İki ayaklı katiller serbest kalırken masum köpeklerin öldürülmesi nasıl tartışma konusu olur? 

İki ayaklı katiller serbest kalırken masum köpeklerin öldürülmesi nasıl tartışma konusu olur? 

Yalnızca güçlünün hayatını değerli gören bir geleceğe doğru gidiyoruz. İnsanlara zarar vermeyen köpeklerin “zarar verme ihtimali” olduğu gerekçesiyle öldürülmesi tartışılırken, cani katillerin sokaklarda dolaşmasına göz yummak iki yüzlülük değil de nedir?

İnsanların doğaya karşı korkuları alışılmadık bir şey değildir. Alışılmadık olan şey bu korku bahane edilerek nefret söylemleriyle suçsuz canlıların öldürülmesini talep etmektir. Normatif açıdan kendimize sormamız gerekmektedir: Suçsuz insanları öldürmüyorken, suçsuz hayvanlar öldürülebilir mi? Peki doğru yanıtlarını her vicdanlı insanın bildiği bu sorulara gelmezden öne şu soruya düzgün yanıt verebildiğimize emin miyiz: Sokak hayvanlarının saldırılarından korunmak için ne yapabiliriz? Bu soruyu askerlik yıllarımda kendime sordum ve yanlış hatırlamıyorsam o zaman fiyatı 10 TL olan bir düdük alarak sorunumu çözmüştüm. Görev yaptığım kırsal bölgelerde bırakın sokak köpeğini vahşi köpek diyebileceğiniz köpekler bile bulunuyordu ve hiçbir sorun yaşamadım. Kısacası sokak köpeklerinden korunmak için bu basit çözümü bile tartışabiliriz, ancak bunu tartışmadan direkt olarak bu canlıları öldürmeyi tartışıyoruz. Bu dehşet verici bir nefreti göstermektedir. Bazı insanların kendi türü dışındaki canlılara tahammül edemediğini göstermektedir bu durum. Köpeklerin ya da başka sokak hayvanlarının öldürülmesini isteyenleri incelediğinizde kendi gibi olmayan, kendi gibi düşünmeyen her şeyin yok olmasını isteyecek kişilik yapılarını görebilirsiniz. Sokak hayvanlarının onca sorunu varken, bu canlılara yardım etmek yerine onları öldürmeyi düşünmek sağlıksız bir kişilik yapısının göstergesidir. Vicdan sahibi insanlar açısından bu konunu tartışılabilir bir konu değildir, kimseye zarar vermemiş sokak hayvanları kesinlikle öldürülemez. Bu sorun çözülmek isteniyorsa aşağıdaki öneriler uygulanabilir*

Sokak hayvanları konusunun çözümünde devlet yalnızca kanun yapıcı olarak rol almak yerine insani tedbirler ve müdahalelerle bu soruna yaklaşmalı ve sokak hayvanlarının toplumla entegrasyonunu sağlayacak projeleri desteklemelidir.

DEVLET, YALNIZCA KANUN YAPICI OLARAK ROL ALMAMALI

  • Okullarda sokak hayvanlarına yönelik duyarlılığı artıracak dersler verilmelidir. Mümkünse her okul bahçesinde sokak hayvanı besleyerek çocuklara hayvan sevgisini aşılamalıdır. 
  • Riskli bölgeler için köpeklerden korunmak maksadıyla köpek kovucu ses cihazları ya da düdükler kullanılabilir. Ancak maalesef insanlara güvenmek imkansız olduğu için bu tür cihazların gelişi güzel kullanılmasını caydıracak yasal tedbirler de alınmalıdır. 
  • Özel veteriner klinikleri kısırlaştırma ücretlerini düşürmelidir. Kliniklere her hafta belli sayıda sokak hayvanını kısırlaştırma zorunluluğu getirilmelidir. Bu sayı kliniğin cirosuna ya da klinikte çalışan veteriner hekim sayısına oranla belirlenebilir. Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin ve birliğe üye tüm veterinerlerin bu konuda samimi davranması gerekmektedir. Maalesef bazı veterinerler hekimlerin kâr elde etme hırsı artık sokak hayvanlarının refahını ve yaşamını etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. 
  • Mama üreticileri denetlenmelidir. Mamalar içeriği nedeniyle -belki de kasıtlı olarak- hayvan nüfusunu artırabilecek besinler içerebilmektedir. Özellikle sokak hayvanlarına yönelik üretilen mamalara hayvanların doğum hızını azaltabilecek besinler eklenebilir. 
  • Sokak hayvanlarını kısırlaştırmak ve sokak hayvanlarının bakımı için mamalardan ek vergi alınabilir. Ya da hayvan besleyenlerden yıllık vergi alınabilir. 
  • Son olarak sokak hayvanları konusunun çözümünde devlet yalnızca kanun yapıcı olarak rol almak yerine insani tedbirler ve müdahalelerle bu soruna yaklaşmalı ve sokak hayvanlarının toplumla entegrasyonunu sağlayacak projeleri desteklemelidir. Belki de bu konuyla ilgili TÜBİTAK özel çağrılarla proje önerilerine açık olabilir.

Adalet Bakanlığı’nın 5 Mayıs 2024 tarihli istatistik raporuna göre toplam hükümlü sayısı 282 bin 709 kişidir. Basit bir hesapla yaklaşık her 100 suçludan 12’si kaçak sayılabilmektedir.

PEKİ YA İKİ AYAKLI HAVYANLAR NE OLACAK? 

Bu önerilerden sonra yazının ikinci kısmına geçebiliriz. Bu kısımda bizler için gerçekten tehlikeli olan bir konu işlenecektir. Özellikle son yıllarda daha da gözümüze sokulan bir konudur bu. Aslında yazının ilk kısmıyla da doğrudan bağlantılıdır. İlk kısımda hayvan hayatının değersiz olmadığına değinmiştim. Elbette hayvanların hayatı değerlidir, ancak günümüzde hayvanların hayatını değersizleştiren fikir hareketleri insan hayatını da değersizleştirmektedir. Yalnızca güçlünün hayatını değerli gören bir geleceğe doğru gidiyoruz. İnsanlara zarar vermeyen köpeklerin “zarar verme ihtimali” olduğu gerekçesiyle öldürülmesi tartışılırken, cani katillerin sokaklarda dolaşmasına göz yummak iki yüzlülük değil de nedir? Sübjektif düşüncelerimi paylaşmadan önce bazı resmi istatistikler paylaşmak isterim. Bu istatistikleri aldığım resmi kaynakları ve hesap yöntemlerimi yazının sonunda açıklayacağım. 

2023 yılı içinde Adalet Bakanlığı’na gelen dosyalarda hayata karşı işlenen suçlar (kasten öldürme, taksirle öldürme, intihara yönlendirme, diğer) nedeniyle mahkemelere sanık olarak çıkan kişi sayısı 27 bin 876 olarak kaydedilmiştir**(1). TÜİK Ölüm ve Ölüm Nedeni İstatistikleri 2019-2022 yılları arasında toplam 3 bin 659 kişinin cinayete kurban gittiğini yani öldürüldüğünü göstermektedir2. Yine Adalet Bakanlığının raporuna istinaden 2023 yılında 654 bin 084 adet vücut dokunulmazlığına karşı suçlar (kasten yaralama, taksirle yaralama, diğer) işlenmiştir. Diğer yandan bu suçları işleyen suçluların kaçının aramızda dolaştığı da önemli bir sorudur. Adalet Bakanlığı’nın 2023 yılı için yayımladığı rapora göre hükümlü veya tutuklunun kaçması (TCK md. 292) suçunu işleyen şüpheli sayısı 34 bin 212 kişidir(2). Yine Adalet Bakanlığı’nın 5 Mayıs 2024 tarihli istatistik raporuna göre toplam hükümlü sayısı 282 bin 709 kişidir (3). Basit bir hesapla yaklaşık her 100 suçludan 12’si kaçak sayılabilmektedir***. Elbette bu sayıya bir de şüphelisi belirlenemeyen suçları ya da maalesef hiç tespit edilememiş suçları da eklemek gerekebilir. 

Bu istatistiki verilere göre gerçekten insanlar için tehdit yaratan şeyin sokak hayvanları olduğunu söylemek mümkün müdür? Kendinize bir dönüp sorun çocuğunuzun karanlık bir sokakta 6 farklı suç kaydı olan potansiyel bir katille mi karşılaşmasını istersiniz yoksa birkaç sokak köpeğiyle karşılaşmasını mı? Devletin bu iki ayaklı hayvanları sokaklardan toplaması gerekmektedir. Adalet sistemimiz insan öldüren bir canavara gösterilen anlayışı, bu canavara tanınan hakları, masum bir köpeğe ya da sokak hayvanına tanımayacaksa toplumumuzun “tek dişi kalmış canavar”dan farkı olmayacaktır.

Bu ikinci konuyla ilgili çözüm önerilerimi de sıralamak isterim. Elbette baştan altını çizmem gerekir ki bu öneriler günümüz temel insan hakları çerçevesinde oldukça radikaldir. Ancak birazdan okuduğunuzda çok keskin olduğunu düşünebileceğiniz bu öneriler önümüzdeki çeyrek yüzyılın sonlarında ciddi olarak gündeme gelecektir. Bu öneriler şöyledir: 

  • Ceza İnfaz Yasası gözden geçirilmeli ve suçlulara daha caydırıcı cezalar verilmelidir. 
  • Bazı hapishanelerde hükümlülerin ve tutukluların dışarıdaki pek çok insandan daha rahat yaşadığı iddia edilmektedir. Cezası kesinleşmiş hükümlüler zorunlu çalıştırılabilir. 
  • 18 yaşından küçük olanların ciddi anlamda ceza indirimi aldıkları görülmektedir. Birkaç ay küçük olduğu için bir kişinin 50-60 yıl daha az ceza alması kabul edilir bir şey değildir. Bu nedenle eğer bir ceza indirimi yapılacaksa bu bazı ağır suçlar için 16 yaşından başlamalı ve ceza indirimleri kademeli olarak yapılmalıdır. Örneğin yetişkin birinin 10 birim ceza alması gerektiği suç için 15 yaşındaki biri 9 birim ceza almalı, 14 yaşındaki biri 7 birim ceza almalı, 13 yaşındaki biri 6 birim ceza almalı şeklinde bir kademelendirme yapılabilir. 
  • TCK çağımız şartlarına uygun olarak modernize edilmelidir. Cezaların fonksiyonları yetersiz kalmaktadır. Ceza yalnızca suçlunun özgürlük hakkını kısıtlamak amacıyla verilmemelidir. Ceza aynı zamanda suçlunun suçunu telafi etmesini sağlayabilecek yaptırımları uygulayabilmelidir. Örnek vermek gerekirse birinin canını almış bir kişinin organbağışı yaparak başka insanlara can vermesi gerekmektedir. 
  • Ağır suçlara idam cezasının gelmesi suiistimal edilmeyecek şekilde tartışılmalıdır. 
  • Önemli davaların kararı yalnızca bir yargıcın insafına bırakılmamalı, bu tür mahkemeler en az üç yargıç tarafından yürütülmelidir. 
  • Yabancı ülkelere kaçan suçluların yargılanması ve cezalarını çekmeleri için daha çok enerji sarf edilmelidir. Aynı şekilde yabancı ülkelerde suç işlemiş kişiler de etkin biçimde araştırılmalı ve gerektiği gibi yargılanmalıdır. 
  • Zamanaşımı kaldırılmalıdır. İşlenen suçun zaman aşımı olmamalıdır. 

Kaynaklar 

1: https://adlisicil.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/22042024115644ADalet_ist-2023CALISMALARI59.pdf

2: https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Olum-ve-Olum-Nedeni-Istatistikleri-2022-49679

3: https://cte.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/6052024163106istatistik-1.pdf

Notlar

*: Yeniarayıs.com’da yazılan “Sokak köpekleri popülasyonunun azaltılması ve kontrolüne dair proje” başlıklı yazıyı okumadıysanız mutlaka okuyunuz. Bu konuyla ilgili daha detaylı bir öneri listesi sunulmuştur. Burada yazdıklarımda mükerrer önerileri çıkartmak istedim. Yine bu konuyla ilgili “Sokaktaki tehlikeli her canlıyı öldürelim!” başlıklı yazı da ilginizi çekebilir. Yazıların bağlantıları: 

https://yeniarayis.com/yeniarayis/sokak-kopekleri-populasyonunun-azaltilmasi-ve-kontrolune-dair-proje-proje/ 

https://yeniarayis.com/yazgulualdogan/sokaktaki-tehlikeli-her-canliyi-oldurelim/

**: 27 bin 876 cinayet şüphesiyle yargılanan kişi sayısı beklediğimden oldukça yüksek çıktı. Adalet bakanlığı verilerine aşina olmadığımı dürüstçe belirtmem gerekmektedir. İlgili yayınların meta verilerine ulaşamadığım için net bir şey söyleyemeyeceğim. Ancak 1 numaralı kaynakta belirtildiği üzere UYAP verilerine istinaden Bakanlık tarafından hazırlanan raporda bu sayı bulunmaktadır. 

***: TCK md. 292 ile şüpheli konumunda olanların geçmiş yılda yaklaşık %75’inin suçunun kesinleştiği yine 1 numaralı atıfta görülebilmektedir. Bu durumda kaçakların yükümlülere oranı yaklaşık %9 ile %12 aralığında hesaplanabilmektedir. 

Esat Daşdemir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir