İklim Adaleti Koalisyonu ekolojik bir yerel yönetim bakış açısı nasıl olması gerektiği yönünde bir metin oluşturdu. Metinde, “Ekolojik bir yerel yönetim, ekolojik bakış açısını merkeze alan, birimleri, komisyonları ve belediye meclisiyle ekolojik yıkıma ve ekokırım suçlarına karşı temel koruyucu bir rol üstlenen, tüm kentsel suçlardan arınmış ilkeli bir anlayışla mümkündür” deniliyor.İklim Haber ve Konda Araştırma tarafından her yıl kamuoyunun iklim algısını ve iklim krizi hakkındaki görüşlerini ortaya koymak için gerçekleştirilen anketin bazı önemli sonuçları var.Yerel seçimlerin hemen arifesinde yapılan çalışmaya göre, toplumun yüzde 55’i iklim kriziyle mücadele konusunda en fazla sorumluluğun hükümet/cumhurbaşkanına ait olduğunu düşünüyor.Bu oranı yüzde 22 ile yerel yönetimler/belediyeler takip ediyor.Ankete katılanların yüzde 75’i yerel yönetimlerin iklim değişikliği için yeterli çabayı göstermediğini aktarıyor.Yerel seçimlere az bir süre kala, ankete katılanlara yaşadıkları bölgedeki yerel yönetimlerin iklim eylemi performansını da soruldu. 2022’den bu yana belediyelerin bu konuya yönelik çaba gösterdiğini düşünenlerin oranında artış gözlemleniyor.Yerel yönetimlerin iklim krizine karşı yapmaları gereken en öncelikli iki çalışma sorulduğunda ise öne çıkan cevaplar yenilenebilir enerji ve altyapı çalışmaları olarak sıralanmış.Toplumun yüzde 36’sı yenilenebilir enerji yatırımları, diğer yüzde 36’sı ise seller ve yoğun yağmurlara karşı altyapı çalışması yapılmasını, iklim kriziyle mücadelede belediyelerin yapması gereken en önemli iki çalışma alanı olarak görüyor.Türkiye, 2024 yerel seçimlerine derin ekonomik krizi, yoksulluk, deprem riski, iklim değişikliğine bağlı aşırı hava olayları ve çevresel sorunlarla giriyor.Her ne kadar merkezi yönetimin yerel yönetimler üzerinde etkisi ve gücü çok yüksek olsa da, iklim kriziyle mücadelede yerel yönetimlerin rolü çok daha kritikleşiyor. Belediyelerin başını çektiği iklim mücadelesi çok daha önem kazanabilir.İklim Adaleti Koalisyonu ekolojik bir yerel yönetim bakış açısı nasıl olması gerektiği yönünde bir metin oluşturdu.Metinde, “Ekolojik bir yerel yönetim, ekolojik bakış açısını merkeze alan, birimleri, komisyonları ve belediye meclisiyle ekolojik yıkıma ve ekokırım suçlarına karşı temel koruyucu bir rol üstlenen, tüm kentsel suçlardan arınmış ilkeli bir anlayışla mümkündür. Bu anlayış, yerinden, doğrudan demokrasiyle, toplumun her kesiminin eşit katılımıyla oluşmuş, her konuda özerk, etkin ve kurumsallaşmış halk meclisleriyle güçlendirilmelidir.Bu durum, kent ve kırı var eden her şeyin ve tüm canlıların, doğayı ve yaşamı savunan özneler haline gelmesi mücadelesiyle ortaklaşmalıdır. Neoliberalizmin sermaye birikimi odaklı kent paradigmasına karşı, bütün üretim ve tüketim ilişkilerinde basit yeniden üretimi temel alan kent örgütlenmesi hedeflenmelidir.Doğaya ve tüm canlılara saygılı yerel yönetimler; popülist yaklaşımlar uğruna doğayı tahrip etmeyen, ağaçları, hayvanları, su varlıklarını, havayı, toprağı koruyan bir anlayışla gerçekleştirilebilir” ifadeleri yer aldı.İklim Adaleti Koalisyonu, ekolojik yaşamı kurmanın önünde birbiriyle ilişkili dört engel olduğu tespitinde bulunuyor: Doğanın metalaştırılması, Emek gücünün sömürülmesi, Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin artması, Anayasal ve demokratik hakların yok edilmesi.
EKOLOJİK YAŞAMI KURMANIN ÖNÜNDEKİ ENGELLER
İklim Adaleti Koalisyonu, ekolojik yaşamı kurmanın önünde birbiriyle ilişkili dört engel olduğu tespitinde bulunuyor:- Doğanın metalaştırılması,
- Emek gücünün sömürülmesi,
- Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin artması,
- Anayasal ve demokratik hakların yok edilmesi.
İKLİM ADALETİ KOALİSYONU’NUN ÖNERİLERİ
- Kentleri ve çeperindeki kırsalı doğal ve kültürel varlıklar dahil bütüncül bir ekosistem olarak görmelidir, doğayı bir özne olarak kabul etmelidir,
- Kentlerin yatay ve dikey sınırsız büyümesinin önlenmesini, küçük ve yavaş kentlerin oluşturulmasını hedeflemelidir,
- Kentleri ve tüm yaşam alanlarını afetlere karşı dirençli hale getirmeli, afet birimleri kurmalı ve toplumsal cinsiyete ve ekosisteme duyarlı afet acil eylem planı hazırlamalı, var olanları etkinleştirmelidir. Afetlere karşı acil toplanma merkezleri, müdahale birimleri, acil müdahale ekipleri ve ulaşılabilir ekipman alanları oluşturmalıdır,
- Afet dirençli kentlerin dirençli mahalleden geçtiğini, afet hazırlık ölçeğinin mahalle ve sokak tabanlı olduğunu kabul etmeli, yerel yönetimlerin mahalle kapasitesini arttırmak için mahalle meclisleri üzerinden hareket etmelidir,
- İklim değişikliğine karşı mücadelenin bir aracı olarak, toplumsal cinsiyet duyarlı, uzmanlar ve ekoloji örgütleri ile birlikte “İklim acil eylem planı” hazırlamalı, planın uygulanmasını ve belediyenin imar planlarının hazırlanması, altyapı, ulaşım hizmetleri gibi tüm faaliyetlerini iklim değişikliği açısından izleyen “iklim izleme birimi” kurmalıdır, varolanları etkinleştirmelidir. İklim değişikliğine uyum çerçevesinde, iklim krizinin birinci derecede etkilerinin görüleceği deniz ve göl kıyıları ile dere yataklarını her türlü riske karşı yeniden ele almalıdır,
Kent çeperlerinin, kırsalın ve yaban hayatının madencilik, enerji projeleri, yapılaşma gibi nedenlerden dolayı baskı altında olmasından ve köylülerin geçimlerini sağlamak için işçileştiği gerçeğinden hareketle, bu gidişatı tersine çevirebilmek için kırsal yaşamı, köy yaşamını, geleneksel üretimi destekleyici agroekolojik çalışmalar yapmalıdır.
- Kent çeperlerinin, kırsalın ve yaban hayatının madencilik, enerji projeleri, yapılaşma gibi nedenlerden dolayı baskı altında olmasından ve köylülerin geçimlerini sağlamak için işçileştiği gerçeğinden hareketle, bu gidişatı tersine çevirebilmek için kırsal yaşamı, köy yaşamını, geleneksel üretimi destekleyici agroekolojik çalışmalar yapmalıdır. Kırsalı desteklemek için üretim kooperatifleri kurmalı, kâr amacı gütmeyen geçimlik ekonominin geliştirilmesinin yöntemlerini uygulamaya sokmalı ve desteklemelidir,
- Kentin sağlıklı ve ucuz ekolojik gıdaya erişimi için aracısız üretici pazarları kurmalı ve tüketici kooperatiflerinin kurulmasını desteklemeli ve öncülük etmelidir,
- Meclis çevre komisyonlarını işletmeli, tüm çalışma sürecinde uzman kurumlar ve ekoloji örgütlerini karar süreçlerine dahil etmelidir,
- Kent ve çeperinde yürütülen tüm projeler için, ekoloji örgütleri ve bağımsız uzmanlarla işbirliği içinde, çevresel, sosyal, sağlık etkisi gibi hususları içeren bilimsel “Çevresel Etki Değerlendirme Raporları” hazırlanmasını sağlamalıdır,
- Çevre düzeni ve uygulama imar planlarını hazırlarken uzman kurumların, ekoloji örgütlerinin, bölgede yaşayanların katılımını sağlamalı, rantçı değil, halkçı ve ekolojik duyarlı bir anlayışı gözetmelidir,
- 10 yıllardır güvenlik politikaları nedeniyle Kürt illerinde süregiden zorunlu göç ve yaşam alanlarının yok edilmesine ve başkanlık ve belediye meclislerine kayyum atanmasına karşı durmalıdır,
- Sermayenin ele geçirdiği tüm kentlerin finans ve kâr merkezi haline getirilmesiyle artan mülksüzleştirmeye ve kentsel dönüşüm adı altında ortaya çıkan soylulaştırmaya karşı durmalıdır,
- Afet zamanlarında öne çıkan ekolojik ve toplumsal tüm varlıkların ve müştereklerin gaspına, zorla yerinden etmelere, kültürel, sosyolojik, demografik yıkımlara karşı durmalı ve bu yıkımların engellenmesi için politikalar geliştirmelidir,
- “Kamu yararı, kalkınma’ gibi söylemlerle yeşil yıkamacı stratejilere, kırda, kentte müştereklerin ve çiftçinin ve yoksul halkın varlıklarının gasp edilmesine karşı çıkmalıdır,
- Tüm canlıların müşterekleri olan ormanlar, sulak alanlar, meralar, tarım alanları, denizler, kıyılar ile kentsel müştereklerimiz olan yeşil alanlar, kamusal alanlar ve tarihi alanları korumalı ve kaybedilmiş, bozulmuş alanların geri kazanılmasına yönelik etkin çalışmalar yapmalıdır,
- Tüm yerel ekolojik politikaların diğer yerel yönetimler ve halkla birlikte bölgesel ve merkezi bir politikaya dönüştürülmesi için çaba göstermelidir,
- Merkezi yönetimlerin ekolojik yıkım politikaları ve uygulamalarına karşı halkla birlikte direnç noktası oluşturmalıdır,
- Doğal, tarihi ve kültür varlıklarının envanterini çıkarıp, koruma politikaları geliştirmeli, geçmişle-gelecek arasında köprü kurarak yaşamın zenginleştirilmesi ve değerli kılınması için çalışmalıdır,
- Hayvan barınakları adı altında açılan işkencehaneleri kapatmalı, tüm hayvanların kentlerde özgürce yaşam hakkını gözetmeli, ihtiyaçlarını karşılayan eşitlikçi politikalar geliştirip uygulamalıdır,
- Doğal döngünün kırılmaması için kimyasal kullanımı yerine ekolojik tedbirleri almalı, kırılan döngüler için rehabilitasyon politikaları uygulamalıdır,
- Kentleri devasa çöp ve atık üretim merkezi olmaktan çıkarmalı, tüketimi ve atık çıkartılmasını azaltan politikalarla doğayı tahrip etmeyen ayrıştırmayı ve kompostu önceleyen atık politikası izlemelidir,
- “Beton ve asfalt belediyeciliği”ni terk etmeli, ekolojik alternatifleri kentlerde uygulamaya almalıdır, iklime, yöreye göre yapı malzemelerinin ekolojik ve sürdürülebilir olması için teşvik edici politikalar geliştirmelidir,
- Kent ormanlarını, kent korularını ve kent içi yeşil ve sulak alanları korumalı, yeşil alanları artırmalı, park ve bahçe uygulamalarında yerel türleri gözetilerek yenilebilir peyzaj uygulamalıdır,
- Ulaşımda toplu taşımayı öncelemeli, bisiklet kullanımını teşvik etmeli, yaya ve bisiklet yollarını çoğaltmalı, trafiğe kapalı alanların ve meydanların sayısını arttırılmalıdır,
- Tarım zehirlerinin kullanımının yasaklanarak agroekolojik yöntemlerle yapılacak yerel tarımı desteklenmelidir,
- Enerjinin rant için değil, ihtiyaç kadar, yerelde, halkla birlikte, enerji kooperatifleri tarafından, iklim dostu yöntemlerle üretilmesi ve enerji demokrasisinin sağlanması için politikalar geliştirmeli ve uygulamalıdır,
- Kent çeperindeki yaban hayatın korunması ve kent yorgunluğunun azaltılması için ışık ve ses kirliliğinin engellenmesi konusunda önlemler almalıdır,
- Suyun tüm canlılar için temel bir hak olduğundan hareketle suyun ticarileşmesiyle mücadele etmeli, içilebilir, temiz ve ücretsiz şebeke suyu sağlamalıdır. Su varlıklarını korumalı, içme, kullanma ve sulama suyunun enerji, madencilik projeleri ve organize sanayi bölgelerinin ihtiyacı nedenleriyle şirketlere tahsisinin önüne geçmelidir. Halkın temiz, sağlıklı su ihtiyacını sağlamayı garantiye almalı, kırda ve kentte kuraklıkla mücadele için su tasarrufu, yağmur hasadı, damla sulama, kuraklığa dirençli peyzaj vb. uygulamaları gerçekleştirmeli ve desteklemelidir.
Tabandan örgütlenmiş iklim adaleti ve ekoloji hareketlerinin bu mücadelenin önemli bir bileşeni olduğu ön kabulüyle yerel yönetimlerin bu bileşenlerle çok daha fazla dirsek temasında olması gelecekte çok daha önemli hale gelecek.
Yorum Yazın