Baby Reindeer Londra’daki hayata dair neler söylüyor?

Baby Reindeer Londra’daki hayata dair neler söylüyor?

Baby Reindeer Türkiye’den ve dünyadan birçok insanın Britanya’da en çok tercih ettiği, sevdiği ve beğendiği şehir olan Londra’da hayatın, aslında her büyük şehir gibi, oralı olmayan birisi için ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

Uzun zamandır Netflix’in Baby Reindeer dizisinde yer alan hikaye(ler) izleniyor ve konuşuluyor. Konu karakterlerin analizinden [1]; eşit anlamda hayal kırıklığı yaratmasına; kuirliğe [2]; toplumsal cinsiyet rollerine bir çok bakımdan ele alındı. Britanya’da ise, gerçek bir hikayeye dayanması nedeniyle, o kişileri bularak onlarla yapılmış mülakatlar basını doldurdu. Dahası, konu bu endüstride yer alan kişilerin hikayelerinin ve Darrien karakterinin [3] tanındığı, Martha’nın Donnie’ye [4] hatta Netflix’e dava açma yolunda olduğu zira karakterinin korunmasına dikkat edilmediği [5] gibi konular üzerinden de dile geldi. Benim bu yazıda dikkat çekmek istediğim ise beş seneden fazla bir zamandır Londra’da yaşayan birisi olarak, dizinin Britanya’daki hayata dair gösterdiği şeyler. Bunların daha önce yazılmamış olduğunu gördüğümden özellikle ele almak istiyorum.

Baby Reindeer aslında yabancılarla dolu çok renkli bir Londra hikayesi gibi görünüyor olsa da, onların olmayan bir şehirde geldikleri yer ve sahip oldukları şive ile, bir şeyler başarmaya çalışırken istismarla karşılaşıp, yerel olmaları gerekirken yabancılık çeken insanlar.

ANA DİLİN İNGİLİZCE OLMASI LAZIM MI?

İlk baştan başlarsak, Baby Reindeer Türkiye’den ve dünyadan birçok insanın Britanya’da en çok tercih ettiği, sevdiği ve beğendiği şehir olan Londra’da hayatın, aslında her büyük şehir gibi, oralı olmayan birisi için ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Uzun vadede, başarıyı sağlamak için birtakım şartlar var. Aslında bu tarz zorluklar ve şartlar, New York yahut İstanbul’a umutlarla göç eden kişilerin düştükleri yolları gösteren birçok hikayede ele alınmıştır. Bu anlamda yabancılaştırıcı ve rekabetçi bir şehirde çok şaşırtıcı olmayabilir.

Ancak burada Londralı olmadığı kadar, İngiliz dahi olmayan baş karakterler var. Donny İskoç, Martha da İskoç (gerçek hayatta değil) [6]. Donnie’nin İskoçya’da tanıştığı kişinin adı Darrien yine Galce kökenli bir İrlanda ismi. Bir de trans kadın Teri var, terapist. O da dizide Amerikalı rolünde ama aslen Meksikalı olduğunu anlıyoruz [7]. Dolayısıyla Baby Reindeer aslında yabancılarla dolu çok renkli bir Londra hikayesi gibi görünüyor olsa da, onların olmayan bir şehirde geldikleri yer ve sahip oldukları şive ile, bir şeyler başarmaya çalışırken istismarla karşılaşıp, yerel olmaları gerekirken yabancılık çeken insanlar.

Karakterlerin hepsi anadil olarak İngilizce konuşsa da İngiliz değiller ve hatta şiveleri İngiliz değil. Bunun bir İskoç için bile, başarmaya çalıştığı işe bağlı olarak, bir handikap olduğu söylenebilir. Bu aralar yeni bitirdiğim ünlü İskoç rapper ve yorumcu Darren McGarvey’nin The Social Distance Between Us (Aramızdaki Toplumsal Mesafe) adlı kitabında bu konu, bir yorumcu olarak kendisinin bu kadar iyi konuşmasına ne kadar şaşıldığına dair kısımlar içerir. Elbette Londra’da şivesi olan birçok yabancı doktor, avukat, öğretim üyesi birçok başarılı kişi bulabilirsiniz. Onların mesleki başarısı şiveyi gündem getirmezken, buradaki eğitimli İngiliz şivesi eksikliğinin, dizideki karakterlerin başarısızlığını katmerlendirdiği düşünülebilir.

Donny’nin rahatlamak için gittiği yer ailesinin bulunduğu İskoçya. Bu İskoçya’nın birçok İskoç için varolan anlamını tekrar gösteriyor: iş olmasa da aile ve güven veren bir yer.

KALACAK YER, YAPILAN İŞ, İSKOÇYA’NIN SEMBOLİZMİ:

İkinci vurgulamak istediğim, dizideki karakterlerin yaşadığı ve yine birçok büyük şehirde görülen barınma meselesi. Dahası, Londra’da hatta Britanya’da barınma dairede yahut apartmanda değil özel evde oturmak demek. Bu gelenek Britanya’dan ABD’ye ve Avustralya’ya tüm kolonilere yayılmış. Öyle ki, Britanya’da insanların sadece %6’sı üç kattan yüksek apartmanda otururken, %80’i evde oturuyor. Hemen Fransa’ya geçtiğinizde bu apartman oranı %44[8]. Çok ciddi bir benim (NIMBY) denilen “benim arka bahçemde olmaz”la yeni bina yapılmasına engel olunduğu; buradaki eski üç katlı evlerin, üç ayrı daireye çevrildiği; topraktaki kayma ve global ısınma gibi sebeplerle sürekli onarıma ihtiyaç duyulması gibi durumlar mevcut. Burada yaşayanlar olarak bize sürekli yeni binalar ve daireler yapılıyor gibi gelse de, bu ihtiyaçtan çok eksik[9]. Yapılan yeni binalar aynı zamanda inanılmaz apartman giderleri de içeriyor. Tüm bunların ışığında, dizide gösterildiği gibi Donny, Londra’da kalacak yer bulamıyor, eski kız arkadaşının annesinin bonkörlüğü sayesinde onun evinde kalıyor. Zira anne adeta kaybettiği oğlu yerine onu adapte ederek, sarı yağmurluğunu da ona vermiş. Ama asıl Martha, Londra bakımından en kötü seçeneklerden biri olarak görülen sosyal barınma imkanına sahip bir yerde kalıyor. Çok katlı bir binanın giriş katında, ufak bir yerde. Buna karşın, parası dolayısıyla güzel bir evi olansa Donny’nin tacizcisi Darrien. Bir diğer nokta da Donny’nin, komedyenlik hayalini denemeye devam etmek için pubda çalışması. Bu da Londra’da hizmet sektöründe paraya ihtiyacı olan genç ve yabancı insanlar için çok sık başvurulan bir sektör.

Donny’nin rahatlamak için gittiği yer ailesinin bulunduğu İskoçya. Bu İskoçya’nın birçok İskoç için varolan anlamını tekrar gösteriyor: iş olmasa da aile ve güven veren bir yer. Martha’nın İskoç ailesinin-ebeveynlerinin nerede olduğuna; yahut kardeşi olup olmadığına; hatta ailesiyle ilişkisi olup olmadığına dair bir şey duyamıyoruz. Sadece diziye adını veren Ren Geyiğinin kötü bir çocukluğun tek güzel anısını olduğunu çok sonra anlıyoruz. Ki bu da aslında İskoçya’nın İngiltere’ye göre daha çok kar yağan rüyalarla dolu bir yer olduğunu tekrar hatırlatıyor.

Diğer yandan, Donny’nin kendisine ünlü olma ihtimalini sunan kişiyle tanışmasının yine İskoçya hatta Edinburgh’da olduğunu görebiliriz. Bu olumlu durum, oranın Londra’ya göre daha tatlı bir gece hayatı ve iyi ilişkiler kurma potansiyelini ortaya koyuyor. Bir yandan da bu da zaman açısından sınırlı dönemlerle kısıtlı. Herkes bu sınırlardan sonra Londra’ya döndüğünde, Donny’nin başına gelenlerin Darrien’ın Londra’daki evinde yahut çalıştığı barda gerçekleştiğini görüyoruz. Çünkü Londra’nın anonim ve karışık yapısı herkese yasallık sınırında gezen/yasal olmayan işleri yapma imkanını sunuyor. İskoçya ise daha korunaklı ve küçüklüğü sayesinde anonimliği daha az bir alan.

Polis memuru Donny’ye ne kadar zamandır böyle bir şikayeti olduğunu; niye geciktiğini soruyor (adeta suçlayıcı dil) ve -yeri geldiğinde- mağdurken hukuki hata sonucu şikayet edilen durumuna nasıl düştüğünü göstererek, başından iş atmasını sağlayan tipik polis davranışını da gösteriyor.

HUKUK VE KOLLUK:

Son olarak, bir hukukçu olarak her zaman dikkat ettiğim bir başka noktaya değinmek istiyorum. O da buradaki hukuk sistemi ve kolluğa dair. Martha’nın evindeki buzdolabının üstündeki belgeden anlaşılabildiği kadarıyla (3. Bölüm 17. Dakika), kendisi İskoçya’daki Glasgow Law School’da hukuk okumuş. Hukuk okuduğu için de birçok konuyu biliyor “şunu yapamazsın; bu hukuka aykırı; kanuna göre bunu bana vermek zorundasın” gibi ciddiye alınacak hukuki bilgilere sahip ve bunları kullandığı gibi kendi lehine delil toplamayı da biliyor. Bunlar elbette hukuk okumanın kişiye kattığı çok önemli bilgi ve beceriler.

Polisin tavrı ise sıklıkla birçok ülkede gördüğümüz cinsten: her başvuruyu hızla alıp hemen işlem yapma arzusundan ziyade, daha çok başvurunun gerçekten takip edilebilecek bir içerik oluşturup oluşturmadığını anlamak. Oluşturmuyorsa da başvuranı defetmek hele yanında bir avukatı yoksa. Nitekim polis memuru Donny’ye ne kadar zamandır böyle bir şikayeti olduğunu; niye geciktiğini soruyor (adeta suçlayıcı dil) ve -yeri geldiğinde- mağdurken hukuki hata sonucu şikayet edilen durumuna nasıl düştüğünü göstererek, başından iş atmasını sağlayan tipik polis davranışını da gösteriyor. Bu elbette personel ve şehirlerdeki kalabalık ve diğer polis ihtiyacı meselelerinden de kaynaklanan ve ancak belirli bir çaba ve uzun süre sonucunda işleyen bir sistemin de göstergeleri. Dolayısıyla sadece Britanya’da değil, her yerde taciz ve ısrarlı takip yahut başka bu tarz sorunları çözmek için mağdurları destekleyen daha farklı mekanizmalara ihtiyaç olduğunu göstermesi açısından da önemli.


[1] Zehra Çelenk, Mağdur Musun Fail mi: İnsan denen dipsiz kuyu: Baby Reindeer (7 Mayıs 2024)
https://www.gazeteduvar.com.tr/magdur-musun-fail-mi-insan-denen-dipsiz-kuyu-baby-reindeer-makale-1689421

[2] Ebru Nihan Celkan, Kuir Bir Dizi Tarafından Ele Geçirildiniz: Baby Reindeer (29 Nisan 2024)
https://www.artfulliving.com.tr/kultur-ve-yasam/kuir-bir-dizi-tarafindan-ele-gecirildiniz-baby-reindeer-i-30155

[3] Becca Monaghan, The real life Darrien from Baby Reindeer is known to ‘everyone’ claims Richard Osman (6 Mayıs 2024)
https://www.indy100.com/tv/richard-osman-baby-reindeer-darrien-2668173331

[4] Tim Lammers, ‘Baby Reindeer’ Real ‘Martha’ comes forward threatens to sue Richard Gadd (29 Nisan 2024)
https://www.forbes.com/sites/timlammers/2024/04/29/baby-reindeer-real-martha-comes-forward-threatens-to-sue-richard-gadd/

[5] Katherine Lawton, Did Netflix do enough to protect the real life Martha’s identity (11 Mayıs 2024)
https://www.dailymail.co.uk/news/article-13403413/Martha-identity-Baby-Reindeer-character-identical.html

[6] Jess Battison, People can’t believe real accent of actor who plays Martha in Baby Reindeer (25 Nisan 2024)
https://www.ladbible.com/entertainment/netflix/martha-real-accent-baby-reindeer-actor-028809-20240425

[7] Matthew Cox, Who is Baby Reindeer Actress Nava Mau (22 Nisan 2024)
https://www.dailymail.co.uk/tvshowbiz/article-13336661/Who-Baby-Reindeer-actress-Nava-Mau-Teri-real-person.html

[8] The Economist, The growing global movement to restrain house prices (6 Eylül 2023)
https://www.economist.com/international/2023/09/06/the-growing-global-movement-to-restrain-house-prices

[9] The Economist, Britain’s failure to build is throttling its economy (1 Eylül 2022)
https://www.economist.com/leaders/2022/09/01/britains-failure-to-build-is-throttling-its-economy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir