Otoriteryanizm, kendisinden farklı olan her şeyi marjinalleştirir, değersizleştirir, kriminalize ederek sindirir ve silikleştirir. Sürekli olarak insanı ötekileştiren ve düşmanlaştıran otoriteryanizm, ortak insanlığımızı keşfetme ve bizden farklı insani gerçeklerde yeni dünyalara ulaşmaya giden yolları kapatmaktadır.
“Oturumunuzu sonlandırmaya geldim,
Meclisi yaptığınız her icraat ile kirletmenize ve şerefsizleştirmenize artık kalıcı bir son vermeye geldim,
Siz ki fitneci, fesatçı, meclis üyeleri, siz ki iyi bir hükümet olmak dışındaki her şey!!
Kiralık sefil yaratıklar, zavallılar, ülkenizi en küçük şahsi çıkar adına satılığa çıkaranlar,
birkaç kuruş için Tanrı'ya ihanet edenler, içinizde bir parça da olsun erdem kalmadı mı?
Bir parça vicdan da mı yok?
Atım kadar bile dindar değilsiniz!
Altın sizin yeni Tanrınız olmuş!
Satılığa çıkarmadığınız bir değer de kalmadı…
Ulusunuz adına iyi bir şey düşünemez misiniz?
Sizi çıkarcı sürüsü, bulunduğunuz bu kutsal meclisi, o varlığınızla kirletiyorsunuz!
Tanrının kutsadığı bu meclisi, ahlak yoksunu davranışlarınızla hırsızların ini haline çevirdiniz!
Halkın size verdiği yetkiyi kötüye kullandınız.
Siz ki, halkın umutsuz dertlerine çare olmalıydınız. Kendiniz halka en büyük dert kaynağı oldunuz!
Ama ülkeniz beni asırlardan beri temizlenmemiş bu ahırı temizlemeye çağırdı!
Ve bu gücü de bana Tanrı verdi.
Bu şeytan ocağını yönetmeye geldim.
Vay halinize!
Şimdi derhal defolun!!!
Acele edin rüşvetin köleleri!
Acele edin, gidin!
Süslü saltanat eşyalarınızı alın ve defolup gidin!...
Oliver Cromwell, 20 Nisan 1653
İngiltere Parlamentosu
Otoriteryanizm ve popülizm bugün dünyada belirleyici güç olmaktadır. Otoriteryanizm için demokrasinin, hukukun, barışın, bilimin, felsefenin, ifade özgürlüğünün, entelektüel düşüncenin hiçbir değeri yoktur. Otoriteryanizm için tek değer, güç ve iktidardır. Otoriteryanizmin iktidar olma amacına hizmet ettiği sürece hukuka, dine, milliyetçiliğe, medyaya, kamuoyuna, aileye ve akademiye bir işlev atfedilir. Otoriteryanizm açısından hukukun, dinin, milliyetçiliğin, medyanın, ailenin, akademinin, kamuoyunun bir değeri yoktur, bunların kullanışlı olup olmadıklarına göre bir işlevleri vardır. Hukukun, dinin, milliyetçiliğin, akademinin, medyanın, ailenin ve kamuoyunun temel işlevi, despotik güçlerle birlikte otoriter bir rejim inşa etmektir.
Otoriteryanizm, vatandaş olarak bireyi ortadan kaldırmaktadır. Özgürlükleri azaltılmış, tercih hakları minimize edilmiş kişilerden oluşturulan yığınlar sayesinde kamuoyu, eskilerin ifadesiyle efkar-ı umumi ortadan kaldırılmaktadır. Özgürlüklere ve tercihlere sahip vatandaşın olduğu yerde kamuoyu vardır. Otoriteye itaatin dayatıldığı bir yerde kamuoyu yoktur.
Otoriteryanizmin hukuku olmadığı gibi, ufku da yoktur. Otoriteryanizm, hukuksuzlukla ve ufuksuzlukla varolmaktadır. İnsanların hukuka güven duymadıkları yerlerde, geleceğe dair geniş bir ufka özgürlükle, barışla ve umutla bakmaları da mümkün değildir. Hukuksuzluğu ve ufuksuzluğu hakim kılan otoriteryanizm, fatalizmle yani kadercilikle ayakta kalmaya çalışmaktadır. Otoriteryanizmin olduğu yerde baskın olan şey kaderciliktir. Demokrasinin olduğu yerde özgürlük, hukuk ve ufuk vardır. Otoriteryanizmin olduğu yerde itaat, keyfilik ve kadercilik vardır.
Hukuku ve ufku ortadan kaldıran otoriteryanizm, sürekli olarak bir tehdit duygusu yaratmaya çalışır. Tehdidin ve tehlikenin olduğu yerde önemli ve öncelikli olan özgürlük değil, güvenliktir. Ailenin, dinin, geleneğin korunması ve yaşatılması için seferberlik havası oluşturulur ve hep geçmişte yaşandığı sanılan muhteşem altın çağın günümüzde de diriltilmesinin tarihsel ve ilahi görev olduğu topluma empoze edilir. Güvenliğin sağlanması, ailenin, dinin ve milletin korunması ve geçmişteki muhteşem günlere dönmek için ihtiyaç duyulan şey, dünyaya meydan okuyan güçlü ve doğru liderdir. Güçlü ve doğru lider desteklendiği sürece siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik sorunlar çözülecektir. Güçlü ve doğru liderin uygulamalarını sorgulamak, en büyük asli günahtır. Asli günah olan sorgulamalar yapmak yerine toplum, lidere, partiye, doktrine, dine, devlete, aileye itaat etmelidir. Tehdit kurgusunun yapılması, tehdit kurgusu etrafında kin, nefret ve düşmanlık duygularının oluşturulması ve son olarak çözüm olarak üstün otoriteye itaatin tek çözüm olarak dayatılması, otoriteryanizmin neredeyse standart hale gelmiş formülüdür.
Otoriteryanizmde akıl, ahlak ve adalet yoktur. Otoriteryanizm, öfke ve kin etrafında oluşturduğu duygusallıkla kitleleri, birbirine karşı düşmanlık ve saldırganlık yapmak için harekete geçirir. Otoriteryanizmde duygu yoktur, duygusallık vardır. Öfke ve kin gibi duygusal zaaflara bağımlı olmuş kişiler, kolaylıkla otoriteryanizmin de müptelası da olmaktadırlar.
Otoriteryanizme bağımlı olmuş bir bilişin, zihnin ve kişiliğin, duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını yenilemesi imkansızlık düzeyinde zordur.
Otoriteryanizm, kendisini yoksulluktan, yolsuzluktan ve yasaklardan sorumlu görmez. Otoriteryanizm, muhaliflerini yoksulluğun sorumlusu olarak sunar, onları yolsuzlukla ve ahlaksızlıkla suçlar. Toplumdaki bütün sorunların kaynağı farklı etnisiteden, dinden, kültürden, mezhepten, partiden ve ideolojiden olan gruplardır. Otoriteryanizm, kendisinden farklı olan her şeyi marjinalleştirir, değersizleştirir, kriminalize ederek sindirir ve silikleştirir.Sürekli olarak insanı ötekileştiren ve düşmanlaştıran otoriteryanizm, ortak insanlığımızı keşfetme ve bizden farklı insani gerçeklerde yeni dünyalara ulaşmaya giden yolları kapatmaktadır. Otoriteryanizmin güvenliği ve istikrarı sağlama, geçmişin muhteşem dönemlerini inşa etme gibi bir yeteneği, özelliği ve kapasitesi yoktur. Otoriteryanizm, sadece kapatmakta, katılaştırmakta ve karartmaktadır. Kapatma, katılaştırma ve karartma, çözüm değil, sorundur.
Otoriteryanizm, kişinin ve toplumun kendi üzerinde düşünme yeteneğini ortadan kaldırmaktadır. Kendisinin farkında olmayan, duygularını, düşlerini, düşüncelerini idrak edemeyen insanlar, sürekli olarak dış dünyada olduğunu zannettikler sahte güçler ve kurgular uğruna enerjilerini, duygularını, düşünmelerini ve hayatlarını harcarlar. Otoriteryanizme bağımlı olmuş insanlar, hayatın problem çözmek olduğu gerçeğinden gafil oldukları için hayatın itaat olduğu cehaleti içinde debelenmektedirler. Cehaletin gücü, hayatın itaat olduğu sapkınlığının kişi ve toplum tarafından içselleştirilmesinden gelmektedir.
Otoriteryanizm, yozlaştırır. Mutlak otoriteryanizm mutlak olarak yozlaştırır. Otoriteryanizme bağımlı olmuş bir bilişin, zihnin ve kişiliğin, duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını yenilemesi imkansızlık düzeyinde zordur. Dünyayı siyah-beyaz ikilemine hapseden otoriter kesin inançlıların, düşünme, duyma, duygulanma ve düş kurma süreçleri tamamen kilitlenmiş ve kapanmıştır. Otoriteryanizm, kesin inançlılar diyebileceğimiz tehlikeli bir grup yaratmaktadır. Demokrasi, hukuk, barış ve özgürlük için asli tehdit, otoriteryanizmin ve totaliteryanizmin her türünden gelmektedir.

Yorum Yazın