Dünya Bankasından ekonomiye can suyu mu?

Dünya Bankasından ekonomiye can suyu mu?

Bayram öncesinde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek Ülke İş birliği Çerçevesi (Country Partnership Framework-CPF) kapsamında Dünya Bankasının 2024–2028 döneminde 18 milyar dolarlık ilave finansman sağlayacağını açıkladı.

Bakan Şimşek’in açıklamasından sonra söz konusu 18 milyar doların ne zaman geleceği, nasıl kullanılacağı, sağlanacak kredinin IMF kredisine benzer nitelikte olup olmadığı gibi hususlar tartışma konusu oldu.

Anlaşılır olması bakımından konuyu sorularla ele almakta fayda var:

ÜLKE İŞ BİRLİĞİ ÇERÇEVESİ NEDİR?

Dünya Bankası Grubunun üye ülkelerle yürüttüğü program ve projelerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve uygulanmasına ilişkin genel hatlarının belirlendiği bir anlaşmadır. Dolayısıyla bu anlaşma bir IMF programından çok bir bankanın size tahsis ettiği kredi limitine benzetilebilir.

ÜLKE İŞ BİRLİĞİ ÇERÇEVESİ NEYİ KAPSAR?

Dünya Bankası aslında beş kurumdan oluşuyor: IBRD — International Bank for Reconstruction and Development, IFC — International Finance Corporation, IDA — International Development Association, MIGA — Multilateral Investment Guarantee Agency, ICSID — International Centre for Settlement of Investment Disputes.

Ülke İş Birliği Çerçevesi de “Tek Dünya Bankası” ilkesi kapsamında bu kurumların tamamını içeriyor. Çerçeve anlaşması ile Bankanın üye ülkeye kullandıracağı finansal ve teknik desteğin hangi kurumlar aracılığıyla sağlanacağı, miktarı ve hangi alanlara tahsis edileceği gibi hususlar tanımlanıyor.

DÜNYA BANKASI FİNANSMAN PAKETİNİ HANGİ KURUMLAR ARACILIĞIYLA KULLANDIRACAK?

Ülke İş birliği Çerçevesinde gösterge niteliğinde olmak üzere 2024–2026 döneminde Türkiye’ye 18 milyar dolar tutarında bir finansman paketi sağlanması hedefleniyor. Bu paketin 6 milyar dolarının IBRD’den, 9 milyar dolarının IFC’den sağlanması, MIGA’nın da 3 milyar dolarlık bir kaynak için garanti vermesi bekleniyor. Bununla beraber Dünya Bankası bu tahsisattan fiilen yapılacak kullanımların, Türkiye’nin borçlanma ihtiyaçlarına, IBRD/IFC/MIGA mali kapasitesine, diğer üye ülkelerden gelen talebe ve küresel ekonomik ve finansal gelişmelere bağlı olduğunun altını da çiziyor.

18 MİLYAR DOLAR HANGİ ALANLARDA KULLANILACAK?

İlgili kurumların mali kapasitesi, Türkiye’nin ihtiyacı, küresek koşulların ve diğer borçlu ülkelerin talepleri gibi koşulların sağlanması durumunda 18 milyar doların üçte ikisinin özel sektörün gelişimine yönelik olarak kullanılması hedefleniyor.

Ancak Dünya Bankası tarafından sağlanan finansman paketinde öngörülen tutar uluslararası piyasalarda ihraç edilen tahvillerden elde edilen kaynaklar gibi serbest bir şekilde kullanılamıyor. Zaten Çerçeve anlaşmasında da Bankanın finansman politikasına uygun olarak sonuç odaklı, küresel bilgi birikiminin en iyilerinden yola çıkarak ölçeklenebilir ve programa bağlı bir yaklaşım izleyeceği ifade ediliyor. Bu kapsamda kaynak tahsisi edilebilmesi için proje ve programların Banka tarafından belirlenen üç temel çıktı ve dokuz hedefe uygun olması gerekiyor.

Ülke İş birliği Çerçevesinde belirlenen temel çıktı ve hedefler şu şekilde sıralanmış:

(i) Yüksek ve sürdürülebilir verimlilik artışı,

Hedef 1: İklim dostu tarım uygulamaları ve ülkenin sanayi firmalarının yeşilleştirilmesi de dahil olmak üzere rekabet gücünü artırmak ve hizmetleri etkinleştirmek

Hedef 2: Deprem sonrası ekonomik toparlanmanın ve mekânsal kalkınmanın desteklenmesi

Hedef 3: Lojistik ve bağlantı altyapısını teşvik etmek

(ii) Kapsayıcı hizmetler ve işler,

Hedef 4: Kadınlara, gençlere ve korunmasız gruplara yönelik işlerin iyileştirilmesi

Hedef 5: Sağlık ve eğitime erişim ve kalitedeki eşitsizliklerin azaltılması

Hedef 6: Dayanıklı belediye altyapısını ve hizmetlerini desteklemek

(iii) Dayanıklılığın güçlendirilmesi.

Hedef 7: Afetlere karşı dayanıklılığın ve hazırlığın arttırılması

Hedef 8: Doğal kaynak yönetiminin güçlendirilmesi

Hedef 9: Enerji geçişini desteklemek

“Dijitalleşmenin hızlandırılması” bu üç alanı kesen bir tema olarak tanımlanmış bulunuyor.

Sonuç odaklı yaklaşıma uygun olarak enerji verimliiğinin standardizasyonu ve yenilebilir enerjiye geçişin hızlandırılması kapsamında Türkiye’nin ECA Renewable Energy Scale-up ve Energy Efficiency in ECA bölgesel uygulamalarına dahil olması bekleniyor. Ayrıca Bankanın iklim değişimi kapsamında sulama verimliliği, iklim dostu tarım, orman yangınlarının önlenmesi, arıtılmış suyun yeniden kullanımı ve sel ve kuraklık yönetimi gibi alanları önceliklendirdiği ifade ediliyor. Bu hedeflere paralel olarak (a) ihracat ve özellikle yeşil ihracatın desteklenmesi (b) depremden etkilenen özel sektör faaliyetlerinin restorasyonu ve iyileştirilmesi © dayanıklı ve yeşil belediye altyapısı ve hizmetlerinin sağlanması (d) enerji dönüşümünün hızlandırılması için özel sermayenin harekete geçirilmesi ve finansmana erişiminin artırılması öngörülüyor.

Finansmanı gündemde olan proje ve programlar Ülke İş birliği Çerçevesinde listelenmiş olmakla beraber anlaşma dönemi içinde ilave projeler olabileceği gibi mevcut listede olanların gündemden düşmesi de söz konusu olabilir.

Proje ve programların yanı sıra Dünya Bankası işsizlik, temiz enerjiye geçiş ve yeşil büyüme, sosyal içerme, mülteciler, beceriler ve girişimcilik ile sismik, afet ve iklime dayanıklılık gibi çok çeşitli alanlardaki ulusal planlar ve politikalara yönelik olarak teknik destek sağlayacak. Ayrıca Türkiye ekonomisinin salgın ve depremlerle mücadelesinin, yeşil hale getirilmesinin ve işgücü politikalarının güçlendirilmesi için de katkı sağlanacak alanlar arasında yer alıyor.

DÜNYA BANKASI 18 MİLYAR DOLARI HANGİ FİNANSMAN YÖNTEMİYLE KULLANDIRACAK?

Dünya Bankası üye ülkeleri çeşitli finansman yöntemleri ile finanse ediyor:

– Yatırım Proje Finansmanı (Investment Project Financing): altyapı projeleri, eğitim projeleri, sağlık projeleri ve diğer çeşitli sektörlere yönelik projelerin finansmanına yönelik kaynaklar olup Dünya Bankası kural ve esaslarına uygun olmak kaydıyla harcama ya da hak ediş belgesi gibi dokümanlar esas alınarak kullandırılır.

– Kalkınma Politikası Finansmanı (Development Policy Financing): sürdürülebilir büyümeye, refahın paylaşılmasına ve yoksulluğun azaltılmasına yönelik programların ve kurumsal reformları desteklenmesi için hükümetlere bütçe desteği olarak sağlanan kaynaklardır.

– Sonuçlara Yönelik Program (Program-for-Results): Kurumların güçlendirilmesi, sistemin geliştirilmesi ve kapasite oluşturulması yoluyla üye ülkelerin kendi kalkınma programlarının hazırlanması ve uygulanması ve kalıcı sonuçlar elde etmelerinin sağlanması için temin edilen kaynaklardır. Bu fonlarının ödenmesi doğrudan tanımlanmış sonuçlara bağlıdır.

– Özel sektör kredileri ve garantiler (Private sector financing and guarantees): Özel sektör altyapı projelerinin, küçük ve orta ölçekli işletmelerin, tarım sektörü ve diğer özel sektör girişimlerinin desteklenmesi amacıyla kullandırılan kaynakladır. IFC tarafından sağlanan kredi veya sermaye yatırımı ya da MIGA garantisi şeklinde olabilir.

Ülke İş Birliği Çerçevesinde devam eden ve finansmanı gündemde olanlar şeklinde listelenmiş program ve projeler yer alıyor. Ancak bu listede finansmanı olası olanlar arasında sadece kamu yatırım projeleri, özel sektör kredileri ve garantiler bulunuyor. Dolayısıyla Dünya Bankası kaynaklarının büyük ölçüde “18 milyar dolar hangi alanlarda kullanılacak?” başlıklı bölümde belirtilen alanlarda yürütülecek projelerin finansmanına tahsis edileceği, 3 milyar dolar civarında bir tutarın ise garantilere ayrılacağı anlaşılıyor.

18 MİLYAR DOLAR HEMEN KULLANILABİLECEK Mİ?

Dünya Bankası tarafından finansman paketinden yapılacak kullanımlar, Türkiye’nin borçlanma ihtiyaçlarına, IBRD/IFC/MIGA mali kapasitesine, diğer üye ülkelerden gelen talebe ve küresel ekonomik ve finansal gelişmelere bağlı olduğu ifade edilmiş. Öte yandan Ülke İş Birliği Çerçevesinde de önerilen programın uygulanmasına yönelik genel risk seviyesi de “Önemli” olarak değerlendirilmiş. Gerçekleşmesi muhtemel riskler arasında en önemli olanlar (i) makroekonomik; (ii) siyaset ve yönetişim; (iii) çevresel ve sosyal hassasiyetler ve (iv) çevresel ve sosyal riskleri yönetmeye yönelik kurumsal kapasite olarak değerlendiriliyor.

Diğer taraftan Ülke İş Birliği Çerçevesinde yer alan finansman araçlarının proje kredileri ve garantiler olduğu dikkate alındığında fon kullanımının proje uygulama performansıyla doğrudan ilişkili olacağı anlaşılıyor. Ancak Ekrem Candan’ın Dünya Bankası kredilerine ilişkin çalışmasında ayrıntılı olarak tartıştığı şekilde bütçede yeterli ödeneğin tahsis edilmemesi, yatırımcı kuruluşların proje üretme konusundaki yetersizliklerinin yanı sıra projelerin tamamlanamaması, Dünya Bankası kredi kullandırma usullerindeki karmaşık yapı gibi çok sayıda faktör proje kredilerinin kullanım performansını olumsuz yönde etkilemekte.

Bu bağlamda, Dünya Bankası tarafından belirtilen risklerin ve kredi kullanıcı kuruluşlar tarafından proje uygulama süreçlerinin başarılı bir şekilde yönetileceği ve iyimser bir tahminle proje kredilerinin 3–7 yıllık bir dönemde kullanılacağı varsayımı altında bile 18 milyar doların hızlı bir şekilde ekonomiye ve finansal sisteme akmasını beklemek iyimserlik olacaktır.


Bu yazı, yazarın izni ile medium.com/@cangoz web adresinden alınmıştır.

M. Coşkun Cangöz
Latest posts by M. Coşkun Cangöz (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir