Matilda Etkisi bir davranış biçimi olarak hala çok etkin. Kadınlar yaratıcı çabalarına erkeklerin ortak olmasına her zaman güçlü bir şekilde ses çıkaramıyor. Bu durum sürdüğü müddetçe toplumsal cinsiyet eşitsizliği hayatın normal rutinlerinden biri olmaya devam edecek gibi.
Büyük Gözler filmini izleyenler bilir. Filmin kadın kahramanı özel bir resim yeteneğine sahiptir. Ancak tablolardaki imza kendisine değil evli olduğu erkeğe aittir. Ve bu erkek büyük gözlü çocuklar çizen kadının yeteneği sayesinde ünlenmiş, itibar kazanmış ve kabul görmüştür. Kendi yeteneğine yabancılaşan kadın kahraman, bir süre sonra her şeyi açıklamaya karar verir. Tabloların sahibinin kendisi olduğunu iddia etse de ilk önce kimse inanmaz ona. Çünkü böylesi bir yetenek ve hayal gücü ancak bir erkeğe ait olabilir. Geçmişten günümüze genel bir kanı var ki erkeklere atfedilen özellikler kadınlara pek yakıştırılmaz. Başarı, yetenek, cesaret, azim gibi çaba gerektiren nitelikler erkeklerin güdümündedir. Kendini yeniden keşfetmek isteyen kadın kahramanımız, haklılığını mahkeme kararıyla tesciller. Mahkeme salonunda o meşhur tablolarını çizer ve yeteneğini ve kendini ilk kez herkese ilan eder.
Büyük Gözler filmine de konu olan bu durum sosyal psikolojide Matilda Etkisi olarak geçmektedir. Bu etki, önyargıyla karışık bir duygu halinin karşılığıdır. Ve ilk kez 1800’lü yılların başında kölelik karşıtı hareketin başlatıcısı Matilda Joslyn Gage tarafından dillendirilmiştir. Matilda Etkisi farklı alanlarda, ama en çok da bilimsel faaliyetlerde çalışan kadınların görmezden gelinmesi şeklinde özetlenebilir. Tarihin farklı dönemlerinde bilime merak duyan kadınların görünmeyen başarıları, hayatlarındaki erkeklere atfedilmiştir. Matematik alanında çalışmaları olan Theano adlı kadın matematikçi çalışmalarını kocası, babası ya da erkek öğretmenlerine vermiştir. Bir İtalyan hekim olan Trotula ise erkeklerle özdeşleşen bir dizi yayının yaratıcısı. Dünyanın etrafını dolaşan ilk kadın botanikçi olan Baret ise erkek kılığında birçok sefere katılmış ve çalışmasıyla ilgili pek çok veriyi ancak bu şekilde toplayabilmiştir. Ve ne yazık ki yeni bulunan bitki türlerinin adı ortağına verilmiştir. Gerty Cori ise Nobel ödüllü bir bilim insanı. Profesörlük pozisyonu için yıllarca eşi ile aynı özelliklere sahip olmasına rağmen eşinin asistanı olarak çalışmıştır. Bazı kadınlar ise çalışmalarının değer görmesi için erkekleri özellikle öne çıkarmışlardır.
Ellie İrving bilime ilgi duyan küçük Matilda’nın ilginç bir o kadar da eğlenceli dünyasını açıyor okuyucuya. Matilda’nın hikayesi ise oldukça tanıdık. Girdiği bir bilim yarışmasında projenin kendisine ait olduğuna kız çocuğu olduğu için kimseleri inandıramaz.
MATİLDA’NIN HİKAYESİ OLDUKÇA TANIDIK
Matilda Etkisi bugün bir çocuk kitabı olarak raflarda. Ellie İrving bilime ilgi duyan küçük Matilda’nın ilginç bir o kadar da eğlenceli dünyasını açıyor okuyucuya. Matilda’nın hikayesi ise oldukça tanıdık. Girdiği bir bilim yarışmasında projenin kendisine ait olduğuna kız çocuğu olduğu için kimseleri inandıramaz. Çocuk mahzunluğu ile olayı büyük annesine anlatan Matilda bu kez de büyükannesinin bir dönem astrofizik ile uğraştığını, hatta bir gezegen keşfettiğini, ama bu başarının bir başka erkek bilim insanı tarafından çalındığını öğrenir. Matilda’nın eğlenceli hikayesi de böylece başlar. Kuşak farklılığına rağmen torun ve büyükannenin benzer bir hikâyenin öznesi olması ne kadar çetrefilli bir durumla karşı karşıya olduğumuzun ispatı esasında.
Deepa Narayan “Kadınları Susturan Yedi Alışkanlık” başlıklı TED konuşmasında kız çocuklarının çok küçük yaşlardan itibaren kendilerini ayarlamayı öğrendiklerini anlatıyor. Ayarlama kelimesinin detayında, uygun duruma getirmek, gereğini uygun biçimde yapmak, düzene sokmak gibi kalıplar karşımıza çıkmakta. Narayan’a göre ayarlamayı çok küçük yaşta öğrenen kadın için, bu öğrenme aslında var olmamanın, görünmemenin bir karşılığı. Şöyle ki hayalet kız çocukları geleceğin hayalet kadınlarıdır. Kendine ait olan hakkında konuşmamak ayarlamanın kaçınılmaz bir sonucu.
Erilleme, kendini ayarlamayı öğrenen kadınların karşılaştığı bir durumdur ki kadınların herhangi bir konuda eril bir fikre muhtaç olduğu düşüncesini anlatır. Sözlerinin kesilmesi ya da birikimlerinin küçümsenmesi öne çıkan davranışlardır. Erillemenin yapılma şekillerinden birisi manterrupting’dir ve kadının sözünün erkek tarafından gereksiz biçimde kesilmesini ifade eder. Benzer bir diğer kavram ise mansplaining’dir. Erkeğin kadına patronluk taslayarak açıklama yapması ve bunu kadının görüşlerini dikkate almayarak, çoğu kez de sözünü keserek yapmasıdır. Hepeating ise bir kadın tarafından söylendiğinde görmezden gelinen ve önemsizleştirilen bir fikrin erkek meslektaşı tarafından söylendiğinde övgüler alması halini karakterize eder.
Sonuç olarak Matilda Etkisi bir davranış biçimi olarak hala çok etkin. Kadınlar yaratıcı çabalarına erkeklerin ortak olmasına her zaman güçlü bir şekilde ses çıkaramıyor. Bu durum sürdüğü müddetçe toplumsal cinsiyet eşitsizliği hayatın normal rutinlerinden biri olmaya devam edecek gibi.
Yorum Yazın