İyi Parti, erken iktidar hastalığından kurtulabilecek mi?

İyi Parti, erken iktidar hastalığından kurtulabilecek mi?

Bu açıdan yerel seçimler, İyi Parti’nin hem siyasi pozisyonunu belirlemek hem de siyasal söylemini netleştirmek açısından bir imkandır. Bu İyi Parti’nin CHP ya da yerel ittifaklara teslim olmasını gerektirmiyor. Sadece gerçekçi olması İyi Parti’nin en büyük siyasi kazancı olacaktır. Çünkü Türkiye’nin yeni bir milliyetçi/ülkücü partiye değil merkez sağda kucakladı bir partiye ihtiyacı var.

Son günlerde en çok konuştuğumuz konuların başında İyi Parti’de yaşananlar geliyor. Partide yaşanan istifalar, üst düzey yetkililerin birbirleri hakkında yaptıkları açıklamalar, suçlamalar, disiplin süreçleri. Özetle İyi Parti kaynıyor, kaynamaya da devam edecek.

Bütün bunları tek başına, partinin 31 Mart yerel seçimlerine her seçim çevresinde kendi adaylarını çıkartma kararına bağlamak ne kadar mümkün? Kuşkusuz bu karara bağlı tartışmalar hatta istifalar da söz konusu olabilir ama daha temelde sorun; partinin tabanı ile örgüt/yönetimi arasındaki makas farkı ve partinin siyaseten nerede durduğu konusundaki “belirsizlik”, “yönsüzlüktür”.

Partinin siyasal pozisyonu (merkez sağ/ülkücü gelenek farkı) parti kuruluşundan bu yana var olan bir sorundu. Bu siyasal belirsizliğin yol açtığı hiçbir sorun ne yazık ki parti yöneticileri tarafından dikkate alınmadı. Dahası parti lideri de, parti yöneticileri de kendilerinden çok emin açıklamalar yaptılar.

Gerek parti lideri Meral Akşener, gerekse kendisine yakın üst düzey yöneticileri 2022 başından bu yana “şu an oyumuz yüzde 18, yakında ikinci parti olacağız”, “Kılıçdaroğlu Alevi olduğu için tabanımızı onun olası cumhurbaşkanlığına ikna etmemiz zor” mealinde pek çok açıklama yaptılar. Dahası parti lideri Akşener, çok erken bir tarihte kendine “başbakanlık” rolü biçti, buna inandı.

ERKEN, ERKEN İKTİDAR HASTALIĞI

Ben bütün bu açıklamaları yazdığım yazılarda, katıldığım TV programlarında “erken iktidar hastalığı” olarak tanımladım.

Nedeni basitti.

İyi Parti lideri ve yöneticileri bu açıklamaları yaptıkları dönemde yapılan pek çok ankette İyi Parti ancak 3. ya da 4. parti olarak çıkıyordu. Yani sadece AKP ve CHP’nin değil aynı zamanda HDP’nin de gerisindeydi bu araştırmalarda.

Nitekim 14 Mayıs 2023 Milletvekili seçimlerinde yüzde 9.9 oy aldılar ve MHP’nin gerisinde 4. parti oldular. Milletvekili sayısında ise 44 vekil ile Meclis’te 5. parti oldular.

Seçim sonrasında önemli açıklamalar yapacağı söylenen Akşener gerek partisinin kongresinde gerekse 26 Ağustos’taki konuşmasında seçim sonuçlarına ilişkin bir özeleştiri yapmadan CHP’yi, Kılıçdaroğlu’nu ve partisi içindeki bazı isimleri eleştirdi.

Oysa hepimiz Akşener’den 14 ve 28 Mayıs seçimlerine ilişkin bir açıklama bekliyorduk. Akşener bunu yapmak yerine 2018 seçimlerine katılmasını, bir anlamda partisinin varlığını borçlu olduğu CHP’li 15 vekilin İyi Parti’ye katılması jestinden duyduğu pişmanlığı dile getirdi. Sonraki önemli açıklaması ise yollarında “Hür ve Müstakil Parti” olarak devam edecekleri oldu.

Özetle Akşener’in hiçbir açıklamasında 14 Mayıs’ta alınan yüzde 9.9’luk oy ya da 28 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı seçim yenilgisine dair bir şey söylemedi bize.

Oysa biz 3 Mayıs’ta neden masadan kalkıldığını, 6 Mart’ta neden oturulduğunu ve o üç günde neler olduğunu bilmek istiyoruz.

Ve biz muhalefet liderleriyle yapılan 13 toplantıda ve kendisinin CHP lideriyle yaptığı birebir görüşmelerde Kılıçdaroğlu’nun adaylığının gündeme gelip gelmediğini, geldiyse Akşener’in ona ne söylediğini bilmek istiyoruz.

Ne yazık ki Akşener bunların hiç birine cevap vermedi. Vermek istemedi.

Parti içindeki tartışmaların, istifaların, istifa edenlerin AKP’ye geçmelerinin arkasında hep kendiyle yüzleşemeyen parti ve liderlik gerçeği var. Ve bu ertelendikçe bunlar devam edecek.

Akşenerin başbakan olma iddiası ne kadar gerçekçi değildiyse; 31 Mart seçimlerine hür ve müstakil bir parti” olarak katılma kararı da benzer hayali yansıtıyor.

KENDİNE GELME FIRSATI

Bütün bu tartışmalar sürerken dün CHP lideri Özgür Özel, Akşener’i ziyaret etti ve yerel seçimde yeniden işbirliği önerdi.

Akşener bu öneriyi partisinin yetkili kurullarında tartışacaklarını ifade etti.

Kuşkusuz, Akşener’in konuyu partisinin ilgili kurullarında görüşeceği söylemi siyasi nezaket açısından prosedürle ilgili bir zorunluluk olabilir ama karşımızdaki gerçek şudur; 31 Mart 2024’de yapılacak yerel seçimlerde muhalefet partilerinin başarılı olması açık ya da örtülü; partiler düzeyinde ya da sandık düzeyinde işbirliği yapmaktan geçiyor.

Bu gerçek gün gibi açıkken, iktidar bloku bu gerçeğin farkında olarak muhalefet partileri, onların kimi temsilcileri ile açık, gizli flört ederken; işbirliğinden kaçmak kapılmış oldukları erken iktidar hastalığının sürmesinden başka bir şey değildir.

Bu açıdan yerel seçimler, İyi Parti’nin hem siyasi pozisyonunu belirlemek hem de siyasal söylemini netleştirmek açısından bir imkandır.

Siyaseten iddiası olmayan bir parti için başbakan olma iddiası da, seçimlere hür ve müstakil parti olarak katılmak da anlamlı olabilir, ama kendini siyasetin merkezinde konumlandırma iddiasındaki parti için bu iddialar açık bir ifadeyle erken iktidar hastalığı semptomlarından başka bir şey değildir.

Kuşkusuz bu öneri İyi Parti’nin CHP ya da yerel ittifaklara teslim olmasını gerektirmiyor. Sadece gerçekçi olması İyi Parti’nin en büyük siyasi kazancı olacaktır. Çünkü Türkiye’nin yeni bir milliyetçi/ülkücü partiye değil merkez sağda kucakladı bir partiye ihtiyacı var.

Murat Aksoy

One thought on “İyi Parti, erken iktidar hastalığından kurtulabilecek mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir