Büyüme ya da enflasyon

Büyüme ya da enflasyon

Türkiye 2023’te yüksek enflasyon, işsizlik ve iddialı iktidar hedefleri ile karakterize edilen karmaşık bir ekonomik senaryo ile karşı karşıya. Enflasyon kontrolü, ekonomik büyüme ve iş yaratma arasında doğru dengeyi bulmak ise, dikkatli ve adaptif bir yaklaşım gerektirir.

Enflasyon, en büyük ahlaksızlıktır ve başta bölüşüm olmak üzere her ekonomik göstergeyi bozar. Düşük enflasyon ekonomiyi ısıtır. Özellikle siyasetçiler, başlangıçta büyümeyi destekleyen bu olguyu sever. Ateşe biraz daha odun atarlar. Sonrası bir bakmışsınız, her şey zıvanadan çıkmış. Pandemi sonrasında bütün dünya işte bu sorunla karşı karşıya kaldı.

Enflasyon, bütün ekonomik dengeleri bozan bir unsur olduğu için, başta ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere birçok ülke, bu konuda tedbir almaya yöneldi ve başarılı sonuçlar aldılar. Fiyat istikrarıyla ilgili konuda en kritik karar, enflasyon ve büyüme arasında bir tercih yapmaktır. Gelişmiş ülkeler tercihlerini enflasyonu kontrol almaktan yana kullandılar. Faizleri artırdılar, büyümeden fedakârlık yaptılar. Enflasyon bu ülkelerde kontrol altına alındı ve gelecek yıl ekonomiyi büyütmek için fırsatlara sahip olacaklar.

Türkiye’de ise farklı bir senaryo izledik. Dışarıda bu olumsuz tabloya rağmen 2021 Eylül’ünde enflasyonu kontrol edebilmenin yolunun faizleri düşürmek olduğu söylendi. Merkez Bankası’nın elinden para politikası araçları alındı. Negatif reel faiz uygulanmaya başladı. Türkiye bu süreçte büyüdü, varolan işsizlik artmadı. Büyümeye rağmen işsizliğin azalmamasının nedeni, üretim yapımızın ithalata bağlı olması. Biz büyürken daha çok ithalat yaptığımız ülkelerin istihdamına katkıda bulunuyoruz. Hayat giderek daha pahalı hale geldi, gelir dağılımı bozuldu. Zengin daha zengin; yoksul ise, daha yoksul oldu. Emekçinin ekmeği küçüldü.

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası, süreci çok kötü götüren ekonomi yönetimi zorunluluktan değişmek zorunda kaldı. Çünkü Türkiye bir ödemeler dengesi krizinin kıyısına gelmişti. Yeni ekonomi yönetimi enflasyonu düşürmek ve kaynak yaratmak için politika değişikliklerine gitti. 2023’te memleketin ekonomik manzarasında gezinirken, ülke kendisini yükselen enflasyon, devam eden işsizlik ve iddialı hükümet hedefleriyle başa çıkmak adına kritik bir noktada buluyor.   2024 yılı içinde hedeflenen enflasyonun yüzde 36 olduğunu, aynı zamanda ülkenin yüzde 4 büyüyeceğini ifade ediyorlar.

Hükümetin 2024 için belirlediği iddialı hedefler, mevcut ekonomik gerçekler temel alınarak yeniden değerlendirmeye ihtiyaç duyar. Enflasyon, büyüme ve işsizlik arasında denge kurmak, nüanslı ve adaptif bir yaklaşım gerektiren zorlu bir görevdir

Enflasyonu kontrol etmek, ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve işsizliğe çözüm bulmak arasındaki hassas denge, politika yapıcılarının istikrarı sağlamak için dikkatli adımlar atmasını gerektiren karmaşık bir dans haline geldi.

Türkiye şu anda %62’lik bir enflasyon oranı ile karşı karşıya, bu sadece içeride değil, aynı zamanda küresel sahnede de endişelere neden olan çarpıcı bir rakam. Enflasyonu 2024’e kadar %36’ya indirme hedefi, özellikle mevcut seyir göz önüne alındığında iddialı görünüyor. Sorulan soru şu: Bu hedefe ulaşmak için gerekli fedakârlıklar, başka ekonomik sorunları yanlışlıkla daha da kötüleştirecek mi?

Enflasyonu dizginleme çabasında, ekonomik büyümeden bir miktar fedakârlık etmelisiniz. Hükümetin 2024 için belirlediği %4’lük büyüme hedefi, kaynakların enflasyon kontrol önlemlerine yönlendirilmesiyle zor bir mücadele olabilir. Türkiye’de enflasyonun temel sebepleri arasında, ithalata bağlı üretim yapısından kaynaklanan döviz kuru baskısı ve büyümek için körüklenen iç talebin yüksekliği var. Eğer siz iç talebi kontrol altına alacaksanız, ki ekonomi yönetimin aldığı tedbirler öncelikle bu yönde ve faiz artışı, kredilerde miktarsal kısıtlama ve dolaylı vergilerde yükseliş bunu söylüyor; söz konusu önlemler, bir süre sonra ekonomiyi soğutur. Bunun işaretlerini 3. çeyrek büyüme rakamlarında gördük. Bir süre sonra durgunlaşan ve yeterli büyümeyen ekonomi işsizlik üretir.

Zorlukların ve potansiyel fedakârlıkların gerçekçi bir şekilde değerlendirmesi, ülkenin sürdürülebilir ve refah dolu bir ekonomik geleceğini harita üzerinde belirleme açısından hayati öneme sahip.

Dar anlamda %9.1 olan ve geniş anlamda %23’e ulaşan işsizlik, yüksek işsizliğin sosyal sonuçlarını görmek için yeterli. İş yaratma adına enflasyonun göz ardı edilmesi, ekonomik çıkmazı daha karmaşık hale getirmişti. Şimdi tam tersi yapılırken bu rakamlar daha kötü hale gelecek. Soru şudur: Türkiye, enflasyon hedefine ulaşma ve vatandaşlarına iş imkanları sağlama arasında bir denge kurabilir mi?

Hükümetin 2024 için belirlediği iddialı hedefler, mevcut ekonomik gerçekler temel alınarak yeniden değerlendirmeye ihtiyaç duyar. Enflasyon, büyüme ve işsizlik arasında denge kurmak, nüanslı ve adaptif bir yaklaşım gerektiren zorlu bir görevdir. Politika yapıcıları için önemli olan, önümüzdeki zorluklar konusunda gerçekçi olmak ve uzun vadeli ekonomik istikrarın peşinde yapılan kısa vadeli fedakârlıklar noktasında halkla şeffaf bir iletişim kurmak olmalı.

Ayrıca Türkiye’nin ekonomik zorlukları izole değildir; bunlar, dinamik bir küresel ekonomik bağlam içinde gerçekleşir. Jeopolitik olaylar ve uluslararası ekonomik koşullar gibi dış faktörler, yerel ekonomi politikalarının başarısını veya başarısızlığını etkileyebilir. Türkiye bu sularda gezinirken, ekonomik trajedisini etkileyebilecek küresel dinamiklere karşı uyanık olm

Sonuç olarak, Türkiye 2023’te yüksek enflasyon, işsizlik ve iddialı iktidar hedefleri ile karakterize edilen karmaşık bir ekonomik senaryo ile karşı karşıya. Enflasyon kontrolü, ekonomik büyüme ve iş yaratma arasında doğru dengeyi bulmak ise, dikkatli ve adaptif bir yaklaşım gerektirir. 2023 büyüme rakamının yüzde 4’ün biraz üzerinde gerçekleşmesi beklenirken, 2024’de yüzde 4 büyüme ve yüzde 36 enflasyon hedefi gerçekçi değil. Zorlukların ve potansiyel fedakârlıkların gerçekçi bir şekilde değerlendirmesi, ülkenin sürdürülebilir ve refah dolu bir ekonomik geleceğini harita üzerinde belirleme açısından hayati öneme sahip.

Turgay Bozoğlu
Latest posts by Turgay Bozoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir