Peki ne zaman ‘gençler yılı’ olacak?

Peki ne zaman ‘gençler yılı’ olacak?

Elbette emekliler bu ülkenin önemli bir değeri. Ancak Türkiye’deki siyasal katılım zaten hâlihazırda yaşça büyük bireylerin lehine işliyor. Yani yaşça büyük bireyler hem siyasi hem de ekonomik karar alıma etken ve edilgen surette dahil ediliyor. Yani büyükler, büyükler için politikalar yapıyor.

Türkiye’de ekonomik kriz derinleştikçe çeşitli sosyal grupların kaygıları da bir o kadar ayrışıyor ve derinleşmeye devam ediyor. Hâl böyle olunca siyasetçiler de bu gruplara adrese teslim siyaset yapmaktan geri kalmıyorlar.

Adrese teslim politikalar kısa vadeli politik kazançlar için iyidir. Nitekim bu sayede siyasetçiler hedef kitlelerini geniş çaplı yapısal hedeflerin karmaşıklığıyla boğmazlar. Bunun yerine akılda kalıcı öneri ve vaatler sunarak daha günlük söylem üretirler.

İktidarın bu söylemi geçtiğimiz yıllarda başarısını kanıtladığı için artık muhalefet de söylemlerini bu eksene doğru yaklaştırmaya gayret ediyor. Ancak burada anlaşılması gereken önemli bir nokta var ki iktidarın söylem üretmedeki başarısı yalnızca söylemin niteliğiyle değil, medya gücüyle de alakalı. Böyle olunca, muhalefet için aynı oyunu “rekabetçi otoriteryenlik” tanımının yapıtaşlarından olan “iktidardan yana eğimli bir oyun alanında” oynaması, zorluktan başka bir şey teşkil etmeyecek.

Nitekim geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 yılını “Emekliler Yılı” ilan etmiş ve beraberinde emeklilere yönelik belirli ekonomik atılımlar açıklamıştı. Bunun üzerine CHP de iktidarın bu hamlesine karşı harekete geçerek “Emeklilere Sahip Çıkıyoruz” programı gerçekleştirdi.

Elbette emekliler bu ülkenin önemli bir değeri. Ancak Türkiye’deki siyasal katılım zaten hâlihazırda yaşça büyük bireylerin lehine işliyor. Yani yaşça büyük bireyler hem siyasi hem de ekonomik karar alıma etken ve edilgen surette dahil ediliyor. Yani büyükler, büyükler için politikalar yapıyor ve nihayetinde yine büyükler, büyüklere sahip çıkıyor.

Peki gençlere kim “sahip çıkacak”, ya da ne zaman “gençler yılı” olacak? Denklem böyleyse, bu siyasi gelişmelerin de yine gençlerin siyasal katılımıyla şekillenmesi gerekir. Ancak sorun gözüktüğünden ve hissedildiğinden çok daha büyük.

Gençlerin mutsuzluğunun tek sebebi ekonomik darboğaz da değil. Türkiye’de gençler, “adrese teslim” politikalardan en az nasibini alan politik gruplardan bir tanesi. İktidar ile muhalefet, örneğin bugün emekliler üzerinden kim daha iyi siyaset yapacak yarışına girmişken gençler kendi kaderine terk ediliyor.

Türkiye’de bugün gençler (18-25 yaş aras)ı için;

Yıllara göre mutsuzluk oranı 2000’lerin başında %10’un altındayken bugün %20’yi aşmış durumda.

Hatta kendini “mutlu” olarak tanımlayan gençlerin oranı yalnızca %17.

Gençlerin %85’i, Türkiye’nin ekonomik koşullarından dolayı tüketim pratiklerini negatif yönde değiştirdiklerini söylüyor.

Öğrenci gençlerin %55’i beslenme giderlerini dahi karşılamakta güçlük çektiğini ifade ediyor.

Gençlerin mutsuzluğunun tek sebebi ekonomik darboğaz da değil. Türkiye’de gençler, yukarıda ifade ettiğimiz “adrese teslim” politikalardan en az nasibini alan politik gruplardan bir tanesi. İktidar ile muhalefet, örneğin bugün emekliler üzerinden kim daha iyi siyaset yapacak yarışına girmişken gençler kendi kaderine terk ediliyor.

Bu nedenle, gençlerin %65’i imkânı olsa başka ülkede yaşamak istediğini belirtiyor.

Türkiye’de gençlerin siyasi katılımı ve kamusal politikalara etkisi de çok düşük. Partilerin gençlik kolları yalnızca bir parti içi yükselme mekanizması işlevi görüyor. Gençlik siyaseti kavramı, Türkiye’de yerel ve ulusal siyaset pratikleri için hiçbir şey ifade etmiyor.

Yani gençler siyasete etki edemediği için, politik ve ekonomik karar alımlarda tamamen dışlanıyor. Bu da bir “gençlik siyaseti” ihtiyacını daha da pekiştiriyor.

Oysa Türkiye’de bugün 15-19 yaş arasında yaklaşık 6 milyon, 20-24 yaş aralığında yaklaşık 6 milyon ve  25-29 yaş aralığında yaklaşık 6 milyon olmak üzere toplamda 18 milyonu aşkın 30 yaş altı seçmen bulunuyor.

Bu kadar büyük bir oy grubunun kendi içerisinde küçük ve uzun vadeli, ideolojik siyasi hesaplara girmesi de sorunun önemli yansımalarından bir tanesi. Ortak sorunları masaya yatırmak suretiyle Türkiye’de bir gençlik siyaseti üretmek mümkün. Bunun için mevcut partilerin gerontokratik yapısına da ihtiyaç yok, çünkü iktidar muhalefet fark etmeksizin gençler için gençler tarafından siyaset üretebilecek bir mekanizma Türkiye’de yok.

Oysa Dünya’daki gelişmelere baktığımızda 34 yaşında başbakan, çok daha genç meclis üyeleri ve parti bürokratları görebiliyoruz.

Dolayısıyla gençler olarak, bu siyasetsizliğe yine gençlik kimliği üzerinden bir itiraz üretebiliriz. Mevcut siyasi ve ekonomik koşullar gençlerin siyasal katılımı için kuvvetli engeller teşkil etse de bu durumun yalnızca gençlerin daha çok siyasi katılımını gerektiren bir fenomen olduğunu kabul etmeliyiz.

Çağın Tan Eroğlu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir