Kronik mağdurlar, yaşadıkları zor durumları ya da sahip oldukları problemleri bazen sorumluluklarını yerine getirmemek için kullanabilecekleri birer kalkana, bazen hayatlarında içinde rahat hissedebilecekleri birer role, bazen ihtiyaç duydukları sevgi ve ilgiyi almak için birer sebebe dönüştürebilirler.Psikolojik problemleri başlatan etmenlere baktığımızda, bunların birçoğunun kişinin elinde olmayan sebepler olduğunu fark ederiz.Ne olabilir bu başlatıcılar? Belki bir doğal afet, belki bir kayıp, belki olumsuz ebeveyn deneyimlerine maruz kalmak, belki ilkokulda sistematik olarak zorbalığa uğramak... Bunun gibi onlarcasını sayabiliriz. Ve evet, fark ederiz ki bunların birçoğu kişinin “başına gelmiştir”. Kişi, bunların hiçbirini tercih etmemiştir.Kimse problemlere sahip olmayı, hasta olmayı seçmez.Peki, bu durumu sürdürmeyi bilinçsizce seçip iyileşmeye karşı direnç gösterebilir mi?Sekonder (ikincil) kazançları varsa, evet.
Sekonder kazançlar bazen öyle cezbedici olabilir ki, kişi bunlardan vazgeçmemek için iyileşme sürecini (genellikle bilinçsiz olarak) sabote edebilir ve kronik olarak mağdur/kurban olarak kalabilir.
SEKONDER KAZANÇ
Sekonder ya da ikincil kazançlar, bir fiziksel ya da ruhsal bir hastalık sebebiyle kişinin elde ettiği ilgi, kazanım ya da ayrıcalıkların sürekli olarak devam etmesini istemesi durumuna verilen isim.Sekonder kazançlar bazen öyle cezbedici olabilir ki, kişi bunlardan vazgeçmemek için iyileşme sürecini (genellikle bilinçsiz olarak) sabote edebilir ve kronik olarak mağdur/kurban olarak kalabilir.Böylesi bir mağdur için, onun mazlumluğunu tanımayan, ona tolerans göstermeyen, onun durumuna üzülmeyen, onun suçladığı kişilerin suçlu olduğuna dair görüş birliği sağlamayan herkes birer zalime dönüşebilir. Mağdur, onu iyi edecek şeylerin değil, onun mazlumluğunu doğrulayacak şeylerin peşindedir. Suçlar, yakınır ama asla değişmez.Kurban mentalitesi, kronik şikayetçilik ya da kronik mağduriyet gibi farklı tanımlamalarla görebileceğimiz bu durumdan kişilerin kazançları ne olabilir peki?Dr. David Burns, bir kitabında sekonder kazançları ve sekonder kazançlara sahip olan kişilerin yaşadığı durumu çözmekle ilgili neden direnç geliştirebileceğini şu şekilde örneklemiş:“Eileen kendisini aşırı derecede mutsuz ve kaygılı hissettiği gerekçesiyle terapiye başladı. Seansları sırasında kendisini mutsuz eden ve hayal kırıklığına uğratan insanlardan oldukça yakınıyordu. Bir gün seansta ‘’Belki de mutsuz ve kaygılı olmayı seviyorumdur.” yorumunda bulundu. Bunun sonucunda terapisti Eileen’den kendisini depresif ve kaygılı hissetmesinin ne gibi avantajları olabileceğini yazmasını istedi. Eileen ise şunları yazdı;-Kendimi üzgün hissederken eşimden oldukça fazla ilgi görüyorum.-Yemek pişirmek ya da ev işi yapmak zorunda kalmıyorum. Eşim benim yerime yapıyor.-İş aramak zorunda kalmıyorum ki iş aramak benim için çok korkutucu bir şey.-Kurban rolünü oynayarak kendime acıyabiliyorum.-Beni sevmeyen tüm insanlardan yeterince yakınabiliyorum.-Her zaman öfkeli olmaya hakkım var gibi hissediyorum.-Kendimi özel hissedebiliyorum.Bu ifadelerin yanlış anlaşılmaması oldukça önemli. Eileen, kaygılı ve depresif biriymiş gibi rol yapmıyor ve gerçekten bu durumların sıkıntısı yaşıyor olabilir. Ancak ikincil kazançları o kadar fazla ki, buraları fark edip çözmezse bu kazançlardan vazgeçmemek için kendi iyileşme sürecini sabote etmesi oldukça olası.Maxim Gorki, bu durumdaki kişileri bir öyküsünde şöyle tasvirlemiş: “Ruhlarının veya bedenlerinin herhangi bir hastalığını yaşamlarındaki en değerli, en iyi şey sayan insanlar da vardır. Bu hastalığı hayatları boyunca taşırlar ve ancak onunla canlı kalabilirler; bu hastalıktan acı çekerken kendilerini onunla beslerler„
Yorum Yazın