Jakuzi ve ıstakoz 

Jakuzi ve ıstakoz 

Istakoz fotoğrafı jakuziden farklı, çünkü saatlerce anlatacağımız birçok şeyi bir karede toplumun her kesimine göstermiş oluyor. Burada önemli olan ıstakozun fiyatı falan değil, ıstakozun varlığında simgeleşen halktan kopukluk ve israf ekonomisinden kimlerin, nasıl yararlandığı. 

14 Mayıs seçimlerinden önce Murat Aksoy’un sıklıkla dikkat çektiği “erken iktidar hastalığı” rahatlıkla kazanılabilecek bir seçimin kaybedilmesine yol açmıştı.

31 Mart’taki büyük başarı, muhalefetin önüne büyük bir fırsat sundu.

Artık Türkiye’nin birinci partisi AKP değil, Türkiye Raporu’nun son verilerine göre seçimden sonuçları sadece bir tepki olarak görülmemeli, muhalefet bu imkânı değerlendirdiği takdirde bir sonraki seçimde iktidar olacak.

Fakat son günlerde muhalefetin kendisini manasız bir polemiğin içine çektiğini görüyorum, bu da beni endişelendiriyor, zira bu fırsat “iktidar sarhoşluğu” yüzünden heba edilirse bir daha ele geçmez.

Evvela, hiçbir gereği yokken Sancaktepe Belediyesi’nde jakuzi olduğu söylendi; o jakuziye ait olduğu söylenen bir fotoğraf dolaşıma sokuldu; neticede, ortada bir jakuzi olmadığı ortaya çıktı. Olmayan bir şeyin olduğunu iddia etmenin kime, ne yararı var?

OLMAYAN BİR ŞEYİN OLDUĞUNU İDDİA ETMENİN NE YARARI VAR?

Evvela, hiçbir gereği yokken Sancaktepe Belediyesi’nde jakuzi olduğu söylendi; saniyen, o jakuziye ait olduğu söylenen bir fotoğraf dolaşıma sokuldu; neticede, ortada bir jakuzi olmadığı ortaya çıktı.

Olmayan bir şeyin olduğunu iddia etmenin kime, ne yararı var?

Velev ki jakuzi de yaptırmışlar, bizim için önemli olan böylesine tekil yolsuzluk örneklerini mi yayınlamak yoksa bütün belediyelerin batık olduğunun ortaya konması mı?

İsrafın hepsini göstermek, merkezi idare desteği olmaksızın ödenmesi mümkün olmayan borçları ifşa etmek, bu tarz belediyeciliğin hizmet değil israf olduğunu anlatmak mı daha önemli yoksa Sancaktepe Belediyesi’nin Başkanlık Katı’nda jakuzi olup olmadığı mı?

Gazetecilerin ellerinde kameralarla gidip tuvaletleri teftiş etmesinin ne manası var?

Siz olmayan bir şeyi varmış gibi söylediğinizde, olan şeylerin de inandırıcılığını zedelemiş oluyorsunuz.

Jakuzi var dediler, yokmuş; hmmm, belki bu afişlerde yer alan rakamlar da jakuzi iddiası gibi yanlıştır.

Seçmeni bu düşünceye itecek her türlü eylem ve söylemden kaçınmak gerekirken iktidarın ertesi günü böyle hatalar nasıl yapılır?

Onca israf, onca borç, onca batık belediye ortadayken bu düzenden beslenenlere “ama tuvalet kâğıdı da koymuşlar,” diye alaylı savunma yaptırmak sadece muhalefete kaybettirir.

İnandırıcılığımızı kaybettiğimiz anda iktidarı da kaybederiz.

Sancaktepe Belediyesi’nin zevksizlik numunesi binasını, odalarını falan ben de gördüm, uzun zamandır “kitsch”in böylesine sağlam bir örneğine maruz kalmamıştım ama orada bir tane doğru iş varsa sanırım belediye başkanının ve yardımcılarının odalarında birer duşakabin yer almasıdır.

Bunun israfla falan bir alakası yok, Belediye Başkanı’nın makam odasında duş da olmalıdır, dinlenebileceği bir yatak da olmalıdır.

Neymiş, Başkan Yardımcılarının odalarında da duşakabin varmış.

E ne olacaktı yani?

İkisinde olup altısında olmayacaktı da sürekli birbirlerinin odasını mı işgal edeceklerdi?

Bu ne biçim bir muhalefettir?

Tasarruf tedbiri mi bu?

Gidin bakın, CHP’li belediyelerde de aynısı vardır, Belediye Başkanı’nın makamında duş alabileceği bir yer mutlaka ayrılmıştır, yoksa da eksiktir, yapılması gerekir.

Tabii bunu söylerken, Selçuk Mızraklı’nın başkanlığının ilk gününde gördüğümüz utanç verici sahneleri kastetmiyorum.

Hatırlarsınız, kayyımın harcadığı sınırsız para Mızraklı’nın küçük dilini yutmasına yol açmıştı.

2019’da görevi devralan CHP’li belediye başkanları çok başarılı bir performans sergilediler, 2024’ün başarısı en çok onların sayesinde geldi. Şimdi, o başarıyı tekrarlamak şart.

2019’DA GÖREVİ DEVRALAN CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARI VE BAŞARI

2019’da görevi devralan CHP’li belediye başkanları çok başarılı bir performans sergilediler, 2024’ün başarısı en çok onların sayesinde geldi.

Şimdi, o başarıyı tekrarlamak şart.

Bir dönem daha CHP belediyelerinden memnun olursa seçmen, ne otoriterliğin dozunu artıracak maddelere sahip bir anayasa referandumu geçebilir ne de iktidar, seçimi bir kez daha kazanabilir.

Üç düşünüp bir konuşmalı, olmayan hiçbir şeyi söylememeli, gündemi sadece borçlara, batırılmış belediyelere, kaynağın nerelerde çarçur edildiğine ayırmalıyız.

İstisnasız her söylediğimiz doğru olmalı ki kimsenin sözümüzden kuşkusu olmasın.

Siyasetin bir tarafı “jakuzi” gündemiyle zaman öldürürken, diğer tarafı “ıstakoz” partisinde yakalandı -daha doğrusu, hanımefendi kendi kendini ifşa etti.

Monaco hayli fiyakalı bir ülke, eminim ki Yat Kulübü de öyledir ve hiçbir şüphem yok ki ıstakoz da şahanedir.

Yemek fotoğrafı patlayınca hemen menüsü bulundu, fiyatı şu kadarmış, vay halkımız açlıkla boğuşurken iktidar mensupları ıstakoz ziyafeti veriyormuş…

Bir ölçüde bu sözlerin doğru olduğu muhakkak ama hanımefendi günün modasına uyup tabağının fotoğrafı çekip yayınlamasa hiçbirimizin haberi olmayacaktı.

Gene de, ıstakoz fotoğrafı jakuziden farklı, çünkü saatlerce anlatacağımız birçok şeyi bir karede toplumun her kesimine göstermiş oluyor.

Burada önemli olan ıstakozun fiyatı falan değil, ıstakozun varlığında simgeleşen halktan kopukluk ve israf ekonomisinden kimlerin, nasıl yararlandığı.

Dolayısıyla, “ıstakoz” geçmişe, iktidarın yerel seçimlerde neden çakıldığına dairken “jakuzi” geleceğe, neleri yapmamamız gerektiğine dair.

Geçen seçimden önce yakalandığımız “erken iktidar hastalığına” bir daha yakalanmadan, “iktidar sarhoşluğu” nedir bilmeden, çok çalışarak bir sonraki seçimlere hazırlanmalıyız.

Toplumun bu yöndeki beklentisiyle yapabileceklerimiz örtüşüyor.

Biz doğruları yaptığımız müddetçe başarmamamız mümkün değil.

Türkiye’yi bu sistemden çıkaracağız.

Bilgehan Uçak
Latest posts by Bilgehan Uçak (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir