CHP'nin Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Normalleşme halkla yapılır. Siyasi partiler rakiptir zaten, herkes iktidar olmak ister, herkes daha fazla milletvekili çıkarmak ister. Rakiplerin normalleşmesi diye birşey olmaz" dedi.
Kılıçdaroğlu, Anadolu Yayıncılar Federasyonu tarafından düzenlenen, "Anadolu Sohbetleri" programına katılarak, gündemle ilgili değerlendirmelerde bulundu, gazete ve televizyonların Ankara temsilcilerinin sorularını yanıtladı.
“Burada daha çok Türkiye’nin temel sorunlarıyla ilgili düşüncelerimi açıklayacağım. Sizlerin soruları olursa yanıt vermeye çalışacağım ama parti içi tartışmalara hiç girmeyeğim, o ayrı bir konu. Bizim konumuz Türkiye” diyerek sözlerine başlayan Kılıçdaroğlu, Türkiye’de, kimlik, inanç ve yaşam tarzı üzerinden yapılan tartışmaların Türkiye’nin kendi iç kavgaları nedeniyle sağlıklı bir gelecek inşa edemediğini belirtti.
Türkiye’nin bunları aşması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Farklı düşündü diye insanları hapse atmak, soyutlamak, kapı dışarı etmek... Bunların 21. yüzyılın dünyasında yerinin olmaması gerekiyor'' dedi. Gençlerin artık yurt dışına gittiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin gerekirse zeki, çalışkan insanlarını ülkede tutmak için özel bir yasa çıkarması gerektiğini vurguladı.
Türkiye’nin büyük ekonomik kriz içinde olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ''Cumhuriyet tarihindeki en büyük kaynak dağılımı sorununu yaşıyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, ekonomide, sosyal yaşamda dengenin bozulduğunu, orta sınıf oranının giderek düştüğüne işaret etti. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile ekonomide yeni bir sürecin başladığını belirten Kılıçdaroğlu, “Ağırlık para politikasına verildi. Bir istikrar programı ortaya çıkmış değil. İstikrar politikası ortaya çıkmazsa vatandaş güven duymuyor. Faizi artırdık, faizi düşürdük… İyi de üretimi artırmak için hangi politikaları uygulayacaksınız” eleştirisinde bulundu. Kılıçdaroğlu, Orta Vadeli Program'ın Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından açıklandığını hatırlatarak, "Neden ekonomiden sorumlu bakan açıklamadı onu bilmiyorum, aralarında bir sorun mu var? Bu da yeteri kadar medyada sorgulamadı. Bir şekliyle sorgulanması lazım" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu, “Ahlaki yapımızda büyük bir deformasyon var. Ahlaki yapıdaki bozulma sadece hırsızlık yaptı vs. bundan kaynaklanmıyor. Devleti soyanların saygınlık kazandığı bir süreci yaşıyoruz. Ahlak dediğimiz kavramın yüceltilmesi lazım” dedi.
AYM KARARI, SURİYE KONUSUNDA BANA HAK VERİYOR
Dış politikaya da değinen Kılıçdaroğlu, “En son bizim altılı masadaki değerli genel başkanım, dostum Davutoğlu ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararı çıktı. Orada aslonan Anayasa Mahkemesi’nin Suriye ile ilgili yapmış olduğu analiz. Bana hak veriyor, Suriye’ye Türkiye’nin girişiyle ilgili bana hak veriyor aslında. Ona baktığınızda dış politikanın sağlıklı yürümediği, dış politikada Türkiye’nin kan kaybettiği gerçeği de var” değerlendirmesinde bulundu.
BRICS BAŞVURUSUNU NEDEN MOSKOVA AÇIKLADI?
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin BRICS’e başvurduğunu Moskova’nın açıkladığını hatırlatarak, ''Niye Moskova açıkladı? İlk kez böyle bir tabloyla karşılaşıyorum. Türkiye başvurmuşsa bunu Türkiye'nin açıklaması lazım Moskova'nın değil" dedi. Kılıçdaroğlu, "Esad’ın eli çok güçlü şu anda, kendi söylediklerini kabul ettirmek istiyor” ifadelerini kullandı.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, “Erken seçim olmalı mı” sorusu üzerine şunları kaydetti:
“Sami Selçuk’un güzel bir yazısı çıktı, dedi ki ‘Yerel seçimlerde, CHP birinci parti. İktidarın mutlaka hemen erken seçime gitmesi lazım çünkü güven kaybetti. Gerekçesi şu; yerel yönetim aktörleri, belediye başkanları çıkıp konuşsalardı bir sorun yoktu, CHP birinci olur bir başka birinci olur vs. Ama seçim meydanlarına Erdoğan bakanlar çıktı. Herkes çıktığına göre ve yenildiklerine göre, o zaman seçim zorunlu olur. Seçimin derhal istenmesi lazım, Erdoğan’ın da demokrasiye inanıyorsa bunun gereğini yapması lazım.”
MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEĞİZ
Kılıçdaroğlu, MHP’lilerin şikayeti üzerine kendisi hakkında açılan davaya ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:
“Demokrasinin olmadığı bir ülkede veya demokrasinin işlemediği bir ülkede elbette farklı düşüncelere tahammül edemeyenler dava açabilirler yargı da onların emrinde. Dolayısıyla istedikleri kararı çıkarabilirler. Ama bu bizim demokrasi mücadelesinden geri adım atma anlamına gelmemeli. Tam tersine ne yaparlarsa yapsınlar, bu ülkeye demokrasi demokrasiyi getirmek için mutlaka mücadele edeceğiz. Mücadelenin koşulları zorlanabilir, yani çok daha zorlu alanlar yaratılabilir bizler açısından ama biz zaten hayatı mücadele ile geçmiş olan bir gelenekten geliyoruz o mücadeleyi sürdüreceğiz.''
SİYASETİN ÇIKIŞ KAPISI YOKTUR
''CHP'yi 13,5 yıl yönettiniz. Geriye dönüp baktığınızda en büyük pişmanlığınız nedir? Bundan sonraki siyasi hedefiniz nedir” sorusuna Kılıçdaroğlu şu karşılığı verdi:
''Siyasi hedefim, sonuçta bir siyasetçiyiz. Siyasetin dışında kaldık desek doğru değil. Hayatın kendisi siyasete girdiğiniz andan itibaren... Rahmetli Demirel’in dediği gibi ‘siyasetin giriş kapısı var çıkış kapısı yoktur.’
Siyasetle ilgileniyorum, ekonomiyle ilgileniyorum, dış politikayla, felsefeyle ilgileniyorum. Sadece siyaset değil sivil toplum örgütleri de geliyor onlarla da zaman zaman buluşuyoruz, konuşuyoruz. Onların toplantılarına katılıyorum ama tek koşulum var ‘Medyaya kapalı olsun’ diyorum, öyle gerçekleştiriyoruz. Değişik partilerden milletvekilleri geliyor düşüncelerimi soruyorlar, onlara aktarıyorum. Bu çerçevede bakıyorum siyasete. Elbette siyaseti de yakından izliyoruz, herkesin izlediği gibi. Ben de siyasetçi olarak izliyorum. Yeri, zamanı gelince de kendi düşüncelerimi, şimdi X diyorlar, o çerçevede olabildiğince kamuoyuyla paylaşmaya çalışıyorum. Bazı sorunlar daha derinlikli olarak ele alınmak ve onlara daha sağlıklı çözümler üretmek gerekiyor. Bu çerçevede de çalışmalarımız var, eski siyasetçi arkadaşlarım var, onlarla beraber bazen akademik dünyadan aktörlerle beraber masaya yatırıyoruz. Oturuyoruz konuşuyoruz.''
HİÇ KONUŞMAYAYIM MI?
Bir gazetecinin, “Kılıçdaroğlu bir ağabey olsun diyenler de çıkıyor. ‘Manevi Genel Başkan olun’ diyenler de var, ‘Niye siz açıklama yapıyorsunuz’ diyenler de var” sözleri üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Yani ben hiç konuşmayayım mı? Bu, işin doğasına aykırıdır. Rahmetli Baykal, televizyonlara çıkardı konuşurdu yeri geldiğinde açıklamalar yapardı, büyük bir dikkatle izlerdik. Rahmetli Baykal bizi de eleştirirdi ama bizim kültürümüzde Genel Başkanımızı eleştirmek yoktur. Eleştirirdi, dinlerdik. Ziyaret ederdim çok sık, düşüncelerini alırdım. CHP’nin ayrı bir kültürü var, diğer partilere benzemez. Bu kültür içinde yetiştim o kültürü sürdürmeye çalışıyorum. Parti yöneticileriyle kavga etmek, partinin aleyhine bir şey söylemek asla doğru değil. Bu, partili olmamak demektir. Biz partimizi seviyoruz, sayıyoruz. Başarılı olmasını istiyoruz. Bakışım böyle.''
“DEVA ve Gelecek Partisine milletvekilleri Kemal Bey’in hediyesi oldu” yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''Eğer bir sonraki aşamayla ilgili de politika oluşturmazsanız başarısız olursunuz. Siz her aşamayı lehte veya aleyhte değerlendirmek ve ona göre politika oluşturmak zorundasınız. Parlamentoda muhalefet partileri beraber çalışırsa birlikte çalışırsa çok başarılı sonuçlar elde edebilirler. Dolayısıyla muhalefetin güç birliği yapması, ortak politika oluşturması, tabii her konuda olmayabilir ama bellli konularda ortak politika oluşturması demokrasinin sağlıklı gelişmesi açısından ve iktidarın da denetimi açısından bir zorunluluktur.''
NORMALLEŞME MİLLETLE OLUR
Kılıçdaroğlu, “Siyasette normalleşme, yumuşama ile ilgili tweet attınız. Siz yumuşamaya, normalleşmeye karşı mısınız? Neden böyle bir itirazınız var” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Normalleşme halkla yapılır. Siyasi partiler rakiptir zaten, herkes iktidar olmak ister, herkes daha fazla milletvekili çıkarmak ister. Rakiplerin normalleşmesi diye birşey olmaz. Rakiptir zaten, işin doğası gereği rakiptir. Siz başka bir partiye oy veren vatandaşı yanınıza almak istersiniz, onun size yönelik eleştirilerini gidersiniz anlatırsınız, halkla ilişkiyi samimi olarak kurarsınız. Dolayısıyla siyasal iktidarla dünyanın bütün demokrasilerinde mücadele edilir, başka birşey yapılmaz. Bu, şu anlama da gelmesin; ‘Her düzenlemeye hayır diyecek.’ Öyle düzenlemeler vardır ki parlamentodan oy birliğiyle geçer. Örneğin sigara yasağı parlamentodan oy birliğiyle geçti. Bu çerçevede bakıldığı zaman iktidar olmak için yola çıkan bir siyasal partinin iktidarla mücadele etmesi lazım.”
“Normalleşme süreci CHP’ye yarıyor mu” sorusuna Kılıçdaroğlu, “O konulara girmem, parti içi konulara girmem” karşılığını verdi.
SURİYE POLİTİKASI BAŞTAN YANLIŞTI
''YPG ile ilgili ne düşünüyorsunuz'' sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, ''Türkiye için tehdit oluşturan bütün yapılara Türkiye’nin karşı çıkması lazım. Bu tehdidi akılcı politikalarla yok etmesi, izole etmesi lazım. Suriye politikası baştan yanlıştı. Suriye’ye girdiklerinde YPG var mıydı? Yoktu” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, ''Kurultaya neden katılmadınız, tartışmak için değil, siz bir irade gösterdiniz bunun nedenini öğrenmek istiyoruz” sorusuna ''Parti içi tartışmalara girmiyorum'' yanıtını verdi.
Yorum Yazın