Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, İmralı'da terör örgütü lideri Öcalan ile görüşen heyetin, Anahtar Parti'den bir randevu talebi olup olmadığı sorusunun sorulması üzerine, "Biz randevu talep edecekleri insanlar değiliz onların. Bizim kapımıza DEM gelemez. Bizim kapımıza Öcalan'a 'sayın' diyenler gelemez. Anahtar Parti'nin kapısına çocuklarımızın katilini sevenler, övenler gelemez. Kimler gelebilir? DEM ancak şöyle gelebilir, Öcalan'a katil der gelir. PKK'ya terör örgütü der gelir. PKK'ya terör örgütü diyemeyen kimse gelemez" dedi.
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, partisinin genel merkezinde gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi. MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye "25 yıldır aklınız neredeydi" diye tepki gösteren Ağıralioğlu, mevcut ekonomik sıkıntılardan iktidarı sorumlu tutarak, "Sizi iktidara getiren sebepler bugün iktidarınızın sonucudur" dedi.
Ağıralioğlu şunları kaydetti: "Bugün emeklilerle ilgili memurlarla ilgili zam açıklanacak. Asgari ücretle ilgili zam diye açıklanan şeyin komikliği hafızalarda durunca bu sefer testi kırılmadan bir daha söyleme ihtiyacı duyuyoruz. Vergilerinize yaptığınız zam gerçekleşen enflasyon zammı, milletlerinize, dar gelirlerinize, memurlarınıza, emeklilerinize yaptığınız zam da hayallerinize yakışan emekli zam oranı. Açıkladıklarınız, gerçekleşenle olmasını temenni ettikleriniz arasındaki makas farkı da milletin refah kaybıdır. Yani siz hayallerinizi milletinize, gerçekleri milletin omuzuna, hayallerinizi de kendi siyasi kuvvetinize dönüştürüyorsunuz. İktidara gelirken fakirlik, iktidara gelirken yoksulluk, iktidara gelirken satın alma gücünde azlık, iktidara gelirken milli gelirde noksanlık, iktidara gelirken memleketin demokrasisinde sorunlar, iktidara gelirken dar gelirlilerin, emeklilerin yaşam şartlarında bozulmalar. Bunlar sizi iktidara getirdi.
"Daha önce çözüm diye başladığınız rezalet süreci devletin milletin çözülmesine sebep olmuştu"
22 yıldır iktidarda sizi bu dezavantajlı grupların çığlıkları tutuyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz her dert sizin iktidarınızın sebebi olan bu bu kadar sorunun sizin iktidarınızın sonucu olarak bizim önümüzdedir. Yani sizi iktidara getiren sebepler bugün iktidarınızın sonucudur. Artık iktidarda sorunları çözmek için kalmıyorsunuz. Bizzat sorunun kendisi haline geldiniz. Fakirliğin sebebi yönetiminiz. İsrafı engelleyememeniz yüzünden enflasyonun sebebisiniz. Kamu harcamalarındaki disiplinsizlik yüzünden memleketteki iktisadi bozulmann bizzat öznesisiniz. Memlekette bugün dar gelirlilerin omuzuna yüklediğiniz enflasyonla mücadele programının bu kadar ağır şartlarda milletinizin üstünde olmasının sebebi sizin yönetim maharetsizliğiniz. Dolayısıyla bugün iktidarın, iktidara kendisini getiren şartların bizzat sorumlusu olarak hesap verme mecburiyeti vardır. İktidara gelirken neden şikayet ediyorsanız 22 yıllık iktidarınızın sonunda şikayet ettiklerinin muhattabısınız. Siz yirmi iki yıldır çözün diye milletin umutla beklediği iktidarken, çözememişliğinizle de milletin yükü olmaktasınız."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ı meclise çağırmasıyla başlayan ve DEM Partili heyetin İmralı'ya giderek Öcalan ile görüşmesiyle devam eden sürece ilişkin Ağıralioğlu şunları söyledi: "Daha önce çözüm diye başladığınız rezalet süreci devletin milletin çözülmesine sebep olmuştu. Barıştı, demokrasiydi, kan dursundu, silahlar bırakılsındı falan gibi lafların arkasına gizlediğiniz maharetsizliğinizin bedelini şehirleri kaybederek ödediniz. Kaybettiğiniz şehirleri silahlar bırakılsın diye devletin bıraktığı silahlarla vurulan evlatlarınızdan utanmadan, yine bugün aynı rezalete kapı açmak için gayrettesiniz. O gün bunları yaparken bugün ortağınız olan ve o yaptıklarınıza karşı çıkanlarınızla beraber yapıyorsunuz. Tek farkınız o gün bunu müstakil yapıyordunuz, şimdi MHP ile beraber yapıyorsunuz. O gün bu yaptığınıza karşı çıkıp bu yaptığınızın devleti, milleti böleceğini söyleyen şimdiki ortağınız, bugün sizden daha önce davranıp el yükseltip, önce İmralı canisi demekten vazgeçip Öcalan'a, İmralı'daki katil demekten, bebek katil demekten barış dursun, barış gelsin de kan dursuna dönmüş bir siyasal iletişim mimarisi planlıyorsunuz utanmadan. FETÖ'cülere imkan veriyorsunuz, devlet sokağa düşüyor. FETÖ'cüleri yönetemediğiniz, FETÖ'cülere teslim ettiğiniz, FETÖ'cüleri size yaptıklarını anlamadığınız için devleti işgal ettirdiğiniz onca kabahati vatandaşınız telafi ediyor. Devleti sokaktan toplayıp size veriyor. Siz devleti size teslim edilmiş bir emanet gibi görmüyorsunuz. Babanızın çiftliği gibi yönetiyorsunuz. Sonra devlet yine yerlere düşüyor. Sonra o teröristlerden kurtarıyor sizi millet, başka teröristlerle oturmaya karar veriyorsunuz. Yani bir teröristin elinden alıyor sizi milletiniz sonra başka bir teröristle oturmaya karar veriyorsunuz. Milletinizle oturmaktan utanıyor musunuz siz? Sorunlarınızı milletinizle konuşmaktan utanıyor musunuz? Güneydoğu Anadolu'da seçmen size yüzde elli oy veriyor. Bu yüzde elli oy 'biz bölünmek istemiyoruz, sizle beraberiz, asla ayrılmaya razı olmayacağız' demektense size Kürtlerin verdiği bu makul oyu unutup Kürtleri PKK'ya niye teslim etmeye karar veriyorsunuz? Çözüm sürecinde yaptınız. Çözüm sürecinde Kürtlere size bir takım haklar vereceğiz ama bu hakları Öcalan ile konuşacağız dediğiniz için Güneydoğu'yu kaybettiniz. Devlet silah bırakmaz, silahlar bırakılsın gibi bir saçmalığa devlet yönetimini kurban ettiğiniz için bırakılmış silahlarla şehit edildi evlatlarınız. Gencecik çocuklarınız şehirleri, sokakları, kurtararak tekrar sizi devlet iradesiyle buluşturdu milletiniz.
"Memleket yönetimini Öcalan'la istişare ederek yapmak Türk devletine hakarettir"
Sonra seçimlere girdiniz. Seçimleri kazanmak için her yolu mübah gördünüz. Siyasi rakiplerinizi tarif ederken dediniz ki 'bunlar PKK ile iş yapıyorlar. Bunlar demleniyorlar.' Sizin rakibiniz olan Millet İttifakı'nı parmak sallayarak devamlı PKK ile beraber olmakla, demlenmekle, kandilin uzantılarıyla Cumhurbaşkanlığı makamının pazarlığını yapmakla suçladınız. Bu suçlamaların içerisinde haklılık paylarınızın olduğuna millet inanıp, fakirliğe razı olup, paramız olmasa da vatanmımız olsun diyen milletinizi yine utandırdınız. Yine başardınız. Yine milletinizi unutmayı başardınız. Yine size oy veren, fakirliğe katlanıp vatanını tutan evlatlarınızı utandırdınız. Yine Kürtlerinizi rencide ettiniz. Yine Kürtlerinizi, Öcalan üzerinden konuşmaya heves ettiniz. Millet sizin bu her sefer düştüğünüz yerden millet tarafından kaldırılıp kendisini unutmanızdan illallah etti. Biz de illallah ettik. Sizin öğrenme maliyetlerinizden illallah ettik. Dediniz ki 'bunlar Demirtaş'ı serbest bırakacaklar. Kavala'yı serbest bırakacaklar. Öcalan'ı da serbest bırakacak mı? Sorun bakalım' diyerek seçimi geçirdiniz. Seçim bitti, utanmadan böyle propaganda yapıp parmak salladığınız süreç içerisinde milletinize parmak sallayarak, milletinizin de aslında vicdanına devletin milletin beka sorunu var diyerek oluşturduğunuz bahanelerin hepsini çiğneyerek utanmadan şimdi çocuklarınızın katiliyle memleketin geleceğini konuşuyorsunuz. Siz Kemal Kılıçdaroğlu'nun Abdullah Öcalan'ı çıkartacağından korkmamışsınız, sizden önce çıkaracağından korkmuşsunuz anlaşılan. Öcalan, Kürtlerin temsilcisi değildir. Öcalan deyince Kürt demek Kürt'e hakarettir. Memleket yönetimini Öcalan'la istişare ederek yapmak Türk devletine hakarettir, Meclise hakarettir, siyasete hakarettir, şehide şühedaya hakarettir, ödenmiş kırk yıllık bedelde evlatlarını kaybetmişlere hakarettir, uzuvlarını kaybetmiş, gözlerini kaybetmiş, ellerini ayaklarını kaybetmiş, evlatlarınıza küfürdür."
"Bu sürecin aleyhine tweet atanlara cezaevi, evlatlarımızı öldürenlere mecliste konuşma hakkı"
"Umut hakkı diye bir hakkın kullanılamayacağını söyleyen ve hukuki müktesebatı kamuoyuyla paylaşan" parti yetkililerinin uyarıldığını belirten Ağıralioğlu özlerine şöyle devam etti: "Arkadaşlarımız var, parti yönetiminde arkadaşlarımız var. Umut hakkı diye bir hakkın kullanılamayacağını hukuki müktesebatıyla kamuoyuyla paylaşan parti yetkililerimize üniversite yönetimlerinden telefon açılıyor, 'böyle paylaşımlar yapmayalım arkadaşlar' İyi mi? Yani tweet atanlara mahkeme yolu gösteriyorsunuz, evlatlarımızı öldürenlere meclis yolunu gösteriyorsunuz. Ne güzel dünya değil mi? Bu sürecin aleyhine tweet atanlara cezaevi, evlatlarımızı öldürenlere mecliste konuşma hakkı öyle mi? Şu propaganda heveslerinizden utanın. Biz galiba siyasete bir utanma duygusu da hediye etmeliyiz."
"İletişim desteği alabilir mi acaba Devlet Bey?"
Bahçeli'nin geçmişte söyledikleriyle bugün söyledikleri arasında çelişki olduğunun altını çizen Ağıralioğlu şu ifadeleri kullandı: "Devlet Bey ara sıra boş kalınca eskiden ne dediğini izleyebilir mi? Belki bu ara çok meşguldür. Arkadaşlarımız biraz yardımcı olabilirler mi ? Eskiden siz bunların tam tersini çok da böyle çok kızarak, çok galiz laflar ederek hükümete söylemiştiniz. Acaba efendim biraz tedbirli mi olsanız yani? Birazcık iletişim desteği alabilir mi acaba Devlet Bey? Birazcık eski söylediklerini boş olunca biraz izleyebilir mi? 'Benim anam Türk, devletin de emrindeyim dedi Öcalan' yakalandığında, 25 yıl önce sizin aklınız neredeydi? Madem Öcalan'la görüşünce oluyordu, bu 25 yıldır şehit olan evlatlarınızın hesabını kim verecek? Size, Kürtleri, Öcalan'a teslim ettirtmeyeceğiz. Bu yaptıklarınız yüzünden Kürtleri, Öcalan'la anma izzetsizliğini Kürtlere sürmenize müsaade etmeyeceğiz. 'Her istediğimi söylerim, istediğimi istediğim zaman söylerim, benim meşruiyet problemim yoktur' demenin de size bedelini ödeteceğiz. Milletiniz ilk defa yapıp ettiklerinizden utanır durumdadır. Milletiniz ilk defa bu heves ettiklerinizden, bu hevesin arkasında kendinize sağlamaya çalıştırdığınız konfor beklentinizin farkındadır. Bunu bozacağız, göreceğiz. Önümüzdeki sürecin bütün detaylarıyla takibini yapacağız."
"Bizim kapımıza DEM gelemez. Bizim kapımıza Öcalan'a 'sayın' diyenler gelemez"
İmralı'da Öcalan ile görüşen DEM Partili heyetin, Anahtar Parti'den bir randevu talebi olup olmadığı sorusunu Ağıralioğlu şu şekilde yanıtladı: "Bize randevu talebi gelmedi, gelmez. Onlar bizi bilirler. Bazı yerlerden randevu talep edilmeyeceğini bilirler onlar. Biz randevu talep edecekleri insanlar değiliz onların. Bizim kapımıza DEM gelemez. Bizim kapımıza Öcalan'a 'sayın' diyenler gelemez. Anahtar Parti'nin kapısına çocuklarımızın katilini sevenler, övenler gelemez. Kimler gelebilir? DEM ancak şöyle gelebilir, Öcalan'a katil der gelir. PKK'ya terör örgütü der gelir. PKK'ya terör örgütü diyemeyen kimse gelemez. Öcalan'a katil diyemeyen kimse bizim kapımıza gelemez. Biz öyle her hevesin gelip kapısını çalıp, istediği gibi girip, istediği gibi gülüp, istediği şeyi söyleyip gidebileceği bir parti değiliz. Bizim kapımıza memleket, millet için kalbi atanlar gelebilir. Bizim kapımıza 85 milyonu ailesi gibi görenler gelebilir. Devleti, milleti bir ve beraber etme hassasiyeti olanlar gelebilir. Kimin kapısına gidiyorlarsa onlar hassasiyetlerini gözden geçirsinler. Tebessümlerinin hesabını bu millet onlara soracak. Biz devlet milleti düşmanlarına gülmedik, Allah'a şükür. Bizim hissemize çocuklarımızın katilinden medet ummak düşmedi, Allah'a şükür. Kapılarımıza devletin, milletin düşmanları, evlatlarımızın katili gelmedi, Allah'a şükür. Ben bu dediklerimi burada söylüyorum, Diyarbakır'da da söylerim. Hakkari'de de söylerim, Şırnak'ta da söylerim, memleketin her karşında söylerim. Ben bu söylediklerimi mezarda da söylüyorum, şehide de söylüyorum, Kürde de söylüyorum, Türkmen'e de söylüyorum, Alevi'ye de söylüyorum, sağcıya söylüyorum, solcuya söylüyorum, ay yıldızlı al bayrağa kalbiyle bağlı herkese söylüyorum. Siz bu söylediklerinizi kime söylüyorsunuz? Kimle konuşabiliyorsunuz? Gelin Yozgat'ta konuşun, gelin Edirnekapı şehitliğinde konuşun, gelin göreyim sizi. Alın DEM grubunu, Edirnekapı Şehitliği'ne gidin, MHP'lileri de alın yanına. Devlet Bey'i de alsın, el ele tutuşsunlar. Gidin Edirnekapı Şehitliği'ne. Gelin Yozgat'taki şehitliğe. Gelin Trabzon'a, Eren Bülbül'ün kabrine gelin, DEM'i de alın, gelin bakayım gelebiliyor musunuz? Şehidin huzuruna gelemiyorsanız, Anahtar Partisi'nin kapısına gelemezsiniz."
— Yavuz Ağıralioğlu (@yavuzagiraliog) January 6, 2025
Yorum Yazın