Resesyon ortamında gözlemlenen göstergelerin tamamı Türkiye’de yaşandığını söyleyebilir, ama bu göstergeler, son iki çeyrekte mi ortaya çıktı? Eğer bu sorunlar son iki çeyrekte ortaya çıktı ise, Türkiye ekonomisinin resesyona girdiğini söyleyebiliriz. Ama bu doğru değil…. Çünkü Türkiye ekonomisi uzun süredir, bu sorunları yaşamaktadır…
Resesyon, bir ekonomide arka arkaya iki veya daha fazla çeyrek dönem boyunca ekonomik daralma yaşanması durumudur. Genellikle gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) büyüme oranındaki negatif değişimlerle tanımlanır.
Türkiye ekonomisinin büyüme hızının istikrarlı olmadığı grafikten anlaşılmaktadır. Bununla birlikte pandeminin etkisiyle yaşanan daralma sonrası, uygulanan parasal genişleme politikaları neticesinde 2021 yılında 4 çeyrek üst üste yüksek büyüme kaydedilmiştir. Bunun nedeni parasal genişlemenin neden olduğu enflasyon beklentisiyle; talebin öne çekilmesidir. 2024 yılında ise uygulanan kısmı daraltıcı para politikası neticesinde, daha önce öne çekilmiş gerçekleşmiş talep ve yüksek faiz ortamında ertelenmiş talebin oluşmasıyla ekonomik büyüme hızından bekleneceği gibi düşüş yaşanmıştır. Nitekim, 2024 yılı 1. Çeyrek büyüme hızı %5,3 iken; 2. Çeyrekte %2,4’e 3.çeyrekte ise %2,1’e düşmüştür.
Peki bu durum Türkiye ekonomisi için resesyon olarak adlandırılabilir mi?
Teorik olarak, tanımlamalara göre evet resesyon olarak adlandırılabilir; ancak öncelikle resesyon döneminde gözlemlenen bazı ekonomik durumlar vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir;
- İşsizlik oranının artması,
- Tüketim harcamalarının azalması,
- Yatırımların azalması,
- Üretim faaliyetlerinin yavaşlaması,
- Şirket iflaslarının artması,
- Finansal piyasalarda belirsizliklerin ve düşüşlerin yaşanması
Resesyon ortamında gözlemlenen göstergelerin tamamı Türkiye’de yaşandığını söyleyebilir, ama bu göstergeler, son iki çeyrekte mi ortaya çıktı? Eğer bu sorunlar son iki çeyrekte ortaya çıktı ise, Türkiye ekonomisinin resesyona girdiğini söyleyebiliriz. Ama bu doğru değil…. Çünkü Türkiye ekonomisi uzun süredir, bu sorunları yaşamaktadır…Çünkü Türkiye ekonomisinin daha derin sorunları vardır. Türkiye ekonomisi stagflasyon yaşamaktadır hem durgunluk hem enflasyon problemi yaşamaktadır. Yanlış teşhis yanlış tedavi araçlarının kullanımıyla sorunlar derinleşmektedir….
Enflasyon sorunu ile mücadele ile resesyon ile mücadele politikaları arasında bir çelişki yok mu? Bu soruların ortak cevabı, Türkiye ekonomisinin sorunları bir bütün olarak ele alınması gerektiği, sadece resesyon ile açıklanamayacağı açıktır.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİN SORUNLARI BİR BÜTÜN OLARAK ELE ALINMALI
Eğer Türkiye ekonomisinin sadece resesyona girdiğini teşhisini koyarsak, Uygulanabilecek Ekonomik Politikalar şunlardır;
Resesyonun etkilerini hafifletmek ve ekonomik büyümeyi canlandırmak için hükümetler ve merkez bankaları çeşitli politikalar uygular. Bu politikalar genellikle para politikası ve maliye politikası araçlarına dayanır:
1. Para Politikası Araçları
Merkez bankaları tarafından uygulanır ve ekonomiye doğrudan para akışını etkiler.
Faiz Oranlarını Düşürmek: Merkez bankası politika faiz oranlarını indirerek bankaların daha düşük maliyetle borçlanmasını sağlar. Bu da tüketici kredileri ve yatırım harcamalarını teşvik eder.
Parasal Genişleme sağlamak: Merkez bankasının finansal varlıkları satın alarak piyasaya para sürmesi, likiditeyi artırır ve finansman maliyetlerini düşürür.
Rezerv Oranlarını Düşürmek: Bankaların tutmak zorunda olduğu rezerv miktarını azaltarak kredi arzını artırmak.
2. Maliye Politikası Araçları
Hükümetlerin bütçe harcamaları ve vergiler yoluyla ekonomik aktiviteyi etkilemesi amacıyla kullanılan araçlardır.
Kamu Harcamalarını Artırmak: Altyapı yatırımları, sağlık, eğitim gibi alanlarda harcamaları artırarak ekonomik büyümeyi teşvik etmek.
Vergi İndirimleri yapmak: Gelir ve kurumlar vergisinin düşürülmesi, tüketim ve yatırımı artırabilir.
Transfer Ödemeleri: İşsizlik yardımları, sosyal destek ödemeleri gibi transferlerle tüketici harcamalarını desteklemek.
4. Dış Ticaret ve Döviz Politikaları
İhracatı Teşvik Etmek: Döviz kazandırıcı faaliyetlere destek sağlamak.
Yüksek Kur Politikası: İhracatçılar için avantaj sağlayarak dış talebi artırmak.
Sonuç, Resesyondan çıkış için uygulanacak politikalar, enflasyon ile mücadeleyi sekteye uğratmaz mı? Enflasyon sorunu ile mücadele ile resesyon ile mücadele politikaları arasında bir çelişki yok mu? Bu soruların ortak cevabı, Türkiye ekonomisinin sorunları bir bütün olarak ele alınması gerektiği, sadece resesyon ile açıklanamayacağı açıktır. Türkiye ekonomisi 80 yıldır, yapısal sorunlarını çözemedi, bu nedenle de çoklu sorunları bir arada yaşamaktadır. Öncelikle, siyasal, hukuksal, sosyal problemlerin, ekonomik sorunlardan bağımsız olduğu düşünülmemelidir. Yapısal reformlarla, kurumsal ilkelerin yerleştirilmesiyle, her konuda olmasa da pek çok alanda kendine yeten bir ekonomi olma adımları atılmalıdır. Dışa bağımlılık her alanda, karşılıklı bağımlılığa dönüşmeli ve cari açık, bütçe açığı ve tasarruf açığı kapatılmalıdır.
Yorum Yazın