Bir Tema Parkı olarak Venedik: VeniceLand (1)

Bir Tema Parkı olarak Venedik: VeniceLand (1)

Venedik dev bir eğlence parkına, Venedik’te yaşamaya devam edenler de, bu eğlence parkını işleten, bilet kesen, güvenliği sağlayan, temizliği yapan çalışanlara benziyor.

Yolum Venedik’e ilk kez on beş yıl kadar önce düştü. Havalimanından tekneyle kente yaklaşırken denize serpiştirilmiş adacıklar üzerine yüzyıllar önce neredeyse iç içe geçmiş şekilde inşa edilmiş, her yönüyle modernite öncesinin estetiğini ve kent planlamasını yansıtan pastel renkli binalar, kuleler, saraylar, meydanlar, sokakların ve caddelerin büyük kısmını oluşturan kanallar, karasal yolları bu kanalların üzerinden birbirine bağlayan köprüler, tekne suyun üzerinde yavaşça kayarken tekne kente değil de, kent tekneye yaklaşıyormuş gibi bir görüntü veriyor(du). Tekne ilerledikçe, Venedik’i oluşturan adalar tekne gözlemcisinin konumuna göre bir kalıp halinde yaklaşmayı aşıyor, adalar, girintili çıkıntılı kıyılar, referans noktası olarak sivrilen bazı kuleler, mendirekler ayrı hareket etmeye başlıyor ve daha önce böylesi görüntülere çok alışık olmayan post/modern gözlemci olup biteni, kendisine en tanıdık görsellere, sinemaya, video oyunlarına, arttırılmış gerçeklik ekranlarına gönderme yaparak betimlemeye çalışıyor. Modern zamanların öncesinde, pre-modernitede inşa edilen gerçek bir kent, tekne ona yaklaştıkça postmodern yapay görüntülerin atasıymış gibi görünüyor.

Gözlemcilerin tıpkı premodernitede dünyanın sabit olduğunu ve gökyüzünün dünyanın çevresinde döndüğünü gözlemleyip, bunu duyumsaması gibi, tekneyle Venedik’e yaklaşan gözlemciler de, Venedik onların çevresini sarmalıyor gibi gözlemliyor ve böyle duyumsuyorlar. Kent en uçtaki kollarını siz içeri girmeye devam ettikçe sanki arkanızdan kapatmaya başlıyor ve içeride yeni ayrıntılar, kulelerin ardına gizlenmiş yeni binalar, yeni meydanlar, ortaya çıkmaya başlıyor. Siz bir kuleyi göz hizanıza alınca, bu kez o kule yeni sabitiniz haline geliyor ve Venedik sizin retinanız için şimdi o kulenin ardından yavaşça bir geçit töreni düzenliyor. Venedik, gözlemci teknedeyken, gözlemcinin bir uydusu gibi, merkeze onu alıyor ve onun çevresinde dönüyor. Yanılsama tekne limana yaklaşıp da siz karaya ayak bastığınızda gözlemcinin merkez olduğu şaşalı deneyim sona eriyor. Artık Venedik patron ve merkez, siz de orada yüz binlerce gözlemciden birisine dönüşüyorsunuz. Bundan böyle siz Venedik’in çevresinde dönen bir uydusunuz.

Bağıranlar, çağıranlar, tur rehberinin peşinden koşanlar, her köprü başında, her gondol önünde fotoğraf çekenler ve çektirenler, karaya çıkanlara daha adım atar atmaz bir şeyler satmaya çalışan seyyar satıcılar üzerlerindeki sayısız renkteki kıyafetler, şapkalar, bayraklar, selfie çubuklarıyla premodern düş dünyasının içerisine sızmış postmodern turizmi, o turizmin bir parçası olarak deneyimlemeye başlıyorsunuz. Romantik, esrarengiz, sıradışı, sürprizli, masalsı görünen kent, bir anda bir film platosuna dönüşmeye yüz tutuyor. Bir dönem filmi çekmek için kurulmuş ortaçağ setinde, film çekimi sırasında çalışan onlarca şortlu, tişörtlü, güneş gözlüklü kısacası postmodern giyimli insanın mekanla uyumsuz görünüş, hal ve tavırlarıyla karşılaşınca gözlemcide uyanan bağdaşmazlığın yarattığı ruh halinin aynısı gerçekleşiyor. Burası bir “stüdyo platosu” diyorsunuz. Tıpkı pek çok dönem filmi ve dizisinin çekimlerinin gerçekleştirilmesi için Roma’da 400 dönüm üzerine kurulmuş Cinecitta Stüdyolarındaymış gibi hissediyorsunuz.

Venedik doğumluların kenti terk etmelerinin nedeni ise gerçek bir kentte yaşama arzuları. Üniversite okuma yaşına gelen neredeyse her Venedikli genç, tıpkı minicik bir köyde yaşıyormuşçasına kendisini hemen Venedik dışındaki bir kente atıyor ve bir daha da Venedik’e dönmüyor.

Mekansal ve mimari bütünlük ile tümüyle uyumsuz bu insan tipolojisi hem görünüş, hem davranış, hem de mekanla iletişim kurma bakımlarından kentle herhangi bir aidiyet ilişkisi oluşturmuyor. Bunun nedeni hiçbirinin kentte yaşamıyor oluşu. Onlar geçici olarak gelmiş birer turistler, tıpkı sizin gibi. Bu yüzden de bir Venedikli gibi değil, Venedik’e gelmiş bir turist gibi davranıyorlar; tıpkı bir dönem filmi çeken set ekibinin uyumsuzluk yaratan görünüşü, davranışı ve mekanla iletişim kurma biçimleri gibi.

Kentte yaşayan yerleşik nüfusla, kenti birkaç günlüğüne turistik deneyimler için ziyarete gelen nüfus arasında, sayıca turistler lehine olan uçurum, Venedik’i yaşanabilir, gerçek bir kent olmaktan çok, turistik bir geçici deneyim sahası olmaya sürüklüyor. Turizm dışındaki tüm ekonomik faaliyetler uzun süredir kentten sürülmüş durumda. Venedik’e ilk gittiğimde yerel halkla konuştuğumda, orta yaşlılar ve yaşlılar, son yıllarda artık Venedik’te doğmuş hiçbir gencin yaşamlarına Venedik’te devam etmeyi seçmediklerinden şikayet ediyorlar ve Venedik denen bir kentin artık Venedikli olmayanlarca var edildiğini söylüyorlardı. Venedik doğumluların kenti terk etmelerinin nedeni ise gerçek bir kentte yaşama arzuları. Üniversite okuma yaşına gelen neredeyse her Venedikli genç, tıpkı minicik bir köyde yaşıyormuşçasına kendisini hemen Venedik dışındaki bir kente atıyor ve bir daha da Venedik’e dönmüyor.

Bir şekilde Venedik’ten çık(a)mamış olanlarsa, yaşam alanlarını fotoğraf makineleriyle, kameralarıyla, telefonlarıyla şaşkın şaşkın gezerek, kanallarını uzun sıralar bekleyerek binebildikleri turistik gondollarla sıkış tıkış hale getirerek, tüm kiralık evleri, tüm restoranları, tüm cafeleri ağzına kadar doldurup, yerli halkın bunları tüketebilmesi için gereken makul fiyatların çok üzerine çıkararak ellerinden almış turistler karşısında hınçlı Venedikliler denk geldikleri her yerde hırsla turistlere çarpıyorlar, “burası bizim evimiz, yolumuzdan çekil” gibi sözleri artık daha fazla içlerinde tutamayarak dışa vuruyorlar. Emekli ya da işsiz değillerse de, sevmedikleri bu kalabalık turist güruhuna hizmet vermek için çalışıyorlar. Venedik dev bir eğlence parkına, Venedik’te yaşamaya devam edenler de, bu eğlence parkını işleten, bilet kesen, güvenliği sağlayan, temizliği yapan çalışanlara benziyor.

Devamı yarın…

Yalın Alpay

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir