Bir evliliğin ve düşüşün anatomisi

Bir evliliğin ve düşüşün anatomisi

Bir düşüşü sadece bitiş noktasından çözümleyemezsiniz. Onu düşüşün tüm evreleriyle anlamanız gerekir. Fransız koca, Alman eş ve onların çocuğunun merkezinde yer aldığı “düşüş”ün “anatomisi” de tam bu şekilde analiz ediliyor. Kişisel bir yok oluş hikayesine mahkeme salonundan mercek tutan film düşüşün anatomisini yapmak için bir kadın ve erkek arasındaki ilişkinin detaylarını anlamaya çalışmaktadır.

Düşüş sözcüğü hem düşme halini hem de düşmenin sürecini ifade eder. Düşüş her zaman bir zeminde biter ama başlangıcı hareketin ilk konumudur. Yani Düşüş hem bir süreç hem bir oluştur.

Bir düşüşü sadece bitiş noktasından çözümleyemezsiniz. Onu düşüşün tüm evreleriyle anlamanız gerekir.

Fransız koca, Alman eş ve onların çocuğunun merkezinde yer aldığı “düşüş”ün “anatomisi” de tam bu şekilde analiz ediliyor.

Bir insanın yüksekten düşmesi her zaman olasıdır. Bu düşüş bir kaza, bir intihar ya da bir cinayet olabilir. Peki bir insan aynı anda hayatta da metaforik olarak düşüyorsa?

Kişisel bir yok oluş hikayesine mahkeme salonundan mercek tutan film düşüşün anatomisini yapmak için bir kadın ve erkek arasındaki ilişkinin detaylarını anlamaya çalışmaktadır. Düşüşün anatomisi ilişkinin anatomisinden çıkacaktır belki de?

Dünyada çok az beyaz yakalının red edebileceği harika bir dağ zirvesindeki evde başarılı kadın yazar, başarısız erkek yazar ve kısacık bir ihmalin sonunda kör kalan ailenin çocuğundan oluşan çekirdek aile manzaranın keyfini çıkarmaktan uzaktadır.

Düşüş bu keyifsiz dramı trajediye çevirir.

Ardında intiharı çağrıştıran bir not bir işaret bırakmayan bu düşüş, bir kaza sahnesi için de uzak bir olasılık olarak görülünce ortaya bir cinayet iddiası ve bir cinayet şüphelisi birlikte çıkar.

Başarılı yazar; kocasından kurtulmak isteyen bir “femme fatal” olabilir mi?

Cinayeti kör bir kayıkçının değil ama ailenin kör çocuğunun görmediğine şüphe yoktur. Ama duymuş olabilir mi?

İddia makamı sorularıyla bunaltır küçük adamı. Kafası karman çorman olur. Maktül arkasında not bırakmamış ama “düşüşteki hayatına” belki dayanak olur diye kaydettiği aile sırlarını saklamıştır.

“Bir Düşüşün Anatomisi”ni anlamak için filmin adını çözümlemek önemli bir kapıyı açıyor.  Bir düşüş nerede biterse bitsin başladığı yer zihin denen labirentin çıkmaz sokağıdır. Önünde kapanan kapıyı açamayan açamadıkça gerileyen bir zihin için düşüş başlamış demektir. Bir düşüş   düşme eyleminin son noktası ile açıklanamaz. Düşüş bir süreçtir ve biteceği noktadan bağımsızdır.

FİLMİN ADINI ÇÖZÜMLEMEK ÖNEMLİ BİR KAPIYI AÇIYOR

Sırlar mahkeme için delile dönüşür. Savcı için öldürmenin gerekçesi kavgalardır bunlar.

Oysaki bu sırları başarısız yazar ilham gelsin diye toplamıştır. Karısının beğenilen kitaplarında yaptığı gibi hayattan ilham almanın tek başına roman yazmaya yeteceğini sanmıştır.

“Bir Düşüşün Anatomisi”ni anlamak için filmin adını çözümlemek önemli bir kapıyı açıyor.  Bir düşüş nerede biterse bitsin başladığı yer zihin denen labirentin çıkmaz sokağıdır. Önünde kapanan kapıyı açamayan açamadıkça gerileyen bir zihin için düşüş başlamış demektir.

Bir düşüş, düşme eyleminin son noktası ile açıklanamaz. Düşüş bir süreçtir ve biteceği noktadan bağımsızdır.

Cannes’da Altın Palmiyeyi armut misali toplayan Bir Düşüşün Anatomisi, kutsal aileyi ters yüz ederek başarısız erkek başarılı kadın üzerinden olayları örüyor. Pek çok orta sınıf ailede görülen uzun evliliklerin kadını köreltmesi, kadının saçını süpürge etmesi mitini erkek üzerinden okuyor.  Aile için kendini feda ettiğini anlatan aile babası kendine acırken acınacak bir hale dönüyor.

Avrupa’nın iki kavgacı ülkesi Almanya ve Fransa’dan kadın ve erkeğin İngiltere’de başlayan hikayesini ulus kimlikleri üzerinden okumak da mümkün.  Almanlar daha dayanıklı, Fransızlar kırılgan. Fransızlar için sorunun kaynağı hep başkası, Almanlar içinse çözüm sadece kendi özgüveninde.

Evliliklerin de tıpkı iki ulus arasındaki gibi uzlaşmaz çelişkiye, gerginliğe ve savaşa dönmesi olasıdır.

Başarısızlığını ötekinde aramak, birbiriyle itişen iki komşu ülke gibi paylaşım savaşı başlatmak mümkündür. Ülkelerden/eşlerden biri güven abidesi olarak diğerini izlerken, öteki tırnaklarını kemirir.

Oscar Wilde Dorian Gray’in portresini çizerken baş kahramanına şöyle seslenir: Asla evlenme Dorian. Erkekler yoruldukları, kadınlarsa merak içinde oldukları için evlenirler. Sonuçta ikisi de hayal kırıklığına uğrar.

Evlilik sizi dinlendirebilir ya da merakınızı giderecek detaylarla dolabilir.  Oscar Wilde kadar ümitsiz olmanıza gerek yok. Ama bu sizi çok da ümitlendirmesin.

Labirentte yakalanmanız ve düşüşü çıkış sanmanız için evli olmanız şart değildir. Evli ya da değil tüm eksik ve hatalarınız sizin eserinizdir. Suçlayacak birini arıyorsanız ayna yeterlidir.

Çağatay Arslan

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir