Cennet vatanımız Türkiye’yi zaten tanıdığımızı ve bildiğimizi varsayıyorum. Gelelim yurtdışı seyahat rotalarına.İnsan yaşadığı ülkeyi sevmeli ve bilmeli… Bu yüzden cennet vatanımız Türkiye’yi zaten tanıdığımızı ve bildiğimizi varsayıyorum. Gelelim yurtdışı seyahat rotalarına. Geçen yazılarımızda seyahatin özelliklerinden ve faydalarından bahsetmiştim. Şimdi bu çerçeveye uygun bazı seyahat rotalarına göz atalım.
Bu ismin verilme nedeni rotanın muz şeklinde bir coğrafyayı kapsamasıdır. Ayrıca bu bölgedeki yerel kafe ve restoranlar, batılı turistlerin gelmesiyle kendi kafelerinde pankek yapımına başladıkları için böyle adlandırılmış. Bu rota Güneydoğu Asya bölgesini kapsar.
BANANA PANCAKE TRAIL
Gençlere ve kendisini genç hissedenlere önerebileceğim ilk rota Banana Pancake yoludur. Muzlu Pankek Yolu diye çevirebiliriz. Bu ismin verilme nedeni rotanın muz şeklinde bir coğrafyayı kapsamasıdır. Ayrıca bu bölgedeki yerel kafe ve restoranlar, batılı turistlerin gelmesiyle kendi kafelerinde pankek yapımına başladıkları için böyle adlandırılmış. Bu rota Güneydoğu Asya bölgesini kapsar. Kesin sınırları olmamakla beraber Tayland’ın Bangkok şehrinden başlar. Her ülkede mümkün olduğunca uzun kalınır, o ülkenin kültürü, tarihi ve şehirleri derinlemesine deneyimlenir ve sonrasında rota üzerindeki komşu ülkeye geçilir.Tayland’dan sonra, rota genellikle Laos, Vietnam, Kamboçya, Malezya, Endonezya ve Filipinler’i kapsar. Bu rota için en az 3 ay gerekir, kültürel ve doğal güzelliklerin tam manasıyla tadını çıkartabilmek için bence en ideal süre 6 aydır. Bu bölge dünya üzerindeki en güvenli ve en ucuz seyahat rotalarından biridir. Bu yüzden tek başına, ilk uzun yol deneyimi yaşayacaklar için en iyi başlangıç rotasıdır.Gringo yolu Orta ve Güney Amerika’yı kapsayan bir rotadır. Gringo İspanyolcada "yabancı" manasına gelir. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri vatandaşları için de Amerikalı kelimesi yerine Gringo ismi kullanılır.
GRINGO TRAIL
Gringo yolu Orta ve Güney Amerika’yı kapsayan bir rotadır. Gringo İspanyolcada "yabancı" manasına gelir. Aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri vatandaşları için de Amerikalı kelimesi yerine Gringo ismi kullanılır. Bu rotayı ilk keşfedenler ve popülerleşmesini sağlayanlar Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen gençler olmuştur. Rotanın ismi buradan gelir. Klasik rota Orta Amerika’da Belize’den başlar. Sırasıyla Guatemala, El Salvador, Honduras, Nikaragua, Kosta Rica ve Panama ülkelerinden geçer. Sonrasında Güney Amerika’ya geçilip Kolombiya, Ekvator, Peru, Bolivya ve Şili gezilir. Son yıllarda bu klasik rotaya Arjantin ve Brezilya’da eklenmiştir. Doğa severler için eşsiz bir deneyim sunar. Bu bölge diğer rotalara göre daha tehlikeli bir rotadır. Dolayısıyla deneyimsiz gezginler için başlangıç olarak uygun olmayabilir.Takip edilecek güzergâh, tarihi İpek Yolu bölgesini kapsadığı için bu isimle anılır. Bu rota ülkemizden, İstanbul’dan başlar. Türkiye’den sonra sırasıyla Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan’a geçilir.
İPEK YOLU ROTASI
Takip edilecek güzergâh, tarihi İpek Yolu bölgesini kapsadığı için bu isimle anılır. Bu rota ülkemizden, İstanbul’dan başlar. Türkiye’den sonra sırasıyla Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan’a geçilir. Bu ülkeler arasında seyahat edilirken mecbur kalınmadıkça havayolu kullanılmaz. Her ülkeye karayolu veya demiryoluyla geçilir. Ülke içerisinde tarihi, kültürel şehirlerde durulur, doğal güzellikleri mutlaka görülür. Örneğin Türkiye’de, İstanbul’dan sonra Bursa, Ankara, Konya, Nevşehir, Trabzon gibi şehirler üzerinden geçilir. Özellikle Orta Asya’daki ülkelerde turizm yeterince gelişmediği için tecrübesiz gezginler için bu rota pratikte bazı zorluklar barındırır. Örneğin ulaşım ve konaklama imkanları Orta Asya’da nispeten kısıtlıdır. Bununla birlikte turizm yeterince gelişmediği için halkı yabancılara karşı daha misafirperverdir. Ayrıca Türk gezginler, Ermenistan hariç, tüm rota üzerinde ekstra hoşgörü ve misafirperverlikle karşılanırlar. Bu rotanın bir başka avantajı, Orta Asya ülkelerinin diğer rotalara göre daha az turist çekmesinden kaynaklanır. Bu yüzden doğal güzellikleri halen bakirliğini korur.1960’ların ve 70’lerin en popüler, en ünlü gezi rotası bu yoldur. 1960’ların kısıtlı ulaşım ve bilgi imkanları göz önüne alındığında bu yöntem aslında mecburiyetten doğmuştur. Londra’dan, Paris’e geçilir. Sırasıyla gidilecek ve görülecek şehirler şu şekildedir: Brüksel, Münih, Varşova, Roma, Atina, İstanbul, Beyrut, Amman, Tahran, Kabul, Peshawar, Delhi, Katmandu, Dakka ve Bangkok.
HIPPIE TRAIL
1960’ların ve 70’lerin en popüler, en ünlü gezi rotası bu yoldur. Londra’dan başlayan seyahat Bangkok, Tayland’a kadar uzanır. Teknolojinin ve ulaşım imkanlarının gelişmesiyle günümüzde eski popülaritesini yitirmiştir ancak nostalji sever gezginler halen bu rotayı birkaç mecburi değişiklik yaparak (mesela Afganistan) takip ederler. Güney Amerika ülkelerinden, Amerika Birleşik Devletleri’nden, Kanada’dan gelen gençler ilk önce Londra’ya giderler. Bu rotayı diğer rotalardan ayıran en önemli özelliği ülke değil, şehir bazlı olmasıdır. Gezginler, ülkeleri değil, önceden belirlenen kadim şehirleri gezerler. 1960’ların kısıtlı ulaşım ve bilgi imkanları göz önüne alındığında bu yöntem aslında mecburiyetten doğmuştur. Londra’dan, Paris’e geçilir. Sırasıyla gidilecek ve görülecek şehirler şu şekildedir: Brüksel, Münih, Varşova, Roma, Atina, İstanbul, Beyrut, Amman, Tahran, Kabul, Peshawar, Delhi, Katmandu, Dakka ve Bangkok. İstanbul bu şehirler arasında en büyük öneme sahip şehirdir çünkü tüm gezginlerin ortak buluşma noktasıdır. İstanbul yolun merkezidir, gezinin kalbidir. En azından geçmişte öyleymiş. Nepal’e giden otobüsler İstanbul’dan kalkarmış. Gerek Amerika kıtasından gerekse Avrupa’dan yola başlayan tüm gençlerin buluşma noktası İstanbul’muş. 1960’ların teknolojisini düşünün. İnternet yok, cep telefonu yok, mesajlaşma yok. Kısacası "ben geldim, sen neredesin?" diyebilme imkanları yok. Bu yüzden Amerikalı ve Avrupalı gençler İstanbul’da buluşmak üzere tahmini bir tarih belirlermiş ve o tarihte İstanbul’a varmayı umarak evlerinden yola çıkarlarmış. İstanbul’da buluşma noktası ise Sultanahmet’teki Lale Restoran isimli bir mekanmış. Bu restoran gezginler arasında o kadar ünlenmiş ki Nepal’e giden "Magic Bus" otobüsleri bile direkt bu restoranın önünden kalkar olmuş. Kalacak yer bulamayanlar bu restoranda konaklarmış. Parası bitenler burada çalışıp harçlık alırmış. İstanbul’a erken gelenler, geç kalanlar, buluşacakları diğer gezginleri arayanlar bilgi vermek için Lale Restoran’ın duvarlarını mesajlaşma tahtası olarak kullanırmış. Lale Restoran’ın duvarları o kadar ünlenmiş ki, bu duvarlar gezginlerin önerdikleri pansiyonları, gezi rehberlerini, bilet bilgilerini, alışveriş noktalarını paylaştığı, bilgi notlarını yazdığı bir duvar panosu haline dönüşmüş. Bu anlamda belki de ilk offline gezi web sitesi denemesi bu duvarlarda yapılmış diyebiliriz. Lale Restoran’ın sütlacı ünlüymüş ancak yabancı gezginler bu tatlının ismini telaffuz edemediği için burayı "puding shop" olarak adlandırmışlar. Bir efsaneye göre eski ABD başkanlarından Bill Clinton bile gençken Lale Restoran müdavimlerindenmiş ve Asya turuna buradan başlamış.Bu seyahat Dünya’nın en uzun tren yolculuğudur. Hiç durmadan ve trenden inmeden giderseniz tam 8 gün sürer. Dünya’nın en derin gölü olan Baykal Gölü bu güzergâh üzerindedir. Güzergâh Rusya’nın başkenti Moskova’dan başlar Rusya’nın pasifik kıyısındaki sınır şehri Vladivostok’ta biter.
Yorum Yazın