Turizm gelirleri ekonomiyi kurtaracak mı?

Turizm gelirleri ekonomiyi kurtaracak mı?

Salt yurtdışı pazarın belirleyici olduğu yanılgısını kanıtlayan, en çarpıcı örnek Güney Ege’de yaşanıyor. İç talebin Yunanistan’a yönelmesi; başta Bodrum olmak üzere Güney Ege Kıyılarında, 9 günlük bayram tatili sürecinde dolulukların düşmesine neden oldu. Ekonomiyi yönetenler; hizmet ya da meta üretiminin iç taleple desteklenmezse uzun süre ayakta kalamayacağını ve rekabet gücünü yitireceğini görmeleri için kaç sezon geçirecekler

Aslında gömleğin ilk düğmesinin yanlış iliklendiği, yıllarca fark edilmedi. Uyarılar ve uluslararası uygulama örnekleri dikkate alınmadı. Son günlerde mevsimsel etkiyle gündemde olan “turizm” den söz ediyorum.

Turizm ülkeyi yönetenlerce “sanayi” ya da “tarım” ürünü ya da yurtdışı müteahhitlik hizmeti gibi değerlendirildi. Yapısal özellikleri dikkate alınarak; hangi koşullarda sürdürülebileceği üzerinde durulmadı. Salt döviz getirici yanına bakıldı. Öyle ya turizm “Bacasız Sanayi” idi.

Kriz dönemlerinde sık duyduğumuz; bir “Turizm Politikamız” bile yok. “Master plan” dahi yapılmadı, yapılanlara da uyulmadı gibi soyut eleştirilerle çözüm arandı.

Toplumların genel yaşam biçiminin, geçmişe ve özellikle farklı uygarlıklara, inançlara ve düşüncelere karşı yaklaşımlarından bağımsız düşünülemeyeceği benimsenmedi. Özellikle ülkenin sosyo-kültürel ve ekonomik yapısının, özgürlük ve demokratik ortamının ve kaçınılmaz olarak iç barışın, turizmin gelişmesinin temel belirleyicileri oldukları unutuldu.

TURİZMİN GELİŞMESİNİN TEMEL BELİRLEYİCİLERİ UNUTULDU

Turizmin etkilediği sektörler ile ilişkilerine değinilmedi. Tek bir disipline bağlı olamayacağı görmezden gelindi. Toplumların genel yaşam biçiminin, geçmişe ve özellikle farklı uygarlıklara, inançlara ve düşüncelere karşı yaklaşımlarından bağımsız düşünülemeyeceği benimsenmedi. Özellikle ülkenin sosyo-kültürel ve ekonomik yapısının, özgürlük ve demokratik ortamının ve kaçınılmaz olarak iç barışın, turizmin gelişmesinin temel belirleyicileri oldukları unutuldu.

Yaşadığımız süreçte yanlış ekonomi politikasının erittiği, döviz rezervinin yerine konulması amaçlanıyor. Haksız ve eşitsiz vergiler dışında, ekonomi yönetiminin umudu turizmden elde edilecek gelirde.

Oysa Tefecileri çağrıştıran yüksek faiz politikasının, etkisiyle baskılanan döviz kurları, Türkiye’yi uluslararası tatil pazarında, rakiplerine oranla pahalı ülke konumuna getirdi. İçinde bulunduğumuz sezona ilişkin beklentiler gerçekleşeceğe benzemiyor… Aşırı fiyat artışı karşısında Yunanistan’ın adalarını daha makul bulan, Türk ziyaretçiler geçmiş yıllardan daha yüksek sayılarda, komşu ülkeye akın ediyorlar.

Ekonomi politikaları yüzünden, bırakalım açıkları kapatmayı, haziran ayı sonuçları geçmiş yıllarda ulaşılan gelirlerin, gerisinde kalındığını gösteriyor.

Salt yurtdışı pazarın belirleyici olduğu yanılgısını kanıtlayan, en çarpıcı örnek Güney Ege’de yaşanıyor. İç talebin Yunanistan’a yönelmesi; başta Bodrum olmak üzere Güney Ege Kıyılarında, 9 günlük bayram tatili sürecinde dolulukların düşmesine neden oldu.

Ekonomiyi yönetenler; hizmet ya da meta üretiminin iç taleple desteklenmezse uzun süre ayakta kalamayacağını ve rekabet gücünü yitireceğini görmeleri için kaç sezon geçirecekler?  Bilinmiyor, ancak Bodrum’dan başlayarak, iç talebi yitiren turizmcilerin bu yıl işlerinin kolay olmadığını söyleyebiliriz.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir