Erdoğan’ın tercihi ‘şimdilik’ ‘Devlet’

Erdoğan’ın tercihi ‘şimdilik’ ‘Devlet’

Erdoğan ince bir çizgi izliyor ve AKP liderliği şapkası ile Cumhurbaşkanlığı şapkası arasında gidip gelerek MHP arasında hassas bir dengede yürümeye çalışıyor. Uçakta yaptığı açıklamalar bize tercihin şimdilik Bahçeliden yana olduğunu gösteriyor.

Bugün bayram. Bu vesileyle tüm okuyuculara huzurlu bir bayram dilerim.

Bayram nedeniyle dün tüm liderler bayram mesajı yayınladı.

Bunlardan en ilginç olanı kuşkusuz MHP lideri Devlet Bahçeli’ye ait olandı.

Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı ve AKP lideri Erdoğan’ın önce CHP lideri Özgür Özel, ardından öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in eşi ve çocuklarını kabul etmesinden sonra Bahçeli uzun bir açıklama yapmıştı.

Bahçeli o açıklamasında da, dün yaptığı açıklamada da, yumuşama ve normalleşme arayışlarının hedef almıştır.

Salı akşamı yaptığı açıklamada konu ile ilgili olarak;

“… normalleşme ve yumuşama atmosferinin sürdürülebilir hale gelmesinin önünde şayet Milliyetçi Hareket Partisi bariyer olarak telakki ve tarif ediliyorsa, bu konuda da geniş bir ittifak husule gelmişse, bize düşen sorumluluk ülkemiz ve milletimiz uğruna her türlü fedakarlığı göze almak, gereğini ise gönül huzuruyla yapmaktır.

AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisinin samimi dileği ve temennisidir. Buna rağmen Cumhur İttifakı’na bağlılığımız kararlılıkla devam edecek, TBMMde kanun tekliflerine verilen desteğimiz aynen sürecektir.”

ifadelerini kullanmıştı.

Bahçeli’nin dün yaptığı açıklama da aynı konu bağlamında;

“… ülkemizde anormal hiçbir şey yoktur, hatta normalleşme safsatalarıyla milletimizin sinir uçlarını tahriş edecek gizli gündem teşrifatçılarına ikna olacak ve itibar edecek de olmayacaktır.

Yumuşama mesajlarına özenle saklanan ve sarılan yalan, dedikodu ve iftira kampanyasının hangi sinsi emellere, hangi sakat hedeflere odaklandığı az veya çok bellidir.

Bir yanda yumuşaklık pozu veren, diğer yanda meşrep ve müktesebatında taşıdıkları nefret ve öfkeyi sağanak halinde yağdıran siyasi hasis ve hırçın zihniyetlerin ikiyüzlülüğü bugünlerde utanç verici düzeylerdedir.

Kutuplaşmayı törpülemek yerine kurnazca tahrik edenler, husumeti örselemek yerine bayağı şekilde taçlandırıp tasdikleyenler elbette milletimizin gözünden ve gönlünden kaçamayacak aciz ve acıklı durumdadır.”

açıklamalarında bulundu.

Bahçeli’nin açıklamalarından anlıyoruz ki, Türkiye’de her şey normal görüyor. Bunun temel nedeni MHP’nin, parçası olduğu siyasi ortaklıkta siyasi sorumluluğu olmadan siyasi yetkili olmadan iktidar imkanlarından yararlanması olabilir.

MHP’YE GÖRE HER ŞEY NORMAL

Peş peşe gelen iki açıklamada Türkiye gündeminde Erdoğan’ın siyasette “yumuşama”, Özel’in ilişkiler ve ülkede “normalleşme” olarak ifade ettiği kavramsallaştırmadan belli ki Bahçeli rahatsız.

Bahçeli özetle; Türkiye’nin ne Erdoğan’ın ifade ettiği gibi yumuşamaya ne de Özel’in ifade ettiği normalleşmeye ihtiyacı olmadığını yüksek sesle ifade ediyor.

MHP’ye göre Türkiye’de her şey normal. Bu bir anlamda anormali normalleştirme halinden başka bir şey değil.

Her şeyin normal olan bir ülkede de; yumuşama da, normalleşme de gereksiz kavramlar ve tartışmalar.

Ancak hemen ifade edelim ki, ülkede bazı şeylerin normal olmadığını söyleyen bizatihi MHP’nin Cumhur İttifakı’ndaki siyasi ortak AKP’deki elitlerden geliyor.

Nitekim Bahçeli salı açıklamasında; “AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, …” sözleriyle buna vurgu yapmış ve AKP elitlerini uyarmıştı. Ki ben de yazılarımda bu sürecin başlamasına yol açanın Erdoğan değil AKP elitlerini olduğuna dikkat çekiyorum.

Bahçeli’nin açıklamalarından anlıyoruz ki, Türkiye’de her şey normal görüyor.

Bunun temel nedeni MHP’nin, parçası olduğu siyasi ortaklıkta siyasi sorumluluğu olmadan siyasi yetkili olmadan iktidar imkanlarından yararlanması olabilir.

MHP’nin normal gördüğü şeyleri görünen o ki, AKP elitleri öyle görmüyorlar ki, 31 Mart sonrası Erdoğan’a baskı yaparak onu farklı bir siyaset izlemeye ikna etmeye çalışıyorlar.

Erdoğan AKP’den gelen seslere bazı adımlar atarak onları duyduğunu gösterdi.

Erdoğan’ın Özel’i kabulü ardından yaptığı siyasette yumuşamaya ihtiyaç olduğu açıklaması bu sürecin bir sonucu.

Bunun devamını da hep birlikte izledik.

Erdoğan’ın tercihi ne olursa olsun ana muhalefet lideri olarak Özel, Erdoğan’ın kendisine sunduğu var olan düzeni meşrulaştıran rolü kabullenmeden toplumsal taleplerin sesi, onların kamusal temsilcisi olmalıdır.

ÖZEL DEVLETE DEĞİL TOPLUMA YAKLAŞMALI

Ancak burada hemen şunu ifade edelim ki, bu süreç Erdoğan’ın da işine geldi. Sonuçta Erdoğan 31 Mart seçim yenilgisini unutturduğu gibi Türkiye’nin ağır ekonomik gündemi de konuşulmaz oldu.

Bu açıdan Erdoğan ince bir çizgi izliyor ve AKP liderliği şapkası ile Cumhurbaşkanlığı şapkası arasında gidip gelerek MHP arasında hassas bir dengede yürümeye çalışıyor.

Son olarak Erdoğan’ın İspanya ve İtalya ziyaretleri dönüşünde uçakta gazetecilere yaptığı açıklamalar bize tercihin şimdilik Bahçeliden yana olduğunu gösteriyor.

Ki bunun ilk işaretini geçtiğimiz Salı Bahçeli açıklamasından sonra AKP Sözcüsü Ömer Çelik’ten gelmişti. Çelik sosyal medya mesajında;

Ülkemizi karşı karşıya olduğu tehlikelerden korumak ve geleceğe güçlü bir şekilde taşımak için kurulan Cumhur İttifakı kararlılıkla yoluna devam etmektedir. Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaşmak için Cumhur İttifakı olarak, ülkemizi geleceğe taşımak ve milletimize hizmet etmek noktasında güçlü siyasetlere imza atmaya devam edeceğiz.”

ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan dönüş yolunda uçakta Bahçeli’nin açıklamaları başta olmak üzere sorulara verdiği cevaplardan bazıları şu şekilde;

“Devlet Bey’in açıklaması devlet adamı yaklaşımıyla, sakin, bir tartışmaya fırsat vermeden yapılmıştır. Konuyu bu şekilde kapatmış olması gayet isabetlidir. Bizler Cumhur İttifakı olarak asla duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz. …

Biz Cumhur İttifakı olarak aynı duruşumuzu, aynı dayanışmamızı devam ettireceğiz. Şunu da söyleyeyim, Cumhur İttifakı bir altılı masa değildir. Altılı masanın içinde yer alanlar, bildiklerini okusunlar. …

İadeiziyaretle siyasete yumuşama getirelim dedik ama bundan anlamayanlar İstanbul’da basın toplantısı yaptı ve belli ki birilerinin etkisi altında kaldılar. Demek ki bazı yerlerden onay aldılar. Bunlar tabii doğru şeyler değil, güzel şeyler değil. Sürece katkı sağlayan şeyler değil. …

Bizim iadeiziyaretimizi demek ki hazmedemediler. Eğer bu iadei ziyaretimizi CHP’nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi, bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı.”

ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar açık biçimde Erdoğan’ın, Bahçeli’nin açıklamalarının da etkisiyle olsa gerek şimdilik Cumhur İttifakı’ndan yana olduğunu gösteriyor.

Ama burada hemen bu tercihin “şimdilik” olduğunu da ifade edelim.

Bakalım bu açıklamaya AKP içinde açık ya da örtülü bir tepki gelecek mi?

Diğer yandan Erdoğan’ın tercihi ne olursa olsun ana muhalefet lideri olarak Özel, Erdoğan’ın kendisine sunduğu var olan düzeni meşrulaştıran rolü kabullenmeden toplumsal taleplerin sesi, onların kamusal temsilcisi olmalıdır.

Bu siyasetin alanı da sadece Meclis yani salon değil Meclisteki siyasi partiler dahil olmak üzere toplumun kendisi olmalıdır.

Bu açıdan Özel’in bayram mesajında iade ettiği;

“Türkiye’nin normalleşmesi, siyasetin rotasının yeniden millete çevrilmesini, siyasetin gündeminin sadece halkın gündemi etrafında şekillenmesini gerektirmektedir. Son seçimlerin birinci partisi olarak, normalleşme sürecinde önemsediğimiz asıl mesele budur”

önemlidir

Murat Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir