Filistin ölürken saklanan katliam

Filistin ölürken saklanan katliam

İnsanların bu hale gelmiş olması elbette ideal değil ancak sorumlusu sadece oradaki örgütler mi? Soruyu başka şekilde soralım; Filistin’de örgütler olduğu için mi İsrail ordusu orada yoksa İsrail ordusu olduğu için mi Filistinli örgütler ortaya çıktı?

İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları 45 günden fazladır devam ediyor. Bugüne kadar 12 binden fazla insan hayatını kaybetti. Hamas’ın yaptığı saldırıyı kendisine fırsat olarak gören ve intikam duygusu ile imha hareketine girişen İsrail’i kimse durduramıyor.

İsrail’in “terör” bahanesi ile şehirleri, hastaneleri bombalaması ise propaganda savaşları içinde kaybolup gidiyor.

Somut olan, sivillerin hayatını kaybediyor olması; şehirlerin, mekanların harabeye dönmesi
İsrail’in en büyük silahlarından birisi medya ve propaganda gücü.

El Şifa Hastanesi’ne yapılan saldırılar sonrası yayınlanan görüntülerde İsrail sözcüsü, yaklaşık 10 Kaleşnikof silah ve bir bilgisayar göstererek, “Hamas’ın merkezine” ulaştıklarını öne sürüyor. Aslında kendileri de, kameralara gösterdiklerinin bir değerinin olmadığını biliyor ancak işbirlikçi medya öyleymiş gibi yapıyor. Bu kadar az sayıda silah, İsrail’e karşı çok ağır bir saldırı yapan ve ardından yaklaşık 40 gün boyunca yapılan ağır bombardımana rağmen İsrail ordusuna karşı koyabilen bir örgütün El Şifa Hastanesi’ni kendisine merkez yaptığını kanıtlayamıyor. Zira o silahların orada olması “normal.” Sürekli savaş halinde olan bir coğrafyadan bahsediyoruz çünkü. Bu coğrafyada kutlamalar da “Keleş” ile yapılıyor. Hemen herkesin evinde bu türden silahlar ve hatta roketatar vardır. Bu, orada yaşayanların hepsinin örgüt mensubu olmalarından kaynaklanan bir durum değil. Sonuçta bu silahların ele geçirilmesi Hamas’ın merkezinin ele geçirildiği ya da örgütün çökertildiği anlamına gelmiyor. Bu durum, bir başka korkunç gerçeği ortaya çıkarıyor: İsrail, Hamas’ın orada olduğunu iddia ederek koskoca bir hastaneyi yok ediyor, hastalar ve yeni doğmuş bebekler ölüyor, kimisi tedaviye devam edemediği için hayatını kaybediyor.

İşbirlikçi medyanın gücü tam da burada ortaya çıkıyor. Kimse meselenin bu yönünü konuşmuyor, İsrail’in yayınladığı görüntüler ile ilgili tartışmalar devam ettiriliyor ve böylece Filistinlilerin bu hunharca saldırılarda hayatını kaybetmesi konusu güme gidiyor.

Festival alanında sivillerin de ölmesi, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına temel gerekçelerden birini oluşturuyor. İsrail polisi ise araştırma yapıyor ve sivillerin hepsinin Hamas tarafından öldürülmediği sonucu ortaya çıkıyor. Ancak bu da durumu değiştirmiyor ve İsrail, saldırılarına devam ediyor.

Aynı durum Hamas’ın ilk saldırıyı yaptığı sırada festival katılımcılarının yaşadıkları, öldürülmeleri ile ilgili tartışmada da kendini gösteriyor. Hamas militanlarının ilk saldırdıkları yerlerden biri festival alanı. Ancak onların da bundan haberleri yok. Paramotorlar ile indirme yapan militanlar, indikleri yerde parti verildiğini havadayken görüp öğreniyorlar. Orada bulunan sivillerden yakalayabildiklerini katlediyorlar. Bu arada başka bir yerden havalanan bir İsrail ordu helikopteri Hamas militanları da dahil yerdeki herkese ateş açıyor. Ayrım yapılamıyor; kaçan, koşan, araçlara binen herkesten şüpheleniliyor. Böylece helikopterden açılan ateş sonucunda Hamas militanlarının yanı sıra Yahudi ya da başka ülkelerden gelen sivil katılımcılar da ölüyor.

Festival alanında sivillerin de ölmesi, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına temel gerekçelerden birini oluşturuyor. İsrail polisi ise araştırma yapıyor ve sivillerin hepsinin Hamas tarafından öldürülmediği sonucu ortaya çıkıyor. Ancak bu da durumu değiştirmiyor ve İsrail, saldırılarına devam ediyor.

“Kafası kesilmiş bebekler” hikayesinde olduğu gibi propaganda makinesi çalışmaya devam ediyor ve İsrail’in kanlı katliamını örtbas ediyor.

Diğer yandan İsrail, kendi yaptığı çağrı üzerine, yine kendi çizdiği güzergâh üzerinden kendi gösterdiği bölgeye “beyaz bayraklar ile” yürüyerek gidenlere ateş açıp insanların ölümüne neden oluyor ancak bu Batı basını tarafından görülmüyor.

Hamas’ın ideolojik olarak bölgede sevilmediği yalın bir gerçek. İcraatları da halkın belli bir kesimi tarafından onaylanmıyor. Ancak ortada yalın bir gerçek daha var: İsrail Hamas ile değil Filistin halkı ile savaşıyor ve sivilleri öldürüyor.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Bu örgütlerin varlığının tartışmaya açılması üzerinden İsrail’in yaptıkları gizleniyor ya da geri plana itiliyor. Tıpkı 45 gündür yaşanan kanlı süreçte olduğu gibi.

İsrail, Hamas militanlarının halkın arasına gizlendiği ya da sivilleri kalkan olarak kullandığı söylemi üzerinden yürütüyor bu toplu imha saldırılarını.

Hamas militanlarının halkın arasında olduğu, tünellerde hareket ettiği, hastane, okul gibi yerlere yuvalandığı doğru. Ancak bu durum İsrail’in binlerce sivili katletmesine haklı bir gerekçe oluşturabilir mi? Kaldı ki o coğrafyada Filistinlilerin her gün biraz daha yok olmaları gerçeği ortada ve bu süreç hemen her Filistinliyi zaten “militanlaştırmış” durumda.

İnsanların bu hale gelmiş olması elbette ideal değil ancak sorumlusu sadece oradaki örgütler mi? Soruyu başka şekilde soralım: Filistin’de örgütler olduğu için mi İsrail ordusu orada yoksa İsrail ordusu olduğu için mi Filistinli örgütler ortaya çıktı?

Hangi örgütün özgürlük ya da içinde bulunduğu halkı korumak için savaştığı, hangisinin terör örgütü olduğu gibi tartışmalar elbette farklı cevapları beraberinde getirir.

Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Bu örgütlerin varlığının tartışmaya açılması üzerinden İsrail’in yaptıkları gizleniyor ya da geri plana itiliyor. Tıpkı 45 gündür yaşanan kanlı süreçte olduğu gibi.

İsrail’in ve onu savunan işbirlikçi medyanın bu “gizleme ustalığının” görülmesi için Hamas yanlısı olmak ya da Hamas’ı övmek gerekmiyor.

Musa Özuğurlu
Latest posts by Musa Özuğurlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir