*TBMM Adalet Komisyonu'nda, Etki Ajanlığı yasa düzenlemesinin kabul edimesi üzerine; Çağın Tan Eroğlu'nun 19 Nisan 2024 yayımlanan yazsını tekrar paylaşıyoruz.
---
2023’te başlayan protestolarla birlikte Gürcistan halkı istediğini almaya yaklaşmışken, mevcut hükümetin halkın haklı talebine karşı verdiği güvenceden geri adım atmasıyla beraber, protestolar başkent Tiflis’te yeniden başladı. Büyük çoğunluğu gençlerden oluşan göstericilere karşı kolluk kuvvetinin sahadaki cevabı ise aynı sertlikte devam ediyor.
Tiflis’in tarih kokan sokaklarında gezerken pek çok şeyle karşılaşabilirsiniz. Güleryüzlü insanlar, leziz yemekler, heyecan dolu bir gece hayatı ve biber gazı. Evet, biber gazı. 2023’te başlayan protestolarla birlikte Gürcistan halkı istediğini almaya yaklaşmışken, mevcut hükümetin halkın haklı talebine karşı verdiği güvenceden geri adım atmasıyla beraber, protestolar başkent Tiflis’te yeniden başladı. Büyük çoğunluğu gençlerden oluşan göstericilere karşı kolluk kuvvetinin sahadaki cevabı ise aynı sertlikte devam ediyor. Yani film, bir anlamda başa dönmüş durumda. Peki, Gürcistan halkı neyi protesto ediyor?
Gürcistan halkı neyi protesto ediyor. Hikayenin kötü kahramanı, "Yabancı Etkinin Şeffaflandırılması Kanunu" adında bir yasa tasarısı. Tasarı özünde finansmanın %20’sinden fazlasının dış kaynaklardan elde eden sivil toplum kuruluşu ve medya kuruluşlarının "yabancı etki ajanı" olarak sınıflandırılmasını öngörüyor.
"YABANCI ETKİ AJANI"
Hikayenin kötü kahramanı, “Yabancı Etkinin Şeffaflandırılması Kanunu” adında bir yasa tasarısı. İsminden anlaşılacağı üzere, yasa temel olarak yabancı kaynaklardan finansal destek alan kurumları hedef alıyor. Yabancı kaynaklar ifadesinin, senelerdir Avrupa Birliği üyelik statüsü kazanabilmek için politik mücadelesini sürdüren Gürcistan için, Batı dünyasını işaret ettiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Tasarı özünde finansmanın %20’sinden fazlasının dış kaynaklardan elde eden sivil toplum kuruluşu ve medya kuruluşlarının “yabancı etki ajanı” olarak sınıflandırılmasını öngörüyor. Bu sınıflandırmanın yaratacağı negatif etkilerin yanı sıra, “yabancı etki ajanı” olarak tanımlanan kuruluşları ciddi hukukî ve idari denetimler, ve cezalar bekliyor. Tartışılan yasa, Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün raporuna göre, Rusya’da yürürlükte olan “Yabancı Ajan Yasası” ile büyük ölçüde benzerlik taşıyor. Mevcut hükümete muhalif olmasıyla gündemde olan Devlet Başkanı Salome Zourabichvili’ye göreyasa kelimenin tam anlamıyla bir Rus yasası. Rusya’da uygulanan kanun, aralarında 2022’de Nobel Barış Ödülü kazanan insan hakları kuruluşu Memorial’ın da olduğu sayısız sivil toplum kuruluşu ve medya organının kapatılmasına sebep olmuştu. Gürcistan’da yaşamını sürdüren Amerikalı uluslararası hukukçu TedJonas’a göre ise, yasa bir ölçüde Rusya’daki yasadan dahi daha katı. Çünkü Rusya'nın aksine, Gürcistan hükümeti söz konusu yasanın çerçevesine dinî grupları dahi dahil ediyor.
İfade özgürlüğüne yönelik çalışmalarıyla dikkat çeken hak örgütü Article 19, her ne kadar hükümetin yasanın sivil toplum örgütlerinin finansal şeffaflığı ve denetimi için elzem olduğunu söylemesine rağmen, yasanın farklı muhalif sesleri bastırmak için bir mekanizma olarak kullanılabileceğinin altını çiziyor.
YASA MUHALİF SESLERİ BASTIRMAK İÇİN BİR MEKANİZMA
İfade özgürlüğüne yönelik çalışmalarıyla dikkat çeken hak örgütü Article 19, her ne kadar hükümetin yasanın sivil toplum örgütlerinin finansal şeffaflığı ve denetimi için elzem olduğunu söylemesine rağmen, yasanın farklı muhalif sesleri bastırmak için bir mekanizma olarak kullanılabileceğinialtını çiziyor.
Human Rights Watch’a göre ise yasa, yalnızca medya kuruluşları ve sivil toplum örgütleri için değil, işçi hakları kuruluşları ve sendikalar için de ciddi bir tehdit ihtiva ediyor.
Dünya kamuoyunun ve hak örgütlerinin mutabık olduğu en önemli yasa ise, Gürcistan Hükümetinin yasalaştırmaya çalıştığı tasarı demokrasi ve özgürlükler için tehlikeli. Gürcistan halkı da aynısını düşünüyor. Yasanın "Halkın Gücü" isimli Batı karşıtlığı ile bilinen meclis grubu tarafından ilk defa tasarı olarak sunulduğu Mart 2023’te gerçekleştirilen protestoların amacı da, bu negatif etkiye dikkat çekmekti, ve başarılı olundu. Hükümet, gerçekten de protestoların ardından geri adım attı. Bazı yorumculara göre bu geri adım, Gürcistan halkının savaşı değil, yalnızca tek bir mücadeleyi kazandığını işaret ediyordu.
Nitekim öyle oldu ve yasa tam bir sene sonra gündeme yeniden geldi. 8 Nisan 2024 tarihinde iktidar partisi Gürcistan Hayali (GD), geçtiğimiz yıl tasarı olarak sunulan ve yoğun protestolar neticesinde rafa kaldırılan yasayı yeniden sundu. Parlamento Büro’sunun sunulan tasarıyı resmi olarak kaydetmesiyle birlikte, ortalık kelimenin tam anlamıyla bir savaş alanına döndü. Dünya Basına da yansıyan görüntülerde, GD partisi başkanı Mdinaradze, muhalif vekil Elisashvili tarafından yumruklandı. Tiflis sokaklarında da polis ve göstericiler yeniden karşı karşıya geldi. Bugün baktığımızda, Uluslararası Şeffaflık Örgütü Başkanı François Valérian’a göre, GD hükümetinin söz konusu yasanın adını değiştirmesi; sivil toplumun, hükümetin gücünü kötüye kullanmasına karşı yükselttiği sesini bastırmak amacını ortadan kaldırmıyor.
Ancak en önemlisi, bir yıl arayla gündeme gelen bu yasanın ve oluşan atmosferin Gürcistan’ın önemli bir politik ve diplomatik kazancına gölge düşürüp düşürmeyeceği.
Uluslararası Af Örgütü’nün geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir bilgi notuna göre, kolluk kuvvetleri protestoculara karşı orantısız güç kullanmayı sürdürüyor. Af Örgütü, polisin adeta ceza verir gibi protestoculara müdahale ettiğinin altını çiziyor.
AF ÖRGÜTÜ: POLİS, CEZA VERİR GİBİ MÜDAHALE EDİYOR
2023 senesinin sonunda Avrupa Komisyonu’nun hazırladığı rapor üzerine, Gürcistan’a “koşullu adaylık” statüsü verilmişti. Komisyon tarafından altı çizilen 12 koşulun büyük çoğunluğunu demokratik ve politik reformlar kapsarken, insan haklarının önemi yadsınamaz bir ölçekte. Dolayısıyla Gürcistan’da bugün yaşanan protestolar, yalnızca tasarının yasalaşma yasalaşmayacağı üzerinden değil, mevcut hükümetin ve kolluk kuvvetlerinin protestoculara karşı tavrının da mercek altına alınmasını gerektiyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir bilgi notuna göre, kolluk kuvvetleri protestoculara karşı orantısız güç kullanmayı sürdürüyor. Af Örgütü, polisin adeta ceza verir gibi protestoculara müdahale ettiğinin altını çiziyor.
Dolayısıyla Avrupa Birliği adaylık statüsünü henüz kazanmış Gürcistan için hükümet politikası boyutundaki yol ayrımı gerçekliğini koruyor. Adaylık statüsünün kesinleşmesiyle birlikte, Gürcistan hükümeti için protestocuların çağrılarına kulak verip özgürlük ve demokrasiden yana bir tavır takınması için önünde önemli bir fırsat var. Ancak bunun için, öncelikle göstericilere yönelik orantısız müdahaleden vazgeçmeli, ardından yasalaştırmak istediği tasarının olası tehlikelere dair yapılan çağrıları dikkate almalıdır.
Yorum Yazın