara bir kâbusu hatırlatıyor. Fakat malum grubun son ekibi henüz belli değil. Mart ayında, Play Off maçları sonunda belli olacak. Pekâlâ, Gürcistan, Yunanistan, Kazakistan veya Lüksemburg da gelebilir. Ama Lüksemburg gelirse var yaa! Neyse oraya bilahare geleceğiz…

Portekiz’le son maçımızı 2022 Dünya Kupası elemelerinin Play-Off’unda oynadık. “Seleçao”nun kadrosunda o günden bugüne radikal bir değişiklik göremiyoruz aslında. Bizde ise Portekizlilerin hiç görmediği, bilmediği yeni isimler var. Abdülkerim Bardakçı mesela… Ferdi Kadıoğlu mesela… Kenan Yıldız, İsmail Yüksek…

PORTEKİZ’DE İSTİKRAR; TÜRKİYE’DE DEĞİŞİM

Bilindiği gibi Türkiye, Portekiz ve Çekya Euro 2008’de de aynı gruba düşmüştü. O grupta ilk maçımızı Portekiz’e kaybetmiştik, son maçımızı Çekya’yla (o zamanlar Çek Cumhuriyeti deniyordu) oynayıp kazanarak çeyrek finale yükselmiştik.

Portekiz’le son maçımızı 2022 Dünya Kupası elemelerinin Play-Off’unda oynadık. “Seleçao”nun kadrosunda o günden bugüne radikal bir değişiklik göremiyoruz aslında. Artık 37 yaşına gelmiş Fonte ve 39’luk Moutinho milli takıma çağrılmıyorlar tabii. Guerreiro da takımı Bayern Münih’te süre alamadığından milli takımında da yok.

Dünya Kupası’daki Portekiz’i hatırladığımızda Roberto Martínez’in, eski teknik direktör Fernando Santos’tan farklı olarak 6 numara pozisyonunda Neves’in yerine Fulhamlı Palhinha’yı, Pepe’nin yerine Benficalı genç stoper Antonio Silva’yı, Jaoa Felix’in yerine ise Leao’yu tercih ettiğini görüyoruz. Ama bunlar da Portekiz’in kupa kadrosundaydılar ve bazı maçlarda süre de aldılar, yeni keşfedilmiş değiller yani…

Bizde ise Portekizlilerin hiç görmediği, bilmediği yeni isimler var. Abdülkerim Bardakçı mesela… Ferdi Kadıoğlu mesela… Kenan Yıldız, İsmail Yüksek… Turnuvada görebilirsek Arda Güler… Burak Yılmaz futbolu bıraktı; Mert Günok, Uğurcan Çakır’dan eldivenleri kaptı vs…

DÜNYA KUPASI’NDAKİ PORTEKİZ NASILDI?

Portekiz’i anlatmaya kaldığımız yerden devam edelim. Dünya Kupası’ndaki performanslarını kısa kısa yazıp hatırlatalım:

Portekiz – Gana: 3-2

Portekiz vasattı. Ronaldo adeta sahada yürüyordu. Gana ise maçı 0-0 bitirmeye gelmiş gibiydi. Maçın ilk yarısı çok sıkıcıydı ama ikinci yarısı bambaşka geçti. Ronaldo penaltı kazanıp gole çevirerek kilidi açtı. Ardından beş gol peş peşe geldi.

Portekiz – Uruguay: 2-0

İki takım da temkinli başladı. Tempolu bir futbol, keyifli bir maç izledik. Uruguay orta sahasında Bentancur göz doldurdu. Karşısında Gana kadar sert bir takım görmeyen Portekiz rahat kazandı. Son dakikalarda bol pozisyon buldular. Ronaldo’nun attığı (?) kafa golü çok tartışıldı. Bruno Fernandes takıma liderlik yapıyor.

Kore – Portekiz: 2-1

Pepe geriden oyun kurmakta başarılıydı. Cancelo başarılı bindirmeler yaptı. Koreliler kornerden doğan bir karambolde 1-1’i buldular. Ronaldo kötüydü, maç boyunca ya ofsayta düştü ya da net fırsatları boşa harcadı. Kore, ikinci yarıda da Portekiz’i zorlayamadı. Ancak 80. dakikada tüm riskleri göze alıp üç oyuncu değiştirdiler. Bu andan sonra bile iyice geriye yaslanmışlardı. Fakat Portekiz’in kullandığı bir kornerde hızlı çıkarak maçı kazandıran golü attılar.

Portekiz – İsviçre: 6-1

Portekiz önde baskıyla başladı, İsviçre kısa paslarla baskıyı kırmaya çalıştı. İki taraf da arzuluydu. Ancak ilk 30 dakikada Portekiz iki gol buldu. İkinci yarının başında gelen golle İsviçre’nin gardı düştü ve Portekiz farka gitti. Pepe’nin geriden oyun kurmasına alışmıştık, bu maçta golcülüğünü de gördük. Maç sonu istatistiklerine göre Ronaldo’suz Portekiz, İsviçre’den 10 kilometre daha fazla koşmuş…

Fas – Portekiz: 1-0

Fas savunma yaptı ama kapalı savunma yapmadı, kontratak oynadı, yani bir hücum planı da vardı. Portekiz önde baskıyla başladı. Ancak Felix bu maçta etkisizdi. Önceki maçın yıldızı Gonçalo Ramos ise adeta sahada kayboldu.

  1. dakikada Portekiz kalecisinin hatasında Fas 1-0 öne geçti. Bu golde stoper Ruben Dias’ın da hatası vardı. Teknik Direktör Santos, 50’de ön libero Neves’in yerine Ronaldo’yu oyuna alarak 4-1-4-1’den, 4-2-4’e döndü.

Fas 65’te Benun–Amallah değişikliğiyle savunmasını 5’ledi. 82’de etkili kanat oyuncuları Boufal ve Ziyech’i de çıkarıp daha defansif bir 11’e döndü. Sonradan oyuna giren Cheddira maçın en çok faul yapan oyuncusuydu ki kırmızı kartla oyundan atıldı ama Fas’ın 10 kişi kalması da Portekiz’e yetmedi.

Portekizlilerin stresi son 20 dakikada yüzlerinden okunuyordu. Geride Pepe’yi yalnız bırakıp takım halinde golü aradılar ama olmadı.

Yeşil-Kırmızılılar eleme grupları belirlenirken şanslı bir kura çekti. Zaten Lüksemburg ve Liechtenstein’la aynı gruba düşmüşsün. İlk maçın içeride Liechtenstein’la, ikinci maç için Lüksemburg deplasmanına gidiyorsun. Tabii birine 4, öbürüne 6 atarak harika bir başlangıç yaparsın yani…

EURO 2024 ELEMELERİNDEKİ PORTEKİZ NASILDI?

Elemelerde 10’da 10 yapan Portekiz’in şansın yardımıyla Euro 2024’e katıldığını söyleyebilir miyiz? Ayıptır söylemesi; kurada ayrı ballı, fikstürde ayrı ballı, grubunda oynanan diğer maçların sonuçlarına göre ayrı ballı olan Portekiz’i yakından tanıyalım…

Yeşil-Kırmızılılar eleme grupları belirlenirken şanslı bir kura çekti. 1’nci torbada yer alan Portekiz’in İspanya ve İtalya’yla eşleşmesi zaten mümkün değildi. 2’nci torbadan Fransa veya İngiltere de gelebilirdi. Fakat en zayıf üç ekipten biri olan Bosna Hersek geldi. 3’üncü torbadan İzlanda, 4’üncü torbadan Lüksemburg, 5’inci torbadan Slovakya, 6’ncı torbadan da Liechtenstein’ı çektiler.

Zaten Lüksemburg ve Liechtenstein’la aynı gruba düşmüşsün. İlk maçın içeride Liechtenstein’la, ikinci maç için Lüksemburg deplasmanına gidiyorsun. Tabii birine 4, öbürüne 6 atarak harika bir başlangıç yaparsın yani…

Portekiz – Bosna: 3-0

Portekiz bu maçı her ne kadar farklı kazanmış olsa da aslında zorlandı. Etkili bir takım oyunuyla değil, bireysel yetenekleri ve Bosna’nın bitiricilikteki yetersizliği sayesinde 3 puanı aldı. Maçın ilk yarısı kafa kafaya geçti, Bosna 70’ten sonra risk alıp açık oynadı, Portekiz farka gitti.

İzlanda – Portekiz: 0-1

Seleçao’nun en zorlandığı iki maçtan biriydi. İzlanda topu Portekiz’e bırakmıştı. Ancak Portekiz, İzlanda’nın üzerine gitse de pozisyon bulamıyordu. Portekiz’in isabetli şutu sadece 3’tü ve bunun 2’si kornerden geldi. İzlanda 80’nci dakikada 10 kişi kaldı. Ronaldo’nun 90+1’de karambolden attığı golle 3 puanı kaptılar. Arka direkte önüne düşen topa sadece dokundu. Gol VAR kontrolünün ardından verildi. Zor anlardı…

Bu arada Portekiz’e farklı yenilip onlara hem 3 puan veren hem de moral kazandıran Lüksemburg, Slovakya’dan deplasmanda 1 puan koparmayı başarmış, Bosna’yı ise deplasmanda 2-0 mağlup etmişti. Bu sayede henüz 4. hafta olmasına rağmen Portekiz’i rahatlatmıştı.

Slovakya – Portekiz: 0-1

Slovakta iyi direndi, iyi mücadele etti ama kalitesi yetmedi. Portekiz önde basarak geriden topla çıkmaya çalışan Slovaklara zor anlar yaşattı. Fakat gol gene bireysel beceriden, üç kişinin arasından geçip dar açıdan kaleciyi avlayan Fernandes’in ayağından geldi. Bu maçta Portekiz defansının kalitesini ispatladığını söyleyebiliriz.

Portekiz – Lüksemburg: 9-0

Bu arada İzlanda’yı da 2-0 yenen Lüksemburg, Portekiz’in konuğu olur. Bu defa 6 değil 9 yerler. Portekiz’in tüm rakiplerini bir bir devirip Portekiz’i hiç üzmeyen Lüksemburg…

Portekiz – Slovakya: 3-2

Belki de Portekiz’in potansiyelli rakiplerinden birini ezerek yendiğini söyleyebileceğimiz tek maçtır. Bu maçtan önce aradaki puan farkı 5’ti. Slovakya kazansa farkı 2’ye indirecekti. Portekiz kazandı ve ilk ikiyi garantiledi. İkinci yarıda Portekiz biraz oyundan düştü ama bunda yağmur nedeniyle ağırlaşan zeminin de payı vardı.

Lüksemburg da İzlanda’yla berabere kalınca Portekiz koptu gitti. Martinez, genç Gonçalo Ramos’u, Christiano Ronaldo’yu birlikte forvette oynattı. Ofansif bir kadroya sahaya çıktılar. Bruno Fernandes, Bernardo Silva ve Cristiano Ronaldo’yla rakip takımın sol tarafını felç ettiler.

Bosna – Portekiz: 0-5

Portekiz kazanırsa liderliği garantiliyordu. Bosna’nın az da olsa en iyi üçüncülük şansı, hatta belki ikincilik şansı da vardı. Portekizliler daha maçın 2’nci dakikasında oldukça tartışmalı bir penaltı kazandılar. Boşnaklar maçı orada bıraktılar. Portekiz milli takımı Boşnak savunmasının arkasına çok rahat sarktı, adeta yürüyerek goller attılar ve 32. dakikada fark 4-0 oldu. Nitekim maç 5-0 bitti. Portekiz 8. hafta geride kaldığında grup liderliğini garantilemişti artık…

Son maçlar Ronaldo’ya gol attırma maçlarıydı. Takım arkadaşları Lukaku’yla gol krallığı yarışında onu öne geçirmeye çalıştılar. Portekiz takım halinde de ayrı bir rekoru zorluyordu. Nitekim deplasmanda Liechtenstein’ı, içeride de İzlanda’yı yendiler ve 10’da 10 yaparak eleme maçlarını tamamladılar.

Portekiz halkı İspanyol hocaya güveniyor. Önceki teknik direktör Santos, bazı oyuncuların gruplaşmasını engelleyememiş ve deyim yerindeyse ortalığı karıştırmıştı. Martinez bu sorunlarla iyi baş etti ve takım içi dengeleri çok kısa zamanda tekrar oturttu.

GÖKHAN BOZKURT: MARTİNEZ, RONALDO SORUNUNU ÇÖZDÜ

Rakibimiz Portekiz’in son durumunu 12 yıldır Portekiz’de yaşayan ve ülke futbolunu iyi bilen bir isme Gökhan Bozkurt’a da sordum.

Bozkurt, futbol sektöründe tercümanlık, idari personel, kulüp yöneticiliği, kulüp danışmanlığı, maç organizasyonu, spor pazarlaması ve sponsorluk, futbolcu menajerliği gibi alanlarda profesyonel iş tecrübesine sahip. Porto Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’nde Spor Yönetimi alanında doktora eğitimine devam eden Bozkurt, aynı zamanda üniversitede çeşitli dersler veriyor.

Portekiz’in futbol medyasına biraz göz gezdirdim. Anladığım kadarıyla milli takımlarına çok güveniyorlar. Hatta finalden bahsediyorlar?

Portekiz her zaman Avrupa Şampiyonası’nın favorilerindendir. Ülke, çeyrek finalin altını başarısızlık olarak görür. Yani, bu güven bu seneye özel değil; zaten daha önce kendi evlerinde final oynamış; Fransa’daki turnuvada şampiyon olmuş bir takım. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi iki futbolcusundan birine sahip olduklarını da unutmayalım. Diğer oyuncuları da dünyanın en iyi takımlarında oynuyorlar. Ancak ülkede henüz açık ve net bir şekilde final veya şampiyonluk beklentisi yaygın değil. Bunun iki sebebi var: Henüz turnuvaya sekiz ay var ve Portekizliler futbolda performans analizi ve tahmini için bu sürenin çok uzun bir zaman dilimi olduğunu bilir. O gün geldiğinde hem kendi futbolcularının formları, sakatlık durumları hem de rakiplerinin durumu kendileriyle ilgili beklentiyi belirleyici ana faktör olacak. Bu aşamada finalden bahsetmek için erken ancak Portekiz futbol kültürünün bir parçası olarak gruptan çıkıp, son 16 maçını geçeceklerinden çok eminler. Bu anlamda Türkiye saygı duydukları bir takım ancak gruptan çıkmalarını engelleyecek bir kura olarak görmüyorlar.

Portekiz elemelerde 10’da 10 yaptı. Farklı galibiyetler aldı. Fakat zayıf ekiplere karşı oynadılar. Bazı maçlarda, örneğin Slovakya maçının ikinci yarısında, oyundan düştükleri de görüldü. Bununla birlikte genel olarak oynanan oyun tatmin ediciydi sanıyorum. Hocalarına çok güveniyorlar galiba. Martinez hakkındaki düşünceleriniz?

Evet hocaları İspanyol Roberto Martínez’e ülke halkı güveniyor. Aralarındaki bağ tuttu. Senelerce Premier Lig’de takım çalıştırmış, disiplinli ve ilkeli bir teknik direktör. Disiplinli olmasının yanında kendisini çalıştırdığı takımın gerçekliğine adapte edebilen bir teknik direktör. Bir önceki milli takım teknik direktörü Santos, Ronaldo’yu yedek bırakmış, bazı oyuncuların gruplaşmasını engelleyememiş ve deyim yerindeyse ortalığı karıştırmıştı. Martinez bu sorunlarla iyi baş etti ve takım içi dengeleri çok kısa zamanda tekrar oturttu. Kendisinin inatla vazgeçemediği taktikleri yok; oyun şablonunu elindeki yetenekli oyunculardan en iyi performans alacak şekilde belirliyor.

Bunun Cristiano Ronaldo’nun son turnuvası olacağı söyleniyor. Portekiz Ronaldolu mu, Ronaldosuz mu daha iyi, bu konu sanırım orada da tartışılıyor. Bu konudaki düşünceleriniz?

Martinez, takımın başına gelir gelmez ilk önce Ronaldo sorununu, “Dünyanın en iyi oyuncusu sakat değilse ve kendi liginde oynuyorsa o oyuncuyu ilk 11’e koyarsınız; ben bunun aksini düşünemem” şeklinde bir açıklamayla kesin bir şekilde çözdü ve oyuncusunu onere etti. Bazı gazetecilerin eskisi kadar baskın ve etkili olmadığı eleştirilerine ise, “Dünya üzerinde aralıksız 20 senedir A milli takım forması giyen kaç oyuncu var? Böyle bir oyuncunuz varsa onu sırf tecrübesi için bile sahada tutarsınız.” demişti. Martinez, Ronaldo’nun tecrübesinin, takımın önemli bir gücü olduğuna inanıyor. Bu bağlamda Ronaldo’dan, 38 yaşındaki Ronaldo’nun yapabileceği şeyleri istiyor; oyunu ona göre planlıyor. Diğer takım arkadaşlarına da ona göre görevler veriyor. Portekiz’de Ronaldo’suz milli takım isteyenleri sayısı çok çok azdır; herkes 10 sene önceki Ronaldo’nun olmadığını kabul etse bile bir şekilde Ronaldo’nun milli takımda olması gerektiğine inananların sayısı oldukça fazladır. Benim görüşüm de bu yönde. Belki 90 dakika oynamayabilir ama Portekiz A Milli Takımı’nda aktif futbolculuk kariyerine devam eden bir Ronaldo’ya her zaman yer vardır. Bu tür oyuncuların varlığı saha içinde kendi takım arkadaşlarına güven verirken; rakip takımlara da korku verir. Kariyerinin son Avrupa Şampiyonası’nda Ronaldo’nun mutlaka Portekiz A Milli Takımı’nda olması gerekir ve olacaktır da…

Alper Budka

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir