İbrahim Reisi neden öldürüldü?

İbrahim Reisi neden öldürüldü?

Yanlışların çok fazla oluşu kazanın ötesinde bir durumun olma ihtimalini doğuruyor. Yanlışlık, ihmal ve kusurların tekrar edilmesi ve onların düzeltilmesine yönelik herhangi bir işaretin ortada olmayışı, ölümle sonuçlanan süreçte bilinçli ve iradi bir siyasi eylemle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

İbrahim Reisi ve beraberindeki heyetin ölümüyle sonuçlanan helikopter kazasına giden süreçte yaşanan çeşitli ve katmanlı ihmaller, yanlışlıklar, eksikler, kusurlar zinciri bizi bu kazanın oluşmasına yönelik kuşkulu olmamızı gerekli kılıyor. Yanlışların çok fazla oluşu kazanın ötesinde bir durumun olma ihtimalini doğuruyor. Yanlışlık, ihmal ve kusurların tekrar edilmesi ve onların düzeltilmesine yönelik herhangi bir işaretin ortada olmayışı, ölümle sonuçlanan süreçte bilinçli ve iradi bir siyasi eylemle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

Rotanın Muğan’dan Tebriz’e değiştirilmesinin sebebi hala bilinmiyor. Tebriz Milletvekili Mesut Pezeşkiyan’nin açıklamasına göre hava koşullarının kötü olacağı metroloji uzmanları tarafından duyurulmuştu.

İHMALLER ZİNCİRİ

İbrahim Reisi, Azerbaycan-İran sınırında Kızkalesi Barajı açılışı nedeniyle o bölgeye gitmişti. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; Kızkalesi Barajı’nın açılışı çok önceden planlanmıştı ancak İran tarafı sürekli belirsiz nedenlerden dolayı erteliyordu. Bu açılışın neden sürekli ertelendiği önemli bir soru işaretidir. Kızkalesi Barajı’nın açılışının yapılacağı duyurulduğunda, Reisi’nin rotasının İran-Azerbaycan sınırında yerleşen Muğan-Parsabad havaalanı olacağı bildirildi. Muğan düz bir ovadır ve kolaylıkla Kızkalesi’ne gidebilirdi. Ancak rotanın Muğan’dan Tebriz’e değiştirilmesinin sebebi hala bilinmiyor. Tebriz Milletvekili Mesut Pezeşkiyan’nin açıklamasına göre hava koşullarının kötü olacağı metroloji uzmanları tarafından duyurulmuştu. Bu bilgiyle birlikte bölgenin yüksekliği, değişken iklim koşulları düşünüldüğünde kalkış izni verilmemesi gerekiyordu. Hava koşulları nedeniyle kalkış riskinin yüksek olduğu bilindiği halde iznin kim tarafından ve neden verildiği meçhuldür.

Tüm yetkililerin aynı helikoptere bindirilmesi, Reisi’yi taşıyan helikopterde hava durumu radarı olmayışı, sinyal takip sisteminin kapalı oluşu, yetkililerin sürekli çelişkili açıklamaları, devlet televizyonunun helikopterle ilgili çelişkili bilgi ve görüntü paylaşması, İran Milli Güvenlik Yüksek Konseyi’nin helikopter kazasının incelenmesini gündemin almayışı, arama faaliyeti yönetim merkezine  bölgeyi bilen uzmanların alınmaması, İRNA haber ajansının iki farklı helikopter görüntüsünü yayması, güvenlik protokolü gereği koruma müdürünün başka bir helikopterde olması gerekirken Reisi ile aynı helikoptere bindirilmesi birlikte kalkan üç helikopterden sadece birinin kaza yapması gibi çok  sayıda kusur, ihmal ya da tuhaflıklar bulunuyor.

Denetleme ve kontrol süreçlerinin sadece güvenlik bağlamında değil teknik bağlamda da işletilmediği anlaşılıyor. Güvenlik merkezli bir yönetim sisteminin cumhurbaşkanının, basit ihmaller nedeniyle ölmesi inandırıcı gelmiyor.

KASIT VAR

İran yönetiminin göründüğünden daha zayıf, beceriksiz ve çeşitli yapısal sorunlarla uğraştığı bilinen bir gerçek. İran rejimine yönelik eleştirilerin en önemlilerinden biri ideolojik rejimin etkin, verimli, sorun çözücü, kriz yönetim becerisinin düşük oluşudur. Helikopter kazası sürecinde yaşanan ihmaller zincirinde rejimin beceriksiz niteliği ve ambargoların etkisinin olduğunu kabul etmekle birlikte, süreci sadece onlara indirgenerek açıklamak mümkün değil. Bu süreç izlendiğinde İran’ın karar alma mekanizması, güvenlik, emir komuta zincirinin de sağlıklı işletilmediği görülüyor.

İran İslam cumhuriyeti güvenlik merkezli bir polis rejimidir. Böyle rejimlerin en güçlü yönleri güvenlik ve istihbarat kurumlarıdır. Çünkü o kurumların sayesinde ayakta durabiliyorlar. Güvenlik bürokrasiyle diğer kurumların arasında yüksek koordinasyon olduğunu bildiren, dünyayla yaşadığı sorunlar nedeniyle sıkı güvenlik tedbirleri uyguladığını iddia eden, polis devleti olduğu gerekçesiyle çok katmanlı denetleme ve kontrol mekanizmasına sahip bir rejimden bahsettiğimizi hatırlatmak lazımdır. Ancak bu helikopter kazasında herhangi bir güvenlik titizliği görülmüyor. Denetleme ve kontrol süreçlerinin sadece güvenlik bağlamında değil teknik bağlamda da işletilmediği anlaşılıyor. Güvenlik merkezli bir yönetim sisteminin cumhurbaşkanının, basit ihmaller nedeniyle ölmesi inandırıcı gelmiyor.

İsrail’in böyle bir eylem yapması doğrudan savaş ilanı olur. Çünkü Helikopterde İran cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı, Doğu Azerbaycan valisi ve Tebriz cuma imamı gibi çok üst düzey yetkililer bulunuyordu. İsrail, bir ülkenin cumhurbaşkanını öldürüyorsa bunun bir karşılığı olacağını bilir. Bunlara yönelik bir suikast, savaş ilanı demektir. İsrail’in bugünkü şartlarda İran’a savaş ilan edebilecek durumda değil.

İSRAİL Mİ?

İbrahim Reisi’nin helikopterinin düşürülmesinde İran-İsrail ilişkisi ve Tel Aviv’in İran’daki suikast yapma geçmişi, becerisi, motivasyonu nedeniyle İsrail’in olma ihtimali tartışılıyor. İsrail’in ihtimal dışı bırakmamakla birlikte İsrail’in bu eylemi yapma ihtimalini düşük olarak görmek gerekir.

Cumhurbaşkanı’nın helikopterinin düşürülmesi, 1979’dan günümüze kadar İsrail’in İran’da suikast profiline uymadığı görülüyor. İsrail’in İran’da suikast listesinde genellikle nükleer çalışmaları, füze ve silah teknolojisi, İran’ın Direniş Ekseni adı verdiği Ortadoğu siyasetinde etkili olan veya Kudüs Gücü gibi bu politikayı belirleyen askerler var. İsrail’in İran’da bu listenin dışına çıktığı görülmemiştir. Başka bir ifadeyle 1979’dan günümüze kadar İsrail’in ‘suikast profiline’ baktığımız zaman, Tel Aviv’in listesinde siyasilerin olmadığını görüyoruz. İsrail, siyasileri ve mollaları öldürmüyor. Bu eylem, İsrail’in İran’da yaptığı eylemlere uymuyor.

İsrail’in böyle bir eylem yapması doğrudan savaş ilanı olur. Çünkü Helikopterde İran cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı, Doğu Azerbaycan valisi ve Tebriz cuma imamı gibi çok üst düzey yetkililer bulunuyordu. İsrail, bir ülkenin cumhurbaşkanını öldürüyorsa bunun bir karşılığı olacağını bilir. Bunlara yönelik bir suikast, savaş ilanı demektir. İsrail’in bugünkü şartlarda İran’a savaş ilan edebilecek durumda değil. İsrail’in ülke içinde bölge ve dünya koşullarındaki durumu nedeniyle İran’a karşı doğrudan savaşın tarafı olması kolay gözükmüyor. Ayrıca böyle bir suikastın bölgedeki yansıması İsrail’i görüldüğünden daha çok zora sokacağı kesindir. Tel Aviv, Yemen’den Irak’a kadar uzanan geniş bir yelpazede güç sahibi olan İran’ın bu suikasta karşılığının da basit olmayacağının farkındadır.

İsrail bu düzeyde eylemi ABD ile koordine etmeden yapmaz. Çünkü İranlı yetkililer, İsrail’in tüm eylemlerinde ABD’yi sorumlu görüyor ve suçluyor. Başka bir sözle İran böyle bir durumda faturayı ABD’ye kesebilir. Ortadoğu’da İran’a yakın gruplar yeniden ABD güçlerine karşı faaliyete geçebilir. ABD, günümüz koşullarında İran’la böyle bir gerginlik istemiyor. Ayrıca İran basınında İran-ABD arasında müzakere başladığı haberleri dolaşıyor. ABD böyle bir dönemde bunu istemez.

İsrail, Azerbaycan ile ilişkilerine ciddi şekilde önem veriyor. Azerbaycan’ın İran’ın Kafkasya üzerinden ideolojik ve jeopolitik genişlemesini engellediğini biliyor. Bu açıdan bakıldığında İsrail, Azerbaycan ile ilişkilerini riske atmak istemez. Azerbaycan cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in ziyaretinden dönen Reisi’ye suikast düzenlemek Azerbaycan’ı İran’ın hedefi haline getirmek olur; bu da İsrail-Azerbaycan ilişkilerini kopma noktasına kadar götürebilir. İsrail, İranlı yetkililere suikast düzenleyecekse bunu başka bir yer ve zamanda yapabilecek yetenek ve kabiliyete sahiptir.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, kaza geçiren helikopterin bulunması için Tahran’ın Washington’dan yardım istediğini duyurmuştu. İran’ın Amerika’dan yardım istemesi, bunun dışarıdan bir müdahaleyle olmadığını düşündüğünü gösteriyor. Ayrıca İran’ın gazetecilere olay yerine ulaşma, görüntüleme ve haber yapma imkanı vermesi, helikopterin düşmesinin dışarıdan bir müdahale neticesinde olmadığını düşündüğünü gösteriyor.  İsrail’in iddiaları reddetmesi ve İran yetkililerin ısrarla kaza vurgulaması yapmasını İsrail ihtimalinin zayıflığın başka nedenleri olarak görülebilir. Ayrıca İran Genelkurmay Başkanlığı’nın ilk tespitlerine göre dışarıdan helikoptere yönelik hiçbir müdahale olmadığı yönündedir.

İbrahim Reisi’nin ölüm haberi verildiği gün, yeni Uzmanlar Meclisi göreve başladı. Bu zamanlama, görünürde rastlantı olsa da bize Reisi’nin ölümüyle ilgili ipuçları taşıdığını düşündürtüyor. İran Anayasasına göre Uzmanlar Meclisi’nin görevi dini lideri seçmek ve onu denetlemektir.

İBRAHİM REİSİ NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?

İbrahim Reisi’nin ölümünü İran’ın Hamaney sonrası liderlik mücadelesi ve ülkenin ekonomik, siyasi, dini ve güvenlik olarak nasıl şekilleneceği doğrultusunda yorumlamak gerekir. İbrahim Reisi’nin Hamaney sonrası lider adaylardan biri olarak görünüyordu. Reisi’nin lider adayı olması yeni değildi. Reisi’nin Cumhurbaşkanı olması onun liderlik arzusu çerçevesinde gerçekleşti. Çünkü yargı mensubuydu. Cumhurbaşkanı yapılarak devlet işleyişini öğrenmesi ve ona liderlik yolunu açacak bir siyasi ve bürokratik ilişkiler ağının geliştirilmesi istendi. Bu bağlamda anlamlı olan, günümüzdeki dini lider Seyit Ali Hamaney de dini lider olmadan önce cumhurbaşkanlığı yapmıştı. İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı oluşu onun lider olma sürecinde bir kaldıraç işlevi görecekti.

Seyyed Ali Hamaney’in yaşı ve yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimleri hayatı önem arz ediyor. 2017 cumhurbaşkanlığı seçimlerinden itibaren cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hamaney’in ölümü de hesaba katılıyor. Çünkü Hamaney’in vefatı durumunda kimin cumhurbaşkanı olması belirleyici olabilir. İbrahim Reisi’nin cumhurbaşkanı yapılmasının da bir nedeni buydu.

İran anayasasına göre dini lider öldüğü zaman, cumhurbaşkanı, yargı erki başkanı ve Anayasa Koruyucular Konseyi üyesi bir din adamı sürece vekalet edecekler. Cumhurbaşkanı yürütme erkinin başkanı ve İran anayasasına göre liderden sonra ikinci makam olması sebebiyle bu sürecin en etkili kişisi olacaktır. Bu açıdan bakıldığında Hamaney’ın vefat ettiğinde kimin cumhurbaşkanı olması göründüğünden daha önemlidir. İbrahim Reisi’nin kendisinin de bir lider adayı olacağını düşündüğümüzde, cumhurbaşkanlığını lider belirleme sürecinde tayin edici duruma yükseltebilirdi.

İbrahim Reisi’nin ölüm haberi verildiği gün, yeni Uzmanlar Meclisi göreve başladı. Bu zamanlama, görünürde rastlantı olsa da bize Reisi’nin ölümüyle ilgili ipuçları taşıdığını düşündürtüyor. İran Anayasasına göre Uzmanlar Meclisi’nin görevi dini lideri seçmek ve onu denetlemektir. Uzmanlar Meclisi uzun süredir, Hamaney sonrası adaylar üzerinde çalıştığı biliniyor. İbrahim Reisi, Meşhet kentinden aday olarak Uzmanlar Meclisi üyeliğine seçildi. Uzmanlar Meclisi’nin kompozisyonuna bakıldığında İbrahim Reisi’nin söz konusu meclisin başkanlık koltuğuna oturması yüksek bir ihtimaldi. Hamaney’in muhtemel ölümünden sonra cumhurbaşkanlığı görevi nedeniyle sürece vekalet edecek Reisi’nin aynı zamanda dini lideri seçen kurumun da başında olması onun elini daha da güçlendirecekti.

Cumhurbaşkanlığı, Uzmanlar Meclisi üyeliğiyle birlikte İbrahim Reisi’nin aile bağları da onu liderlik yarışında güçlü kılan başka bir güç kaynağı olarak görülebilir. İbrahim Reisi, Meşhet Cuma İmamı Ahmed Alemu’l-Huda’nın damadıdır. Alemu’l-Huda, İran siyasetinin en radikal isimlerinden biri sayılıyor. Bu radikalliği nedeniyle Hamaney, Devrim Muhafızları ve radikal muhafazakârlarla iyi bir ilişkisi olduğu biliniyor. Alemu’l-Huda’nın, Meşhet Cuma imamı olması sebebiyle özellikle Meşhet’deki dini medreselerde de etkisi fazla. Dini medreselerin desteğini alabilme ihtimali onun elini güçlendirebilirdi.

İbrahim Reisi’nin liderlik yarışında şansını artıran başka bir etken de son parlamento seçimleri idi. Son parlamento seçimlerinde radikal muhafazakârlar katılımın düşük olması nedeniyle parlamentoda çoğunluğu elde ettiler. Bu durum, İbrahim Reisi açısından önemli idi. Parlamento seçimlerinde ikinci önemli konu radikal muhafazakârların arasındaki ihtilafların keskinleşmesi, derinleşmesi ve genişlemesidir. Radikal muhafazakarların sert bölünmüşlüğü İbrahim Reisi’ye oyun kurma fırsatı sunuyordu.

Arif Keskin
Latest posts by Arif Keskin (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir