İstanbul’un mitolojik izlerinden bir kesit – 5

İstanbul’un mitolojik izlerinden bir kesit – 5

Fransız devlet adamı Pierre Gilles, İstanbul ziyareti sırasında Doğu Roma/ Bizans ve öncesine ait kalıntıların yerlerini haritalandırmış, kütüphaneleri gezmiş, Doğu Roma/ Bizans’tan kalan eserleri incelemiş, notlar tutmuş, çevirilerini yapmıştır. Gilles’in yaptığı çalışmalar sayesinde Dionysios’un İstanbul Boğazı ile ilgili verdiği bilgilere ulaşabilmekteyiz.

İstanbul tarihi hakkında önemli bir kaynak olan Dionysios Byzantion’un Anaplous Bosporou isimli ve Boğaz kıyısındaki Eskiçağ eserleri hakkında bilgi veren eserinin bir kopyasının en azından Kanuni Sultan Süleyman dönemine kadar ulaştığı bilinmektedir. Bu bilgi Kanuni döneminde İstanbul’u ziyaret eden Fransız devlet adamı Pierre Gilles’e dayanmaktadır. Gilles, İstanbul ziyareti sırasında Doğu Roma/ Bizans ve öncesine ait kalıntıların yerlerini haritalandırmış, kütüphaneleri gezmiş, Doğu Roma/ Bizans’tan kalan eserleri incelemiş, notlar tutmuş, çevirilerini yapmıştır. Gilles’in yaptığı çalışmalar sayesinde Dionysios’un İstanbul Boğazı ile ilgili verdiği bilgilere ulaşabilmekteyiz.

Dionysios Byzantion’a göre bugünkü Beşiktaş civarı defne ağaçlarının bulunduğu oldukça yeşil bir alanmış. Defne mitolojide tanrı Apollon ile özdeşleştirilir. Bilindiği gibi Apollon sanatla ilgili bir tanrıdır. Defne koruluğu nedeniyle burada Apollon için bir sunak yapıldığını yazar.

Beşiktaş’tan kuzeye doğru ilerlersek bugünkü Ortaköy civarında üzüm yetiştiriciliği yapıldığından söz eder. Ortaköy’de bulunan derenin 1950’li yıllara kadar su miktarı giderek azalsa da aktığı bilinmektedir. Yazarımız buradaki dere ve kumsaldan söz ederek toprakların verimli olduğunu anlatır. Yine bugünkü Kuruçeşme çevresinde hem defne ağaçlarının varlığından hem de sazlıklar olduğundan söz eder.

Bebek semti civarında ise denizcilerin değer verdiği Artemis Diktynma tapınağı olduğunu biliyoruz. Tapınak balıkçılar tarafından, kendilerini koruduğuna inandıkları tanrıça için yapılmıştır. Söylenceye göre denizde balık sayısının azaldığı bir mevsim Kyzikos / Erdekliler bu tapınaktaki heykeli çalıp Erdek’e götürürler ama tanrıça bu hırsızlığa çok kızdığı için balık sayısında artış olmaz.

Bugünkü Baltalimanı semti Eskiçağ tarihi boyunca çoğunlukla Kadınlar Limanı olarak adlandırılmış. Hem Dionysios hem de diğer Eskiçağ yazarları eserlerinde Baltalimanı çevresini anlatırken mitolojik öğelere yer vermişlerdir. Dionysios’a göre yazları buradaki dere kururdu ve hem deniz hem de karar tarafından kadınlar için güvenli bir avlanma alanı oluşurdu.

BALTALİMANI, ESKİÇAĞ BOYUNCA KADINLAR LİMANI OLARAK ADLANDIRILMIŞ

Dionysios’a göre Bebek’ten kuzeye doğru ilerleyince Pers Kralı Dareios’un karşı kıyıya geçtiği Boğazın en dar yeri yer alır. Söylenceye göre Pers kralı gemileri uç uca ve yan yana halatlarla birleştirerek buraya bir çeşit köprü yaptırmış, askerlerinin karşı kıyıya geçmesini sağlamıştır. Gemilerin birleşmesini ise kendisi için özel olarak yapılan taştan kesilmiş bir tahtta oturarak izlemiş.

Bugünkü Baltalimanı semti Eskiçağ tarihi boyunca çoğunlukla Kadınlar Limanı olarak adlandırılmış. Hem Dionysios hem de diğer Eskiçağ yazarları eserlerinde Baltalimanı çevresini anlatırken mitolojik öğelere yer vermişlerdir. Dionysios’a göre yazları buradaki dere kururdu ve hem deniz hem de karar tarafından kadınlar için güvenli bir avlanma alanı oluşurdu. Kadınlar burada erkekler tarafından rahatsız edilmeden balık avlayabilirdi.

Byzas’ın eşi Fidelya liderliğindeki kadınlar İskit askerlerinin saldırı için hazırlandığını öğrenince ne yapacaklarını şaşırırlar. Sonunda Tanrıça Hekate’nin tapınağına giderek biliciler ve rahibeler sayesinde fikir almak isterler. Tanrıça Hekate kadınların koruyucusu olduğu kadar yılanlar ve siyah köpeklerle de ilgili bir tanrıçadır. Tapınaktan gelen bilgi şöyledir; “kentin çevresindeki ormanlara çıkın ve bulabildiğiniz tüm zehirli yılanları torbalara koyun. Gece yarısı İskit kampına giderek bu torbaları boşaltın”.

HEKATE, YILANLAR VE KÖPEKLERLE DE İLGİLİ BİR TANRIÇADIR

Baltalimanı ile ilgili olarak Dionysios’un söz etmeği ama Hekate’ye ithaf edilen bir öykü olduğunu biliyoruz. Buna göre dönemin İstanbul’unda Kral Byzas ve ordunun neredeyse tamamı Trakya’ya doğru bir sefere çıkarlar. Kentte sadece kadınlar, çocuklar ve yaşlılar kalır. İskitler bu durumdan yararlanarak İstanbul’un kuzeyine kadar gelir ve muhtemelen Baltalimanı/ İstinye civarına bir askeri kamp kurarlar. Byzas’ın eşi Fidelya liderliğindeki kadınlar İskit askerlerinin saldırı için hazırlandığını öğrenince ne yapacaklarını şaşırırlar. Sonunda Tanrıça Hekate’nin tapınağına giderek biliciler ve rahibeler sayesinde fikir almak isterler. Tanrıça Hekate kadınların koruyucusu olduğu kadar yılanlar ve siyah köpeklerle de ilgili bir tanrıçadır. Sonunda tapınaktan gelen bilgi şöyledir; “kentin çevresindeki ormanlara çıkın ve bulabildiğiniz tüm zehirli yılanları torbalara koyun. Gece yarısı İskit kampına giderek bu torbaları boşaltın”.

İstanbullu Kadınlar Hekate’nin bu önerisini derhal yerine getirirler. Zehirli yılan dolu torbaların ağzını açarak gece yarısı İskit kampına atarlar. Ertesi sabah uyandıklarında askerlerin çoğu ölmüştür ya da hastadır. Böylece Hekate’nin yardımıyla kadınlar büyük bir zafer kazanır. Trakya seferinden dönen ordu ve kral kadınların bu marifetini duyunca Baltalimanı civarını Kadınlar Limanı olarak belirler. Buraya erkeklerin girmesi yasaklanır. Böylece kadınlar özgürce balık tutup, kendi aralarında eğlenceler düzenleyebilir. Ayrıca Emirgan’a doğru bir de Hekate tapınağı inşa edilir.

Ayşe Övür

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir