İBB “Yürü be İstanbul” sloganını çabuk unuttu, Adalar’a “Yürüme İstanbul” dönemi geldi

İBB “Yürü be İstanbul” sloganını çabuk unuttu, Adalar’a “Yürüme İstanbul” dönemi geldi

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, İstanbul’u yürüyerek keşfetme alışkanlığı kazandırmak için “Yürü be İstanbul” uygulaması başlatmıştı. İBB, yürüyüş güzergahlarına Adalar’ı dahil etmediği gibi şimdi de azman minibüsleri Adalar’a getirerek, İstanbullular’a adeta “Adalar’da yürüme İstanbul” mesajı verdi

Prens Adaları’nda faytonların kaldırılmasının üzerinden geçen yaklaşık beş yılda ulaşım sorunu çözülemiyor, tartışma çok başka eksenlere kayarak ilerliyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), 2020’de kaldırılan faytonların yerine Adalar’da ulaşım için 40 adet 13 kişilik elektrikli araç sistemi getirdi. 30 Nisan 2024 tarihinde tescilsiz olan bu araçların faaliyetleri İBB’ye bağlı Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) kararıyla sonlandırıldı. Bunun yerine de İstanbul’da şehiriçi ulaşımında kullanılan minibüslere benzer elektrikli Adabüsler, ada sokaklarına girdi. Fakat, bu araçların boyutları ada karakteristiğine uymadığı ve farklı tehlikeler yarattığı yönündeki tartışma büyüyor.

Yeni Arayış’ta “Adalar’a çöken çökene: Kıyı talanı yetmedi, minibüs işgaline açıldı” başlıklı şu yazının üzerinden bir ay geçti, ancak ne konu çözümlenebildi, ne de Adalılar’ın ulaşım hakkına dair olumlu bir gelişme yaşanabildi.

Bir aydır Prens Adaları’nda ne oluyor? Kısaca hatırlayalım…

Prens Adaları’nın tamamında kullanılan elektrikli küçük dolmuş ve taksiler yerine buralara minibüs büyüklüğünde “azmanbüs” denilen araçlar sokulmak istenirken, elbette Adalılar bu araçların Adalar’a sokulmasına karşıydı.

Adalar’da kısa sürede konuyla ilgili 4 bin 500 imza toplandı, imzalar hem İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne hem de İETT’ye elden ulaştırıldı ancak yüz yüze görüşme sağlanamadı.

Araçların tescillerinin uzatılması konusunda söz verildi ancak ardından oldubittiye getirilerek bu “azmanbüsler” Büyükada’ya sokulmaya çalışıldı, Adalılar’ın tepkileri ile bu püskürtüldü ve araçlar garaja çekildi. Ancak, birkaç gün sonra bir gece yarısı gemilerle yeni minibüsler getirilerek hizmete açıldı. Minibüslerin garajdan çıkışını engellemek isteyenlere polis müdahale ederken, gözaltına alınanlar da oldu.

ESKİ ARAÇLARIN TESCİL SÜRELERİ UZATILMADI

İBB, 2020’den beri kullanılan elektrikli araçların nisan ayında tescil sürelerinin dolduğunu ve araçların tescilsiz olduğunu ve bu sebeple Karsan’a bu araçları ürettirdiklerini belirtti. Araçların tescillerinin uzatılması konusunda söz verildi ancak ardından oldubittiye getirilerek bu “azmanbüsler” Büyükada’ya sokulmaya çalışıldı, Adalılar’ın tepkileri ile bu püskürtüldü ve araçlar garaja çekildi.

Ancak, birkaç gün sonra bir gece yarısı gemilerle yeni minibüsler getirilerek hizmete açıldı. Minibüslerin garajdan çıkışını engellemek isteyenlere polis müdahale ederken, gözaltına alınanlar da oldu.

Bu arada tescil beklenen araçlarla ilgili hiçbir bilgilendirme de yok.

Prens Adaları’nda 12 binden fazla akülü araç var. Bu da aslında batarya yangını denen başka bir tehlikenin de habercisi. Bu araçlarda olabilecek batarya yangını, patlama şeklinde gerçekleşiyor ve maalesef suyla söndürülemiyor. En ufak bir alev alma durumunda yüzde 60’ı orman olan adalardan örneğin Büyükada’nın tamamı 4,5 saatte yanabilir. Bu süre Heybeliada için sadece 2,5 saat.

UKOME’nin Adalar’a uygun araçlara tescil vermeyerek, bu azman minübüsleri dayatması nedeniyle Adalar’da ciddi bir kaos yaşanıyor.

Her ne kadar İBB, “Yürü be İstanbul” güzergahlarına Adalar’ı dahil etmemiş olsa da, zaten bu minibüsleri buralara getirerek, İstanbullular’a “Adalar’da yürüme İstanbul” mesajı vermiş oldu.

ADALAR’DA ADETA YÜRÜYÜŞ YAPILMASI İSTENMİYOR

Mesele burada ulaşımdan ziyade günübirlik gelen turistleri daha hızlı ve daha büyük araçlarla gezdirmek. Bu gezdirme faaliyeti sebebiyle Adalılar’ın ulaşım hakkı ellerinden alınıyor, adaya gelenler yürümeye değil de bu araçlara binmeye yönlendiriyor.

İBB, İstanbul’u yürüyerek keşfetme alışkanlığı kazandırmaya yönelik “Yürü be İstanbul” (https://yurube.istanbul/) sloganlı aktiviteyi hızlı unutmuşa benziyor.

Büyükada 5,4 kilometrekare, Heybeliada 2,34 kilometrekare, Burgazada 1,5 kilometrekare ve Kınalıada 1,36 kilometrekare yüzölçümüne sahip. Adalar içinde en büyük olan Büyükadada bile yerleşim yeri bir uçtan diğer uca 1,5 saatte yürünebiliyor.

Her ne kadar İBB, “Yürü be İstanbul” güzergahlarına Adalar’ı dahil etmemiş olsa da, zaten bu minibüsleri buralara getirerek, İstanbullular’a “Adalar’da yürüme İstanbul” mesajı vermiş oldu.

Kıyı Hareketi Dayanışma Ağı’ndan Derya Tolgay: “Bu minibüsler İstanbul’un her yerinde kullanılabilir ancak Adalar’ı İstanbul’a dönüştürmeyin, konu bu. Burada tersine işleyen bir süreç var. Adalar İstanbullular’ın o yüzden herkes tarafından korunması gerekiyor. Bağ bahçe orman alanlarının nasıl SİT dereceleri düşürülür ve buralardan nasıl meta olarak faydalanılır bunun peşine düştüler. Adalar sermayeye ne kazandırır, bunun peşindeler.”

ADALAR’I SERMAYEYE PEŞKEŞ ÇEKME PEŞİNDELER

Bütün bu tartışmaların önemli bir kısmında Adalar için yapılan imar planları var.

1984’te SİT alanı ilan edilen Prens Adaları’na ilişkin uzun yıllar herhangi bir koruma planı olmadı. Kasım 2021’de Marmara Denizi ve Adalar, “Özel Çevre Koruma Bölgesi” olarak ilan edildi. Adalar ile ilgili hazırlanacak koruma planında yetki, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na devredildi.

Daha önce bir plan üzerine çalışmaya başlayan İBB ise tamamladığı koruma planını Bakanlık ile paylaştı. Bakanlığın da yaptığı değişiklilerle birlikte hazırlanan imar planında Bakanlık ve iBB anlaştı.

Prens Adaları’ndaki bu minibüs ısrarının arka planını Kıyı Hareketi Dayanışma Ağı’ndan Derya Tolgay ile konuştuk.

“Bu minibüsler İstanbul’un her yerinde kullanılabilir ancak Adalar’ı İstanbul’a dönüştürmeyin, konu bu. Burada tersine işleyen bir süreç var. Adalar İstanbullular’ın o yüzden herkes tarafından korunması gerekiyor.

Yakın zamanda Adalar Koruma İmar Planları açıklanmıştı. Birtakım rotalar oluşturuldu, ne kadar dönüm bağ bahçe var, buraya ne büyüklükte bir site düşünülüyor, başka bir bölgeye nasıl bir otel yapılmak isteniyor, nerelerde orman alanında SİT derecesi düşürülmüş bunlar tespit edildi. Bağ bahçe orman alanlarının nasıl SİT dereceleri düşürülür ve buralardan nasıl meta olarak faydalanılır bunun peşine düştüler. Adalar sermayeye ne kazandırır, bunun peşindeler.

Plan tamamen bunun üzerine kurulu. İki yıl katılımcı planlama adı altında pek çok toplantı yapıldı, daha sonra bu imar planları oluşturuldu. Ancak daha sonra müsilajdan dolayı Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı burayı Özel Koruma Bölgesi ilan etti. Plan yapma yetkisi de Cumhurbaşkanlığına ve Bakanlığa geçti. Açıklama beklememize rağmen, İBB bu konularla ilgili bizi hiçbir şekilde bilgilendirmedi. Planlar askıya çıkarıldıktan sonra kıyıların, denizin planda olmadığını gördük. Mevcut sistemde olanı değiştirmek istememeleri, kopya ederek devam ettirmek istemeleri çok kötü. İBB, Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı ile birlikte bu plana sahip çıktı.”

Adalar’da otel projeleriyle, villa projeleriyle hem kıyılar hem de Adalar’ın genel karakteristik özellikleri değiştirilmek isteniyor.

“Örneğin, Büyükada’da Nizam Mahallesindeki tarihi Seferoğlu Köşkü’nü restore edilerek, turistik bir tesis haline getirildi. Etrafına Princess Palace adı verilen villaların da yapıldığı bu alan Bahri Akdağ’ın sahibi olduğu Akdağ Turizm ve İnşaat şirketine ait. Buranın muhteşem peyzajının ortasına onlarca villa konduruldu, denize sıfır otel yapılıyor. Bütün dertleri denize sıfır bir dolgu alan üzerine heliport yapmak. Amaçları bir yandan da Adalar’ı soylulaştırmak.”

ADALAR’DA AMAÇ SOYLULAŞTIRMA YAPMAK…

Tolgay, Büyükada’da yaşanan değişimi ise şöyle aktarıyor:

“Örneğin, Büyükada’da Nizam Mahallesi’ndeki tarihi Seferoğlu Köşkü’nü restore edilerek, turistik bir tesis haline getirildi. Etrafına Princess Palace adı verilen villaların da yapıldığı bu alan Bahri Akdağ’ın sahibi olduğu Akdağ Turizm ve İnşaat şirketine ait. Buranın muhteşem peyzajının ortasına onlarca villa konduruldu, denize sıfır otel yapılıyor. Bütün dertleri denize sıfır bir dolgu alan üzerine heliport yapmak. Amaçları bir yandan da Adalar’ı soylulaştırmak. Çünkü, o insanlar Adalar’a vapura binip gelmeyecek, jet motorlarına ya da helikopterlerine binerek gelecekler.”

Büyükada’nın tamamının kentsel ve doğal SİT alanı olması gerekçesiyle bu heliport projesi de geçmiş dönemlerde yargıya taşınmış ve hukuka aykırı bulunmuştu.

Adalar’ın hem ekolojik dengesini, hem kıyılarını hem de tarihi binalarını içine olan çok katmanlı, çok boyutlu, sistemik bir değişim ve dönüşüm sürecine sokulmak istendiğin anlıyoruz. Bu mesele sadece Adalılar’ın değil, nefes alınacak yerlerin hızla azaldığı bir mega kentte tüm İstanbullular’ın derdi olmalı…

Pelin Cengiz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir