Gri listeden ‘şimdilik’ çıktık, peki Türkiye o listeye neden girmişti?

Gri listeden ‘şimdilik’ çıktık, peki Türkiye o listeye neden girmişti?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, 2016 yılıyla birlikte iyice artan sıcak para ihtiyacını karşılamak amacıyla açık kapı politikası uygulayarak mafya gruplarını, uyuşturucu tacirlerini, organize suç örgütlerini ve terör örgütlerini kucakladı. Bunun sonucunda Ekim 2021 FATF Genel Kurulunda Türkiye gri listeye yerleştirildi.

Türkiye, coğrafi konumu nedeniyle yıllardan beri uyuşturucu kaçakçılığı, göçmen kaçakçılığı, insan ticareti ve akaryakıt kaçakçılığı gibi en büyük kara para aklama riskleriyle karşı karşıya bir ülke.

Uluslararası finans kuruluşlarından kredi bulmakta zorlanınca ve Körfez ülkelerinden iktidarın beklenilen mali destek de gelmeyince her türlü suç parasına muhtaç duruma düşmüştük. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, 2016 yılıyla birlikte iyice artan sıcak para ihtiyacını karşılamak amacıyla açık kapı politikası uygulayarak mafya gruplarını, uyuşturucu tacirlerini, organize suç örgütlerini ve terör örgütlerini kucakladı.

Bunun sonucunda Ekim 2021 FATF Genel Kurulunda Türkiye gri listeye yerleştirildi.

Sonrasında Nas ekonomisini de yaşadık. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ben dahil pek çok ekonomistin uyarılarına rağmen ısrarla savunduğu “yeni ekonomi modeli” ile Türkiye’nin “cari fazla” vereceğini söylemişti. Ancak TL dolar ve Euro karşısında değer kaybederken tam aksi gerçekleşti, Ocak ayında cari işlemler açığı rekor kırdı. 2022 yılı boyunca 25 milyar doları bulan kaynağı belirlenemeyen döviz girişi cari işlemler açığının finansmanında kilit rol oynamıştı. Bu para nereden gelmişti, öğrenemedik bile.

FATF, Türkiye’den, öncelikle “kar amacı gütmeyen ve bağış toplayan kuruluşların terör finansmanıyla suiistimal edilmesinin önlenmesi istendi. Bir diğer konu da kripto para birimleri ve dijital varlıklarla ilgili mevzuatın yokluğu ve bu sektörün yasadışı faaliyetlerinin görmezden gelinmesiydi. Türkiye’den, FATF Standartları doğrultusunda, kar amacı gütmeyen kuruluşların denetiminde risk temelli yaklaşımı uygulaması ve kripto piyasaların denetimiyle ilgili yasanın çıkarılması istendi.

Erdoğan, 2023’te yeniden seçilmesinin ardından, mafyayla bağlantılı olduğu yönünde iddialarla karşı karşıya kalan Soylu’nun yerine eski İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’yı atadı. Yerlikaya, mafya grupları ve uluslararası bağlantısı olan çetelere yönelik bir dizi operasyon başlattı ve mafya üyelerinin bir kısmı yakalandı. Geçen yıl içinde sosyal medya fenomenlerinin kara para aklama ve vergi kaçırma iddialarına ilişkin geniş kapsamlı soruşturmalar da gri listeden çıkma yolunda önemli adımlardandı.

NASIL ÇIKTIK?

Erdoğan, 28 Mayıs 2023’te yeniden seçilmesinin ardından, mafyayla bağlantılı olduğu yönünde çeşitli iddialarla karşı karşıya kalan Süleyman Soylu’nun yerine eski İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’yı içişleri bakanı olarak atadı. Yerlikaya, mafya grupları ve uluslararası bağlantısı olan çetelere yönelik bir dizi operasyon başlattı ve mafya üyelerinin bir kısmı yakalandı.

Geçen yıl içinde sosyal medya fenomenlerinin kara para aklama ve vergi kaçırma iddialarına ilişkin geniş kapsamlı soruşturmalar da gri listeden çıkma yolunda önemli adımlardandı. Dilan Polat vb. gibi kara para aklayan ekipler ifşa oldu ve yargı süreci başladı.

Son olarak da dijital varlıklar ve kripto platformlarına yönelik sermaye piyasası düzenleme yasası geçen hafta Parlamento’da kabul edildi. Bu, gri listeden çıkmamız için yapılması gereken son hamleydi. Bu yasayla dijital varlıklarla uğraşan şirketlerin sermaye piyasası düzenleyicisine kaydolması zorunluluğu getirilmesiyle kara para aklama ve terörizmin finansmanının engellenmesi amaçlanmakta.

Bir diğer husus da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çeşitli vesilelerle Hamas’ın terör örgütü olmadığına yönelik sözleri ve Hamas‘a mali manevi desteğin sürebileceğine dair şüpheler ve İsrail’de 7 Ekim’de gerçekleşen bombalı saldırı ile ilgili açılan bir dizi davanın bize de sıçrayabilecek sonuçları.

RİSKLER?

Moskova’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü savaş nedeniyle Batı’nın uyguladığı yaptırımlara katılmayan Türkiye, yerel şirketlerin Rusya’nın askeri mallara erişimini kolaylaştırmasını engellemek için ABD liderliğindeki müttefiklerinin baskısı altında olmaya devam ediyor. ABD, son aylarda, Washington’un Rusya’ya savaş alanında kullandığı batı teknolojisini tedarik eden çok sayıda Türk şirketine yaptırım uyguladı.

Bütün bunlara rağmen hala Türkiye’de saklanan ciddi sayıda suç örgütü lideri var.

Avrupa Birliği Kolluk Kuvvetleri İşbirliği Ajansı’nın (Europol) Nisan 2024’te hazırladığı bir rapor, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 22 yıllık görev süresi boyunca Türkiye’nin büyük suç örgütlerinin odak noktası haline geldiğini ve Avrupa’nın emniyeti ve güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturduğunu açıkça doğruladı. Avrupa çapında incelenen en tehditkar 821 suç şebekesi arasında, Türk vatandaşlığına sahip kişilerin veya Türk kökenli AB vatandaşlarının sıklıkla üye veya kilit figür olarak görünmesi, AB’nin iç güvenliğine de bir tehdit olarak kabul ediliyor. Yani Yerlikaya’nın temizliği henüz bitmedi.

Gri listede olunması uluslararası ticaret ve bankacılık faaliyetlerinin önündeki en önemli engellerdendi. Gri listeden çıkmamız en çok ticaret ve bankacılık sektörünün günlük çalışmasını kolaylaştıracak. Ancak, gri listeden çıktık diye çok hızlı ve yoğun dış sermayenin gireceğini sanmıyorum. Öncelikle dünya ekonomik konjonktürü bugün çok farklı: dünyada değerli dolar ve yüksek faiz gelişmekte olan piyasalara kaynak aktarımının önündeki önemli engellerden biri. Gelişmiş ülkelerde yükselen milliyetçilik ve ulusal ekonomi/sanayi politikaları da sermayeyi gelişmekte olan ülkelere değil yerel ekonomiye kanalize ediyor. Türlü sanayi teşvik politikaları bugün G-7 ülkelerinin ana gündemini oluşturuyor. Yani 2000’lerin başında olduğu boyutta bir sermaye akımının gri listeden çıktık diye Türkiye’ye doğru hareket edeceğini beklemek yanlış olur.

Bir diğer husus da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çeşitli vesilelerle Hamas’ın terör örgütü olmadığına yönelik sözleri ve Hamas’a mali manevi desteğin sürebileceğine dair şüpheler ve İsrail’de 7 Ekim’de gerçekleşen bombalı saldırı ile ilgili açılan bir dizi davanın bize de sıçrayabilecek sonuçları. Katliamdan sadece bir hafta sonra, ABD Hazine Bakanlığı, Hamas’a gelir sağladığı gerekçesiyle Türk şirketi Trend GYO’nun önemli tedarikçilerine yaptırım uyguladı. Bu da Türkiye ekonomisi için bir başka Demokles kılıcı bana göre. Halk Bankası davası da şimdilik rafa kaldırılsa da dikkate alınması gereken risklerden biri.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir