Demokrat siyaset ve CHP

Demokrat siyaset ve CHP

Yerel seçimler, Türkiye toplumunun pekala daha “demokrat” yaklaşımlara da sempati duyabileceğini gösterdi. CHP’nin bu seçimlerden birinci parti olarak çıkmasının da bence nedeni buydu.

Geçen haftaki yazımda şöyle bir belirleme yapmış ve bir öneride bulunmuştum:

“Kürt sorunu dediğimiz sorun esas olarak Türkiye’yi “Türkler adına” yöneten siyasi elitlerin çözmesi gereken bir sorundur. Bu elitlerin içinde “siyasi İslam” kadrolarının partisi olan AKP denemiş ama başaramamıştır. Bence şimdi artık görev “seküler” kesimdedir. Özellikle CHP’de siyaset yapanların bu konuyu ciddiye almaları ve yeni bir çözüm sürecinin nasıl olabileceğini şimdiden düşünmeye başlamaları gerekir. Burada gerçekten onlar için tek bir koşul vardır. O da “demokrat olmaktır!”. Bu kadar! Demokrat olmak aslında insana ait bütün duyarlılıklara sahip olmak demektir. Zor olsa da…”

Sevgili Hasan Baltacı, yeni seçilen Kastamonu’nun CHP’li belediye başkanı geçenlerde Amedspor- Kastamonu maçıyla ilgili dedi ki: “Unutmayalım ki spor sevgidir, dostluktur, barıştır, kardeşliktir. O nedenle Diyarbakır temsilcisi Amedspor sahada rakibimiz, ilimizde misafirimizdir. Biz tüm değerlerimizle, tüm renklerimizle Türkiye’yiz.” Bence bu açıklamayı bu ülkede kendine “demokrat” diyen herkesin alkışlaması gerekir.

KASTAMONU BELEDİYE BAŞKANININ TAVRI ALKIŞLIK

İşte sevgili Hasan Baltacı, yeni seçilen Kastamonu’nun CHP’li belediye başkanı geçenlerde bu demokrat tavra uygun bir açıklama yaptı, Amedspor- Kastamonu maçıyla ilgili. Dedi ki:

“Unutmayalım ki spor sevgidir, dostluktur, barıştır, kardeşliktir. O nedenle Diyarbakır temsilcisi Amedspor sahada rakibimiz, ilimizde misafirimizdir. Biz tüm değerlerimizle, tüm renklerimizle Türkiye’yiz. Ortak paydamız cumhuriyetimiz, birlikte atan yüreğimiz, barış ve huzur içerisinde yaşama arzumuz ve alçak gönüllülüğümüzdür.”

Bence bu açıklamayı bu ülkede kendine “demokrat” diyen herkesin alkışlaması gerekir. Çünkü Baltacı’nın bu açıklaması, Van kriziyle ilgili, gerek Özgür Özel’in ve gerekse Ekrem İmamoğlu’nun açtığı “demokrat siyaset” kapısına önemli bir katkı oldu. Bundan böyle bu açıklamanın Amedspor’un ülkemizin diğer spor takımları gibi bir takım olduğunun kabulüyle ilgili bir referans olacağını umuyorum.

İşte bu ülkenin, modern zamanların ve tarihin yığdığı karmaşık birçok sorununu aşmanın yolu böyle bir “demokrat siyasete” ihtiyaç gösteriyor. Çünkü Osmanlı bakiyesi Türkiye toplumunun farklı etnik ve inanç gruplaşmalarının birlikte bir “biz” duygusu üretebilmesi, Hasan Baltacı’nın altını çizdiği gibi “Biz tüm değerlerimizle, tüm renklerimizle Türkiye’yiz. Ortak paydamız cumhuriyetimiz, birlikte atan yüreğimiz, barış ve huzur içerisinde yaşama arzumuz ve alçak gönüllülüğümüzdür” diyebilmeyi zorunlu kılıyor.

Toplum artık farklılıklarıyla “helalleşmek” ve “birlikte” huzur içinde yaşamak istiyor. Böyle bir talebin siyasi karşılığı ise “demokrat” bir siyasettir. O nedenle de diyorum ki CHP siyasetinin “demokrat” bir çizgide gelişmesi önümüzdeki dönemin hegomon siyaseti olmasını sağlayabilir.

TOPLUM ARTIK FARKLILIKLARIYLA “HELALLEŞMEK” İSTİYOR

Doğrusu böyle bir yaklaşımın ilk işaretleri, özünde “demokratlık” yerine “ümmet” fikri etrafında formüle edilmiş olsa da “siyasal İslamcı” AKP’den gelmişti. Ama ne yazık ki, onların “dava” dediği şey, özünde İslamcı ve ümmetçi bir bakış açısı idi ve iktidarlarının ilk 7-8 yılından sonra hemen unuttukları bir yaklaşım oldu. Sonrası ise malum bir tür “padişahlık” oldu.

Yerel seçimler, Türkiye toplumunun pekala daha “demokrat” yaklaşımlara da sempati duyabileceğini gösterdi. CHP’nin bu seçimlerden birinci parti olarak çıkmasının da bence nedeni buydu. Toplum artık farklılıklarıyla “helalleşmek” ve “birlikte” huzur içinde yaşamak istiyor. Böyle bir talebin siyasi karşılığı ise “demokrat” bir siyasettir. O nedenle de diyorum ki CHP siyasetinin “demokrat” bir çizgide gelişmesi önümüzdeki dönemin hegomon siyaseti olmasını sağlayabilir.

Benzer bir tutum da Kürt siyasetinden de beklenmelidir. Çünkü Kürtlerin de, zaten arzuladıkları demokratik haklarına ve ihtiyaç duydukları statülerine kavuşabilmeleri ancak ülkede “demokrat” bir siyasetin egemen olmasıyla mümkün. Bu siyasetin kendiliğinden oluşamayacağı ortada olduğuna göre Kürtlerin de “demokrat” tavır içinde, ülkedeki diğer benzer tavırlarda olanlarla yakın ilişkiler kurmalı ve ittifak siyasetlerinin özü de böyle bir bakış açısına dayanmalıdır.

Erol Katırcıoğlu
Latest posts by Erol Katırcıoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir