Teknolojik gelişmelerin günümüzde ulaştığı seviye, yeni medya biçimlerinin ortaya çıkıp yaygınlaşmasına, içerik üreticilerinin profesyonellerden, sıradan bireylere oldukça geniş bir spektruma yayılmasına, tek yönlü iletişimden, anında geri bildirim alınan iletişim biçimlerine geçilmesine sebep olmasına rağmen, serbest piyasa ekonomisi yasaları görece aynı kaldığından, günümüzde de durum bundan çok farklı değildir.
Medyanın, bir başka deyişle kitle iletişim araçlarının toplumsal alandaki işlevlerini analiz etmek için, ortaya çıktığı tarihsel, siyasal ve ekonomik koşulları incelemek gerekir. Bu nedenle, ‘Medya ve Temsili Demokrasi’ başlıklı önceki yazımda, medyanın liberal demokratik sistemin olmazsa olmaz koşulu olarak işlev görmesi ve liberal serbest piyasa ekonomisin getirdikleriyle bu işlev arasındaki çelişkiden bahsetmiştim. Serbest piyasa ekonomisinin en temel özelliği olan, sermayenin girişim serbestisi tekellere yol açtığı için medyanın bilgilendirme işlevi beklendiği gibi gerçekleşememektedir.
Teoride, liberal demokratik sistemde, medya kuruluşlarından beklenen, yönetilenlerin, yönetenlerin icraatları hakkında bilgi sahibi olmalarını, böylece denetlenebilmelerine katkısı olması ve toplumsal çıkar odaklarının her birinin taleplerinin ifade edildiği bir alan sunması iken, kendi ekonomik ve siyasal çıkarları nedeniyle bu işlevleri yerine getirememektedir. Bunun nedeni, kendilerinin de ekonomik değer yaratmak zorunda olan birer ekonomik kuruluş olmalarıdır. Teknolojik gelişmelerin günümüzde ulaştığı seviye, yeni medya biçimlerinin ortaya çıkıp yaygınlaşmasına, içerik üreticilerinin profesyonellerden, sıradan bireylere oldukça geniş bir spektruma yayılmasına, tek yönlü iletişimden, anında geri bildirim alınan iletişim biçimlerine geçilmesine sebep olmasına rağmen, serbest piyasa ekonomisi yasaları görece aynı kaldığından, günümüzde de durum bundan çok farklı değildir. Son 20 yılda internetin yaygınlaşması, görsel ve yazılı basının internete de taşınıyor olması, internette sayısı gittikçe artan haber ve/veya bilgi sitelerinin varlığı, kalabalık insan kitlesine hitap eden iletişim mecralarının, demokrasilerde bilgi yayma işlevlerine dair kavramsallaştırmayı henüz oyundışında bırakmamıştır. Aksine her geçen gün daha çok insan, yaşadığı dünyaya ve topluma dair bilgiyi internetten edinmektedir.
İçerik üretimi ve yayılması, yeni medya aracılığıyla, kurumsallaşmış medya kuruluşları ve medya profesyonelleriyle sınırlı olmaktan çıkmış olmakla birlikte, demokratik hakların genişlemesi anlamında yeterli görünmemektedir. Her internet kullanıcısının, toplumsal bireysel konularda eleştiri, talep ve düşüncelerini kolayca dile getirmesi için belki teknolojik imkanlar mevcuttur ancak, bu eleştiri, düşünce ve taleplerin politik kararlara etki etmesi bu imkanlara rağmen hala kolay değildir.
TEKNOLOJİK İMKANLAR MEVCUT AMA…
Bilgiyi yayma, toplum kesimlerinin kendi düşünce ve taleplerini iletebilmeleri, parlamentoda yer bulamasa da azınlık haklarının hak ve taleplerinin ifade edilmesi anlamında yeni medyada büyük önem arz etmektedir. Bireylerin kitle iletişimi olarak adlandırabileceğimiz sosyal medya mecraları da talep ve düşüncelerin ifade bulabileceği bir platform sunuyor gözükmektedir. İdeal bir demokraside toplum kesimlerinin, ülkedeki tüm kimliklerin kendilerini, taleplerini ve iktidara eleştirilerini ifade edebilmeleri elzemdir.
Oysa, reeldeki durum biraz bundan farklıdır. Bireysel taleplerin birleşerek adeta bir kamuoyu baskısı yaratması kimi zaman olabilmektedir. Lakin, yönetilenin de güncel siyasi karar mekanizmalarında oy vermek dışında bir varlık gösterebilmesi, karar alma süreçlerine katılım sağlayabilmesi için bireysel çabaları yetersiz kalabilmektedir. Bireysel çabaların politik anlamda sürece dahil olması ve karar alma mekanizmalarına katılması, benzer talepleri olanlarla birlikte hareket edebilmelerine bağlıdır. Bunun için, yeni medyanın sunduğu olanaklar, sosyal medya da dahil olmak üzere, kamusal alanda ifade bulan ve yer tutan çıkar gruplarıyla birlikte hareket edildiğinde daha anlamlı olacaktır. Burada çıkar grupları derken ifade edilmek istenen, ekonomik çıkarları için bir araya gelen gruplar değil, demokratik, sivil hak ve taleplerini ifade etmek için oluşturulan sivil toplum örgütleridir. Sosyal medya hesapları aracılığıyla bireylerin ürettiği içerikler, sistematik içerik üreten hesaplar ve siteleri kadar görünürlük sağlayamayabileceği gibi, benzer talepleri politik kararlara katılma yönünde mobilize edemeyebilir.
Sonuç olarak, içerik üretimi ve yayılması, yeni medya aracılığıyla, kurumsallaşmış medya kuruluşları ve medya profesyonelleriyle sınırlı olmaktan çıkmış olmakla birlikte, demokratik hakların genişlemesi anlamında yeterli görünmemektedir. Her internet kullanıcısının, toplumsal bireysel konularda eleştiri, talep ve düşüncelerini kolayca dile getirmesi için belki teknolojik imkanlar mevcuttur ancak, bu eleştiri, düşünce ve taleplerin politik kararlara etki etmesi bu imkanlara rağmen hala kolay değildir.
Yorum Yazın