TEPAV’dan çoklu asgari ücret önerisi

TEPAV’dan çoklu asgari ücret önerisi

TEPAV tarafından yayımlanan asgari ücret raporunda, Türkiye’de çoklu asgari ücrete geçilmesi gerektiği kaydedildi. Prof. Dr. Aykut Kibritçioğlu tarafından hazırlanan raporda, pilot uygulama olarak üniversitelerden başlanabileceği kaydedildi.

Raporda şu tespit ve öneriler yer aldı:

– Türkiye’deki akademisyen maaşlarının asgari ücret ile Türk-İş açlık ve yoksulluk sınırlarına oranları özellikle 2016’dan 2023’e doğru genelde önemli ölçüde azalmıştır. Ortalama memur maaşlarının asgari ücrete ve aynı iki geçinme göstergesine oranlarında da 2014’ten sonra ciddi gerilemeler yaşandığı hesaplanmaktadır Son olarak, SGK (2024)’ün emekli maaşları ile yapılacak benzer oranlamalar da, aynı dönemde emeklilerin durumunda ciddi bir kötüleşmeye işaret etmektedir.

– Asgari ücretle çalışan işçilerin toplam sigortalı çalışanlar içindeki payının %34 ile %55 arasında seyrettiği (2001-2020) Türkiye’de çalışan memurların, akademisyenlerin ve işçi ve memur emeklilerinin aldıkları aylıkların zaman içinde asgari ücret düzeyine doğru düşmekte oluşu ve geniş kesimlerin yoksulluk, hatta açlık sınırının altında yaşam zorunda kalışları, ülkedeki asgari ücret sisteminin köklü bir reforma tabi tutulması gerektiğini göstermektedir. Bu amaçla, Türkiye için, bir an önce sadece işçiler için tek bir asgari ücret belirlenmesi sistemi terk edilerek, işçiler ve memurlar ile onların emeklileri için birbiriyle uyumlu ve tutarlı, kapsamlı bir asgari ücret ve maaş belirleme sisteminin oluşturulması için geniş katılımlı hazırlıklara başlanması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu yeni sistem hazırlanırken, çalışanların ücret ve maaşlarının özellikle meslek, deneyim, yaş, vasıf/nitelik ve/veya becerilerine göre farklı (özetle çoklu) bir asgari ücret ve maaş belirlenmesi sisteminin tasarlanması gerektiği açıktır. Dahası, farklı aylık asgari aylıklarla ilgili periyodik asgari gelir güncelleme kriterlerinin de iktidardaki hükümetin ve/veya işveren sendikalarının keyfi veya tek yanlı (düşük) asgari aylık gelir belirlemelerine izin vermeyecek ve aynı iş alanı için farklı özelliklerdeki çalışanlar arasındaki dengeleri bozmayacak, yani objektif ve adil bir biçimde tasarlanmasının gerekeceği de ortadadır.

– Çoklu asgari aylık sistemine geçilmesi oldukça uzun bir hazırlık süreci gerektirebilir. Ama bu geçişin küçük bir pilot uygulaması olarak, kamu ve vakıf üniversitelerinde “akademik asgari maaş” sistemine geçilmesi şeklinde hayata geçirilebilir. Örneğin, araştırma görevlileri ve çeşitli akademik düzeylerdeki öğretim üyeleri için farklı birer asgari maaş belirlenmesine yönelik yüksek öğretim sektöründeki bu öncü uygulama ile, bu bilgi notunun önceki kısımlarında dile getirilen sorunlar önemli ölçüde giderilebilecek, akademik çalışma ortamı ve ilişkiler daha cazip ve sağlıklı bir dönüşüme tabi tutulabilecektir.

– Türkiye genelinde tekli asgari ücret sisteminden çoklu asgari aylık (ücret ve maaş) sistemine geçilmesi önerisinin ciddi itirazlarla karşılaşabileceği açıktır. Birincisi, tek asgari ücret yerine birden fazla asgari aylığın belirlenmesi daha karmaşık ve belki de uygulanması daha zor olabilecek bir sistem kurulmasını gerektirecektir. Ancak bunun dünyada çeşitli örneklerinin bulunduğu yukarıda belirtilmiştir. Dolayısıyla, söz konusu çoklu asgari ücret/maaş uygulamalarının bulunduğu ülkelerdeki örneklerin incelenmesi, bu endişeyi gidermekte faydalı olabilir. Öte yandan, asgari ücret(ler)in artırılmasına yönelik işgücü talepleri, uygulamada genelde hangi ülkede olursa olsun, hükümetlerin ve/veya işverenlerin genelde iki endişesi ile karşılaşmakta ve reddedilmektedir: (1) “Asgari ücret artışı enflasyonu körükler” ve/veya (2) “Asgari ücret zamları istihdam kaybına (işsizliğe) yol açar.

– Asgari ücretler veya maaşlarla ilgili zam taleplerinin sebebinin, geçmişte yaşanan enflasyon süreci nedeniyle gelirlerde yaşanan kayıplar olduğudur. Eğer çalışanların aylık gelirlerinin sabit kaldığı dönemlerde yüksek/yükselen enflasyon nedeniyle (asgari) ücret kayıpları yaşanmamış olsa, zaten çalışanların (asgari) ücretlerle ilgili zam talepleri de, muhtemelen iktisat teorisindeki yaklaşımla uyumlu biçimde, çalışanların üretkenliklerinde meydana gelen artışlar derecesinde olacaktır.

Rapora pdf olarak buradan ulaşabilirsiniz.

 

Dünya sağa, peki ya Türkiye? (1)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir