Tariz ustası Devlet Bahçeli ve arkasındaki güç

Tariz ustası Devlet Bahçeli ve arkasındaki güç

Tariz ya da benzer anlamı ile dokundurma Türk edebiyatında sözün ya da kavramın gerçek veya mecazlı anlamı dışında tam tersini kastetme durumudur. Bu bağlamda da Bahçeli’nin söylediği sözleri tersinden okumakta fayda var.

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli Çarşamba günü önemli bir açıklamada bulundu. Bahçeli zaten politikalarından daha çok kimsenin beklemediği zamanlarda yaptığı çıkışları ve bu çıkışları sayesinde de Türkiye siyasetinde belirleyici kırılmalara yol açması ile biliniyor. Bu bağlamda kimilerine göre Bahçeli bir siyaset ustası kimilerine göre ise devletin kendisi. Kuşkusuz bunların ikisi birden de olabilir ya da hiç birisi değildir ama bence kesin olan bir şey var ki Bahçeli tam anlamıyla bir tariz ustası. 

Bilmeyenler için kısaca söyleyeyim tariz ya da benzer anlamı ile dokundurma Türk edebiyatında sözün ya da kavramın gerçek veya mecazlı anlamı dışında tam tersini kastetme durumudur. Bu bağlamda da Bahçeli’nin söylediği sözleri tersinden okumakta fayda var. Kısacası Bahçeli çarşamba günü yaptığı açıklamada kimilerinin ‘normalleşme’ ya da ‘yumuşama’ dediği süreçlerden rahatsızlığını dile getirmiş ve dahası Sinan Ateş cinayeti dosyasına da yapılan müdahalelerden huzursuz olduğunun altını çizmiştir. Dahası Cumhur İttifakı’nın sayısal olarak küçük ortağı olarak da gerek duyulursa ortaklığı bitirebileceğini söylemiştir.

Bu açıklamalar sonrasında Türkiye’deki yorumcuların büyük çoğunluğu ‘Cumhur İttifakı dağılıyor’ yorumları yaparken, diğer bir kesim ise olayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi manevra kabiliyetine bağlamaya çalıştı. Siyasi manevra kabiliyetinden kastım Erdoğan’ın yıllardır beraber yol yürüdüklerini kolayca değiştirebilme durumundan bahsediyorum. Hatırlayalım AKP ya da Erdoğan yoluna liberalleri, sivilleşme yanlılarını, ekonomik kalkınma ve hayat tarzında özgürleşme isteyenleri alarak başladı. 2006-2008 yılına kadar yoluna bunlar ile devam etti. Ancak sonra iktidarını sağlamlaştırmak adına iç düşman üretme yoluna giderek bu grupların çoğunluğu ile yollarını ayırdı. Bu ayrışmadan hemen önce ise hem içeride hem de dışarıda çıkar odaklı bir şekilde Gülen Hareketi ile ortaklık kurdu. Bu ortaklık bağlamında birbirlerini ham kadro hem de kaynak bakımından beslemeye başladırlar. Ancak çıkarlar çatışmaya başlayınca neler olduğunu hepimiz bizzat yaşadık. Büyük bir savaş ve sonrasında büyük bir yıkıma hala da tanıklık ediyoruz. Kuşkusuz bu iki kopuş süreci de Erdoğan için sancılıydı ve fakat başarılı çıkmayı bildi. Savaşkan bir siyasetçi olan Erdoğan her seferinde iktidarını korumayı başardı. Ancak Gülen Hareketi’ni atomlarına ayırırken de MHP ile ortaklık kurmaya başladı. Şimdi ise görünen o ki MHP ile ipler yer yer geriliyor. Ancak benim öngörüm MHP ile ayrılığın öyle kolay olmayacağı.

Türkiye’nin çoğunluğunun milliyetçi-muhafazakar olduğunu söylüyorsak ki bu doğru MHP burada iki saç ayağından birini tamamen kapsıyor ve hatta diğerine de sirayet ediyor. Bununla beraber diğer yapılara göre siyaseten hem tecrübeli hem de ‘devletli’.

HEM TECRÜBELİ HEM DE ‘DEVLETLİ’

Liberallerin ya da Gülen Hareketi’nin Türkiye’deki etkisini MHP ile kıyasladığımız zaman MHP her ikisine de tabiri caiz ise tur bindirecek bir yapı. Türkiye’nin çoğunluğunun milliyetçi-muhafazakar olduğunu söylüyorsak ki bu doğru MHP burada iki saç ayağından birini tamamen kapsıyor ve hatta diğerine de sirayet ediyor. Bununla beraber diğer yapılara göre siyaseten hem tecrübeli hem de ‘devletli’. Devletliden kastım iki anlamda devletli. Bir başlarında Devlet Bahçeli gibi tarihsel bir isim var. İkincisi ise devlet kadrolarında çok etkililer. Elbette bu kadrolar olası bir mücadelede Erdoğan’ın yanında yer alabilirler, bu imkansız değil. Ancak sapmalar ve kopmalar önceki AKP ve çıkar odaklı ortaklarından kopmalar kadar kolay olmaz. Zira hem toplumda hem de devlette Bahçeli’nin ya da onun temsil ettiği düşüncelerin bir karşılığı var. O da bunu bildiği için istediği gibi tariz sanatını uyguluyor.

İşin özü, çok da kolay olmayan zorlu bir süreç herkesin önünde ve bu süreç ‘erken seçime gidelim’ ile çözülemeyecek durumda.

Erdi Öztürk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir