1 Mayıs 1977

1 Mayıs 1977

Baskıya hazırlanırken, Taksim’de silahların patladığı, çok sayıda yaralının olduğu haberi geldi. Birileri üç yıl sonrası için düğmeye basmışlardı. Geçmiş alışkanlıklarımıza dayanarak, Demirel’in koalisyon hükümetinin sıkıyönetim ilan edebileceği yorumlarını yapıyorduk.

Uzun soluklu mücadelelerin sonunda kazanılmış bir haktı 1 Mayıs. Emekleri ile geçinenlerin kararlı duruşlarıyla, Dünya’da sınıfsal bir simge oldu. Türkiye’de on yıllarca bu yanı karartıldı. Soğuk savaş yıllarında adı; “1 Mayıs Bahar ve Çiçek Bayramına” dönüştürüldü.

Ama gerçek hiçbir zaman unutturulamadı.

12 Mart askeri darbesi, ardından kaynatılan cadı kazanları da 1 Mayıs’ı engelleyemedi. 1976 yılında geçenlerde kaybettiğimiz bir arkadaşımla, Cumhuriyet Caddesinden Taksim’e doğru yürüyen kitlenin arasında Meydan’a gelmiştik. Kalabalığı ve coşkuyu gördük. Demokrasi talebi bir bayram coşkusu yaratmıştı. Aynı anda sözleşmişçesine; bir daha engellenemez demiştik, birbirimize. Umutlanmıştık.

Aradan bir yıl geçti. Kıbrıs Barış Harekatının üzerinden 3 yıl geçmişti, 1973 yılında gerçekleşen, Arap-İsrail Savaşının değiştirdiği dengelerin etkisiyle, Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat’ın İsrail ziyareti öncesinde, Ortadoğu yeni bir çalkantılı dönemin eşiğindeydi.

Türkiye ise giderek silahlı eylemlere uygun bir siyasal ortama sürükleniyordu. Ecevit’in olası başarısı ile çıkarlarının çatışacağının bilincinde olan ABD; Kıbrıs konusunda bölgedeki gelişmelerden rahatsızlığını somut uygulamalarıyla belli ediyordu. Milliyetçi Cephe-M.C- koalisyonu iktidardaydı. Ülke seçim ortamına giriyordu. CHP ile M.C ortaklığının büyük partisi AP, erken seçim konusunda 5 Haziran 1977 günü için anlaşmışlardı.

İşçi sendikaları üzerindeki DİSK ağırlığı artıyordu. Konfederasyonun güçlenmesi işverenler ve kuşkusuz AP kanadında pek istenmiyordu.

1 Mayıs 1977 günü Vatan Gazetesinde “Taksim Meydanındaki” gelişmeleri izliyorduk. Ortada dolaşan söylentiler yüzünden, gazetede tedirginlik duygusu baskındı. Çalışanlar arasında Taksim’de bulunan bazı gruplarla yakın ilişkide olanlar vardı. Olay çıkması halinde tarafsız ve yatıştırıcı olmaya özen gösterecektik.

Baskıya hazırlanırken, Taksim’de silahların patladığı, çok sayıda yaralının olduğu haberi geldi. Birileri üç yıl sonrası için düğmeye basmışlardı. Geçmiş alışkanlıklarımıza dayanarak, Demirel’in koalisyon hükümetinin sıkıyönetim ilan edebileceği yorumlarını yapıyorduk. Koalisyon ortağı MSP’nin lideri Erbakan sıkıyönetime karşı çıktığı haberi gelince rahatladık.

Taksim Meydanındaki durum korkutucuydu. Hayatlarını kaybeden 34 ve yaralı 136 yurttaşımız vardı. İlk anda; DİSK Başkanı Kemal Türkler ’in konuşması biterken, meydanda toplanan kitle üzerine ateş açıldığı duyuldu. 

TAKSİM’DEKİ DURUM KORKUTUCUYDU

Taksim Meydanındaki durum korkutucuydu. Hayatlarını kaybeden 34 ve yaralı 136 yurttaşımız vardı. İlk anda; DİSK Başkanı Kemal Türkler ’in konuşması biterken, meydanda toplanan kitle üzerine ateş açıldığı duyuldu.

Kimler tarafından düzenlendiği henüz açıklığa kavuşturulamayan bu saldırının, ustaca hazırlanmış bir provokasyon olduğu çok açıktı.

2 Mayıs 1977 günü yayınlanan VATAN Gazetesinin manşeti; PROVOKASYON oldu.

12 Eylül darbesine giden yol; 1 Mayıs provokasyonu ile açılmıştı.

Aradan 47 yıl geçti. İktidar; kamu gücünü 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanında yapılmasını engellemek adına görülmemiş biçimde kullanıyor.

Yapılanların kamu düzenini sağlamayı amaçlamadığı ortada. Ancak bir korku imparatorluğunu yarattıklarını sananların, demokratik hakların kullanılmasından ne denli ürktüklerini göstermeye yetiyor.

Son yerel seçim sonuçlarının ardından, Türkiye’nin barış ve özgürlüğe duyduğu özlem AKP’nin engellerini de aşacak kadar güçlü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir