Suç ekonomisi: Saklanan gerçekler – 3

Suç ekonomisi: Saklanan gerçekler – 3

Gri Liste”ye alınmış ve burada kalıyor olması, Türkiye’nin uluslararası alandaki itibarını olumsuz etkileyerek, yaşanan krizin derinleşmesine yol açacaktır. Bu durum TLdeki değer kaybının hızlanmasına, yükselen döviz kurları nedeniyle maliyet kaynaklı enflasyonun artmasına neden olur ve vatandaşların alım gücü ile ekonomik faaliyetleri olumsuz etkiler.

2023 yılının son günlerine doğru giderken, havaların soğuması ve kışın zorluklarını konuşmuyoruz. Kara para aklama, sosyal medya fenomenleri, “ponzi yöntemi”yle dolandırıcılık gün geçmiyor ki gündem olmasın. Kara para aklama faaliyetleri hem yabancı kaynakların ülkeye gelmesi hem de ülkemizdeki mali sistemin sağlıklı işlemesi açısından önemli. Türkiye kara para aklama, terörizmin finansmanı ve ekonomik güvenliğe yönelik tehditlerle mücadele etmek, uluslararası finansal sisteme entegre olmak ve uluslararası işbirliğini geliştirmek için Mali Suçları Araştırma Kurulu’nu (MASAK) kurdu.

MASAK, 19 Kasım 1996 tarihinde yürürlüğe giren 4208 sayılı Kara paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanun ile kuruldu. Bu kanun, Türkiye’nin kara para aklama ile mücadelede uluslararası standartlara uyum sağlamak için attığı ilk adım. Aslında Türkiye bu amaçla G-7 ülkeleri tarafından 1989 yılında kurulan Mali Eylem Görev Gücü’ne (FATF), 24 Eylül 1991 tarihinde 26. üye olarak katılmıştı. Epeyce bir zaman kaybettikten sonra bu alanda yasal düzenlemeleri yaptık ve MASAK’ı kurduk. İşte bu FATF, Türkiye’yi 21 Ekim 2021 tarihinde gri listeye aldı.

Türkiye Aralık 2019’da kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusundaki “ciddi eksiklikleri”ni gidermesi, aksi halde “Gri Liste”ye ekleneceği konusunda FATF tarafından uyarılmıştı.

FATF, ülkeleri kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadeledeki performanslarına göre iki liste halinde gruplandırıyor. Bu listeler şunlar: Kara ve Gri liste.

FATF, ÜLKELERİ İKİ FARKLI LİSTEDE SINIFLANDIRIYOR

FATF, ülkeleri kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadeledeki performanslarına göre iki liste halinde gruplandırıyor. Bu listeler şunlar:

Kara liste: Kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadelede FATF ile işbirliği yapmayan, riskli ve yüksek tehdit oluşturan ülkelerin yer aldığı liste. Bu ülkeler, uluslararası finansal sisteme erişimde ciddi kısıtlamalarla karşılaşabilir, ekonomik yaptırımlara maruz kalabilir ve uluslararası toplumdan tecrit edilebilir. Kara listede şu anda sadece İran ve Kuzey Kore var.

Gri liste: Kara para aklama ve terörün finansmanı konusunda eksiklikleri bulunan ve risk içeren ülkelerin yakın gözetim altında tutulması anlamına geliyor. Eğer bu listeye alınan ülke; stratejik, yasal ve uygulamaya ilişkin eksikliklerini giderme taahhüdünü takvime bağlayarak gerekli adımları atarsa, bu listeden çıkarılıyor. FATF’nin gri listesinde büyük ölçüde; kara para aklama merkezi olan yerler ile demokrasiden yoksun, hukuk devleti ilkesinin işlemediği, ekonomik açıdan geri kalmış ülkeler yer alıyor. Bu ülkelerden bazıları şunlar: Arnavutluk, Kamboçya, Cayman Adaları, Haiti, Jamaika, Malta, Fas, Moğolistan, Myanmar, Pakistan, Nikaragua, Senegal, Güney Sudan, Panama, Suriye, Uganda, Yemen ve Zimbabve.

FATF tarafından uyarılmasının ardından Türkiye, uyum sağlamadığı FATF tavsiyelerine yönelik olarak 27/12/2020 tarihli ve 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanunla bazı düzenlemeler yaptı. Ancak kara paranın aklanması, terörizmin finansmanı ve yolsuzluklar ile mücadelede etkinliğin sağlanması konusunda herhangi bir gelişme sağlamadı.

TÜRKİYE NEDEN GRİ LİSTE”DE

FATF tarafından uyarılmasının ardından Türkiye, uyum sağlamadığı FATF tavsiyelerine yönelik olarak 27/12/2020 tarihli ve 7262 sayılı Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun’la bazı düzenlemeler yaptı. Ancak kara paranın aklanması, terörizmin finansmanı ve yolsuzluklar ile mücadelede etkinliğin sağlanması konusunda herhangi bir gelişme sağlamadı.

Türkiye hakkında bu kararın alınmasında;

  1. IŞİD ve El Kaide mensuplarının para hareketlerine göz yumulmasının, bu faaliyetlerin önlenmesine yönelik ciddi herhangi bir tedbir alınmamasının ve bu konuda denetim yapılmamasının,
  2. İktidara yakın ENSAR, TÜRGEV ve TÜGVA gibi ya da cemaatlerle ilişkili diğer dernek ve vakıfların denetiminden kaçınılması nedeniyle dernek ve vakıfların IŞİD ve El Kaide bağlantılı terör riski açısından değerlendirilmesinde zafiyete düşülmesi,
  3. FETÖ ile mücadele konusunda gösterilen gayretin El Kaide ve IŞİD gibi terör örgütleri ile mücadelede gösterilmemesi,
  4. Suriye ve Kuzey Irak’tan “Hawala” adı verilen kayıt dışı fon transfer yöntemi kullanılmak suretiyle yapılan para transferlerine müdahalede bulunulmaması,
  5. Yargının, tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybederek iktidarın güdümünde hareket etmesinin ve hukuk devleti ilkesinden uzak uygulamaların yaygınlaşmış olması,
  6. Rıza Sarraf ile ilgili ve bağlantılı kara para aklama ve yolsuzluk olaylarının üstünün örtülmesi,
  7. ABD Vergi İdaresini (IRS) dolandırılması suretiyle elde edilen kara paranın Sezgin Baran Korkmaz tarafından Türkiye’de aklanmasının ve bu süreçte hukuk dışı olaylar yaşanmış olması,
  8. Çok sayıda “varlık barışı” kanunu çıkarılmasına karşın yurda gelen fonların kaynağı konusunda ciddi herhangi bir sorgulama yapılmaması,
  9. Kamu İhale Kanunu’nda 200’e yakın değişiklik yapılması ve büyük kamu ihalelerinin şeffaf olmayan yöntemlerle hep iktidara yakın belirli şirketlere verilmesi,
  10. Gayrimenkul ve kuyum (altın) sektöründe yapılan denetimlerin yetersiz olması,
  11. İktidarın yolsuzluklarla mücadele konusunda gerekli adımları atmamasının, bu kapsamda yerli ve yabancı siyasi nüfuz sahibi kişiler ile yakınları tarafından gerçekleştirilen işlemlere konu olan fonların ve malvarlığının mali kurumlarca yakından takip edilerek kaynağının tespiti için tedbir alınmasını öngören 12 nolu tavsiye konusunda herhangi bir düzenleme yapılmaması,
  12. Kara para aklama ve terörizmin finansmanı ile mücadelede kilit önemdeki MASAK’ın özerkliğini kaybetmiş olmasının, kuruluş amacına uygun şekilde mali istihbarat fonksiyonunu yerine getirememesinin ve görev alanında etkinlik gösterememesi sonucu Türkiye’nin FATF tarafından, 11 etkinlik kriterinin 9 adedinden yetersiz değerlendirilmesi etkili oldu.

GRİ LİSTEUYGULAMASININ SONUÇLARI NE OLUR?

“Gri Liste”ye alınmış ve burada kalıyor olması, Türkiye’nin uluslararası alandaki itibarını olumsuz etkileyerek, düşük olan yabancı sermaye çekme yeteneğini daha da azaltır.  Dolayısıyla yaşanan krizin derinleşmesine yol açacaktır. Bu durum TL’deki değer kaybının hızlanmasına, yükselen döviz kurları nedeniyle maliyet kaynaklı enflasyonun artmasına neden olur ve vatandaşların alım gücü ile ekonomik faaliyetleri olumsuz etkiler.

Diğer yandan bankalar ve diğer finansal kurumlarımız üzerinden yurtdışına yapılan fon transferlerinde, işleme konu fonların kaynağının yabancı mali kurumlarca araştırılması, ilgililerden kanıtlayıcı bilgiler ve belgeler istenilmesi yoluna gidilebilir. Bu durum yapılan işlemlerin daha çok zaman almasına, zorlaşmasına ve maliyetinin yükselmesine neden olur. Banka muhabirlik ilişkilerinde, alınması gereken ilave tedbirler nedeniyle bankaların maliyetleri de yükselir.

Bu yazı dizisinin ilk bölümünü buradan.

İkinci bölümüne ise şuradan okuyabilirsiniz.

Turgay Bozoğlu
Latest posts by Turgay Bozoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir