Dezenflasyon ve yabancı yatırımlar

Dezenflasyon ve yabancı yatırımlar

Türkiye’nin dezenflasyon programı ve yabancı yatırımlara yönelik stratejik adımları, ekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme için hayati öneme sahip. Türk lirası cinsinden likiditeyi emmek, portföy yatırımlarının etkilerini azaltmak ve doğrudan yabancı yatırımları artırarak cari açığı kapatmak için alınacak önlemler, Türkiye’nin ekonomik geleceğini şekillendirecek.

Türkiye’de şu anda bir dezenflasyon programı uygulanıyor. Uygulanan politika setinin can alıcı noktalarından biri döviz kurundaki artışın enflasyon oranındaki artışın altında kalması. Son 5 aydır yabancı yatırımcının özellikle portföy yatırımlarına yönelmesi ve yerlilerin döviz tutma eğiliminin azalmasıyla döviz kurundaki artış, enflasyonun artış oranının altında kaldı. Piyasada bu gelişmeler yaşanırken, bir zamanlar har vurulup harman savrulan rezervleri tamamlamak için de Merkez Bankası döviz alarak piyasaya TL vermeye başladı. Bu da para arzını artırdığı için talebin kontrolünü güçleştiriyor.

Özellikle cari açık sorununu çözmek için doğrudan yabancı yatırımı girişini artırmak ve bunu bir ekonomide yapısal dönüşüme çevirmek de şart. Bütün bunlar için ne yapmalı? Merkez Bankası’nın döviz alımları ve piyasaya TL sürmesi, para arzını artırarak talep kontrolünü zorlaştırsa da, Türk lirası cinsinden likiditeyi emmek ve enflasyonu kontrol altında tutmak için bir dizi stratejik önlem alınabilir.

CARİ AÇIK SORUNUNU ÇÖZMEK İÇİN YABANCI YATIRIMI GİRİŞİNİ ARTIRMAK ŞART

Türk Lirası cinsinden likiditenin emilmesi lazım. Ayrıca portföy yatırımları, eninde sonunda ülkeden kaynak çıkışıyla sonuçlanır. Bir yandan da enflasyon kontrol edilmeli öte yandan dış kaynak girişini devam ettirmeli. Özellikle cari açık sorununu çözmek için doğrudan yabancı yatırımı girişini artırmak ve bunu bir ekonomide yapısal dönüşüme çevirmek de şart. Bütün bunlar için ne yapmalı? Merkez Bankası’nın döviz alımları ve piyasaya TL sürmesi, para arzını artırarak talep kontrolünü zorlaştırsa da, Türk lirası cinsinden likiditeyi emmek ve enflasyonu kontrol altında tutmak için bir dizi stratejik önlem alınabilir.

Merkez Bankası’nın rezervlerini artırmak için döviz alarak piyasaya TL vermesi, para arzını genişlettiği için talep kontrolü zorlaştırır. Bu durumda Türk lirası cinsinden likiditeyi emmek için birkaç temel strateji öne uygulanabilir:

  1. **Merkez Bankası Faiz Oranlarını Artırmak**: Faiz oranlarını yükseltmek, TL cinsinden tasarrufları artırır ve tüketimi azaltarak enflasyonist baskıları hafifletebilir. Yüksek faiz oranları, yatırımcıları TL cinsinden varlıklara yönlendirir ve döviz talebini azaltır. Ancak bugün için para otoritesi politika faizinin bulunduğu seviyeyi yeterli görüyor. Hedef enflasyonun gerçekleşeceğine ekonominin aktörlerinin inanması bu oranı yeterli kılar. Bugün politika faizi yüzde 50. Enflasyonda ise 2024 yılı sonu hedefi bilindiği gibi yüzde 38 olarak yenilenmişti. 
  2. **Zorunlu Karşılık Oranlarını Artırmak**: Bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda oldukları rezerv miktarını artırmak, bankaların kredi verme kapasitesini sınırlayarak para arzını daraltır. Bu da piyasadaki likiditeyi emerek enflasyonist baskıları hafifletebilir.Merkez Bankası’nın bugünlerde sık kullandığı araçlardan biri bu.
  3. **Açık Piyasa İşlemleri**:  Piyasadaki fazla likiditeyi emmek için devlet tahvilleri satılması, piyasadaki TL miktarını azaltır ve enflasyonist baskıları kontrol altına alır. Açık piyasa işlemlerinin miktarını artırmak bir yandan kamunun üzerindeki faiz yükünü artırır ancak zorunlu karşılıklar faiz silahının kullanılmadığı durumlarda yetersiz kalabilir.

Cari açık, Türkiye ekonomisinin kronik sorunlarından biridir. Cari açığı kapatmak ve sürdürülebilir ekonomik büyüme sağlamak için doğrudan yabancı yatırımları (FDI) artırmak ve bu yatırımları yapısal dönüşüme çevirmek gerekir.

YABANCI YATIRIMLARI YAPISAL DÖNÜŞÜME ÇEVİRMEK GEREKİR

Bir diğer sorunda sıcak para da dediğimiz portföy yatırımlarının yan etkileri. Portföy yatırımları, genellikle kısa vadeli olup ani çıkışlarla ekonomik istikrarsızlığa yol açabilir. Bu yatırımların ülke ekonomisinde kalıcı bir etkisi olması ve ani çıkışlarının engellenmesi için şu önlemler alınabilir:

  1. **Uzun Vadeli Yatırım Teşvikleri**: Uzun vadeli yatırımları teşvik eden vergi indirimleri ve sübvansiyonlar, portföy yatırımcılarının Türkiye’de daha uzun süre kalmasını sağlar. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta yabancıların bir anda ve hep birlikte çıkmaması. Nakit dengesini yönetmek ve güven önemli.
  2. **Yatırımcı Güveni Artırmak**: Ekonomik ve siyasi istikrarı sağlamak, yatırımcıların güvenini artırır. Şeffaf ve öngörülebilir ekonomik politikalar, yatırımcıların Türkiye’ye olan güvenini pekiştirir.
  3. **Döviz Rezervlerini Güçlendirmek**: Merkez Bankası’nın döviz rezervlerini artırarak ani döviz çıkışlarına karşı tampon oluşturması, ekonomik istikrarı koruyacaktır.

Bugün içinde bulunduğumuz yüksek enflasyon, yüksek cari ve bütçe açıkları temel bazı sorunların konuşulmasını engelliyor. Ülkenin kapsayıcı ve sürdürülebilir bir büyümeye sahip olması cari açık sorununun çözümüyle de çok yakından ilgili.

Cari açık, Türkiye ekonomisinin kronik sorunlarından biridir. Cari açığı kapatmak ve sürdürülebilir ekonomik büyüme sağlamak için doğrudan yabancı yatırımları (FDI) artırmak ve bu yatırımları yapısal dönüşüme çevirmek gerekir:

  1. **Yatırım Ortamını İyileştirmek**: Yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yatırım yapmasını kolaylaştırmak için bürokratik engellerin azaltılması, hukuki güvencelerin artırılması ve teşvik edici politikaların hayata geçirilmesi önemli.
  2. **Yüksek Katma Değerli Üretim**: Türkiye’nin düşük ve orta teknolojili üretimden yüksek teknolojili ve katma değerli üretime geçişini desteklemek için Ar-Ge yatırımları teşvik edilmeli. Ancak her sektörü teşvik etmek yerine bir sanayi stratejisi hazırlanarak seçilen sektörler teşvik edilmeli. Bu, hem ekonomik büyümeyi destekler hem de cari açığı kapatmaya yardımcı olur.
  3. **Eğitim ve İş Gücü Kalitesini Artırmak**: Nitelikli iş gücüne sahip olmak, yabancı yatırımcıların Türkiye’ye yatırım yapmalarını cazip hale getirir. Eğitim sisteminin iyileştirilmesi ve mesleki eğitimin artırılması, iş gücü kalitesini ve verimliğini yükseltir.

Türkiye’nin dezenflasyon programı ve yabancı yatırımlara yönelik stratejik adımları, ekonomik istikrar ve sürdürülebilir büyüme için hayati öneme sahip. Türk lirası cinsinden likiditeyi emmek, portföy yatırımlarının etkilerini azaltmak ve doğrudan yabancı yatırımları artırarak cari açığı kapatmak için alınacak önlemler, Türkiye’nin ekonomik geleceğini şekillendirecek. Ekonomik reformlar ve yapısal dönüşümlerle desteklenen bu adımlar, Türkiye’yi daha güçlü ve dirençli bir ekonomiye kavuşturur.

Turgay Bozoğlu
Latest posts by Turgay Bozoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir