AB’nin oyun bozanı: Macaristan

AB’nin oyun bozanı: Macaristan

Ukrayna vakası, Orbán’ın “AB’nin oyunbozanı” olmayı nasıl başardığının bir örneği. Türkiye’nin de yakından tanıdığı, Batı kurumlarının içinde veya Batı ile yakın diyalog halinde olup da, “oyunbozanlık” yapmak; gerçekten kazandırıyor mu? Veya, tam olarak kime ne kazandırıyor?

Macaristan’da Başbakan Viktor Orbán ile ilgili bir saha araştırmasında, derinlemesine mülakat yaparken, liderliğini öven biri; “ülkeyi Avrupa ve dünya çapında konuşulur kıldığını” söylemişti.

Gerçekten de böyle…

Yaklaşık 10 milyonluk nüfusu ve 2023’te Avrupa’nın en yüksek enflasyonuna sahip çok da parlak olmayan ekonomisi ile Macaristan’ın Avrupa Birliği’nde en çok “konuşulan” ülkelerinden biri… Hatta, dünya genelinde de, Macaristan’ın sık sık gündem olduğunu görüyoruz… Ama nasıl?

Yanıt gayet basit: Avrupa Birliği’nin oyunbozanı olarak.

2023’ün sonunda da, Macaristan gene gündem oldu: 14-15 Aralık 2023’teki Avrupa Birliği Zirvesi’nde Ukrayna’ya yönelik politikaları felç ederek.

Öncelikle, ABD’de de Joe Biden yönetiminin Ukrayna’ya olan finansal yardımın Kongre’den geçirilmesinde zorlandığı şu günlerde, Avrupa Birliği’nin de maddi destek konusunda kendi içinde kösteklenmesinin nasıl büyük bir kriz yarattığına dikkat çekelim. O kadar ki, ABD’nin Ukrayna’ya yardımının gecikmesine karşılık AB’nin desteğinin zaten gerçekleşeceği ve Avrupa’nın Ukrayna’nın Rusya tarafından “ezilip geçilmesine” engel olabileceği yorumları da yapılıyordu.

Ancak AB ülkelerinin Macaristan dışında tümünün desteklediği 50 milyar Euro’luk yardım askıda kaldı. 27 üyeden 26’sı, Ukrayna’ya yardımı desteklese bile, Macaristan’ın vetosu nedeniyle, konu havada kaldı. Üstelik de, Avrupa Birliği’nin Macaristan’a bir  süredir dondurduğu yardımlarından 10,2 milyar Euro’sunun transferini gerçekleştirmesine rağmen… Macaristan, hukuk devleti ve haklar-özgürlükler alanlarında irtifa kaybettiği için, AB’nin dezavantajlı konumdaki üyelerini daha zengin ülkelerle eşitlemek için tahsis ettiği “Uyum Fonları”ndan yararlanması engellenmişti. Şimdi, yaklaşık bir yıllık blokajdan sonra, Macaristan’ın başta Anayasa Mahkemesi’nin bağımsızlığı olmak üzere, yargısının siyasallaşması konusunda attığı bazı adımlar  karşılığında, Uyum Fonları’na uygulanan bloke kaldırılmaya başlandı. Fakat, tam da 14-15 Aralık AB Zirvesi öncesi bu adımın atılması elbette manidar. Macaristan’ın Ukrayna’yı veto etmemesine karşılık, AB’nin finansal blokesini çözmesiydi Brüksel’in hedefinde olan…

Ne var ki, Macaristan kendi tarafından atılacak adımların sadece yarısını attı: finansal desteği veto ederken, Ukrayna’nın AB üyeliğine aday olmasına taş koymadı. Fakat, Başbakan Orbán’ın “desteğin” bu kısmını verirken bilincinde olduğu bir şey var: Ukrayna’nın daha yıllar boyu, AB’ye üye olamayacağı.

AB’nin tatil dönemi bugünlerde noktalanırken, Macaristan’ı Ukrayna politikası konusunda Brüksel’in hizasına çekmek için çabalar da başladı. İlk etapta, Macaristan’ın AB bütçesine Ukrayna’ya yardımın eklenmesine olan vetosunu aşmak var. Bu nedenle de, 1 Şubat’ta yeni bir AB Zirvesi gerçekleştirilecek ve 2024 bütçesi revize edilecek.

“UKRAYNA VAKASI”NIN ANLATTIĞI…

Avrupa Birliği’nin Ukrayna konusundaki ortak politikası net: Siyasi ve maddi olarak, Rusya’ya karşı Ukrayna’nın yanında yer olup, Kiev’e destek olmak. Peki, Macaristan neden farklı tutum alıyor ve AB’nin Ukrayna politikasını felç ediyor?

Macaristan’ın AB’ye karşı tutumu, Ukrayna konusu ile başlamadı elbette: Başbakan Viktor Orbán, 2011’de iktidara geldiğinden beri, popülist sağ çizgisini hep “AB’nin içinden AB’ye karşı” olarak kurguladı. O nedenle,  Ukrayna ile olan konu, Macaristan-AB arasındaki daha derin bir çekişmenin son perdesi.

Macaristan’ın “AB içinden AB’ye muhalif” olarak tarif edeceğimiz politikasının ayrıca derinlemesine inceleyeceğiz. Dediğimiz gibi, bu konu Ukrayna ile başlamadığı gibi, Ukrayna ile de bitmez. Ancak Macaristan’ın “Ukrayna vakasını” öncelikle incelemek, Orbán’ın tam olarak ne yapmak istediği ile ilgili bize önemli ipuçları verebilir.

Macaristan neden Ukrayna (ve Moldova’nın) AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamasına onay verdi de, Kiev’in yaşamsal derecede ihtiyaç duyduğu maddi desteğe engel oluyor? Bir kere, Ukrayna’nın tam üyeliğine verilen Macaristan tarafından verilen onay da, “sarı ışık” gibi. Başbakan Orbán, Ukrayna’nın AB üyeliğine kapıyı resmen açan oylama esnasında odada bulunmayarak, işin bu kısmına engel olmadı sadece. Diğer bir deyişle, 26 AB üye ülkesi, Orbán’ın olmadığı ortamda Ukrayna ve Moldova ile müzakerelere başlama kararını aldı.

Orbán, açıkça engel olmasa da Ukrayna’nın AB üyeliğinin iyi bir fikir olmadığını düşündüğünü açıklamaktan da geri durmadı. Ve, gelecekte Ukrayna’nın üyeliği  ile ilgili konular ciddiye bindiğinde, Macaristan’ın veto hakkını kullanacağına dair işaret verdi. Kaldı ki, Ukrayna’nın AB üyeliğine karşı Orbán’ın koyacağı taşlar, yıllar yıllar sonraya da kalmayabilir: 2024’ün ikinci yarısında Macaristan’ın AB dönem başkanlığı başlıyor.

AB’nin tatil dönemi bugünlerde noktalanırken, Macaristan’ı Ukrayna politikası konusunda Brüksel’in hizasına çekmek için çabalar da başladı. İlk etapta, Macaristan’ın AB bütçesine Ukrayna’ya yardımın eklenmesine olan vetosunu aşmak var. Bu nedenle de, 1 Şubat’ta yeni bir AB Zirvesi gerçekleştirilecek ve 2024 bütçesi revize edilecek. Görünen o ki Macaristan’ın Ukrayna’ya yardımı onaylamak için, AB’nin dondurduğu fonlardan daha fazlasını serbest bırakmasını talep edecek. Macaristan’a aktarılacak Uyum Fonları’nın 10,8 milyar Euro’luk geri kalanının çözülmesi ve ek olarak, AB’den 10,4 milyar Euro da, ucuz kredi alabilmesi söz konusu olabilecek. Ama, AB’nin de şartları var: Uyum Fonları için, yargı bağımsızlığı, hak ve özgürlükler alanında adımlar atılması; ucuz krediler için de, yolsuzluk ve kara para karşıtı reformların gerçekleştirilmesi bekleniyor.

Orbán kadar Putin’e yakın davranan ve ilişkisini sürdüren bir “Batı bloku” üyesi lider yok.Macaristan’ın Rusya’nın ekmeğine yağ süren diğer bir tavrı, Türkiye ile ortak hareket ederek İsveç’in NATO üyeliğini engellenmesi.

MACARİSTAN’IN UKRAYNA İLE DERDİ NE?

Orbán’ın, Ukrayna’ya ölümcül darbe vurabilecek biçimde tavır almasının ardında yatan nedenlerden biri, ülkenin lideri Vlodomyr Zelensky’ye olan kişisel antipatisi. Daha doğrusu, Ukrayna ve Rusya liderleri arasında, Başbakan Orbán’ın kişisel beğenisi Vladimir Putin’den yana.

Hatta, Arjantin’in yeni lideri Javier Milei’nin yemin töreninde, Buenos Aires’te bir araya geldiklerinde, Zelensky’nin Orbán’a “kendisiyle derdinin ne olduğunu” açıkça sorduğu yazılmıştı. Orbán’ın Zelensky’ye kişisel tavırları o kadar olumsuz ki, aynı fotoğraf karesine girmekten bile kaçınıyor.

Buna karşılık, Orbán hükümetinin Kremlin temsilcileri ile bir araya gelmekten yana herhangi bir çekincesi yok. Ukrayna’nın işgalinde n sonra da, Macaristan Dışişleri Bakanı Péter Szijjártó, Moskova’ya rutin ziyaretler gerçekleştiriyor. Orbán’ın kendisi de, Ekim 2023’te Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’nin Pekin’deki zirvesinde Putin ile samimi pozlar vermişti. Orbán’ın Putin ile buluşmasında “barış” ve “enerji işbirliğinin” gündemde olduğunu öne sürmüştü.

Orbán’dan önce, Nisan 2023’te Avusturya Şansölyesi Karl Nehammer, Putin’i ile, onu Ukrayna’da savaşı bitirmeye ikna için etmek için görüşmüştü. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Olaf Scholz da, Putin ile 2023’ün ilk yarısında telefonlaşmayı sürdürmüşlerdi. Fakat, Orbán kadar Putin’e yakın davranan ve ilişkisini sürdüren bir “Batı bloku” üyesi lider yok.

Macaristan’ın Rusya’nın ekmeğine yağ süren diğer bir tavrı, Türkiye ile ortak hareket ederek İsveç’in NATO üyeliğini engellenmesi.

Ukrayna’nın savaşarak Rusya’yı yenemeyeceğine inanan Orbán, tarihin dönüp  dolaşıp kendisini haklı çıkardığı özgüvenine de sahip. Buna kanıt olarak da, Avrupa’da kimse “göç” konusunu konuşmazken, kendisinin bu meseleyi gündeme getirdiğini ve diğer AB ülkelerinin, bugün Macaristan gibi “göçmensiz” olmak için her şeyi yapacağını öne sürüyor.

DIŞ POLİTİKANIN İÇ SİYASETE MALZEME EDİLMESİ

Orbán, Türkiye’de çok da aşina olduğumuz biçimde, dış politikayı iç siyasete de malzeme yapıyor. Ukrayna’ya yapılacak AB maddi yardımı onaylamamasının sebebini, “Macaristan vatandaşlarının vergilerini çarçur etmek istememesi” olarak çerçeveliyor. Sadece Ukrayna’ya yardım konusunda değil; Ukrayna’nın AB üyeliği konusunda da, iç politikaya yönelik argümanları var Orbán’ın… Ukrayna’nın AB üyeliğinin, hem Avrupa’nın geneli, hem de Macaristan’ın kendisi için “tam bir felaket” olacağını söyleyen Orbán, ülkenin Rusya ile Avrupa arasında tampon bölge olarak kalması gerektiği düşüncesinde. Putin’in “Ukrayna’yı askeri güçten arındırılmış, tarafsız bir ülke” olarak görmek istediği iddiasıyla, Orbán’ın yaklaşımının örtüştüğünü söyleyebiliriz.

Ukrayna’nın savaşarak Rusya’yı yenemeyeceğine inanan Orbán, tarihin dönüp  dolaşıp kendisini haklı çıkardığı özgüvenine de sahip. Buna kanıt olarak da, Avrupa’da kimse “göç” konusunu konuşmazken, kendisinin bu meseleyi gündeme getirdiğini ve diğer AB ülkelerinin, bugün Macaristan gibi “göçmensiz” olmak için her şeyi yapacağını öne sürüyor. 2015-16’da, kendisini “göçmen nefreti” yaymakla suçlayan ülkelerin, sessiz sedasız onun politikalarını benimsediğini söylerken, çok da haksız değil Orbán. İngiltere’nin düzensiz göçmenleri Ruanda’ya göndermeye çalışması;  AB’nin kendisinin de Tunus ve Libya ile göçmen anlaşmaları yapmasının, kendisini haklı çıkardığı düşüncesinde. Ukrayna’nın silahlandırılarak güçlenmiş biçimde Rus güçlerine karşı taaruza geçmesinin, savaşın kazanılması ile sonuçlanmayacağı iddiası, 2023 yaz aylarında Orbán’ın en çok gündeme getirdiği konulardan biriydi. Haklı çıktı; ama savaş da öyle bir dönüm noktasında ki-bundan sonra Ukrayna’ya yardımı kesmeyi “başarmak”, Orbán’ın kendi kendini haklı çıkarması anlamına geliyor.

Ukrayna vakası, Orbán’ın “AB’nin oyunbozanı” olmayı nasıl başardığının bir örneği. Türkiye’nin de yakından tanıdığı, Batı kurumlarının içinde veya Batı ile yakın diyalog halinde olup da, “oyunbozanlık” yapmak; gerçekten kazandırıyor mu? Veya, tam olarak kime ne kazandırıyor?

Daha çok yazacak, konuşulacak meseleler bunlar: Macaristan’ın, AB üyesi olarak Ukrayna’ya yaklaşımı sadece buzdağının ucu sayılabilecek bir örnek.

Bu yazı AB uzak bir hayal mi? dosyasında yayımlanmıştır. Dosyanın diğer yazılarına erişmek için buraya tıklayınız.

Sezin Öney

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir