Aradığınız Lassie’ye şu anda ulaşılamıyor

Aradığınız Lassie’ye şu anda ulaşılamıyor

Bu zamana kadar aramızda evi kuşlar tarafından taşlanan, geyikler tarafından zevk için, gözünün içine baka baka, spor adı altında tüfekle vurulup öldürülen, tilkiler tarafından saçlarını kullanmak üzere canlı canlı kafa derisi yüzülen, filler tarafından aksesuar yapılmak üzere dişleri çekilen veya sırf oradan geçiyor diye bir tavuk, evet yanlış okumadınız bir tavuk tarafından tecavüze uğrayanınız oldu mu aranızda insan olarak? 

​“İnsanın kendi kendine edeceği kötülüğü 7 cihan bir araya gelse, edemezmiş.” 

Hepimizin bildiği ve gündelik hayatta da sıkça kullandığı bir söz, eminim. Son dönemlerde karşılaştığımız manzaralara istinaden sözü revize edip “İnsanlığın kendi kendine edeceği kötülüğü 7 cihan bir araya gelse, edemezmiş.” şeklinde kullanmayı oylamaya sunuyorum. Kabul edileceğinden de eminim. 

“İnsan”dan “insanlık”a yumuşak fakat acınası bir geçiş yaptım çünkü insanlık tarihinde insanoğlu dediğimiz cinsin kendi kendine yaptığı kötülüğü gerçekten de dünyada var olan başka bir türden görmediği aşikar.

Bu zamana kadar aramızda evi kuşlar tarafından taşlanan, geyikler tarafından zevk için, gözünün içine baka baka, spor adı altında tüfekle vurulup öldürülen, tilkiler tarafından saçlarını kullanmak üzere canlı canlı kafa derisi yüzülen, filler tarafından aksesuar yapılmak üzere dişleri çekilen veya sırf oradan geçiyor diye bir tavuk, evet yanlış okumadınız bir tavuk tarafından tecavüze uğrayanınız oldu mu aranızda insan olarak? Benim bildiğim yok. Bu saydığım vahşetlerin hiçbirini yaşayan bir tanıdığım olmadı. İnsanlığın başına nerde bir felaket geldi ise maalesef ki mimarı doğrudan ya da dolaylı yoldan, yine kendisiydi. 

Dünyanın varoluşundan itibaren tüm mitler, dinler, kulaktan kulağa anlatılan hikayeler, en gelişmiş-neye göre kime göre- ülkesinden en ilkel-neye göre kime göre-kabilesine kadar hemen hemen hepsinde insanlık ile ilgili yazılmış, çizilmiş ve ibret alma temalı hikayelerin çoğunluğu kibir ile ilgilidir: İnsanın kendisini dünyadaki tüm canlı ve cansız varlıklardan üstün görmesi. 

PUSUDA BEKLEYEN BİR CANAVAR: KİBİR*

Dünyanın varoluşundan itibaren tüm mitler, dinler, kulaktan kulağa anlatılan hikayeler, en gelişmiş-neye göre kime göre- ülkesinden en ilkel-neye göre kime göre-kabilesine kadar hemen hemen hepsinde insanlık ile ilgili yazılmış, çizilmiş ve ibret alma temalı hikayelerin çoğunluğu kibir ile ilgilidir: İnsanın kendisini dünyadaki tüm canlı ve cansız varlıklardan üstün görmesi. 

Kuran-ı Kerim-Enbiya Suresi 107. Ayet: Vemâ erselnâke illâ rahmetenlil’âlemîn”. **

Gölpınarlı’ya göre meali: “Ve biz seni, ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.”

Akgül’e göre meali: “(Ey Nebim!) Biz Seni (ve Kur’an-ı Kerim’i) bütünâlemlere (ve dönemlere) rahmet (vesilesi ve selamet rehberi) olarak gönderdik.”

Parlıyan’a göre meali: “Bunun içindir ki ey peygamber! Biz seni, ancak alemlere rahmet olmak üzere gönderdik.”

Tekin’e göre meali: “Yâ Muhammed, rahmetimizin ve merhametimizingereği, biz seni kesinlikle bütün âlemlerin, insanların ve cinlerin, varlıkların tamamının hayrına, haklarının korunması için özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, rahmet peygamberi olarak görevlendirip gönderdik.”

Diyanet İşleri’ne göre meali: “(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”

Elmalılı’ya göre meali: “Ve seni sâde âlemîne rahmet olarak göndermişizdir.”

Benzer mealler içinden gelişigüzel seçmeye çalıştıklarımda öne çıkan kelimenin “rahmet” olduğunu görmekteyiz. Üzerine çok da tartışmaya gerek yok sanıyorum. Her ölünün arkasından dilediğimiz, “rahmet”e aşinayız. Zaten vereceğim son örnekte de bence anlamını tam şekilde karşılamış:

Öztürk’e göre meali: “Ve biz seni ancak âlemlere bir merhamet/bir sevgi olman dışında bir şey için göndermedik.” 

Dünya nüfusunun %23’ünü, Türkiye nüfusunun %89’unu İslam Dinine inanan Müslümanların oluşturduğu da bilinmekte. İslam Dininin son peygamberi Hz. Muhammed’in ise yalnızca Müslümanlar için değil, dünyadaki farklı dinlere mensup kişilerin bile güzel ahlakı, adaleti, sabrı, empati yeteneği, barışçıl fikri yapısı nedeni ile ilgi çekici bulunduğu ve örnek alındığı da bilinen gerçekler arasında. Kuran-ı Kerim’den, az önce vermiş olduğum ayet örneğinde işaret edildiği üzere, Hz. Muhammed gibi tüm insanlığın neredeyse üzerinde ortak bir kanıya vardığı peygambere dahi, tüm alemlere karşı merhamet ve sevgi dolu olması dışında hiçbir şey emredilmemişken, biz insanların ya da son dönem popüler hali ile biz fanilerin dünyada bizim haricimizde var olan canlı veya cansız varlıklar üzerindeki bu kibrinin dayanağını anlamak güç…

İnsanoğlu maalesef doğaya ve hayvanlara karşı ne kadar canavarlaştığının farkında olmadan yaptığı tüm kötülüklerin cezasız kalmasını istiyor. Hatta ne kadar korkunçlaştığının farkında olmadan, safça sorabiliyor: “Kaç saat uyutulacaklar?”

KAÇ SAAT UYUTULACAKLAR?

İnsanın bu, kavranılması güç kibir zehirlenmesinin vardığı son nokta, biliyorsunuz ki sokak köpekleri ile ilgiliydi geçtiğimiz hafta. Sokak köpekleri tabiri zaten bence başlı başına bir fiyasko. Hayvanların doğal yaşam alanı olan yerleri, gelişip gelişip(!) ele geçirdikten sonra onlara “sokak köpeği” demek “ev insanı”, “iş yeri işçisi” demek gibi bir şey bana göre. O hayvanlar zaten oradaydı, biz onların yaşadıkları bölgelere şehirler kurduk. Caddeler, sokaklar inşa ettik. Haliyle onlar da o sokaklarda yaşamak zorunda kaldılar. Çünkü dünya en başta içerisinde var olan tüm canlıların bir arada yaşayabileceği şekildeydi. İnsanlık dediğimiz cins, sonradan sonradan dünyayı yalnızca kendi isteği ve konforu doğrultusunda dizayn etti. Dizayn etmekle kalmadı, diğer canlılardan da bu şekle uymalarını bekledi. 

Halbuki yine özellikle hayvanların insanoğluna sağladığı “fayda”lardan çokça haber verilmişti:

Kuran-ı Kerim-Nahl Suresi 5. Ayet: Vel-en’âme ḣalekahâ lekum fîhâ dif-un vemenâfi’u veminhâ te-kulûn.”***

Varol’a göre meali: “Hayvanları da yarattı. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve çeşitli yararlar vardır. Onlardan kimini de yersiniz.”

Sağlam’a göre meali: “Evcil hayvanları da O yaratmıştır. Onlarda sizin için ısı kaynağı ve birtakım faydalar vardır. Ve onlardan yiyorsunuz.” 

Esed’e göre meali: “Ve evcil hayvanları da yarattı O: o hayvanlar ki, kendilerinden, pek çok yararları yanında, sizi ısıtan giysiler, besleyen yiyecekler elde ediyorsunuz.”

İslamoğlu’na göre meali: “Ve evcil hayvanları da O yarattı: sizi ısıtan giysileri onlardan temin ediyorsunuz. Daha başka yararlarının yanında onlardan elde ettiğiniz besinleri de yiyorsunuz.”

İnsanoğlu sanıyorum ortak yaşam bilincinden, 7 ölümcül günahtan belki de en tehlikelisi olan kibir yüzünden hızlıca bir kopuş yaşadı. Bu kopuşun sonunda ise dünyada var olan her şeyin kendisine hizmet etmesi gerektiği için yaratıldığına inandı. Kibir o kadar büyük bir hal aldı ki sonunda insanoğlu dünyada kendisi ile birlikte var olan, insanlık tarihinden bu yana kendisine yarenlik etmiş, yeri gelmiş evini korumuş yeri gelmiş kaybını bulmuş, yeri gelmiş kızağını çekmiş, yeri gelmiş sürüsünü gütmüş olan bir hayvanın, köpeklerin “uyutulması”na karar verebilecek hale gelmiş. Baktığınızda haklı sebepleri bile var hatta: parklarda köpek saldırılarına uğrayan küçük çocuklar, köpekten bulaşan kuduz hastalığı yüzünden ölen yavrumuz, yollarda insanlara saldıran ve onları yaralayan sokak köpekleri… Bunlar köpeklerden rahatsızlık duymak için son derece haklı sebepler. 

Yalnız, insanoğlu en sadık dostu olan köpeklerin kendisine nasıl bu denli düşmanlaştığını hiç düşünmüyor. 

İnsanoğlu istiyor ki, biz onları dövelim ama onlar yine de bize sadık kalsın.

İnsanoğlu istiyor ki, biz onları dövüştürelim ama onlar yine bize sadık kalsın.

İnsanoğlu istiyor ki, biz onların genetiği ile oynayıp yapay, saldırgan cinsler üretelim ama onlar yine de bize sadık kalsın.

İnsanoğlu istiyor ki, biz onları fabrika gibi çiftleştirip satalım, gözü açılmamış yavrusunu anasından ayıralım ama onlar yine de bize sadık kalsın.

İnsanoğlu istiyor ki, biz onları süslü bir paket içinde sevgilimize hediye edelim, sevgilimizin de gönlü geçince sokağa salalım ama onlar yine de bize sadık kalsın.

İnsanoğlu istiyor ki, biz onların gözünün önünde yemekleri yiyelim; eh biz doyarsak artanları da onlara veririz belki ama onlar yine de bize sadık kalsın.

İnsanoğlu istiyor ki, biz onları arabamızın arkasına bağlayıp yollarda sürükleyelim ama onlar yine de bize sadık kalsın.

Hatta inanmazsınız, insanoğlu istiyor ki biz onlara iç organları tahrip olana kadar tecavüz edelim ama onlar yine de bize sadık kalsın.

İnsanoğlu maalesef doğaya ve hayvanlara karşı ne kadar canavarlaştığının farkında olmadan yaptığı tüm kötülüklerin cezasız kalmasını istiyor. 

Hatta ne kadar korkunçlaştığının farkında olmadan, safça sorabiliyor: “Kaç saat uyutulacaklar?”

*Söz-Müzik: Sezen Aksu’ya ait Kibir isimli Hande Yener şarkısından esinlenilmiştir.

** ve***: Kuranmeali.com adlı siteden alınmıştır.

Buse Köseren
Latest posts by Buse Köseren (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir