Nerde o eski bayram kredileri

Nerde o eski bayram kredileri

2024’de Türkiye ekonomisinin geldiği nokta Marx’ın devrim hayallerine çok uygun. Sizce gelecek bayram Türkiye’ye komünizm gelir mi? Bari bunca çilenin sonu devrimin şanlı yolu olsun. Her şeye rağmen “Bayram Kredisiz de olsa” bayramınız kutlu olsun….

Bankacılık hayatımın yaklaşık dörtte birini bireysel bankacılık alanında geçirdim. Önce pazarlama biriminde, arkasından kredi tahsis departmanında görev yaptım. 2007-2015 yılları arasında Bireysel Bankacılığın altın yıllarını Genel Müdürlük bünyesinde; Şubelerin ulaştığı müşterilere en rekabetçi şekilde hizmet sunma çabasıyla geçirdim.

Çalışırken mütevazilikten ödün vermedim. Artık çalışmadığım için mütevazi olmaya gerek görmüyorum. Çok iyi çalıştım ve Türkiye’nin en önemli Bankacılık markalarından birinde olmanın gereğini sonuna kadar yerine getirdim.

Benim bireysel birimlerde çalıştığım zamanlarda her bayram öncesi hummalı bir faaliyet başlar ve arife günü saat (12.30 da değil) 13.00 da biten mesainin sonuna kadar devam ederdi.

Tüm banka bayram kredisi ile yatar, bayram kredisi ile kalkar, Şubeler arasındaki yarış, şubelerin bağlı olduğu Bölge Müdürlükleri arasında rekabete dönüşürdü.  Bankalar bayram kredisi ile pazar payı artışında öne çıkacaklarını iyi bilirler ve yazılı ve görsel medyayı reklam kampanyaları ile ihya ederlerdi.

Bayram Kredisi aslında ihtiyaç kredisinin bir türü. Araç ve konut kredisine nazaran daha düşük tutarlı daha kısa vadeli ve karşılığında genellikle bir maddi teminat bulunmayan kredilerdir ihtiyaç kredileri. Kredi tutarı krediye kullanılanın hesabına yatırılır ve kişinin serbest kullanımına bırakılır.

BAYRAM KREDİSİ İHTİYAÇ KREDİSİNİN BİR TÜRÜ

Google Trends’e göre Bayram Kredisi ilk defa 2005’de hayatımıza girmiş, 2010’da zirveye ulaşmış. Sonrasında da ilgi görmeye devam etse de 2020’den sonra vatandaş için google’lamaya bile değmeyecek bir kavrama dönüşmüş.

Bayram Kredisi aslında ihtiyaç kredisinin bir türü. Araç ve konut kredisine nazaran daha düşük tutarlı daha kısa vadeli ve karşılığında genellikle bir maddi teminat bulunmayan kredilerdir ihtiyaç kredileri. Kredi tutarı krediye kullanılanın hesabına yatırılır ve kişinin serbest kullanımına bırakılır.

Kişi bu parayla isterse bir eksiğini giderir, tatile çıkar veya evinin tamiratını yapar.

Kredi kararları skorkart denen matrisler aracılığıyla verilir. Bayram kredilerinde genel olarak kredi tutarı için bir üst sınır yer aldığından skor kart matrisinde yeşil alanda yer alan müşteriler kredilerini kolaylıkla alırlardı. Diğer taraftan matriste gri alana düşenlerin değerlendirmesi için üçüncü göz devreye girerdi. Bu üçüncü göz Genel Müdürlüktür.  Kredi matrisine göre otomatik olarak kredi talebi onaylanmayan müşteri için Şube kanalıyla Genel Müdürlükten istisna talep edilirdi.  Bu süreçleri ne kadar hızlı ve doğru yaparsanız kredi pazarında o kadar öne çıkar rakiplerinizin önüne geçebilirsiniz. Benim Genel Müdürlükte görev yaparken mütevazi olmayacağım dediğim konular da tam da bunlar aslında.

Türkiye’de  futbol gibi Bankacılığı da  çok az kişi yapabilir ama futbol gibi Bankacılık hakkında da atış her zaman serbesttir.

Üst seviye futbol oynayabilecek yetenekte kişilerin ülke nüfusuna oranı neyse , Bankacılığın kredi karar süreçlerinde yer alan uzmanların sayıları hemen hemen aynıdır. Ama herkes futbol gurusu olduğu gibi Bankacılık gurusudur.

Futbola dair obsesyonun kökleri derinde olsa da 2000 li yıllarda gelişen Türk Bankacılık sistemine dair

“Abi biliyor musun bu Bankacılar milleti batırıyor, borca sokuyor yada

“Efendim Bankaların verdiği krediler yüzünden ithalat patlıyor , ekonomi tökezliyor mirim”

replikleri olgun ve leziz meyvenin tadının alınmasıyla beraber başladı.

Bu satırlara aşina olanlar “Babacanist/Şimşekçi” Makro İhtiyatlılığın asıl amacının Bankacılığın sermaye biriktirmesinin önüne geçip normalde Bankaların hakkı olan karları bazen Telkoculara, bazen yakın ve yandaş finansman şirketlerine veya Banka görünümlü iktidar aparatı haline sokulan Kamusal Bankalara pazarlamak olduğunu bilirler.

Bu iktisadi bakış başarısızlığa mahkum olduğunu ve aslında kendi sonunu hazırladığını kısa sürede kanıtladı.

Bugün Bayram kredisi altında önerilen   aylık faizi %5 olan bir kredinin buna ilave %30 fon ve vergi katkısıyla basit kredi maliyeti aylık 6,5’i ve yıllık %78’i buluyor.  Bu faiz oranlarıyla anlamlı bir finansman imkanı bulunmuyor.

Karl Marx işçi sınıfının fakirleşerek satın alma gücünden yoksun kalacağı öngörüsüyle devrim hayalleri kurmuştu. Kapitalizm işçi sınıfına gelecekteki gelirlerini kullanarak borçlanma ve tüketim yapabilme imkanı tanıdı. Devrim yapacak işçileri tüketiciye dönüştürdü.

2024’de Türkiye ekonomisinin geldiği nokta Marx’ın devrim hayallerine çok uygun. Sizce gelecek bayram Türkiye’ye komünizm gelir mi? Bari bunca çilenin sonu devrimin şanlı yolu olsun.

Her şeye rağmen “Bayram Kredisiz de olsa” bayramınız kutlu olsun….

Çağatay Arslan
Latest posts by Çağatay Arslan (see all)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir