Medya ve temsili demokrasi

Medya ve temsili demokrasi

Günümüzde bazı istisnalar dışında en yaygın sistem temsili demokrasidir ve medya kamusal alanın önemli bir parçası olmaya devam etmektedir.

Günümüzde medya adını verdiğimiz, kamusal hayatımızın bir parçası haline gelmiş kitle iletişim araçlarının ilk formları, aslında siyasal erk sahiplerinin ticari ve sosyal hayatı kontrol altında tutabilmek amacıyla, haber alma ihtiyacını karşılamak üzere ortaya çıkmıştır. “Haber mektupları” adı verilen bu ilk formlar Avrupalı krallarını bilgilendirmek üzere, ticaret erbapları tarafından kaleme alınmış bilgi ve haberlerden oluşmuştur. Zamanla, formuyla birlikte hedef kitlesinin de değişmesi ve genişlemesiyle kitle iletişim araçları haline gelmiştir. Tarihsel koşulların etkisiyle dönüşen kitle iletişim araçlarının işleyişini ve toplumsal işlevini anlamak için, ekonomik, siyasal ve kültürel şartları hesaba katmak gerekmektedir. Ortaya çıkışında Avrupalı burjuva sınıfının etkisi olması, sonrasında krallıklar ve feodal düzen yerine demokratik yönetim şeklinin hakim olması uğruna mücadele eden söz konusu sınıflar, kitle iletişim araçlarının demokratik sistemin vazgeçilmez bir unsuru olmasında rol oynamışlardır. 

Liberal temsili demokrasi sistemi ile yönetilen ülkelerde kitle iletişim araçları da kamusal bir aktör olarak ortaya çıkmıştır. İdeal bir demokraside, oy vererek temsilci seçme usulüyle siyasal davranışta bulunan bireylerin sağlıklı, çarpıtılmamış mesajlar ve bilgiler yoluyla bilgi edinmeleri beklenir.

LİBERAL DEMOKRASİLERDE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI KAMUSAL BİR AKTÖR OLARAK ORTAYA ÇIKMIŞTIR

Zira temsili demokrasi, yönetilenlerin siyasal karar alma süreçlerine katılması için temsilci seçmelerini öngörmektedir. Parlamenter sistemde karar alan tüm siyasi aktörlerin faaliyetlerinin halkın bilgisi dahilinde olması, mevcut toplumsal sorun ve konuların temsilcilerin gündemine taşınabilmesi kitle iletişimini zaruri kılmaktadır. Bireyler içindeyaşadıkları toplum ve kendi toplumsal sorun ve konumlarını, üzerlerindeki siyasi erkin kendileri hakkındaki tasarruflarını denetleyebilmek için kitle iletişimine ihtiyaç duymaktadırlar. Tek başına bireylerin çok geniş bir coğrafya hakkında kendi kişisel girişimleriyle bilgi toplamaları mümkün görünmemektedir. Bu nedenledir ki hem liberal temsili demokrasi sistemi ile yönetilen ülkelerde kitle iletişim araçları da kamusal bir aktör olarak ortaya çıkmıştır. İdeal bir demokraside, oy vererek temsilci seçme usulüyle siyasal davranışta bulunan bireylerin sağlıklı, çarpıtılmamış, belli çıkar çevrelerine hizmet etmeyen mesajlar ve bilgiler yoluyla bilgi edinmeleri beklenir. Ancak liberal demokrasi beraberindeserbest piyasa sistemini de getirdiği için, medya kuruluşları da faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ekonomik birer kurumdurlar da aynı zamanda. Bu durumda, kitle iletişim araçları kamuya ait olmadıkları sürece, yaptıkları yayınlardan kar elde etme amacı da taşımak durumunda olacak ve kamusal alanın bir parçası olarak halkın bilgi edinme hakkını yerine getirirken ekonomik değerini de korumak ve idame ettirmek zorunda kalacaktır. 

Demokrasi, eşitlik, özgürlük gibi ilkeler serbest piyasa ekonomisinin ilkelerinin ortaya çıkmasına da neden olmuştur. Serbest piyasa ekonomisi, ekonomik girişimlere serbesti sağlaması, devleti piyasanın regülatorü olarak konumlamaması nedeniyle, zamanla piyasada tekelleşmeye de yol açmaktadır. Serbest piyasa ekonomisi sisteminde işi gazetecilik olmayan holding ve/veya büyük şirketler de bu işkolunda faaliyet gösterebilmekte sahiplik biçimlerine göre yatay ya da dikey tekelleşmeye neden olmaktadır. Bu durum, medyanın, vatandaşların demokratik haklarını kullanmasına yardımcı bir unsur olmasının önünde engel olarak görülebilir. Medya kurumlarının ürünleri içerikleridir, yayınlanan haberler, programlar aynı zamanda ekonomik birer üründürler. Medya sahiplerinin ekonomik çıkarlarını korumak için kimi konuları haberleştirmemesi bilgi verme işlevine zarar verebilir. Daha önce de belirttiğim gibi iyi işleyen ideal temsili demokraside, vatandaşların vatandaşlık hakları çerçevesinde siyasi karar verme süreçlerine katılması ve sağlıklı seçimler yapabilmeleri için, ülkedeki tüm gelişmelere, politikalara, hükümetin icraatlerine dair bilgi sahibi olmaları gereklidir. Bu anlamda medya kuruluşları, okullar, siyasi iktidar, sivil toplum kuruluşları gibi kamusal alanın önemli bir öğesidir. Medya herhangi bir konuda kanı yaratma süreçlerinin etkin bir unsurudur. Temsili demokratik sistemlerde, kamuoyu yaratma süreçleri siyasi kararlar üzerinde etkilidir. Tarihte demokrasinin ilk hali doğrudan demokrasidir. Oldukça az bir nüfusun yaşadığı kent devletlerde siyasi kararlar vatandaşların katılımıyla, herhangi bir temsilciye gerek duyulmaksızın müzakere yoluyla alınabiliyordu. Ancak günümüzde bazı istisnalar dışında en yaygın sistem temsili demokrasidir ve medya kamusal alanın önemli bir parçası olmaya devam etmektedir. Kamusal alanda medyanın rolü artık sosyal medya ve kişisel medya içerikleriyle birlikte de tartışılmak durumundadır. Bu da başka bir yazının konusu olsun.

Eda Çağlayan Ertok
Latest posts by Eda Çağlayan Ertok (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir