Türkiye’den kaç parti gitti Lübnan’a? Neden TKP’nin yaptığı gibi, somut dayanışma adımları için kararlar alınan bu türden ziyaretler yapılmaz? Gazze’ye gitmek gerçekten kolay değil, ama Lübnan’a gitmemenin izahı var mı? Lübnan samimiyet testi herkesin önünde duruyor.
Geçtiğimiz günlerde Genel Sekreter Kemal Okuyan liderliğindeki TKP heyeti ile Lübnan’a kısa bir gezi gerçekleştirdik.
Bu ziyaret TKP ile Lübnan Komünist Partisi arasında bir ziyaretti ve LKP FHKC ve demokratik Cephe ile de görüşmeler organize etmişti. Dolayısıyla bir cenahın nabzının tutulabilmesi açısından önemli bir ziyaretti.
Beyrut her zamanki gibi ölüm ve mücadelenin kol kola gezdiği bir şehir. Merkezde sürekli bir dron sesi var ve İsrail bu dronlar ile “tepenizdeyim, her an bombalanabilirsiniz” mesajı veriyor.
Gerçekten ürkütücü. Ancak hayatın bir yönü bu artık ve Lübnanlılar evlerine tıkılıp kalmanın çare olmadığını biliyorlar.
Hayat sürüyor bir şekilde. İsrail’in bombardımanları sonucunda göçmüş yaklaşık 1,5 milyon insan Beyrut’un çeşitli semtlerine ve Lübnan’ın kuzey bölgelerine dağılmış durumda.
İşte bu Lübnan’da neler yaşandığı patlayan bombalar ve öldürülen insanlar arasında, ancak yeni bir saldırı olduğunda gündeme geliyor.
Gündeme gelen haberler de birkaç ayda birçok etkili saldırı ve şaşırtıcı ölümler içerdiği için rutine düşmüş durumda. Gelen saldırı bilgileri; 10 ölü, 20 ölü, 30 ölü olduğu haberleri, yerleşim yerlerine düşen bombalar gün aşırı geldiğinde bir rutin yaratıyor. “Lübnan Bloğu” oluyor insan zihninde, geçen yıldan beri Gazze’de olduğu gibi.
Bir iç savaş ihtimali için, direnişi kırmak için farklı dinlere, mezheplere saldırılar düzenleniyor. Özellikle göçmen alan bölgeler seçiliyor. Göç edenlerin çoğu Şii çünkü, ya Hıristiyan ya da Sünni semtlerine sığınacaklar genellikle.
ÖZELLİKLE GÖÇMEN ALAN BÖLGELER SEÇİLİYOR
Tüm Lübnan hayatın bir anda bitebileceğinin de bilincinde. Atılan bombalar ve saldırılar, dış basına yansıdığı gibi “Askeri alanlara” değil, yerleşim yerlerine yapılıyor çünkü.
Bu saldırılar onlarca insanı öldürmenin yanı sıra Lübnanlıları birbirine düşürmek için de yapılıyor. Bir iç savaş ihtimali için, direnişi kırmak için farklı dinlere, mezheplere saldırılar düzenleniyor. Özellikle göçmen alan bölgeler seçiliyor. Göç edenlerin çoğu Şii çünkü, ya Hıristiyan ya da Sünni semtlerine sığınacaklar genellikle. Böyle olunca İsrail “Şiileri barındırırsanız güvende olmazsınız” mesajı veriyor. Ama Lübnan halkı bu oyuna gelmiş değil, geleceğine dair de işaretler yok. Kişisel eleştiriler olsa da mezhepsel gerilim yaşanmamış şu ana kadar.
Zira daha büyük sorunları var uğraşacak. Gıda mesela, pahalılık, sağlık, bombaların yarattığı kimyasal tehlike, su kıtlığı. Çok sayıda sorun var ve bunların en büyük sebebi İsrail’in saldırganlığı.
Batı’nın iki yüzlülüğü halka çok şey öğretmiş. Yurttaş kimliğiyle birbirini kollayan ve karşı duran bir direniş sürüyor Lübnan’da. Ne Avrupa’dan ne diğer ülkelerden gelmeyecek bir yardımı beklemek yerine, kendi başının çaresine bakıyor Lübnan.
Bu yüzden havadan gelen füzeleri engelleyemeyen, engellenecek bir sistemi olmayan Lübnan, karadan İsrail’i almıyor içeri. İsrail her denediğinde büyük bir direnişle karşılaşıyor, havadan kontrol sağlamak için geri dönüyor gökyüzüne.
Kara hala Lübnan’ın.
Lübnan solu da direnişin tam kalbinde. LKP gönüllü doktorlar ve sağlık çalışanları ile çok sayıda merkezde iltica edenlere, ihtiyaç sahiplerine sağlık hizmeti vermeye devam ediyor.
Türkiye’den kaç parti gitti Lübnan’a? Neden TKP’nin yaptığı gibi, somut dayanışma adımları için kararlar alınan bu türden ziyaretler yapılmaz? Gazze’ye gitmek gerçekten kolay değil, ama Lübnan’a gitmemenin izahı var mı? Lübnan samimiyet testi herkesin önünde duruyor.
Yorum Yazın