Hayata fırlatılmak

Hayata fırlatılmak

Soru işaretleriyle dolu cümleleri belirginleştirecek olan ancak yaşama karşı düzenli bir duruş olabilir. Gençken kişi hayata ültimatomlar verirken bu sefer düzen yazar yapılacakları. Ve unutur insan hayata kendini fırlatmayı.

Gençlik heyecan doludur, dünya sanki üzerine ilk kez ayak basılan bir yer gibi merakla araştırılır. Yapılan her türlü çılgınlık da hiç garip gelmez, delikan akar ne de olsa. Kendini tanımak için deneyimden deneyime koşan genç insan, hayat ona çarparken ve o hayata değerken kendine uyanır. Ama bir gün canlılık düşmanı, sistemin sırası gelir. Gelecek günlerin kaygısıyla, bir aile bir araba bir ev sahibi olmakla işe başlanır. Soru işaretleriyle dolu cümleleri belirgenleştirecek olan ancak yaşama karşı düzenli bir duruş olabilir. Gençken kişi hayata ültimatomlar verirken bu sefer düzen yazar yapılacakları. Ve unutur insan hayata kendini fırlatmayı.

Hegel’in zor anlaşılan lisanında tam da bu satırlara karşılık gelecek düşünceler var. İdealist filozof insanı doğal olandan farklı bir yere yerleştirir. İnsan farklıdır çünkü doğanın içindençıkmış olsa da onun yasalarına uygun olmadan yaşayabilir. Bu, iradesinin gücünden doğar. Hayatını ve özgürlüğünü,iradesini kullanarak verdiği karar ve eylemlerle şekillendirebilir, kendi ‘ben’ini yaratır. Doğanın kısmen bir parçası da olsa ondan bağımsız kendini yaratabilendir insan.

Merdivenin basamaklarını çıkarken ya karamsarlıkla olduğumuz basamak da kalıyoruz ya da aklımızı kullanarak bilincimizi bir üst noktaya taşımakla kendi yasalarımızı yazıyoruz. Tabii Hegel’in ifade ettiği gibi kendi irademizle kendimizi sınırlamaya da karar verebiliriz.

HEGEL’İN İFADE ETTİĞİ GİBİ KENDİMİZİ SINIRLAMAYA DA KARAR VEREBİLİRİZ

Çoğumuzun derdi, potansiyelimizi ortaya koyabilmek ve kendimizi gerçekleştirmek. Popüler özlü sözlü bilgiler bu uğurda pek işe yaramıyor. Yer gök bilgi dolu ama bunu alıp hayata uyarlamak ve kendine bir adım atmak pek kolay değil. Başlangıç noktamız eksik ve kusurlu olduğumuz. Merdivenin basamaklarını çıkarken ya karamsarlıkla olduğumuz basamak da kalıyoruz ya da aklımızı kullanarak bilincimizi bir üst noktaya taşımakla kendi yasalarımızı yazıyoruz. Tabii Hegel’in ifade ettiği gibi kendi irademizle kendimizi sınırlamaya da karar verebiliriz. Örneğin aileye kurmaya karar verdiğinizde bir hapishane girmiş olsanız da orada başka güzellikler yaratırsınız.

Her an kendimizi yeniden yaratabiliriz. Aça aça hayatı yaş alabiliriz. Tuzak, yaş aldıkça elini ayağını yaşamdan çekmiş insanın oyuna katılmaması. Artık kendini bir gözlemci olarak dışarıya koyması, hatta kitaplara gömülmesi. Gençken cesaret ettiklerinizi bugün yapamıyor olmamız aslında ruhumuzu yaşlandıran. Oyun yazmayı unuttuk, sonra onu oynamayı. Ezberlerden sıyrılıp hayata kendini fırlatmak için  biraz merak biraz istek biraz da cesarete ihtiyacın var. O yüzden Nietzsche’nin sözleriyle soruyorum: Yaşamaya cesaretin var mı?

Gülden Bulut
Latest posts by Gülden Bulut (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir