Bazıları sıcak sever

Bazıları sıcak sever

Türkiye’nin modern ve adil bir vergi reformuna ihtiyacı var. Ancak bugün henüz netleşmeyen paket bir reform çalışmasından çok sadece vergi hasılatını artırmaya yönelmiş. Yapılması gerekenler çok açık. Dolaylı vergilerin yükünü azaltarak, dolaysız vergilerin payını artırarak ve vergi politikalarını öngörülebilir hale getirerek, adaletli bir vergi sistemi oluşturulabilir. Bu reformlar, ekonomik büyümeyi desteklerken, toplumsal eşitsizlikleri de azaltır.

Ben bir yaz insanıyım, sıcağı severim. Karanlık, soğuk ve uzun kış gecelerinden hoşlandığım söylenemez. Güneşli zamanlar ve aydınlık beni hayata daha çok bağlar. Adeta yeniden doğarım ve hayat enerjim çok yükselir. Sırtımızdan ter damladığı o sıcaklar bile yaşam coşkumu azaltmaz. Bir de masmavi bir denizde yüzebiliyorsam değmeyin keyfime. 

Ancak bu yaz ülkemizde sıcaklıklar aşırı derecede arttı. Hemen iklim değişikliği demeyin. Kapıyı çalmak üzere olan vergi paketi sıcaklığı arttırdı. Geçen hafta bu konuya sistem tartışması yönünden bakmıştım. Duyumlarıma göre de çok temel bir değişiklik olmasa da,Hazine ve Maliye bürokratları bu konuda bir düzenleme getirmişler. Gelir ve harcamalar arasındaki farkın yüzde 20’den fazla olması durumunda mükelleflerden açıklama getirme zorunluluğunu tasarıya koymuşlar. Ancak daha meclise gelmeden servet vergisi ve benzeri öneriler gibi bu da tasarıdan çıkarılmış. Kayıt dışılığı azaltmak adına önemli bir adım olurdu.

Türkiye’nin vergi sistemi, modern ekonomik ve sosyal ihtiyaçlara cevap vermekte zorlanıyor. Bu durum, toplumun geniş kesimlerinde adaletsizlik ve eşitsizlik duygusu yaratırken, aynı zamanda ekonomik büyümeyi de olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla, çağdaş ve adil bir vergi reformu, hem ekonomik hem de sosyal açıdan kaçınılmaz bir gereklilik haline geldi.

Günümüzde Türkiye’deki vergi sistemi, karmaşıklığı ve adaletsizliği ile dikkat çekiyor. Vergi yükünün büyük bir kısmı dolaylı vergiler üzerinden toplanıyor. Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gibi dolaylı vergiler, tüketicilerin harcamaları üzerinden alınır ve bu da düşük gelirli kesimleri orantısız bir şekilde etkiler. Yani, gelir dağılımında adaletsizliği derinleştirir. Bu durum, “zengine bal kaymak, fakire kuru ekmek” sözünün tam karşılığıdır.

Adil bir vergi reformu için, dolaysız vergilerin payının artırılması gerekiyor. Gelir ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergiler, mükelleflerin kazançlarına göre belirlenir ve bu da vergi adaletini sağlar. Ancak, mevcut durumda dolaysız vergilerin toplanmasında da ciddi sorunlar vardır.

DOLAYSIZ VERGİLERİN TOPLANMASINDA CİDDİ SORUNLAR VAR

Dolaylı vergilerin yüksek oranları, kayıt dışı ekonominin büyümesine de neden olur. Tüketici daha ucuza alabilmek için satıcıyla bu vergiler üzerinden pazarlık eder. Sadece vergi kaybına neden olmaz, belge düzeni de bozulur. İşletmeler, yüksek vergi yükünden kaçınmak için gelirlerini gizler veya eksik beyan eder. Bu durum, devletin vergi gelirlerini azaltırken, adil bir vergi sisteminin oluşturulmasını da engeller. 

Adil bir vergi reformu için, dolaysız vergilerin payının artırılması gerekiyor. Gelir ve kurumlar vergisi gibi dolaysız vergiler, mükelleflerin kazançlarına göre belirlenir ve bu da vergi adaletini sağlar. Ancak, mevcut durumda dolaysız vergilerin toplanmasında da ciddi sorunlar vardır. Özellikle, gelir vergisinin büyük bir kısmı stopaj yoluyla toplanırken, beyanname verme oranı düşüktür. Bu durum, kayıt dışı ekonominin büyümesine neden olur ve vergi adaletini zedeler. Özellikle ücretlilerde vergi ödeme bilinci ve hesap sorma sorumluluğu gelişmez. Bunun için ücretlilerinde yıllık beyanname vermesi doğru olur.

Vergi mükellefi olmak, vatandaşlık görevlerinden biri olduğu kadar, seçmen iradesinin de önemli bir parçası. Vatandaşlar vergi ödeyerek kamusal hizmetlerden faydalanır ve aynı zamanda demokratik süreçlerde etkin bir rol oynar. Vergi ödemek, vatandaşların devlet yönetimine olan katkısını ve beklentilerini artırır. Vergisini düzenli ödeyen bir vatandaş, hükümet politikalarını eleştirirken daha bilinçli davranır ve ödediği paranın nasıl kullanıldığının hesabını sorar. 

Vergi sisteminde adaleti sağlamak için, net artış teorisi oldukça önemli. Bu teoriye göre, vergiye tabi gelir, belirli bir dönemde yapılan tüketim ve elde edilen gelirlerin toplamıdır. Yani, kazançların kaynağına bakılmaksızın, gelirin her türlü artışı vergiye tabidir. Kaynak teorisine kıyasla, net artış teorisi, gelirlerin daha geniş bir yelpazede vergilendirilmesini sağlar ve bu da vergi adaletini artırır. Görüyorum ki bu konuda atılan bir adım yok. Eğer reformdan bahsediyorsak önce bu konu tartışılmalıydı. Ülkemizde sermaye sınıfı bu konudan hoşlanmaz. Çünkü varolan sistem özellikle kayıtdışı kazançlara hesap sormayan bir sistem. Vergi sistemi hem geliri tam kavramalı hem de adil bir verilendirme yapmalı. 

Servet vergisinin temel amacı, büyük servet sahiplerinin ekonomiye daha fazla katkı yapmalarını sağlamak. Bu, gelir dağılımındaki adaletsizliği azaltırken, aynı zamanda devletin sosyal harcamalarını finanse etmesine de yardımcı olur. Dolayısıyla, servet vergisi, sosyal devlet anlayışının güçlenmesine katkıda bulunur.

SERVET VERGİSİ, SOSYAL DEVLET ANLAYIŞINI GÜÇLENDİRİR

Son yıllarda dünya genelinde servet vergisi giderek daha fazla tartışılıyor. Servet vergisi, bireylerin sahip oldukları mal varlıkları üzerinden alınan bir vergidir ve gelir eşitsizliği ile mücadelede önemli bir araç. 2021’den bu yana “faiz sebep, enflasyon sonuç” denilerek önemli bir servet transferi yapıldı. Adil bir servet vergisi ile zengin ile fakir arasındaki uçurumun azaltılması hedeflenmeli.

Servet vergisinin temel amacı, büyük servet sahiplerinin ekonomiye daha fazla katkı yapmalarını sağlamak. Bu, gelir dağılımındaki adaletsizliği azaltırken, aynı zamanda devletin sosyal harcamalarını finanse etmesine de yardımcı olur. Dolayısıyla, servet vergisi, sosyal devlet anlayışının güçlenmesine katkıda bulunur.

  1. Vergi Oranlarının Düşürülmesi ve Tabanın Genişletilmesi: Vergi oranlarının düşürülmesi, kayıt dışı ekonominin daralmasına ve vergi tabanının genişlemesine yardımcı olacaktır. Daha düşük oranlar, mükelleflerin gelirlerini beyan etmeye teşvik ederken, vergi tabanının genişlemesi ile daha fazla gelir elde edilebilir. 
  2. Öngörülebilir Vergi Politikaları: Vergi politikalarının öngörülebilir olması, işletmelerin uzun vadeli planlama yapabilmesine olanak tanır. Bu da ekonomik istikrarı sağlar ve yatırımları artırır. 
  3. Vergi Gelirlerinin Şeffaf Kullanımı: Toplanan vergilerin nasıl kullanıldığının hesap verilmesi, vatandaşların devlete olan güvenini artırır. Şeffaflık, vergiye karşı direnci azaltır ve mükelleflerin vergilerini gönüllü olarak ödemelerini sağlar. 
  4. Vergi Aflarına Son Verilmesi: Sürekli vergi afları, vergi disiplinini bozar ve adalet duygusunu zedeler. Vergi affı beklentisi, mükelleflerin vergi ödemekten kaçınmasına neden olur. Bu nedenle, vergi aflarına son verilmelidir. 
  5. Servet Vergisinin Güçlendirilmesi: Servet vergisinin etkin bir şekilde uygulanması, gelir eşitsizliğini azaltmada önemli bir rol oynar. Büyük servet sahiplerinin ekonomiye daha fazla katkı yapması sağlanmalı. 

Türkiye’nin modern ve adil bir vergi reformuna ihtiyacı var. Ancak bugün henüz netleşmeyen paket bir reform çalışmasından çok sadece vergi hasılatını artırmaya yönelmiş. Yapılması gerekenler çok açık. Dolaylı vergilerin yükünü azaltarak, dolaysız vergilerin payını artırarak ve vergi politikalarını öngörülebilir hale getirerek, adaletli bir vergi sistemi oluşturulabilir. Bu reformlar, ekonomik büyümeyi desteklerken, toplumsal eşitsizlikleri de azaltır. Vergi adaleti, sadece ekonomik bir gereklilik değil, aynı zamanda sosyal bir sorumluluk. Türkiye’nin geleceğinin daha sıcak ve aydınlık olması için adil ve modern bir vergi sistemi oluşturmak, hepimizin ortak hedefi olmalı. “Vergisini veren, hakkını da alır” diyerek, daha adil bir toplum için birlikte çalışmalıyız.

Turgay Bozoğlu
Latest posts by Turgay Bozoğlu (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir